> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > Hastalığı içindeki putları yıktı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hastalığı içindeki putları yıktı  (Okunma Sayısı 775 defa)
27 Eylül 2010, 01:30:41
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Eylül 2010, 01:30:41 »



Hastalığı, içindeki putları yıktı



Şasa, başı örtülülerden haz etmeyen annesinin yanına başörtülü gider. Annesi önce hiçbir şey demiyor Şasa’ya, ancak...

16 yaşlarında inançsız biriyken Şişli'deki La Paix Hastanesi’nin önünden geçerken “Hakikate vasıl olmama vesile olacaksa yolumun bu hastaneden geçmesine razıyım” cümleleri çiziyor hayatının bütün rotalarını… “Çevreme aidiyet bilincim zayıf olduğu için her şeye dışardan bakıyordum, dünyaya dışardan bakmak zorunda kalıyordum.

Aileme dışarıdan bakıyordum; ailem bir konuda haklı mı haksız mı, iyi mi kötü mü? Hep başkalarının gözüyle bakıyordum. Bu bir çocuk için çok yorucu bir şey. Bu aidiyet belirsizliği çocuk yaşta eğri ile doğru hakkında yapayalnız karar verme mecburiyetini getiriyor. Eğriyi doğruyu ayırt edebilecek dayanağınız yok; ruhî dengenizi sağlayacak bir kültür ortamından mahrumsunuz” diyor Ayşe Şasa…

1941 yılında Amerikan Hastanesi’nde doğduğunda annesi pederşahi etkiler nedeniyle kendisini bir müddet emzirmiyor. Kendi ifadesiyle ilk yalnızlığını “Başka bebekler annelerine süt emzirmeye götürülürken, ben yatağımda yalnız bırakılmışım” terkipleriyle anlatıyor Şasa.

Henüz anne kucağının ne olduğunu bilmeden Avrupa’da önemli bir çocuk bakımı okulundan diplomalı, Frau Katie adından Macar Yahudisi bir bakıcının kucağına teslim ediliyor. Tabiî ki burada bir insanın dinî seçimini kötülemek gibi niyetimiz yok, ama Müslüman bir ailenin yanlış tercihinin nelere yol açacağının, bir insanın hayatını nasıl zehir edeceğinin ilk adımları bu. Ailesi tarafından çok sert bir eğitime tabi tutulan Ayşe Şasa’nın annesi kızının yetiştirilmesinde de aynı tavrı gösteriyor. Aynı zamanda Batılılaşma modasına uygun olarak da çocuğunu ecnebi bakıcılara teslim ediyor. Acaba kaç çocuk vardı o dönem ecnebilere teslim edilen?

Çocukluk döneminin cumhuriyetçi ailelerini değerlendiren Şasa “Köylü denilen zümre ne olursa olsun çocuğuna Kur’ân-ı Kerim öğretiyor. İyi-kötü geleneği naklediyor. İyi de şehirli denilen zümre neydi? Bu zümre geleneği kökten reddeden, yeni denilen her şeye kucak açan ve dolayısıyla geleceğe nakledecek hiçbir şeyi olmayan insanlardan oluşuyordu. Görgü nedir? Bir nakil işidir. Böyle bir devir yok. Hiçbir manevî, hiçbir dinî telkin yok. Ben buna görgü, bu insanlara görgülü demekte zorlanıyorum. İşte bu Batılılaşma modasının trajik bir araz olarak ortalığı kemirdiği bir döneme denk düşüyor benim çocukluğum” eleştirisinde bulunuyor.

MÜREBBİYELERLE CEHENNEM HAYATI


Ayşe Şasa’nın ailesi de o dönem Batılılaşma’nın icabını yerine getirmek üzere dünyaya getirdikleri çocuklarını Batılı gibi yetiştirmek istiyorlar. Bunun en doğru adresi ise diplomalı yabancı dadılar. İşte tam bu noktada Şasa’nın hayatına Kaita giriyor. Tam bir disiplin âşığı ve Şasa’yla Almanca konuşuyor. Şasa “anadilden önce dadı dili öğrendim” diyor. Bir gece ateşlenip hasta oluyor Şasa, ancak dadının talimatıyla kimse Şasa’nın odasına giremiyor. Hasta halinde yalnız ve hıçkırıklarla başbaşa bırakılıyor. Batı âşığı ailelerde ise dadıya tam bir itimat ve itaat…

Anne-baba sürekli gezmelerde ve dâvetlerde çocuklar ise dadı ile başbaşa. Büyük bir anne baba özlemi duyuyor Şasa. Onlarla gezmek eğlenmek istiyor. Tam tersine dadıyla geçiriyor bütün vaktini. Dadılar ise baktıkları zengin çocuklarını yanlarına alıp Taksim’deki Gezi Parkı’nda buluşup dünya savaşının dehşet verici yanlarını anlatıyorlar. Eve döndüklerinde radyodan savaşa ilişkin korkunç haberleri dinliyorlar. Terapiye ihtiyacı olan dadıların ellerinde iyi yetiştirilmek üzere teslim edilen Türk evlâdları! Çocukların ruhunda kurulmaya başlayan korku imparatorluğu…

ALLAH YERİNE GOTT

Büyük bir zenginlik içinde kaderine, belki de kedere terk edilmiş annesi babası olan yetimler! İnanç dünyalarının ne ile şekillendiğiyle ilgilenmeyen geleneksel inançları aşağılayan aileler.

Katie, Şasa’ya Almanca Tanrı kavramını aşılıyor. Yani Gott… “Bu tam bir yabancılaşma” diyor Şasa. İnançla ilgili yaşadıklarını “Katie de diğerleri gibi beni bir takım ayinlere götürüyor. Alman Hastanesi’ndeki paskalya şenliklerine gidiyoruz. Zihnim Hıristiyan ayinlerine ait imajlarla doludur. Katie Hıristiyan kültürüne prim veriyor” sözleriyle izah ediyor. Katie hayatından çıkıyor Şasa’nın, ama bu sefer yerine kriminal denilebilecek, dayak atan Alman asıllı başka bir dadı geliyor Barbara…

Ayşe Şasa’yı ailesi ilkokula iddialı bir şekilde bir yaş erken gönderiyor. Ancak Şasa çocukluğunda yaşadığı psikolojik ve somut şiddet karşısında nevrotik arazlara maruz kalıyor. Okulda geri zekâlı muamelesi görüyor. Hiç arkadaş edinemiyor. Bazı geceler nöbetler geçiriyor. Annesi Şasa’yı “Sakat bir çocuğum var” diyerek pataklıyor. Şasa’yı doktora götürüyorlar bu sefer de doktor “Nöbet geldiğinde kimse ilgilenmesin” diyor. Bu sefer de acılara teslim ediliyor Şasa.

Katei’nin bıraktığı yerden Barbara, Şasa’yı Hıristiyan geleneğine alıştırmaya devam ediyor. Taksim’deki kiliseye götürüyor. Çarmıha gerilmiş Hz. İsa ikonunun önünde mum dikiyorlar. Ve Şasa sapsarı, üzeri kan pıhtılarıyla dolu bedenle özdeşlik kurmaya başlıyor. Şasa “İsa’nın acısıyla özdeşlik kuruyorsun. Bir suçluluk hali ve eziklik hali; süfli bir ruh hali…” diyor.

İKİ REKÂT NAMAZ VE DERİN İZ

Geleneğinden bihaber, dininden bir haber gayrimüslim dadılar elinde büyüyen bir çocuk. Anne-baba “eti senin kemiği benim” diye diplomalı yetiştiricilere teslim ediyor Şasa’yı. Ancak bir gün anneannesi Şasa’ya “sana bir şey öğreteceğim” diyerek 7 yaşında namaz kılmayı öğretiyor. “Aynısını sen de yap” diyor anneanne ve abdest alıyorlar. Sonra Sahra-i Cedit Camii’ne gidiyorlar, onca Hıristiyan pratikten sonra. “İki rekât namaz derin bir iz bırakıyor bende” diyor Şasa.

ARNAVUTKÖY AMERİKAN KIZ KOLEJİ

İlkokul bittikten sonra Şasa’nın annesi “Seni yatılı okulda okutacağım” diyor. Ancak Şasa nevrotik hallerini düşünerek “Ben yalnız kalamam” diyor. Ne kadar sıkıntı çekse bile kendi yuvasını istiyor. Bütün ısrarlara rağmen annesi kızını Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ne yazdırıyor. Şasa girdiği sınavı başarıyla geçiyor. Okulun gözdesi oluyor. Sanki yıllarca içinde biriktirdiği enerjiyi etrafa saçıyor. Dadıların acımasız bir disiplinle yetiştirdiği Şasa, bazı sporlarda erkek öğrencileri bile geçiyor. Artık karşımıza zeki, çevik ve herkese lâf atan bir Şasa çıkıyor. Bu sefer annesi “Ayşe koleje gittikten sonra başımıza belâ kesildi” diyor. Halbuki ilkokulda yaşadığı travmalardan bihaber ya da farkında değil..

Protestan okulu olan Amerikan Kız Koleji’nde okurken vahyi inkâr eden bir sistemde eğitim gören Şasa, Amerikan Modern edebiyatını okurken ‘Tanrı’nın yok oluşu fikriyle karşı karşıya geliyor. Ancak peşini nevrotik durumlar bırakmıyor. Gittiği doktorun tesiriyle sosyalizme ilgi duyuyor. Bu sefer de sosyalist arkadaşları onun zenginliğiyle dalga geçerken ailesi de Şasa’yı tutumlu yetiştirmek için kendine yetmeyen harçlıklar veriyor.

Kolejli yıllardan sonra Şasa, sinema alanına atılıyor. Birçok iniş ve çıkış yaşıyor. En sonunda Şasa ciddî bir rahatsızlıkla Şişli’deki La Paix Hastanesi’ne kaldırılıyor. Hastane de annesinin ilk kez Allah’a duâ ettiğine şahit oluyor. Ve Marksist, ateist olan Şasa da duâ etmeye başlıyor. “Kendisi hakkında bir şey bilmediğim halde Hz. Muhammed’i (asm) düşünüyorum” diyor. 16 yaşında yaptığı duânın karşılığı sanki kendini göstermeye başlıyor. Tam değil, ama hakikate aralanan bir kapı…

Hastane’den çıktıktan sonra “Yahu çocuklar öldükten sonra bütün bu birikim kaybolacak; kültürümüz düşüncemiz, her şey kaybolacak, yok olacağız. Bu dehşet verici bir şey” diyen babası gibi hissettiği Kemal Tahir’e gidiyor. Balkonda oturup konuşurken Tahir, “Dünya çilesinden kaçamazsın, hayatın meşakkatinden kurtulamazsın. Bu dünyaya çile çekmeye pişmeye geldik” diyor. Şaşa bu durum için “İyice anlıyorum ki materyalist, pozitivist, derminist çizgiden oldukça uzaklaşmış” diyor. Daha sonra Kemal Tahir vefat ediyor. Semiha Hanımefendi’yi ziyaretinde rafların üzerindeki Kur’ân meallerini görüyor ve “Okuyabilir miyim?” diye soruyor. Semiha Hanım “Ne okursan oku, Kemal okumayı severdi!” diyor. Ayşe Şasa Kur’ân mealiyle ilk tanışmasının bu vesileyle olması bir işaret olarak yorumluyor.

Daha sonraki ziyaretlerinde Kemal Tahir’in Şerif Mardin’in kitabının kenarına notlar aldığını görüyor ve Mardin’den ders almaya karar veriyor Şasa. Bir derste Thomas Kuhn’un “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” diye bir kitap okutuyor. Bu kitap sayesinde Şasa’nın materyalist düşüncenin etkisiyle oluşan Bilim Putu yıkılıyor. Şasa’nın içindeki manevî boşluk daha da genişliyor.

Şasa iyice kötüleşiyor. Annesi kendisini İngiltere’deki psikoloji kiliniklerine götürüyor. Şasa’nın çocukluğunda gösteremediği sevgi açığını kapartırcasına çaba sarf ediyor.

KAHIRDAKİ LÜTUF


Şasa, kitap kataloğuna bakarken İbn Arabi’nin Füsusu’l Hikem kitabını görüyor ve bu kitabın isminden etkilenerek İngiltere’den sipariş ediyor, çünkü Türkiye’de bu tür eserlerin varlığından haberi yok. Sonra araya yine hastalıklar giriyor. Bir gün Füsus’u raftan indiriyor ve okumaya başlıyor. İşte ondan sonrasını Şasa “O bitkin, perişan halimle parça parça Füsus’u okumaya devam ediyorum. Füsus’ta okuduğum şeyler iç dünyamda huzur, sükûn ve o güne kadar hiç bilmediğim bir ümit kapısı açıyor. Hz. Arabi hep Rahman sıfatıyla kâinatı, âlemi, melekleri tasvir ediyor; müşfik bir dünya, muhabbet dolu, aşk dolu, doğrudan doğruya kalbime hitap ediyor. Bize İslâmı çok kötü gösterdiler, Kur’ân’dan kopardılar, oysa âlemde ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hastalığı içindeki putları yıktı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 03:15:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hastalığı içindeki putları yıktı rüya tabiri,Hastalığı içindeki putları yıktı mekke canlı, Hastalığı içindeki putları yıktı kabe canlı yayın, Hastalığı içindeki putları yıktı Üç boyutlu kuran oku Hastalığı içindeki putları yıktı kuran ı kerim, Hastalığı içindeki putları yıktı peygamber kıssaları,Hastalığı içindeki putları yıktı ilitam ders soruları, Hastalığı içindeki putları yıktıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes