Kitap fuarı en güzel hangi saatte gezilir?

Kitap fuarı en güzel hangi saatte gezilir?

Yıllardır Ramazanlarla birlikte gelir kitap fuarları ve Ramazan'ın coşkusuyla birlikte yaşanır. Başka zamanlarda da düzenlenen fuarlar vardır ancak hiç birinde o coşku ve heyecan yaşanmıyor.
Erkan Kurak'ın yazısı

Yıllardır Ramazanlarla birlikte gelir kitap fuarları ve Ramazan'ın coşkusuyla birlikte yaşanır. Başka zamanlarda da düzenlenen fuarlar vardır ancak hiç birinde o coşku ve heyecan yaşanmıyor. Her şeye ulaşmanın daha da kolaylaştığı modern dünyada kitap fuarları kitaba ulaşmanın tek en kolay yolu değil belki ama kitapseverler için bu fuarlar hâlâ birer “kültür meşheri” olarak karşılanıyor.

İnternet ise neredeyse hayatımızın her anını işgal etmiş durumda. Bu işgalden alışverişlerimiz de payını alıyor. İnternet kitapçılığı sayesinde artık her kitaba anında ve belirli indirimlerle ulaşmak, hatta yazarı tarafından bizzat imzalanarak gönderilen kitaplara dahi ulaşmak mümkün. Böyle olunca kitap fuarlarının sunduğu tüm kitaplara ulaşma, yazarlardan imzalı kitaplar alma, belirli indirimlerle kitaba harcanan meblağların bütçe içerisindeki ağırlığını ayarlama gibi kolaylıklar internet aracılığıyla da sunulabiliyor.

Sanal bir dünyada kitap, kültür, edebiyat, fikir gibi kavramlar da sanal olarak kalıyor ve bu kavramlardan elde ettiğimiz duygular da sanal oluyor. Meşhur hikâyedir, otomatik tabancalar çıkınca İstanbul’un kabadayıları bu otomatik tabancaları şöyle bir eline alıp incelemişler. Sonra bir kenara atarak “top dönmeli göz görmeli” diyerek eski toplu tabancalarına geri dönüş yapmışlar. Kitap kurtları bilir ki bir kitapla etkileşime geçme ve kitaptan faydalanma bir süreçtir ve bu süreç kitabın kapağını ilk görme, sonrasındaysa kapağını açma, biraz karıştırma, kokusunu duyma anında başlar ve satırları arasında gezinme ile devam eder.

Kitap fuarları en güzel hangi saatte gezilir?
Velhasılı kelam kitap fuarlarının faydaları saymakla bitmez. Ama belli başlı faydalarını şöyle saymak da mümkündür. İlki şu ki Ramazan ayında oruçlu bir insanın ibadetten sonra yapacağı en faydalı şey kitap okumaktır. Özellikle uzun yaz günlerinde ölü saatler olarak değerlendirilebilecek 17.00-20.00 arası yapılabilecek en güzel şeylerden birisi de kitap fuarlarını gezmektir.

Sonrasında kitap fuarlarında bir yığın kitap arasında onlarca, belki yüzlerce insanla birlikte bulunmanın insanın okuma gayretini artırdığı da vakidir. Kitap okuyan insanların dünyadan kopuk, hayatı tanımaz, insanları bilmez olarak küçümsenebildiği ülkemizde böyle ortamlar insana yalnız olmadığını hissettirebilecek bir hava da sunar. İmza günleri sayesinde yazarlarla aynı ortamda bulunmak, onlarla kısa da olsa hasbihalde bulunabilmek, bu mümkün olmasa bile hasbihal edenleri uzaktan izlemek dahi kitaptan alınacak lezzeti artırabilecek etkenlerdendir.

Kitap fuarlarının en verimli saatlerinden birisi de teravih sonrasıdır. İçinde bulunduğumuz şu yaz günlerinde teravihin 24.00’dan önce bitmeyeceğini hesaba katarsak en azından önümüzdeki 5-6 yıl daha beklemek gerekecektir. Ancak teravihten sonra kitap fuarında küçük bir gezinti, sonrasında tabureleriyle kaldırımlara taşmış bir çay ocağına oturup, akşamın serinliğinde “derin” muhabbetlere girmek için sabırdan başka yapılabilecek bir şey görünmüyor.

Her zaman kitaba verilecek para vardır
Kitap okumak isteyen hemen herkesin en fazla şikayetlendiği konu kitap fiyatlarıdır. Kitap fiyatlarının yüksek olmasından kaynaklı kitap okuyamama yakınmalarına şahit olabilmekteyiz çoğu zaman. Kitap fuarları kitap indirimleri konusunda daha cazip olmalı bence. Ama şu da bir gerçek ki bizler okuyucu olarak kitabın “içi” ile ilgilenirken, kapitalist dünyada kitap bir ticari metadır artık ve bunun üzerinden kâr etme, kazanç elde etme güdüleri varken istediği kitabı çok ucuza almak, okuyucu için bir ham hayalden öteye geçemiyor. Ayrıca fuarlar dışında kitap satan kitapçıların fuarlardaki “aşırı” indirimlere karşı çıktıkları da kitabın ticari bir meta olması anlayışının bir yansıması oluyor.

Kendimden biliyorum ki kitap okuma aşkını içinde duyan herkesin mutlaka ama mutlaka her zaman kitaba verecek parası vardır. Üniversite yıllarının parasızlıkla geçen kısımları da buna dâhildir. Burada yayınevlerinin savunusu yapılıyor zannedilmesin. Bu yargı, bakışında bulanıklık bulunan kitapseverlere netlik kazandırma amaçlıdır. İnsanoğlunun genel özelliklerindendir: Yüksek maddi değere sahip şeylerin manevi değerleri de yüksek olabiliyor.

Tüm bunlardan sonra son tahlilde şunu belirtelim. İçeriği kıymetli kitapların dışının da kıymetli olması gerekiyor. Bu yargı fertlerle ilgili değildir şüphesiz. Aksini savunan binlerce fert vardır. Ancak toplum planında düşünüldüğünde genel eğilimden pek de uzak olmayan bir yargı olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Fuarda da normal zamanlardakiyle aynı fiyata satılır mı bir kitap?
Kitaplarla ilgili fiyat politikaları yayınevleri tarafından belirleniyor. Bu fiyat politikaları belirlenirken iktisattaki arz talep yasasını da dikkate alarak talebi genişletmek amaçlı indirim politikaları herkesin yararına olacaktır. Bundan birkaç yıl önce, aynı kitabın malum baskılarının 5 TL’ye satıldığı bir sokaktan geçerek gittiğim kitapçıda 35 TL’ye kitap almayı bir takım etik kaygılardan öte ağır bir imtihandan geçmek olarak değerlendirmiş ve bunu ilettiğim yayınevinden hiç bir karşılık alamamıştım. Ben hâlâ aynı kaygılar içerisinde aynı sokaktan geçmeye devam ediyorum. Ama o sokaktan geçerken “şeytana uyup” tezgâhların önünde takılan hiç kimseyi de ayıplayamıyorum.

Kitap fuarları ile birlikte yayınevleri tarafından da fiyat politikaları gözden geçirilmeli ve bir orta yol bulunmalıdır. Yoksa yıl içinde alınabilecek kitapların fuarlarda da aynı fiyatlardan okuyucu karşısında çıkarılması fuarlara olan ilgiyi her geçen gün azaltacak diye korkuyorum. Artık bu aşamadan sonra Allah'tan, yayınevlerinin kitap fuarlarını bize bağışlamalarını dilemekten başka çare kalmıyor.

Dünya Bizim

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın