> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam Ebu Hanife >  Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi  (Okunma Sayısı 895 defa)
14 Eylül 2010, 22:26:02
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 14 Eylül 2010, 22:26:02 »



EBÜ HANÎFE´NİN AKLÎ KUDRETİNİ GÖSTERİR FIKIH MES´ELELERİNİN İNCELENMESİ

1- Ticarî Muamelelerin Ebû Hanîfe Üzerindeki Te´sîri


İmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe-Allah ona rahmet eylesin çarşı - pa­zardaki alış veriş işlerinde vukufu olan bir tacirdir. Vaktini: Tica­ret, ilim ve ibâdet için gayet âdilâne taksim etmişti. Geceleri ibâ­det ve niyazla geçiren bir âbid, sabahlan kabakuşluk vaktine kadat alış - veriş yapıp kazanan bir tacir ve işiyle gücüyle meşgul bir iş adamı. Öğle namazını kıldı mı ilim üzerine düşer, fıkhî İnceleme­ler, müzâkere yapar, mes´eleleri halle meşgul olur, kaideler kurar, usuller tesbit ederdi. O mâlî mes´elelerde?mâlî hukukta kendi ti­caret görüşlerinin tesiri altında idi. Ticaretle ilgili akidlerde tica­retin içinde bulunan, örflerini bilen bir tacir sıfatiyle düşünüyor, insanların muamelelerini tanıyor, Kitap ve Sünnetin naslarına vâ­kıf olduğundan şer´î naslarla insanların muamelât ve taâmülîeri-nin arasını buluyordu.


2 - Îstlhsânı Neden Delil Olarak Çok Alırdı?


insan bunu iki şeyde gayet iyi görüyor:

1- îstihsâna vermiş olduğu büyük inayet ve ehemmiyette, öyle ki istihsânda onun payesine kimse erişemezdi. Muhammed b. Hasan´ın şöyle dediği rivayet olunuyor: «Ebû Hanîfe kıyaslarında Ashâbiyle münazaralarda bulunurdu, ona muâraza ederler, onu sı­kıştırırlardı. Fakat: Ben istihsân yapıyorum, dedi mi artık ona kimse erişemezdi. Çünkü istihsân da öyle deliller bulur, öyle mes´e-leler çözerdi ki, ona teslim olmaktan başka çare kalmazdı.»[1]

Onun istihsâm alması, o yoldan mes´eleler çıkarıp halletmesi ancak insanlann maslahatlarını kavraması, onların teamüllerini tanıması ve İslâm dîninin kabul ettiği şeyleri iyi bilmesi sayesinde­dir. O en gizli illetleri çıkarır, münasib vasıflan bulur, onların üze­rine hükümleri kurardı. İşte bütün ince noktalara vâkıf olarak yaptığı.gizli kıyaslarla, zahir kıyasları reddederdi. Bu gizli kıyaslar muttarid -ahkâmı bozuyordu. İşlerin içyüzüne vâkıf olmıyan fakîh bunları kavrayamaz.

îstihsânı çok yapmakla beraber Ebû Hanîfe´nin mümtaz oldu­ğu işte bu ticarî akıl görüşü, Kitap ve Sünnetten nas olmıyan yer­lerde örfü İslâm fıkhının bir aslı i´tibâr etmesine sebep olmuştur. Onun i´timâd ettiği usûlü inceleyip araştıranlar bunu tasrih etmiş­lerdir. Yukarıda da naklettiğimiz gibi Sehl b. Müzâhim şöyle di­yor: «Ebû Hanîfe´nin usûlü: Mevsuk olanı almak, çirkin olandan kaçmak ve halkın muameleleri ve işleri neyle kaim oluyor, nasıl doğru gidiyor ona bakmaktır. İşleri kıyasla halleder, kıyas sökmez­se o zaman istihsan yapar. Istihsân da yürümezse Müslümanların teamülüne ve örfe baş vurur.

İttifakla kabul edilen mâruf Hadîsi alır, kıyas kabil oldukça ona kıyas yapar, sonra istihsâna müracaat eder, hangisi daha mev­suk ise onu alır.[2]

Görüyorsun ki o, insanların muamelelerini ve işlerini gördük­leri kaideleri nastan sonra ikinci dereceye koyuyor, onu kıyastan Önce bir delil olarak alıyor, kıyasın illeti açık değilse örfü takdim ediyor, yoksa kıyası takdim eder. Çünkü o daha mevsuktur. Bun­dan başka ahvalde kıyasa muânzsâ istihsan daha mevsuktur.

2- Görüyoruz ki, Ebû Hanîfe´nin fıkhında ahş-veriş ahkâmı­na son derece Önem veriliyor, bunlar tafsilâtıyle ele; alınıyor, çarşı pazarda pazarlık muameleleri etrafiyle beyân olunuyor. Bunlar bi­ze ictihadlarm hüküm sürdüğü bir asırda ticaret örflerinin ne gibi ahkâm doğurduğunu göstermektedir. Bu bayi´îerden bâzıları şun­lardır: Murabaha, tevliye, vedîa, işrâk, selem,[3] Bunların ahkâ­mını zikredelim:

Ebû Hanîfe´den naklolunan fürû´da, imam Muhammed´in ki­taplarında ve diğerlerinde bu akidlerin ahkâmı beyân olunmuştur. Belki de bu mes´delerin aksamını beyâna ve fürû´unu izaha teşeb­büs eden Hanefî fıkhı olmuştur. Zira bu fıkhın imamı, bu akidler hakkında konuşurken tacirlerin muamelelerini yakından görmüş onların arasında yaşamış bir tacir fakîhtir. Bunları anlar ve anla­tırken, insanların ne yaptıklarına ve aralarında cereyan eden mua­melelerin akışına bakmaksızın yalnız usuller kuran ve mes´eleler çözen değildir.

Bu akidlere dair tafsilât verilirken, Ebû Hanîfe´nin ticaret yaptığı o ticaret hayâtının ışığını görüyoruz. Murabaha, tevîiye, iş-râk ve selem yoliyle elbise ahş-verişinden bahsederken kumaş ta­ciri Ebû Hanîfe´yi görüyoruz. Elbise hakkındaki örf ve âdetlere vâkıf, asnndaki halkın muamele tarzlarını biliyor, hattâ bakıyo­ruz kif elbiselerin envâını anlatıyor, hassalarını söylüyor, onlar hakkındaki teamülü beyân ediyor. Mübadele yollarını gösteriyor, vasıflarına, hususiyetlerine işaret ediyor. Anlıyoruz ki bunlardan bahseden fakıh bu hususta tecrübe sahibidir, bunların her birinin envâına tamamiyle vâkıftır.


3- Ticarî Akîdlerî Dört Asla Bağlıyor: 1- Se­men Ve Bedelin Malûm Olması, 2- Rîbadan Kaçınmak, 3-

Örf Ve Âdet, 4- Tîcaret Namu­su Ve Ahlâkı


Ebû Hanîfe ve ashabı bu akidlere dâir ahkâmı dört usûle bağ­lıyorlar:

1- Bedeli bilmek, tâ ki nizâa götürecek şekilde bilinmeden kalmasın. Onun için murabahada, tesliyede, işrâkda asıl fiyatı bil­mek lâzımdır. Murabahada kâr da ma´lûm olacaktır. Selemde res-i mal - sermaye - peşin verilen para ile sonra teslim olunacak mal belli olacaktır. Çünkü bunları bilmemek nîzâa götürür. Şeri­atta akdin esası, bedelin tam bîr surette ma´lûm olmasıdır, ma´lûm olmazsa nizâa götürür. Akidde bir kelime mühim rol oynar, bir kelimeyle tarif ileride insanlar arasındaki dostluğu yaralayıcı hu­sumetlerin önünü alır, işlerin karışmasına mâni olur, mahkemele­ri boş yere meşgul etmeğe meydan vermez, işte bu gibi lüzumsuz .lizâiara meydan vermemek için akidde her şeyin tam olarak ol-ııası behemehal lâzımdır.

2- ikinci asıl, ribâdan ve ribâ şüphesinden sakınmaktır. Bu slâmda her nevi satışlarda umumî bir asıldır. Zira ribâ bütün envâiyle islâm fıkhında akidler arasında en menfur bir tasarruf­tur. Kur´ân ve Sünnet onu şiddetle meneder. Hz. Peygamber´in şöyle dediği rivayet olunur: «Bir dirhem ribâ kişinin otuz üç defa zina etmesinden daha fenadır. Eti haramla beslenen ancak ateşe lâyıktır.»[4] Ebû Hanîfe ribâyı men hususunda çok şiddetli hare­ket eder. Hattâ dâr-i harbe Müslümanla harbî arasında ribâyı meneder.[5]

Ribâ jnademki bu derece haramdır, ribâ bulunan veya ribâ şüphesi olan hiçbir akid helâl olmaz, sedd-i zerâyi, için fâsid sayı­lır. Bâtıl yoluyla malları yemekten korumak için bu akid bozulur. Mâlî islâm akidîerinde esas; akdi yapanlar nazarında ve şeriat na­zarında iki taraf için müsavi olmaktır. Halbuki ribâda ziyâdelik vardır, o kabul olunmaz, mahkeme, ribâ bulunan akde itibar vermez.

3- Örf: Nas olmıyan yerde akidlerde örfe göre hüküm veri­lir. Örfün kabul ettiği alınır, Örfün kabul etmediği terk olunur. Meselâ murabahada ilk fiyatı söylerken Örfe göre ona ilâvesi câri olanlar ilâve olunabilir. Örfe göre ilâvesi câri olmayanlar ise ilâve olunamaz. Elbisede boyacının ve terzinin ücreti Örf öyle câri oldu­ğundan fiyata ilâve olunur. Kâsânî bu hususta şöyle diyor:

«Sermâyeye temizleyici, çırpıcı, boyacı, yıkayıcı, örücü, terzi simsar ücretlerinin ilâvesinde bir beis yoktur. Örfe göre muraba­ha, tevliyede hepsi birden satılır. Çünkü tüccar arasındaki âdete göre -bu gibi masrafları sermayeye ilâve ederler, onu sermâyeden sayarlar. Müslümanların örf ve âdetleri mutlak hüccettir. Hz. Pey­gamber buyurmuşlardır ki: «Müslümanların iyi ve hoş gördükleri şey Allah indinde de iyidir.» Yalnız şu kadar varki, satarken: Bunu şu kadara aldım, demez, belki: Bana şu kadara mal oldu, der. Çün­kü birincisi yalan olur, ikincisi ise doğrudur. Çoban ücreti, baytar ücreti ve kendi nefsi için sarfettikleri, bunlar sermayeye ilâve olun­maz. Birinci akid e lâzım gelen ilk fiyat üzerinden murabaha ve tevliye yoliyie safılır. Çünkü tüccar arasında bu gibi masrafların sermayeye ilâve âdeti yoktur. Bu hususta i´timad ve istinad âdetdir.[6]

4- Ticarî muamelelerde dördüncü esas emânettir, ticarî na­mustur. Zaten bütün Islâmî akidlerin aslı emânete dayanır, çün­kü insanların - birbirleriyle muamelelerinde faziletin başı emânettir. Murabaha, tevliye gibi akidlcrin fikhî esası odur. Zira müşteri fiyatı söylerken bâyiin bu sözüne şahitsiz ve yeminsiz inanmakta­dır. Onun namusuna emniyet etmektedir. Öyleyse her nevi hıyanet ve töhmetten onu korumak lâzımdır. Kâsânî bu mevzuda şunları söylüyor: «Emâneti korumak için ne lazımsa yapmak vâcibdir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: «Ey îman edenler, Allah´a ve Resulüne hiyânet etmeyin, bilip dururken. emânetinize hiyânet etmiş olur­sunuz.» Hz. Peygamber Efendimiz de: «Bizleri aldatan bizden de­ğildir.» demiştir.[7]

işte ticarî akidler, muameleler hakkında Ebû Hanîfe´den nak­lolunan ve mes´elelere tatbîk edilen usul ve kaideler bunlardır. Bunlar Ebû Hanîfe´nin dîn temayülleri ve takvâsiyle birleşmekte, onun ticaret ve pazar işlerindeki tecrübelerine uymakta, onun umumî fıkıh usul ve sistemine muvafık düşmektedir.

Şimdi bu akidîeri ve muameleleri kısaca inceleyelim: Bundan maksadımız mücerred hükümleri beyan etmek değildir. Bunları zikretmekten gayemiz, îslâm pazarları ve fukahâsınin bunlar hak­kındaki görüşlerine dair, bâzı gölgeli noktalar kalsa da, mümkün mertebe açık bir fikir vermeğe çalışmak, tüccar arasında câri olan­lar hakkında Kitap ve Sünnetten ve diğer îslâm usul ve kaidele­rinden nasıl ahkâm alındığını beyan etmektir. Bundan sonra re´y ve kıyasci fukahânm üstadı olan muttaki tacir Ebû Hanîfe´nin da­ha doğrusu, insanların...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 23:15:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi rüya tabiri, Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi mekke canlı, Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi kabe canlı yayın, Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi Üç boyutlu kuran oku Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi kuran ı kerim, Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi peygamber kıssaları, Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesi ilitam ders soruları, Ebu Hanife nin Akli Kudretini Gösterir Fıkıh Meselelerinin İncelenmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes