> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet
Sayfa: [1] 2 3   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet  (Okunma Sayısı 2133 defa)
20 Şubat 2014, 23:01:02
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 20 Şubat 2014, 23:01:02 »



Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet



Peygamberimiz'in (s.a.v) tüm insanlığa örnek olan şefkati, merhameti ve müminlere olan düşkünlüğü, çocuklara olan tavrında da görülmekteydi.

Şefkat denince akla ilk gelen çocuklardır. Çocuklara karşı şefkat, sevgi ve merhamet göstermede Efendimiz'in (s.a.v) pek çok davranış ve sözleri bizlere rehberlik eder, yüreğimizi genişletir. Peygamberimiz (s.a.v) son derece müşfik bir baba idi. Çocuklarına olan sevgisi ne onu hayatının esas gayesinden ayırmış, ne de çocuklarına karşı olan gerçek sorumluluklarını unutturmuştur. Efendimiz'e (s.a.v) ashabı en büyük oğlunun adına izafeten "Ebu'l-Kasım" derdi ve Efendimiz (s.a.v) bundan çok hoşlanırdı. Peygamberimiz'in (s.a.v) tüm insanlığa örnek olan şefkati, merhameti ve müminlere olan düşkünlüğü, çocuklara olan tavrında da çok yoğun olarak görülmekteydi. Peygamberimiz (s.a.v) hem kendi çocukları ve torunları hem de ashabının çocukları ile çok yakından ilgilenmiş, doğumlarından isimlerinin konmasına, sağlıklarından ilimlerinin artmasına, giyimlerinden oynadıkları oyunlara kadar onlar için tavsiyelerde bulunmuş, hatta bizzat yol göstermiş, ilgilenmişti. Enes (r.a) şöyle rivayet eder: "Aile efradına karşı Peygamber'den daha müşfik hiç kimseyi görmedim. Oğlu İbrahim'in Medine'nin kenar mahallerinde oturan bir sütannesi vardı. Sütannenin kocası bir demirci idi. Hz. Peygamber sık sık bu aileyi ziyarete giderdi. Eve varınca demircinin izhirle dumanlanmış evine girer, çocuğu kucaklar, öper koklar ve bir müddet sonra dönerdi. Bunu yaptığı zaman da kendisi Arap yarımadasının hemen tamamını kaplayan ve Bizans İmparatorluğunun güney sınırlarına uzanan Medine devletinin tartışmasız yöneticisiydi."

Torunları Hasan ve Hüseyin'i çok severdi ve onlarla sık sık oynardı. Torunları onun sırtına çıkıp ata binme oyunu oynarlardı. Efendimiz torunu Hasan'ı (r.a) omuzlarında taşırken: "Ey Allahım ben onu seviyorum ve Senin de sevmeni niyaz ediyorum!" derdi. (Buhari ve Müslim). Ebu Hureyre birgün Allah Rasulü ile dışarı çıktıklarını ve Fatıma'nın evine geldiklerinde Peygamber'in Hasan'ı kastederek "Küçük adam orada mı? Küçük adam orada mı?" buyurduğunu ve Hasan'ın geldiğini, kucaklaştıkları sırada Allah Rasulü'nün (s.a.v) "Ey Allahım ben onu seviyorum, Senin de onu ve onu sevenleri sevmeni niyaz ediyorum" buyurduğunu rivayet etmiştir. (Buhari ve Müslim) "Rasulullah Hasan'ı omuzlarında taşırken sahabeden biri Hasan'a 'Bindiğin binek ne güzel binektir' dedi. Peygamber 'Ve sürücüsü ne güzel sürücüdür' buyurdu." (Tirmizi)


ÇOCUKLAR NEŞELİYSE MUTLU OLDU, ACILARINA ÜZÜLDÜ

Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir: "Yanında el-Akra b. Habis el-Temim otururken Rasulullah Hasan'ı öptü. El-Akra 'Benim on çocuğum var, ben onların hiç birini öpmedim' dedi. Rasulullah ona hiddetle baktı ve 'Çocuklara merhamet etmeyene kimse merhamet etmez' buyurdu." "Efendimiz'in (s.a.v) oğlu İbrahim'in vefatında mübarek gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Abdurrahman bin Avf, ona 'Sen de mi ağlıyorsun ya Rasulallah?' diye sordu. Hz. Peygamber 'İbn Avf, bu merhamettendir' dedi ve daha çok gözyaşı döktü. 'Göz ağlar, kalp üzülür, fakat biz sadece Allah'ın hoşnut olacağı sözü söyleriz' dedi."

Bu davranışı Peygamber'in herkes gibi bir insan olduğunu ve diğer insanlar gibi acı ve üzüntü duyduğunu göstermektedir. Peygamber de çocuklarıyla beraber yaşadı, onları sevdi, onlarla oynadı, onlarla güldü ve diğer insanların evlerinde çocuklarıyla beraber yaptığı her şeyi yaptı. Onların neşeli zamanlarında mutlu oldu, acılarına üzüldü.

Oğlu İbrahim öldüğünde, yaşlar yüzünden aşağıya yuvarlandı. Sahabiler onu teselli ettiler. Onun başkalarına üzüntülerini azaltmalarını öğütlediğini hatırlattılar, fakat Peygamber şöyle buyurdu: "Hayır, ben bağıra bağıra ağlamayı ve ölünün aşırı övülmesini yasakladım. Sizin bende gördüğünüz sevgi eseridir ve kalpteki merhamettir; merhamet etmeyene merhamet edilmez. Çocuğumuz için üzülüyoruz, gözler yaşla doluyor ve kalp içe doğru kabarmaktadır, yine de Rabbimiz'i üzecek hiçbir şey söylemeyiz. Eğer ölüm herkes tarafından takip edilecek yol olmasaydı ve en sonuncumuz ilk gidenimize kavuşacak bulunmasaydı, İbrahim için bundan daha fazla üzülürdüm" buyurmuştu.

Bütün bu olaylar çocuklarını ve torunlarını çok sevmesine rağmen, prensiplerinden hiçbir durumda fedakarlık etmediğini göstermektedir. Onlara iyi davrandı ve şefkat gösterdi. Fakat onlara olan sevgisinin ve şefkatinin davasını ve prensiplerini etkilemesine hiçbir zaman izin vermedi. Çocukları ile olan ilişkilerinde sıradan bir insan gibi davrandı ve yaşadı; hissi ve bedeni bütün zorlukları ve çileleri geçirdi. Fakat bunları sabır ve azimle karşıladı. Ölçüsünü kaybetmedi ve hangi durumda olursa olsun prensiplerini değiştirmedi. Onun büyüklüğünün esası buradadır.

Tarihte hiçbir insan davranış ve tavırda, iyi ahlakta ve takvada bu yüceliğe erişememiştir. O, herkesten mükemmeldi. Bütün bunlar ahlaki güzellik ve olgunluk ile mükemmel huzur ve mutluluğun kazanılabilmesi için insanlığın Peygamber'den öğrenmesi ve günlük hayatında uygulaması gereken davranışlardır.

Peygamber'in çocuklarıyla olduğu kadar eşleriyle de çok iyi ve samimi ilişkileri olduğuna ve onlarla çok huzurlu ve sakin bir hayat geçirdiğine şüphe yoktur. Evinin bütün atmosferi sevgi, şefkat, iyilik ve takva doluydu. "Peygamber'in (s.a.v) kızı Fatıma Annemiz'in (r.a) çocuklarına olan sevgisi de son derece kuvvetliydi. Hz. Peygamber mescitte namaz kılarken Hasan ve Hüseyin (r.a) içeri girerek dedeleri Efendimiz'in (s.a.v) sırtına oturdular, Efendimiz secdeyi uzattı, başını ancak çocuklar, sırtından inince kaldırdı." (Taberani)


EFENDİMİZ (S.A.V) KIZ ÇOCUKLARINA VE AİLEYE İTİBAR KAZANDIRMIŞTIR

Efendimiz (s.a.v) çocukların, özellikle kız çocukların statüsünü hem bu dünyada hem öteki dünyada iyi duruma getirmiştir. Kız çocuklarını diri diri gömmek gibi vahşi adetleri, fakirlik korkusuyla çocukları öldürmeyi yasakladı ve onların hem bu dünyada hem öte dünyada bizlerin yardımcıları olacaklarını öğretti. Bütün çocukların günahsız olduğunu açıkladı. Ana babaların, doğumlarından başlayıp erginliğe erişinceye kadar çocuklarına karşı olan ağır vazifelerini en mükemmel ve ideal emirler şeklinde vazetti. Çünkü hanelerimiz bütün faziletlerin veya kötülüklerin fidanlığı, çocukluk hayatının ön planını renklendiren her şeyin ilkidir. İlk neşe ilk hüzün, ilk eğitim yeri... Hz. Peygamber sadece çocuğun eğitimine büyük önem vermekle kalmadı; onun karakterinin ve tavırlarının İslam'ın öngördüğü çizgilere göre oluşmasını da çok önemsedi. Bu sebeplerden dolayı o (s.a.v) çocukların haklarını savunanların en yücesidir.

Cahiliye devrinde kız çocuğun doğum haberi bir kişinin hayatında alabileceği en kötü haber kabul edilirdi. Hz. Peygamber bu tavrı tamamen reddetmiş ve bu adetleri bütünüyle değiştirmiştir. Çocuklara, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun eşit davranılması gerektiğini bizzat kızı Fatıma annemize (r.a) olan sevgisini gösterme biçimiyle öğretmiştir. Efendimiz her seferden dönüşte ve sefere çıkarken ilk olarak Fatıma annemizi ziyaret ederek onu ne kadar sevdiğini bu şekilde de gösterirdi. Peygamberimiz'in kız çocuklarını güzelce ve özenle yetiştirenlere Allah'ın büyük mükafat vereceğini belirten pek çok hadisi vardır. "Eğer bir kimse kız çocuğu olur da onu diri diri gömmezse, hor görmezse ve erkek çocuklarını ona tercih etmezse Allah onu cennete kor." buyurmuştu.   

Cahiliye devri Arapları çocuklarını üç sebepten öldürürlerdi. Kur'an, her üç sebebi de kötülemiştir. İlk olarak putlarını memnun etmek için çocuklarını sunaklarda kurban ederlerdi: "...Allah'a ortak koşanların çoğuna, koştukları ortaklar, çocuklarını öldürmelerini güzel gösterdi..." (En'am, 137) İkinci olarak, çocuklarını fakirlik korkusuyla öldürmekte idiler. Kur'an onları bu konuda uyarmış ve çocukların öldürülmesini yasaklamıştır. İsra Suresi'nin 31. ayetinde çocukların yoksulluk korkusuyla öldürülmemesi gerektiği, onların rızıklarının Allah (c.c) tarafından verileceği buyrulmaktadır. Üçüncü olarak; cahiliye Arapları kız çocuğundan dolayı bir damada sahip olmayı zillet kabul ediyorlardı. Eğer kızları bir savaş sırasında yakalanırsa cariye haline getirilirdi ki bu da ayrı bir zilletti. Bu sebepten de kızlarını öldürüyorlardı. Tekvir Suresi'nin 8 ve 9. ayetlerinde, hesap gününde, kız çocuğun hangi suçtan ötürü öldürüldüğünün, sorulacağı ifade edilmektedir.
Kaynak: Serhaber

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:51:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet rüya tabiri,Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet mekke canlı, Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet kabe canlı yayın, Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet Üç boyutlu kuran oku Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet kuran ı kerim, Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet peygamber kıssaları,Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Haslet ilitam ders soruları, Şefkatli Olabilmek Ne Güzel Hasletönlisans arapça,
Logged
20 Şubat 2014, 23:13:27
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 20 Şubat 2014, 23:13:27 »

Her şeyde öncü olduğu gibi bu konuda da örnek olmuş.Rabbim Peygamber efendimizin yaptıkları gibi yaşamayı bizlere nasip etsin inşallah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Şubat 2014, 23:43:31
Hanife Ls 1

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 892


« Yanıtla #2 : 20 Şubat 2014, 23:43:31 »

Ümmetine acıma ve şefkat konusunda en fazla öne çıkan Allah elçisi ise şüphesiz son peygamber ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)'dir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider.
20 Şubat 2014, 23:44:13
Hanife Ls 1

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 892


« Yanıtla #3 : 20 Şubat 2014, 23:44:13 »

Kendisi Rahman ve Rahim olan Allah, merhamet ve şefkat duygusunu yarattıklarının en üstünü olan insanın fıtratına da koymuştur. İnsanlara şefkat ve merhamet duygusu en üst düzeyde Allah’ın hidayet rehberi olarak gönderdiği peygamberlerde bulunur. Allah'ın kalplerine yerleştirdiği bu şefkat hissiyle peygamberler bütün gayretlerini ümmetinin kurtuluşu yolunda sarf etmişlerdir. Ümmetine acıma ve şefkat konusunda en fazla öne çıkan Allah elçisi ise şüphesiz son peygamber olarak görevlendirilen ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)'dir. Her güzel haslet ve ahlâkta olduğu gibi Allah Resûlü şefkatte de zirve şahsiyettir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider.
21 Şubat 2014, 14:47:34
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #4 : 21 Şubat 2014, 14:47:34 »

selamünaleyküm;
Büyüklük; mevki, para, rütbe, mal ve yaş büyüklüğü ile ölçülmez. Büyük insan,kendinden yaşça, mevkice, malca, paraca, bilgice küçük olanları koruyup gözeten, onlara sevgi ve saygı gösteren, güler yüz ve müsamaha ile muamele eden, her türlü olumsuz şartlarda dahi adaletle hükmeden kişidir.

.Şefkat öyle sözle olmaz. Şefkat öyle bir haslettir ki, insanın hücrelerine işler; şefkat sahibi bir kimse yüzünden okunur.

Bakışlarındaki yumuşaklık,yüzündeki aydınlık hemen fark edilir. Şefkat, engin bir gönül huzurunun yansımasıdır. Tatmin olmuş bir kalbin, erdemli bir ruhun faziletidir. Katı kalpli, kaba, gözünü mal ve mevki hırsı bürümüş, kendisini beğenen kimselerde şefkat aramak, yitiği kaybolan yerde aramamak demektir.
Şefkat, duyguların incelmesi, hassasiyetin artmasıdır.
Allah, Elçi'sinin dilinden bize şefkati şöyle öğütlüyor: "Şefkatte güneş gibi olunuz "Güneş nasıl yeryüzündeki bütün canlıları insan, hayvan ve bitki diye ayırmaksızın ısıtıyor ve ışıklandırıyor ise; erdemli bir insan da bütün canlılara karşı şefkatli, olmalıdır,


Şefkati/gönlünde hisseden Yunus Emre ne güzel söyler:

Yaratılanı severiz, Yaratan'dan ötürü...  Yunus emre ne güzel demiş ve biz de sevelim....  :) :) ♥ ♥ ♥ ♥

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2 3   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes