> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz
Sayfa: [1] 2 3 4   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz  (Okunma Sayısı 2034 defa)
23 Şubat 2014, 01:28:33
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 23 Şubat 2014, 01:28:33 »



Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz



Allah Teâlâ, bizim bir işimizi yaparken mükemmel yapmamızı ister

Hayatı ve insanı gerçek manasıyla okuyabilmiş büyüklerimize "Ne olayım, nasıl bir iş yapayım?" diye danışsak; karakterimizi, şartlarımızı iyice süzgeçten geçirdikten sonra "Ne yaparsan yap, yeter ki iyi yap" diyerek sözlerini bağlarlar. Zira bilirler ki, hangi statüye, işe, mesleğe sahip olunursa olunsun, işin hakkını vermek insanlığımızın ve kulluğumuzun ahvalini yansıtır. Bu hakikat hala geçerli olmasına rağmen, ne yazık ki artık iş ahlakı, kul hakkı gibi erdemleri kendimizce gerekçelerle arka plana ittik. Haliyle anlayışımız değişip, "Nasıl yaparsan yap, yeter ki yap" seviyesine düştü. Böylece hayırlı iş ve meşguliyetlerimizi nimetten saymayıp, kendimizi işe nimetten sayar olduk.


NE YAPTIĞIMIZDAN ÇOK, İŞİ NASIL YAPTIĞIMIZ ÖNEMLİ

Merhum Ziya Paşa çoğumuzun bildiği bir beytinde "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" derken, laftan ziyade yapılan işin, kişinin akıl seviyesini ortaya koyacağını beyan etmekte. Bu veciz söz, bir yönüyle yapılan işin doğruluğuna, faydasına işaret ettiği gibi, işin nasıl yapıldığına yani hakkının verilip verilmediğine de dikkatimizi çekmekte.

"Hakkını vermek" düşüncesi ve eylemi söz konusu olunca elbette ilk hatırımıza gelen Allah Teâlâ'ya karşı kulluk vazifemizi layıkıyla yerine getirebilmektir. Lakin farz ve vacip ibadetleri aksatmadığımız halde yaratılanlarla münasebetimiz hak üzere gitmiyorsa, hak eda etmenin inceliklerini adım adım öğrenip, nefsimize tatbik etmemiz gerekmez mi? Böylece bizi asıl maksadımıza taşıyacak hiçbir hayırlı niyetten, ahlaktan, küçük ve önemsiz gibi görülen davranışlardan geri durmayız.

Bu hususta Rasul-i Zişan Efendimiz'in (s.a.v) şereflendirdiği asra gidip ilk nasihatimizi ondan alalım. "Hicretin 10. yılında Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) küçük oğlu İbrahim vefat etmişti. Rasulullah aleyhisselam, oğlu İbrahim'in cenaze namazını Baki Kabristanı'nda kıldırdı. Kabir hazırlanmıştı. Cenaze kabre indirilirken, Peygamber Efendimiz (s.a.v) kabirde bir delik gördü. Elleriyle bir kerpiç alıp o boşluğa koydular ve açıklığı kapatıp düzelttiler. Allah Rasulü'nün (s.a.v) bu davranışı ashabın dikkatini çekmişti. Çünkü az sonra üzeri toprakla örtülecek olan kabrin içindeki bir eksikliğin ne mahzuru vardı ki, Peygamberimiz orayı düzeltme gereği duymuştu? Ashap: 'Ya Rasulallah! O delik mevtaya ne zarar verir, ne de fayda' deyince, Kâinatın Efendisi (s.a.v) şu dersi verdi: 'Evet o, ölüye fayda da vermez, zarar da. Ancak dirinin gözüne zarar verir, onu rahatsız eder. Allah, kul bir iş yapınca onu mükemmel yapmasını ister." (İbn Sa'd, Tabakat, 1, 142)

Yaşantımız içinde ayrıntı gibi duran benzer durumlar bir yana, önemli ve vazgeçilmez gördüğümüz nice işimize, meşguliyetimize karşı tutum ve davranışlarımız da bu nasihatten yeterince pay alamayabiliyor. Allah Teâlâ'nın diğer buyrukları gibi: "Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah'a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah'a şükredin" (Bakara, 172) buyruğunu baş tacı ettiğimizden beri, işimizin, kazancımızın ve lokmamızın helal olması için çabalarız. Ancak bu şekilde namazımızın, orucumuzun, haccımızın, verdiğimiz sadakanın, ettiğimiz duanın vs. dergah-ı ilahide kabule şayan olduğunu ümit edebiliriz. Her işin muhtevası ve kuralları farklı olmakla birlikte genellikle "Faiz yemiyorum, rüşvet alıp vermiyorum" diyerek gözettiğimizi sandığımız bu helal dairesini, mühim görmediğimiz başka davranışlarla ihlal ettiğimizi fark etmiyoruz. Mesela; mesai saatlerine ehl-i keyif bir tavırla riayet etmediğimizde, "günü kurtarayım" mantığıyla elimizden daha iyisi gelebileceği halde işimizi özensiz yaptığımızda, yapmamız beklenen işi başımızdan savdığımızda yahut bize verilen işi başkasına gördürdüğümüzde, izin hakkımızı türlü bahanelerle suistimal ettiğimizde meşru olan işimizi, mesleğimizi bile harama dönüştürürüz. Ve akabinde elde ettiğimiz gelir gibi lokmamız da haram olur. "Bu kadarla kalsa yine iyi" diyemeyeceğimiz böyle bir sonucun diğer yanında ise, kul hakkına girmek gibi bir vebal var ki, bu riski almanın haklı gerekçesi ne olabilir?


HEM GÖNÜLLÜ HEM YÜKÜMLÜYÜM

Herhangi bir işin hakkını vermek sadece maddi bir karşılığının, menfaatinin bulunmasından kaynaklanmıyor. Gönüllülük esasına dayanan her türlü hizmetimizin, uğraşımızın da bu ahlak ve sorumluluktan nasibini alması gerekir. Bilhassa hayır umarak katkıda bulunduğumuz dernek ve vakıf çalışmalarında daha titiz olmamız beklenir. Zira ekseriyetle maddi karşılık bulunmayan bu tür meşguliyetlerde "Mükâfatını Rabbimden bekliyorum, niyetim iyilik etmektir, kimsenin hakkını zayi etmeyeceğim..." demiş oluruz. Bunun aksine "Nasılsa cebime bir katkısı yok, rızkımı temin etmiyorum" düşüncesiyle hareket ettiğimizde ise gönüllü olmakla keyfi davranmayı karıştırmış oluruz.

Hizmet gönülsüz, zorla yapılmayacağı gibi keyfiyete de tabi değildir. Hemen her iş sahasında olduğu gibi kendine özgü düsturları vardır. Hizmetin evveli "Hak için halka hizmet" niyetidir. Bu doğrultuda diğer amel ve ibadetlerinin yanında halkın ihtiyacını giderme, yardımına koşma gayesini ve fedakarlığını önceleyen bir müminin, hizmeti bilerek eksik yapması, ihmal etmesi, yavaşlatması, vakıf malına zarar vermesi vs. mümkün olmasa gerek. Niyetimiz ile gidişatımız bu şekilde örtüştüğü müddetçe "hizmet eri" kimliğimizle bizden yana olan "özverilidir, hak-hukuk bilir, sorumluluk bilinci taşır, elinden gelenin en iyisini yapar" türü beklentileri de boşa çıkarmış olmayız. Dahası ettiğimiz hizmetten faydalananların memnuniyetiyle Allah Teâlâ'nın inayetini, sevdiğimiz zatın himmetini daha çabuk üzerimize çekip manen rızıklanmamız umulur.

Kaynak: Serhaber

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:09:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz rüya tabiri,Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz mekke canlı, Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz kabe canlı yayın, Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz Üç boyutlu kuran oku Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz kuran ı kerim, Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz peygamber kıssaları,Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmaz ilitam ders soruları, Hakkını vermediğimiz iş yüzümüzü ağartmazönlisans arapça,
Logged
23 Şubat 2014, 15:01:35
Kevser 9
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.730



« Yanıtla #1 : 23 Şubat 2014, 15:01:35 »

ESSELAMÜ ALEYKÜM VE RAHMETULLAHİ VE BERAKATÜH...
Annem herzamn boş durmamamı bir şeyler yapmamı söyler...
Öğreneğin ona yardım etmemi istediği zaman:Sana verilen nimetlerin hakkını ver. der hep...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
23 Şubat 2014, 16:25:42
Hanife Ls 1

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 892


« Yanıtla #2 : 23 Şubat 2014, 16:25:42 »

Ve aleyküm selam rahmetullahü ve berakatuhü;
Benim annemde hiç boş durmamı istemez özellikle babamın..
Babam bilgisayardan oyun oynadığı zaman annem babama boş zaman geçireceğine kur'an oku, namaz kıl ya da bana yardım et derrrr  :) :) :)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur; bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider.
23 Şubat 2014, 17:46:48
semanur6d

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9


« Yanıtla #3 : 23 Şubat 2014, 17:46:48 »

Allah bizden güzel iş yapmamızı ve kötülerden kaçınmamızı ister.çünkü Allah bizim güzel iş yaptığımızda çok sevinir.Aynı zamanda yaşlılara yardım ettiğimizde Allah yine çok sevinir ve sevap defterimize o sevabımızın karşılığını yüzümüze gösterir

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
23 Şubat 2014, 17:50:22
semanur6d

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9


« Yanıtla #4 : 23 Şubat 2014, 17:50:22 »


 :DAllah her işe başladığımızda bizim BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM dememizi istemiştir

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2 3 4   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes