Ne kadar tanıdık geliyor? -

Tevazu günümüz insanının yabancı olduğu bir kavram... İnsanlar çevrelerinde ilgi uyandırabilmek için, kendilerini olduğundan çok daha farklı göstermeye çalışıyorlar. Bu da, iki yüzlülüğe, yalana, narsist eğilimlere ve bencilliğe götürüyor. Bir adam bir gün ALLAH'ın Resulüne gelerek "Ya Resulullah insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasın ister. Der. Bunun üzerine, ALLAH Resulü "ALLAH güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı inkar etmek ve insanları küçük görmektir" diye karşılık verir.

Efendimiz, kendisini çağıran kimseye buyurun diye cevap verir mescide girdiğinde herkese selam verir ve buradaki insanlarla sohbet ederdi. Musafaha ettiği kimsenin elini o kişi bırakmadıkça bırakmazdı. Hazreti Peygamber, "Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan kimse Cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse ise Cennete giremez" buyurmaktadır. ALLAH Resulü, bir diğer hadisinde de şöyle buyurur:

"Kibirli ve kendinden olmayan şeylerle övünen kimse Cennete giremez"

"Cehenneme girecek ilk üç kimse şunlardır. Zalim idareci, zekat vermeyen zengin, kibirli fakir"
Dua bütün insanlığın ortak dili

İnsan, yaşam sürecinde pek çok kere acizliğe düşer ve sığınacağı bir merci arar. Böyle zamanlarda duaya sarılır ve içinden geldiği gibi yakarır, isteklerde bulunur. Dua insanı boşluk ve anlamsızlık duygusundan kurtarır ve ona güven verir. Kendisini gören, gözeten ve koruyan bir varlığın huzurunda olduğunu bilen ve isteklerini ona tevcih eden kişinin güven sorunu olmaz. O, ALLAH'a güvenir ve ondan ister.

Dua, ALLAH kul ilişkisinin yanında kişinin iç dünyasına dair, meselelerle de yakınen ilgilidir. Duanın yönü, kişinin hayattan neler beklediğini de ortaya koyar. Hayatını dünyevi hedefler peşinde tüketen kimselerin duaları sadece dünya ile ilgili olurken, duanın adabını bilen kimseler dünya ve ahiret içinde isterler.
Dua tesirli bir ilaç gibidir

Mahrum kaldığımızda tevekkül eder ve duaya yöneliriz. Acılarımızın ilacı da aynı şekilde duadır. Dua bizleri Rabbimize yaklaştırır. İnsan Rabbine yaklaştıkça, iç dünyasında derin bir huzur hisseder. Bütün bunları düşündüğümüzde duanın iç dünyamızda yaşadığımız çelişkiler karşısında bir umut ve yaralarımızı sararken aldığımız manevi destek olduğunu görebiliriz. Dua eden kişi bir yönden ALLAH'a bağlılığını ifade ederken diğer yandan, onun kudretine sığınır ve onun hazinesinden ister. Bütün bunlar kişiyi gereksiz kaygı ve korkulardan korur, güçlendirir. Yani dua kişinin ALLAH'a bağlılığının ikrarıdır ama aynı zamanda ruh ve sağlığını da korumaktadır.

Nerede olursanız olun, dua edebilirsiniz. Bunun için özel bir mekana hiç ihtiyacınız yok, bulunduğunuz yerde içten yakarışlarınızı sürdürebilir ve duanızı yapabilirsiniz.
Duanın adabı

Muaz b Cebel hazreti Peygamberin duanın adabı konusundaki tavsiyelerini şöyle anlatıyor: Bir defasında Resulullah ALLAHım senden sabır istiyorum diye dua etmekte olan bir adamın yanına uğradı ve : "sen ALLAH'tan belanı istemiş oldun. Bunun yerine ondan afiyet iste. Buyurdu. Sonra bir başkasının yanına uğradı o da, "ALLAHım senden nimetinin tamamını isterim" diyordu. Resulullah ona da "Ey Ademoğlu! Nimetin tamamının ne olduğunu biliyor musun? diye sordu. Adam Ya Resulullah "bu kendisiyle hayır umarak yaptığım bir duadır dedi. ALLAH Resulu bunun üzerine "nimetin tamamı cennete girip ateşten kurtulmaktır. Buyurdu. Resullah daha sonra bir başkasının yanına uğradı. Oda "ey ikram sahibi diye dua ediyordu. Resullullah adama

" hiç şüphe yok, duan kabul olundu işte!" buyurdu.

Milli Gazete

Ayette de geçtiği gibi biz insanlar duamızla değerliyiz... Dualarda unutulmamak dileğiyle

    Allahım Senden;Affını,Afiyetini ve Rızanı diliyoruz..Bizlere de lütfeyle,Rahmet hazinelerinden bahşeyle..İnşaallah..

aminnnnn inşAllah... Allah razı olsun ...