> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek  (Okunma Sayısı 1006 defa)
09 Aralık 2014, 01:51:41
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 09 Aralık 2014, 01:51:41 »



İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek



Osmanlıca dersi tartışmalarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan "İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğretilecek ve öğrenilecek" dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Bilkent Otelde düzenlenen 5. Din Şurası'na katılarak bir konuşma yaptı.
 
Türkiye'nin pek çok güncel meselesinde olduğu gibi, bölgede ve dünyada dinin ve dine müteallik meselelerin tartışmaların odağında yer aldığı bir süreçten geçildiğini aktaran Erdoğan, Batı'da kiliseyle devlet arasında ya da kiliseyle bilim arasında asırlar boyunca devam eden tartışmaların, dinin kamusal alandan silinmesi, dinin bireyin özel hayatına hapsedilme mücadelesine dönüştüğünü aktardı.
 
Batı'da asırlardır devam eden bu mücadelede kimin ne kadar başarı sağladığının bugün bile tartışma konusu olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
 
"Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki Batı'da Hristiyanlığın bıraktığı boşluk, modernleşme gibi, kapitalizm gibi, para, teknoloji, moda hatta bilim gibi önemli bir çoğunluk tarafından din kabul edilen olgularla doldurulmak istendi.
 
Başta Türkiye olmak üzere bazı İslam ülkeleri, Batılılaşma süreçleri içinde birçok şeyi taklit ettikleri gibi ne yazık ki kilise ile devlet, kilise ve bilim arasındaki tartışmaları da taklit ettiler. Batı'da Hristiyanlıktan oluşan boşluğa örneğin yurttaşlık dini ikame edilirken Türkiye gibi Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde de benzer bazı denemelere girişildi. Hristiyanlık tartışmalarında din bir afyon olarak tanımlanırken, aynı tavır ülkemize ya da başka İslam ülkelerine bir taklit olarak yerleştirilmek, ikame edilmek istendi.
 
Son 200 yıldır Türkiye topraklarında yaşanan tartışmaların önemli bir çoğunluğunun merkezinde aleni ya da gizli şekilde din vardır. Dine müteallik meseleler, siyasetten sosyolojiye, idareden iktisada, eğitimden sanata kadar hemen her alanda gizli ya da açık özne olmuştur. Batılılaşmanın bir taklit şeklinde, bir sorgusuz sualsiz kabul şeklinde ilerlediği son 200 yıllık süreçte Türkiye'nin de Batı'daki tartışmaları yaşaması istenmiş, ancak çok bariz bir doku uyuşmazlığı ortaya çıkmıştır."
 
Erdoğan, Batı'da yaşanan tartışmaların yaşanmadığı ve tabii bir doku uyuşmazlığı ortaya çıktığı için Türkiye'nin 200 yıldır devam eden tartışmalara, anlaşmazlıklara bunun yol açtığı baskı ve zulümlere, ayrışmalara zemin olduğunu belirtti.
 
İslamofobi sürekli körüklendi
 
İmam Hatip okulunda okumuş, fırsat buldukça da dine ait teorik meseleleri takip etmiş biri olsa da elbette böyle önemli bir konuda, böyle derin bir mevzuda değerli hocalar karşısında teorilerden bahsetmeyeceğini dile getiren Erdoğan, "Yaklaşık 40 yıldır siyasetle iştigal eden bir kardeşiniz olarak, bugün de Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla benim asıl ilgi alanım pek tabii biçimde meselenin pratik boyutlarıdır. Şahsen bu alanda bir başka vazifem daha olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı olarak, bu ülkede dine ait tüm meselelerin, tüm konuların artık özgürce ve özgüvenle ele alınabilmesi için ilgili tüm kesimleri cesaretlendirmekle mükellef olduğum inancı içindeyim" diye konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
 
"Tanzimat'tan bugüne, yani yaklaşık son 200 yıldır bu ülkede bazı meseleler özgürce, özgüvenle ve cesaretle ele alınamamıştır. Türkiye'nin hemen her meselesinde bir şekilde özne olan, bir şekilde odak noktasında bulunan din konusu, objektif, tarafsız, korkulardan ve mahalle baskısından uzak şekilde gündeme taşınamamıştır. Bırakınız dine ait meseleleri özgürce tartışabilmeyi din ve dindarlar, yaklaşık 200 yıl boyunca her türlü eleştiriye, tahkire, horlamaya sistematik şekilde maruz kalmıştır.
 
Filmlerde, romanlarda, hikayelerde, karikatürlerde, bilim ve fikir dünyasında dindarlık ile cehalet hep eş tutulmuştur. Din ve dindarlık yoksulluğun nedeni olarak gösterilmiştir. Din ve dindarlık, yobazlığın, tutuculuğun, gericiliğin, baskının nedeni olarak lanse edilmiştir. Gerek Türkiye'de gerek tüm İslam coğrafyasında din hep terakkiye mani olarak anlatılmıştır. İslamofobi dediğimiz faşizmle eşdeğer olan hastalık, sadece Batı'dan Doğu'ya yönelen bir sorun değildir. Türkiye'de ve İslam coğrafyasında bizzat içeride, idareciler, siyasetçiler, bilim insanları, düşünürler ve medya yoluyla İslamofobi sürekli körüklenmiştir. İslamofobiklere göre, İslam dünyasının geri kalmasının sebebi dindir. Bunlara göre İslam coğrafyasının kanla, gözyaşıyla, terörle anılmasının sebebi de budur. Bilimde ve teknolojide geride kalmanın sebebi işte bu islamofobiklere göre dindir. Öyle bir taarruz yapılmış, öyle sistemli bir saldırı gerçekleşmiştir ki İslam dünyası, özellikle de İslam dünyasının münevverleri kendilerini savunmaktan, defansta kalmaktan ofansif bir hareketin içine girmemiştir, girememiştir. Asıl meselelere yönelmeye fırsat bulmamışlardır."
 
İlk emir ilim
 
Erdoğan, "Bakınız, vahiy çok ortada, açık. İlmi, akletmeyi emrederken yıllardır, on yıllardır bizim ülkemizde bazı zihniyet mensupları hep akıl ve bilimden başka bir şey tanımamışlardır" dedi.
 
Bu zihniyet mensuplarının dine ve vahiye ciddi bir saldırıda bulunduklarını dile getiren Erdoğan, "Biz öyle bir dinin mensubuyuz ki ilk emir ilim. Oku diye emreden bir dinin mensubuyken, adeta sanki ilmi reddeden bir din varmış gibi sunulmaya çalışılmıştır. Öbür tarafta sanki aklı inkar eden bir din varmış gibi sunulmaya gayret edilmiştir. Halbuki bizim mukaddes kitabımız Kuranı Kerim'de birçok yerde sürekli olarak, akletmek emredilmiştir. 'Akletmez misiniz?' Sürekli bu bize uyarı şeklinde hep hatırlatılmıştır" diye konuştu.
 
Erdoğan, böyle bir dinin mensuplarının, vahyin bir kenara konulup aklın ve bilimin tek çıkış yoluymuş gibi gösterilmesinin manidar olduğunu bildirdi.
 
Erdoğan, bu ülkede, bu topraklarda kimi zaman Kuran'ın okunmasının, kimi zaman öğretilmesinin, hatta bir dönem ezanın aslıyla okunmasının yasaklandığını ifade etti. Başörtüsünün, din eğitiminin yasaklandığını, camilerin kapatıldığını, kimi camilerin ahır olarak kullanıldığını anlatan Erdoğan, yasakların ötesinde sakal bırakanların, başörtüsü takanların, aslıyla selam verenlerin, namaz kılanların mütemadiyen horlandığını, tahkir edildiğini, bazı imkanlardan da mahrum bırakıldıklarını kaydetti.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
 
"Din ve dindarlar söz konusu olduğunda her türlü tasarruf yapılabilmiştir. Kitaplarla, filmlerle, yazılarla, resim ve karikatürlerle özgürlük adı altında en kutsal değerler tahkir edilebilmiştir. Bütün bunların karşısında bırakınız dinin yaşanmasını; dinin konuşulmasına, dini değerlerin muhafaza edilmesine, dine ve dindarlara yönelik saldırılara karşı cevap verilmesine dahi müsaade edilmemiştir. Dindarların en tabii haklarını savunan, yani normalleşmeyi savunan siyasetçiler, gerici, din istismarcısı, bu yaftaya maruz bırakılmış, hatta sırf bu mücadelelerinden dolayı darağacına, ipe çekilmişlerdir.
 
Şunu da üzülerek ifade etmek durumundayım: Sahte hocaların, sahte dindarların adeta toplumu zehirlemek için yaptıkları mücadele bu ülkede maalesef desteklenmiştir. Hatta hatta teşvik edilmiştir. Resmi ideolojinin dar kalıpları içinde kalan sözüm ona alimler teşvik edilmiş, sırtları da sıvazlanmıştır. Vatanına ihanet şebekesi kuran, din adamı maskesi altındaki şarlatanlar, ulusal ya da uluslararası teşviklere mazhar olabilmiştir. Dini özünden, ruhundan koparmaya çalışan, dini sinsice çarpıtmaya çalışanlar, dini bu noktada özel menfaatlere dönüştürmeye çalışanlar, ekranlar yoluyla bu ülkede evet, imkanlarına imkan katmışlardır.
 
Bütün bunların karşısında samimi şekilde, hasbi şekilde Allah'tan korkarak, ilim erbabı olmanın sorumluluğunu idrak ederek konuşanlar, yazanlar, mücadele edenler, en ağır baskılara, en ağır zulümlere, evet, maruz bırakılmışlardır."
 
Eğer hedef yapılıyorsak...
 
Erdoğan, siyasi hayatları boyunca, kendisinin ve yol arkadaşlarının ulusal ya da uluslararası çok sayıda saldırı, hakaret ve operasyona maruz kaldığını, ulusal ya da uluslararası ölçekte bu operasyonların hala devam ettiğini belirterek, "Neden biliyor musunuz? Çünkü biz bu millete özgüven aşılamanın mücadelesini verdik ve veriyoruz. Biz, bu millete cesaret aşılamanın mücadelesini verdik ve veriyoruz. Sadece milletimize değil, komşularımıza, bölgemize, tüm insanlığa özgüven aşılamanın, cesaret aşılamanın, bazı soruları sorma yönünde teşvik etmenin mücadelesini veriyoruz. Eğer hedef yapılıyorsak, boşuna yapılmıyoruz. 200 yıldır sorulmayan, sorulamayan soruları sorduğumuz için içeride ve dışarıda hedef yapılıyoruz" diye konuştu.
 
Yakın geçmişte "dindar nesil" dediği, başörtüsü yasağını kaldırdıkları, eğitimde 4+4+4, yani 444 modelini getirdikleri, Kuran-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerini seçmeli ders yaptıkları için çok ağır eleştirilere, hakaretlere, hatta saldırılara maruz kaldıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Zorunlu din dersini tartışıyorsunuz da zorunlu fizik dersini neden tartışmıyorsunuz?" dediği için içeride ve dışarıda saldırıya maruz kaldığını söyledi.
 
Erdoğan, şunları kaydetti:
 
"(1. Dünya Savaşı'nı konuşalım) dediğimiz için aynı şekilde saldırıya maruz kaldık. 'Amerika kıtasını, Müslümanlar daha önce oraya ulaşmıştı' dediğimiz için saldırıya maruz kaldık. Ardı ardına buna yönelik kitaplar piyasada var. Şimdi bunların hepsi ortaya çıkmaya başladı. Kadınlar için 'eşit' kavramının çeviri bir kavram olduğunu, asıl kavramın 'eşdeğer' olması gerektiğini söylediğimiz için aynı şekilde yine saldırıya maruz kaldık. En genel manada, önce Türkiye'de, ardından tüm mazlum ve mağdur milletler nezdin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek
« Posted on: 29 Mart 2024, 00:39:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek rüya tabiri,İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek mekke canlı, İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek kabe canlı yayın, İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek Üç boyutlu kuran oku İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek kuran ı kerim, İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek peygamber kıssaları,İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek ilitam ders soruları, İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecekönlisans arapça,
Logged
09 Aralık 2014, 16:57:01
Liyla

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 380


« Yanıtla #1 : 09 Aralık 2014, 16:57:01 »

Yine saçma bi kural daha .Atalarımızın dilini öğrenmek iyi bir şey ama insanın özürlüğüne el konulması ve seçim yapmasının engellenmesi çoook saçma .
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes