> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları  (Okunma Sayısı 782 defa)
25 Ocak 2013, 15:53:21
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 25 Ocak 2013, 15:53:21 »



Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları



Bir zavallılık örneği gösteren Abdülaziz Bayındır sözde Kur'an'ın ayetlerine dayanarak  "Allah kimin kimle evleneceğini bilmez" diyerek, (Haşa) Allah'ın ilmine sınır koymaktan tutunda bu konularda Mezhep imamlarına dahi "Onların Kur'anla alakaları yoktur boşverin kardeşim" diyecek kadar ilimden(!) gelen enaniyetini dile getire dursun bu tür düşünce yapısının nasıl bir hal alıp hangi merhalelerle bugünlere geldiğini SonDevir.com sitesinde "Kertenkele deliğinde hakikat arayışları" başlığı ile kaleme alan Ümit Şimşek bu konuda şu hususlara dikkat çekiyor :

Allah Tealanın ilim sıfatıyla ilgili olarak Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır tarafından ileri sürülen iddialar birden bire ortaya çıkmış görünüyor; fakat bize göre bu ani bir gelişmeden ziyade, senelerdir devam eden bir sürecin (şimdilik) son merhalesi olarak görülmeye daha layıktır. Daha da önemlisi, bu süreç ve bu merhale, evvelki ümmetlerin geldikleri noktayı bize hatırlatıyor.
 
Önceki ümmetlerin bu konuda yaşadıkları maceranın neticesini ve gelip dayandıkları noktayı, kitaplarında yapılan tahrifat bize açıkça gösteriyor. Kitab-ı Mukaddes’i, özellikle Tevrat’ı inceleyen bir Müslümanın dikkatini hemen çekecek iki önemli husus vardır.
 
Birincisi: En başta ilim, irade ve kudret olmak üzere Allah’ın sıfatları bu kitaplarda beşer sıfatları seviyesine indirilmiştir. Muharref Tevrat’ta yer alan kıssalara bakarsanız, herşeyden haberdar olmayan ve zaman zaman dilediğini yapmaktan aciz kalan bir Tanrı kavramıyla karşılaşırsınız.

Mesela, Tekvin Babının anlattığına göre, Lut Kavmine giden melekler arasında Tanrı da vardır; yolda Hz. İbrahim’e uğrar ve “Onlar için duyduklarımın doğru olup olmadığını öğrenmek için oraya gidiyorum” der. Nuh Kavminin içine düştüğü durumu gördüğünde ise, Tanrı,  insanı yarattığına pişman olur ve yüreği sızlar; çünkü işlerin bu noktaya varacağını daha önce görememiştir. Bir başka yerde, Firavun’u ve ordusunu yenerek yücelik kazanmak isteyen bir Tanrı tasviri karşımıza çıkar. Fakat aynı Tanrı, Yakup ile güreştiğinde ona yenilmiştir.
 
İkincisi: Kutsal kitaplarda işleyen tahrif eli, peygamberleri de insanların gözünde küçültmek, bayağılaştırmak ve kendilerine uyulmaz hale getirmek için onlara yakıştırmadık kötülük bırakmamıştır. Tevrat’ta anlatılanlara göre, peygamberlerden kimi içkiyi fazla kaçırıp çırılçıplak kalır; kimi sarhoş olup kendi kızlarıyla yatar. Bir başkası, babasını kandırmak suretiyle, kardeşinin hakkı olan peygamberliği alır. Musa kavmine put yaparak onları saptıran kişi, Tevrat’ta Samiri değil de, Harun Peygamber olarak anlatılır. Peygamberleri muharref Tevrat’taki hikayelerle tanıyacak olan bir kimsenin, onları halkın ahlak bakımından en düşkününden de daha düşkün kimseler olarak görmemesi mümkün değildir.
 
Bu iki husustan da şu netice çıkar:
Allah’ın bazı sıfatları sınırlanabiliyorsa, bizim birtakım kötülüklerimiz de onun hem ilminden, hem cezasından uzak kalabilir. Peygamberler de her türlü kötülüğü işleyebilen günahkarlar olduğuna göre, ya onlara hiç uymak gerekmez, ya da onları iyilikte olduğu kadar kötülükte de örnek alabilirsiniz. Bu iki alanda bu kadar köklü tahrifatı Allah’ın kitabına sokuşturan “usta”  kalemler, böylece, pek az bir gayretle bütün kötülüklerin önünü açacak bir adım atmışlardır.
 
***
 
Gelelim Abdülaziz Hocanın “İslam alemini hücrelerine kadar sarmış bir kanseri tedavi etmek” gibi çok büyük bir iddiayla ortaya attığı görüşlerin iki ana noktasına. Bir bakın, Kitab-ı Mukaddeste yapılan tahrifatla bu iddialar aynı noktalarda yoğunlaşmıyor mu?
 
Birincisi: Hocamız da Allah’ın ilim sıfatını sınırlamaya başlamış, gelecekte olacakları Allah’ın bilemeyeceğini iddia ediyor. Bizim yarın ne yapacağımızı, kiminle evleneceğimizi, bu dünya hayatındaki imtihanı kazanıp kazanamayacağımızı Allah’ın bilmediğini söylüyor. “Ağaçtan düşmüş olan yaprağı Allah bilir, ama düşecek olan yaprağı bilmez” diyor.
 
İkincisi: Bayındır’a göre, Peygamberler günahkar insanlardır; onlar da bizim gibi imtihana tabidirler ve kazanıp kazanmayacakları belli değildir. Onun için, peygamberlerin Cennetlik olup olmadıklarını Allah önceden bilmez.

Mesela, Mekke’ye gitsin diye Resulullaha (s.a.v.) Allah Bedir ordusunu vermiş, fakat o bunu becerememiş, imtihanı kaybetmiştir!
 
Bayındır Hocaya sorarsanız, peygamberlerin Cennetlik olup olmadığını Allah önceden bilmediği gibi, İblis’in Cennetlik mi, yoksa Cehennemlik mi olduğundan da şu anda Allah’ın haberi yoktur. Henüz imtihanı tamamlanmadığı için, bakarsınız, İblis yarın tövbe edebilir ve gidip Cennette bir peygamberin yanına (veya, kimbilir, belki de bir peygamberden boşalan yere) kurulabilir!

Bunların hepsi de Bayındır Hocanın mezhebine göre imkan dahilinde ve ilm-i İlahi haricinde olan işlerdir.
 
Her iki sahada da Bayındır’ın iddiaları henüz eski kitaplardaki tahrifatın seviyesine ulaşmış değildir; fakat aynı mahiyeti taşıyor, aynı istikamette yol alıyor ve hızını kesmediği takdirde aradaki mesafeyi kapatmakta çok zorlanmayacağı anlaşılıyor.
 
***
 
Daha önce de belirttiğimiz gibi (bk.  Bir Garip İhya Teşebbüsü), Bayındır Hoca, bugünlere bir anda gelmedi. Hatta tek başına da gelmedi. Onun bugün bulunduğu konum, epeyce bir zamandır yürütülen kollektif bir faaliyetin sonucu olarak gerçekleşmiş bulunuyor.
 
Hatırlarsınız, bu süreç mayın temizleme operasyonlarıyla başlamıştı. Kur’an’a dönüş gibi insanlara son derece masum ve hatta cazip görünen bir sloganla, Kur’an’dan başka ne varsa sırayla bertaraf edildi.

Şeyhlerden, alimlerden başlayan bu harekat, çok geçmeden Abdülkadir Geylani’den Mevlana’ya, Ebu Hanife’den Bediüzzaman’a kadar kim varsa hepsini hedefine aldı ve sistemli yıpratma kampanyalarıyla safdışı bıraktı. Bu sahada yeteri kadar mesafe alınmış olmalı ki, artık tenkitlerin peygamberlere kadar gelip dayandığını, iddiaların İlahi sıfatları sınırlama cinnetine kadar varabildiğini görüyoruz.
 
Bir önceki yazımızda “Nereye gidiyorsunuz?” diye sormuştuk. Artık sormak ihtiyacını hissetmiyoruz. Çünkü, Bayındır Hoca her ne kadar Allah’ın ilmini sınırlamaya kalksa da, Onun resulü, istikbale nüfuz eden nebevi nazarıyla, Hocamızın ve benzerlerinin yol haritasını önümüze koyuyor:
 
“And olsun ki sizden öncekilerin yolunu karış karış, adım adım izleyeceksiniz. Hatta onlar kertenkele deliğine girecek olsa, siz de onlara uyacaksınız.”
 
“Onlar Yahudi ve Hıristiyanlar mı?” sorusuna Resulullahın verdiği cevap da son derece açık ve ibret verici:
“Ya kim olacak?”[Buhari, Enbiya: 50; Müslim,] (Yazarın yazısı için bknz.)
Kaynak : Risale Ajans

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları
« Posted on: 04 Mayıs 2024, 05:34:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları rüya tabiri,Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları mekke canlı, Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları kabe canlı yayın, Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları Üç boyutlu kuran oku Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları kuran ı kerim, Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları peygamber kıssaları,Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışları ilitam ders soruları, Kertenkele Deliğinde Hakikat Arayışlarıönlisans arapça,
Logged
26 Ocak 2013, 00:15:25
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #1 : 26 Ocak 2013, 00:15:25 »

Esselamu aleykum ; yazıklar olsun. Onca tahsili onca ilmi sırf İslam karşısında kullanmak için okuyorlar. Öğreniyorlar demiyorum. Çünkü öğrenseler sonuç böyle olmaz. allah ıslah etsin hidayet versin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes