๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ => ilimdunyasi.com Haberleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 22 Mayıs 2011, 11:52:24



Konu Başlığı: Hekimoğlu İsmail 60lı yılların kavgasını anlatıyor
Gönderen: Zehibe üzerinde 22 Mayıs 2011, 11:52:24
Hekimoğlu İsmail, 60'lı yılların kavgasını anlatıyor

(http://medya.zaman.com.tr/2011/05/22/hekimoglu.jpg)

O dönemde muvazzaf bir asker olan Ömer Okçu, İttihad Gazetesi'nde Hekimoğlu İsmail ismiyle yazılar kaleme almaktadır. Hekimoğlu, 60'lı yılları anlatan His ve Fikir kitabı için, "Bu yazılar kavga yazılarıydı." diyor. Hekimoğlu İsmail, Minyeli Abdullah romanının asıl adının Ankaralı Abdullah olduğunu ama böyle basılsa amacına ulaşamayacağı için ismini değiştirdiğini ifade ediyor.



"Bu yazılar kavga yazılarıdır. Yani o günün mücadelesi vardır onda. His ve Fikir baştan başa kavgadır." Bu sözler Hekimoğlu İsmail'e ait. İttihad gazetesinde 60'lı yıllarda yayımlanan yazılarından derlenen kitabını bu sözlerle anlatıyor. Emektar yazarın yeni yayımlanan His ve Fikir kitabını ve o dönemi, kendisiyle ve hem de kitabın yayıncısı olan oğlu Osman Okçu ile konuştuk.

Hekimoğlu İsmail 79 senelik hayatında 40'a yakın kitap yazmayı başarmış bir fikir işçisi. Son yayımlanan kitabı His ve Fikir bu fikir işçiliğinin ilk örnekleri olan, yazarın 1967-1971 yılları arasında İttihad gazetesinde yayımlanan yazılarından derlendi. Timaş Yayınevi genel müdürü ve aynı zamanda oğlu Osman Okçu, kitabın yayımlanmasında esas sebebin Hekimoğlu İsmail'in okur kitlesinden gelen talep olduğunu ifade ediyor. Okçu, "Bir yayıncı olarak benim dikkatimi çeken husus şuydu: Hekimoğlu İsmail'in 40'a yakın kitabı var, Zaman Gazetesi'nde de yazıları devam ediyor. Fakat İttihad'daki yazıların aradaki geçen zaman zarfında unutulmadığını fark ettik." diyerek kitabın yayımlanması fikrinin oluşmasında okurların oynadığı rolü anlatıyor.

Hekimoğlu İsmail ve İttihad Gazetesi

Hekimoğlu İsmail, yıllarca akıllardan çıkmayan yazıları nasıl yazmaya başladığını şöyle anlatıyor: "O dönemde Türkçü Nihal Atsız hapisti. Komünist Nazım Hikmet hapisti. İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi hapisti. Dedik ne oluyor ya böyle. İşe yarayan adamları hapse atıyorlar. Ot gibi olanlar serbest. Ve böylece işte mücadeleye başladık." Başladığı bu mücadelenin önemini "Harfler kurşundur. Cümleler toptur." sözleriyle vurguluyor. Örnek olarak o dönemde komünistlerin yazdığı kitaplar aracılığı ile taraftar bulmasını örnek veriyor. Kitapları yazanların komünist olduğunu ifade ettiklerinde "O kitabı yazan komünist olur mu? Ben o zaman ona inanıyorum. Kitabı ben sevdim." cevabını aldıklarını ifade ederek, "Baktık gidiyor adamlar romanla kendi cephelerine çeviriyorlar. Ben de bunun üzerine Minyeli Abdullah'ı yazdım." diyerek Minyeli Abdullah'ın yazılma sebebini de açıklıyor. Oğlu Osman Okçu babasının okuma ve yazma tutkusunu şöyle anlatıyor: "İslam dünyasında bilginin olmaması, bilgiye ulaşan kaynakların kapatılması, cahillik, toplumu sürü olarak güden bir yapının bulunması gibi temel sorunların olduğunu fark ediyor. Bunları görünce kitabi bir kültürden gelen birisi olarak kendisi okuyor, yazıyor, anlatıyor. 'Ahir zamanda harpler harflerle olacaktır.' hadisini sıkça vurgular. Babam medyanın, kitabın, bilginin gücünün farkında olan biridir. Ben sigaraya vereceğim parayı kitaplara verdim diye hep söyler. Taşınırken kamyonun yarısı eşya, yarısı kitap giderdi. "

Kitap gençlere ne ifade ediyor?

Osman Okçu, His ve Fikir kitabının gençlere de hitap ettiğini kaydediyor. Kitabın genç okur kitlesine o dönemin Türkiye'sini anlatan bir kitap olduğunu ifade ederek, "Yaşlılara nostalji, hatıra olabilir ama gençlere bakın o dönemin Türkiye'si buydu. Türkiye buraya geldi ama nasıl geldi, genç okuyucuların bunu görmeleri içindir." diyor. Bu anlamda kitabın yakın tarih kitabı olarak da ele alınabileceğini belirtiyor. Okçu ayrıca bugün internetten hiç çıkmayan bir çocuğun da Minyeli Abdullah'ı okuyabildiğini hatırlatıyor. Bu durumun kitabın bir klasik haline geldiğine işaret ettiğini düşünüyor. Halen yetişen yeni neslin, üniversite öğrencilerinin Hekimoğlu İsmail'i okuduğunu ifade eden Okçu bu durumun yazarın dönüşümü iyi yakaladığına ve önemli fikirleri olduğuna işaret ettiğini kaydediyor... Evde dini kitap bulundurmanın bile yasak olduğu bir dönemde yazılar kaleme alan Hekimoğlu İsmail ise "Ben bu işe girerken idamı kabul etmiştim; şu anda da ediyorum." diyerek yaşadığı duyguları aktarıyor.

Evimiz sık sık aranırdı

Hekimoğlu İsmail, Minyeli Abdullah kitabı yayımlanınca tevkif edildiğini anlatıyor. Kitabın adını değiştirdiğini ve kendisinin de müstear isim kullandığını söyleyen yazar bu durumun sebebini şöyle açıklıyor: "Minyeli Abdullah kitabının asıl ismi Ankaralı Abdullah'tır. Benim ismim de Ömer Okçu. Eğer kitabı Ankaralı Abdullah diye çıkarsam çıkar çıkmaz toplatılırdı. Ben de 7 sene hüküm giyerdim. Minyeli Abdullah diyerek kitabı kurtardım. Hekimoğlu İsmail diyerek kendimi kurtardım. Bu arada 3-5 günlük hapislikler birbirini takip etti." Oğlu Osman Okçu ise babasının o dönemde asker olduğuna işaret ederek yazı yazdığı tespit edilmesi halinde doğrudan cezaevine gireceğinin altını çiziyor. O dönemde kendisi de evlerinin sık sık arandığını hatırladığını ifade ediyor. Osman Yüksel'in çıkardığı 'Serdengeçti' mecmuasının her sayısında tevkif edildiğini anlatan Hekimoğlu İsmail şu ilginç anekdotu anlatıyor: "Mecmuaları asmıştı çalıştığı odaya her dergiden ne kadar yattığını yazıyordu. Dergi çıkarken en başa yazıyor 'Açın kapıları Osman geliyor.' Her dergide bunu yapıyordu."


ZAMAN