๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ => ilimdunyasi.com Haberleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 09 Eylül 2009, 20:40:50



Konu Başlığı: Evleneceklere Peygamber yardımı
Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Eylül 2009, 20:40:50
(http://www.risalehaber.com/images/news/59840.jpg)

Peygamber Efendimiz, cömertlikte herkesi geri bırakıyor, kapısına gelenleri boş çevirmiyordu

Allah Resûlü (sas), her alanda olduğu gibi, kerem ve cömertlikte de zirveyi temsil etmektedir. O (sas), bir mir’at-ı mücellâ (Allah’ın isimlerinin kendisinde tecelli ettiği ayna) idi ki, Cenab-ı Hakk’ın Kerîm ismi, O’nda tecelli ile kendini gösteriyordu. O, her mevzuda olduğu gibi bu konuda da Cenab-ı Hakk’ın en zirvede bir halifesiydi. Ve yeryüzünde O’ndan daha Kerim bir ikinci insan gösterilemezdi. İbn Abbas (ra)’ın tasviri içinde, insanların en cömerti, Resûlüllahtı.

O’nun en cömert olduğu zaman da, Ramazan’da Cebrail ile karşılaştığı andı. Ramazan’ın her gecesinde Cebrail O’na gelir ve beraber Kur’an’ı mütalaa ederlerdi. Hiç şüphesiz ki Rasûlüllah (sas), Cebrail’le karşılaştığında hayır adına, önüne kattığı her şeyi dağıtan şiddetli rüzgardan daha cömertti. (Buhari, Bed’ü’l-Vahy, 5) Bunun manası, elinde-avucunda bulunan her şeyi, sonuna kadar dağıtıverirdi demekti. Bu, bir ruh ve irade meselesidir.

O, kendi için yaşamaz, başkaları için yaşardı. Sürekli başkalarının mutluluğunu düşünmekten ömrü boyunca kendini düşünmeye fırsat bulamamıştı. Zaten, insanları mesut görmek kadar, O’nu mesut edecek bir başka zevk de yoktu. Digerğamlığında en son sırayı da, kendi hane ve yakınları teşkil ediyordu. Yani O, evvela kendine uzak olanlardan başlayıp ilgi ve alakasını gösteriyor, en sonunda da sıra kendi yakınlarına geliyordu.

Koşun, İslam’a girin!

Hz. Enes anlatıyor: Allah Resûlü (sas), Huneyn’e giderken Safvan İbn Ümeyye’den ödünç olarak silah almıştı. Resûlü Ekrem (sas), Huneyn sonu elde edilen ganimetlere hayran hayran bakan Safvan’ı görünce dikkatini çekmiş ve; "Bakıp beğendiğin o develer senin olsun" dedi. Ardından, birçok şey daha verdi. Safvan, bu cömertlik karşısında şaşırıp kaldı.

Kalbi, Allah Resûlü’ne karşı kin ve buğzla dolu olan bu adam, birdenbire değişivermişti. Evet, Efendimizin bu keremi, onu kin ve buğzundan uzaklaştırmış ve İki Cihan Serveri onun için insanların en sevgilisi haline gelivermişti. Safvan’ı kazanmak, elbette binlerce deve, sığır ve koyundan daha mühimdi. Allah Resûlü de en mühim olanı yapmıştı. Nitekim Safvan’a yapılan bu cömertlik neticesiz kalmamıştı.

Hemen kavmine giden Safvan, "Ey kavmim! Koşun İslam’a girin. Zira Hz. Muhammed, bir veriş veriyor ki, ancak fakirlikten korkmayan ve Allah’a tam itimat eden bir insan böyle verebilir" (İbn Hisam, Sire, 4/135) diyecekti. O (sas), kendisinden bir şey istendiğinde, varsa verir, olmadığı taktirde de vaad ederdi. Bazen üzerine giydiği tek elbisesini bile isteyen olur, O da hiç çekinmeden hemen verirdi. Bir bedevi gelip O’ndan bir şey istemiş ve Allah Resûlü de ona istediğini vermişti.

Adam, bir kere daha istemiş O yine vermişti. Üçüncü defa istediğinde, verecek bir şey bulamayan Allah Resûlü, olduğunda yani mal eline geçtiği ilk fırsatta vermeyi vaad etmişti. Bu durum, Hz. Ömer’i fevkalade üzmüş, Resûlü Ekrem’in bu derece rahatsız edilişinden rahatsız olmuştu. Dizleri üzerine doğruldu ve: "İstediler, verdin. Bir daha istediler, yine verdin. Bir daha istediler, vaad ettin. Yani, kendini bu kadar eziyete sokma yâ Resûlallah!" dedi. Ancak bu sözler, Allah Resûlü’nün hiç hoşuna gitmemişti.

Kaşlarının hafif çatıldığını gören Abdullah İbn Huzâfetü’s- Sehmî ayağa kalkmış ve: "İnfak et yâ Resûlallah! Sakın Allah’ın seni fakir bırakacağını ve senden nimetlerini kesivereceğini zannetme" diyerek tesellide bulununca Resûlü Ekrem (sas), bir müddet sükut buyurduktan sonra; "İşte ben de bununla emrolundum" (İbn Kesir, el-Bidaye, 6/63) cevabını verdi.

Cömert, Allah’a yakındır

Evet, Nebiler Sultanı’nın, her alanda olduğu gibi cömertlikte de eşi ve benzeri olamazdı. O, tekti. Bu seviyedeki bir cömertlik de ancak, peygamberlikle izah edilebilirdi. Hem eğer cömertlik, Allah’a yaklaştıran bir huy ise, Allah Resûlü nasıl cömert olmaz ki? Çünkü O, Allah’a yakınlıkta, Cibril’i bile geride bırakmıştı.

Zaten, bizzat kendisi de şöyle buyuruyordu; "Cömert; Allah’a, cennete ve insanlara yakın, cehenneme uzaktır. Cimri ise; Allah’a, cennete ve insanlara uzak, cehenneme yakındır." (Tirmizi, Birr, 40) Zaten İslam, cömertlik ve güzel ahlak merkezlidir. Resûlü Ekrem (sas), "Ey İnsanlar! Allah sizin için din olarak İslam’ı seçti. Öyleyse siz de İslam’la olan arkadaşlığınızı, cömertlik ve güzel ahlakla bütünleştirin" (Hindî, Kenzü’l-Ummâl, 6/571) buyurmakla bu hakikate işaret etmektedir.

Peygamberimiz, evlenecek kimselere yardımcı oluyordu

Peygamber Efendimiz’in (sas) hizmetinde bulunan bir genç vardı, adı Rebia idi. Yaşının ilerlediğini gören Peygamberimiz ona, "Evlenmeyi düşünmüyor musun" diye sordu. Rebia, malî imkânsızlıkları ve yürüttüğü hizmetin önemini düşünerek "hayır" cevabını verdi. Hz. Peygamber tekrar sordu. Rebia aynı cevabı verdi. Nihayet üçüncüde bunda bir hikmet olduğunu düşünerek "Evlenmek istiyorum, emret, ne yapayım yâ Resûlallâh" diye sordu.

REBiA’YI EVLENDiRiYOR

Hz. Peygamber onu, ensardan bir kabileye yolladı, o da gitti. Peygamberimiz’in selâmını aktararak kızlarını istedi. Onlar da "Baş üstüne." dediler. Sonucu büyük bir sevinçle Hz. Peygamber’e iletti. Ancak Rebia yoksuldu; ev eşyası, mehir ve düğün yemeği için para lâzımdı.

Hz. Peygamber derhâl ashabını harekete geçirdi. Hızlı bir yardımlaşma başlatıldı ve biriken paralarla mehir olarak ziynet alındı, ev eşyası alındı, bir de koç satın alındı. Peygamberimiz de kendi evinden, un yapılmak üzere arpa verdi. Böylece Peygamberimiz’in yakın ilgisi ile Rebia Hazretleri’nin düğünü yapılmış ve yeni bir yuva kurulmuş oldu.
Bugün