> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam Ebu Hanife > Ebû Hanife nin yaşadığı Devir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ebû Hanife nin yaşadığı Devir  (Okunma Sayısı 1687 defa)
16 Eylül 2010, 20:43:41
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 16 Eylül 2010, 20:43:41 »



Ebû Hanife nin yaşadığı Devir

67- Emevı Devrini Görmesi, Abbâsîlere Yetişmesi


Ebû Hanîfc Hazretleri, Emevî halifelerinden Abdu´l-Melik b. Mervan zamanında, 80. hicrî senesinde doğdu, 150 senesine kadar yaşadı. Abbasîler devrine yetişti. Emevîlerin en kuvvetli olduğu çağ­ları, sonra da zayıflayıp yıkıldığını gördü. Abbasî devletinin burul­masını, kuvvetlenip gelişmesini müşahede etti. Hayatının çoğu, 52 senesi, Emevller zamanında geçti. Büyüyüp yetişmesi, ilminin en yüksek noktasına çıkması, fikri olgunlaşıp kemâle ermesi hep o devirdedir. Ömrünün 18 senesi Abbasîler devrine raslar ki, bu ih­tiyarlık çağı demektir. Bu yaşta insan, şahsiyetine yeni bir şey kat-raaz. Çünkü o zamana kadar fikirleri mecrasını ve istikametim bu­lup yerleşmiş, ilmî metodu kurulmuştur. Artık fikir mahsullerini harice bol bol verir, kendisi az almaya başlar, hiç almaz diyeme­yiz. Çünkü insanın akıl araştırıcıdır, daima bilmediği şeyleri bil­meye özenir, her an öğrenmek ister. Bilhassa ihlâs sahibi ulemâ böyledir. Onlar daima daha fazla eser verip tesir bırakırlar. Buna göre Ebû Hanîfe´nin Emevîler devrinde aldıkları, Abbasilerden da­ha çoktur diyebiliriz. Emevîler devrinde ilim toplamış, Abbasiler devrinde harcamıştır.


68- Çağlar Arasındaki Münasebet Ve Benzeyiş


Ebû Hanîfe´nin yaşadığı devri teşkil eden: Emevî devri ile Ab­basîler devrinin başı olan bu iki devir arasında, ilim ruhu ve bil­hassa dînî ruh bakımından büyük bir fark yoktur. Abbasî devri­nin başlan, Emevî devrinin sonunun devamı demektir. Önce baş-hyanların neticesinden, eskiden gelen yolun devamından ibarettir. Asırların ve devirlerin ilmî ve içtimaî ruh bakımından birbirine ben­zemesi, yekdiğerine karışan nehirleri andırır. Coşarak akan sulan, renk ve tat bakımından bir fark yapmaz. Ancak geçtikleri toprak­lardan aldıklan şeyle hafif bir fark olabilir, Asırlar da böyledir. Milletler akar gider. Devletin tütumu´ve siyasî rengi hafif bir fark yapar. Esas kök yerinden kopmaz, o sabittir; ümmetlerin ni-hu değişmez. Devletin hızlandırılmasına veya kısmasına göre ya ağır veya sür´atle yürür. Er veya geç yine de gayeye ulaşır. Emevî devletinde hakim olan ilmî ve içtimaî ruh devletin değil, kitlenin eseri idi, onu topluluk yarattı. O ilmi, Sahâbe´nin bıraktığı ilim servetinden ilim alan mübarek cemaat meydana getirdi. O ilim onların elinde çiçek açtı, en olgun meyvelerini verdi.

Diğer taraftan, ekseri îslâmiyeti kabul eden fakat eski medeni­yetlerine ve ilimlerine sahib olanlar bu ilimlerin bir kısmiyle Arap-çayı da besliyorlardı. Ya fikirlerini beyan etmek veyahut Farsça-dan ve diğer dillerden yaptıkları tercümelerle yeni yeni ilimlere ka­pı açmışlardı. Başka dillerden Arapçaya tercüme işi Emevî devrin­de başladı. Kelile ve Dimme´yi tercüme eden Abdullah b. Mukaffa´ daha çok Emevî devrinde yaşadı. Din ilimleri Abbasîler devrinde daha da gelişti, tercüme eserleri çoğaldı ve yayıldı. Bu, kemiyef bakımından böyledir, fakat keyfiyet bakımından böyle değildir. Ter­cüme işi Emevî devrinde başlamış, Abbasîler devrinde genişlemiş ve ilerlemiştir.


69- Her İkî Devrîn Hususiyetleri


Ebû Hanîfe her iki devirde yaşadığına göre, gerek Emf.vî ve gerekse Abbasîler devrindeki siyasî hayattan kısaca bahsetmemiz icabediyor. Ondan sonra da içtimaî ve ilmî hayata göz atarak Ab-bâsîîerin ilk devirlerinden nasıl geliştiğini belirteceğiz. O devirde îslâm âleminin fikrini meşgul eden mes´elelere temasla akide, si­yaset, fıkıh ile olan münasebetlerini açıklacağız.


70- Sîyasî Durum


Evvelâ siyasî hayata bakalım. Bilindiği gibi Emevî devleti, Hulefayı Râşid´în devrinden sonra kuruldu. îslâmda Halife seçi-im çeşit çeşit olmuştur. Sabık Halîfenin namzet olarak gösterdiği seçkin ve mümtaz Müslümanlardan seçilirdi. Hz. Ömer´in halife seçilişi böyle oldu. Veya sabık Halîfe namzet göstermeden seçilir­di. Hz, Ebû Bekir´in ve Hz. Ali´nin seçilmesi böyle yapıldı. Veya-r hut bunların ikisi arası bir usulde Şûra yoîiyle intihab olunurdu. Hz. Osman´ın seçilmesi bir Şûra hey´eti tarafından idi. Emevî devleti kurulunca hilâfet usulü saltanat çevrildi. Emevîyye devle­tinin kurucusu olan Muâviye´yi Müslümanların büyük bir cemaatı Halîfe olarak seçti ise de ondan sonra gelenlerin, bu makama onlan Müslüman cemaatlerinin kendi hürriyet ve iradeleriyle seçtik­lerini iddia etmeye hakları yoktur. Onlar o makama kendileri konmuşlardır. Zaten kargaşalıklar bu yüzden çıkmıştır. Bu kar­gaşalıklara Emevî devrinde sık sık raslanır. Bunlar bastınlsa bile zahirde böyledir. Kalbler kinle kaynaşmaktadır. Bu halifelerin ço­ğu, Müslümanlar arasında büyük mevki ve itibar sahibi olan ze­vata, eza ve cefadan bile çekinmezlerdi. Din duygulan bile onların bu gibi işleri yapmasına mâni olamazdı. Meselâ Muâviye´nin oğlu Yezid, kendisine karşı gelen Medinelilere neler yapmadı. Bunlar F.nsâr´ı Kiram oğullarıdır, demedi. Medîne-i Münevvere´yi ordusu­na mubah kıldı. Dinin yasak ettiği şeyleri sanki helâl imiş gibi iş­lediler. Hz. Peygamber´in torunu Hz. Hüseyin, islâm´da müesses hükümet nizamına ve esaslarına uymadığı için Yezid´i tanımıyor ve ona karşı. çıkıyor. Yezid´in adamları onu en feci şekilde şehit ediyorlar. Hz. Peygamber´e karabetine veya din hürmetine riayet edilmeyerek mübark kanını döküyorlar! Kız kardeşleri yâni Hz. Peygamber´in kerîmesi Fatma anamızdan doğma kızlar esir gibi tutuluyor ve esir muamelesi yapılarak Ye2id´e götürülüyor. Eme-viyye devletinin sonralarına doğru Hz. Ali ile Hz. Fatma´nın evlât­larının ve sülâlesinin hükümete karşı ayaklanmaları birbirini ta­kip ediyor. Onlara da kılıç atılıyor, katil faciası devam ediyor. Zeyd b. Ali öldürülüyor. Oğlu Yahya ve Yahya´nın oğlu Abdullah öldürülüyor. Ehl-i Beytin sevgililerine karşı Emevîlerin yaptıkla­rı yalnız bunlardan ibaret değildir. Minberler üzerinde Hz. Ali´ye lanet okumak bir sünnetmiş gibi zarurî bir emir hâline gelmişti. .Bu bid´atı Ebû Süfyân´m oğlu Muâviye ortaya çıkarmıştır. Müslü-. manlar bunu fena gördüler, hiç beğenmediler. Hattâ Hz. Peygam­ber´in zevcelerinden Ümmü´l-mü´mînin Ummü Seleme Muaviye´ye bir mektup göndererek Müslümanların hissiyatına tercüman ol­muş ve şöyle demiştir: «Siz minberleriniz üzerinde Allah ve Resu­lüne lanet okuyorsunuz demektir. Çünkü Hz. Ali´ye ve onu seven­lere lanet okuyorsunuz. Ben şahitlik ederim ki, muhakkak Allah da, Resulü de onu sevdiler.» Bu minberlerde lanet okuma bid´atı sürüp gitti, nihayet Emevîlerin âdil halifesi Ömer b. Abdülaziz onu yasak etti.


71- Emevîlerde Araplık Temayülü


Emevîlerde kuvvetli bir Araplık temayülü vardı. Bunun tesi­riyle İslâm öncesi Arap medeniyet ve hayatına ait çok şeyleri di­rilttiler. Bu medeniyet mirası içinde hoşa gidip öğülecek bâzı ci-hitler yok değildi. Fakat Emevîler bu milliyetçilikte çok aşırı gittiler, Arap obniyan unsurlara karşı milliyetçilik işini taassup de­recesine vardırdılar. Onların haklarını çiğnediler. Halbuki onlar âa şeriat nazarında diğer Müslüman kardeşleriyle müsavi idiler. Zira İslârnda bütün insanlar müsavidir. Arabın Arap olmayına bir üstünlüğü yoktun Üstünlük takva iledir. Fakat Emev´ler mevâli olanlara çok zulüm yaptılar. Hâttâ orduyla gazaya gittiklerinde ganimetten hisse almak hakkından onları mahrum bıraktılar. Böylelikle Allah´ın ganimet hususundaki hükmüne karşı geldiler. Bunun için mevâlî, Emevİere karşı ayaklananların safında yer aî-dılar, Emevlerin idarelerini tanımadılar.

îslâm ülkeleri, bu gibi sebepler yüzünden fitneler içinde çal­kalanıyor, fesat içinde yüzüyordu. Ara sıra sükûnet bulsa da bu zahirî idi, külün altında ateş sönmüyordu. Zaman oluyordu, ayak­lanmalar yatışıyordu, fakat fitne gizli gizli devam ediyordu. Erae-vî devletini bir daha belini doğrultamayacak şekilde yıkmak için gjzli çalışmalar hiç durmuyordu. Hilâfetin Abbâsîlere geçmesi için daima propaganda yapılıyordu. Sessizce yapılan bu çalışmalar ni­hayet muvaffak oldu: Emevî devletini temelinden uçurdu yerine Abbasî devleti kuruldu.

72- Abbasilerden Gördükleri


İşte Emevilerin hüküm sürdükleri müddetçe yaptıklarının kı­saca bir levhası. Bunlar arasında halk kitlelerini galeyana getire­cek yerler yok değil. Seyyiat ve hasenâtiyle o levha meydanda, herkesin gözünün önünde. Ebû Hanîfe bu dünyaya gözlerini açtı­ğı zaman Emevî hükümetinin en şiddetli ve en zalim idaresini gör­dü. Emevî hükümetinin en şiddetli ve en zalim idaresini gördü. Emevî zorbalarından Haccâc b. Yûsuf Sekafî idaresinde yaşadı, Haccâc öldüğü zaman Ebû Hanîfe onbeş yaşında idi. Bu yaştaki genç, çok şeyleri anlar. Haccâc´m sert ve şiddetli idaresini gördü. Bunlar, Arap soyundan olmıyan bu genç üzerinde derin tesirler bı­raktı. Emevî devleti hakkında hükmünü vermesinde bunların tesiri oldu. Yaşı ilerledikçe bu hükmü de kuvvetlendi, çünkü Emevîlerin Ehl-i Beyte karşı yaptıkları cinayetleri gözüyle gördü. Hâttâ Eme­vîlerin zulmüne kendisi de uğradı. Onu tazyik ettiler, hapse attılar onların elinden Mekke´ye kaçarak Beytullah´a sığınmak suıetiyle kurtulabildi.

Abbasî devleti işte böyle korkunç bir devirden sonra emniyet ve hürriyet getirmek va´diyle iktidara gelmişti. Ebû Hanîfe´nin ümîdi büyüktü. Onların şefkatli ve merhametli bir idare kuraca...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ebû Hanife nin yaşadığı Devir
« Posted on: 19 Nisan 2024, 19:35:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ebû Hanife nin yaşadığı Devir rüya tabiri,Ebû Hanife nin yaşadığı Devir mekke canlı, Ebû Hanife nin yaşadığı Devir kabe canlı yayın, Ebû Hanife nin yaşadığı Devir Üç boyutlu kuran oku Ebû Hanife nin yaşadığı Devir kuran ı kerim, Ebû Hanife nin yaşadığı Devir peygamber kıssaları,Ebû Hanife nin yaşadığı Devir ilitam ders soruları, Ebû Hanife nin yaşadığı Devirönlisans arapça,
Logged
14 Kasım 2018, 09:58:03
Ayşegül Yıldırım koü
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 149


« Yanıtla #1 : 14 Kasım 2018, 09:58:03 »

Bir mezhep kurucusu olmasınin yani sıra ilim, fikih konusunda muctehid bir fakih olan Ebu Hanife, bıraktığı güzel miraslara sahip çıkan sizlerde bizlere ulaştırdığiniz için Allah razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes