> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri >  Eğitim sistemi fıtri değil
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Eğitim sistemi fıtri değil  (Okunma Sayısı 904 defa)
03 Ekim 2009, 16:30:12
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 03 Ekim 2009, 16:30:12 »





Yalova Üniversitesi Prof. Dr. Osman Çakmak ile Türkiye'nin eğitim sistemi üzerine yapılan röportaj...


Okulların eğitime başladığı şu sıralarda eğitim sistemimizi de tartışmak gerektiğini düşünüyorum. Kısaca bir değerlendirme yaparsak ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?

İnsanlar öğretilen şeylerin birbiriyle anlamlı ilişkileri üzerinde düşünebilme, anlamlı ilişkilerden bir sonuca varabilme ve bütünü kavrayabilme ve düşünme yeteneğine sahiptir. “Bilgiye odaklı” ve “tekrarlamaya dayalı” bir eğitim sistemimiz var. Sorgulama yapmadan öğrenme ve bilgi yükleme üzerine kurulu bu yapının esasının ise “şartlı öğrenme” teşkil ediyor.

İNSAN BEYNİ DE ŞARTLANIR...

‘Şartlı öğrenme’den kastettiğiniz nedir?

Öğrenme sadece insanlarda değil, diğer canlıların da hayatlarını sürdürmeleri için sınırlı da olsa kullandıkları bir beceridir. Her canlı türüne öğrenme konusunda harikulade yetenekler verilmiştir. Tekrar, ceza, ödül gibi metotlarla öğreticilerin arzuladıkları davranışları göstermeye başlarlar. Hayvanlara şartlanma yoluyla bazı davranışlar kazandırabilirsiniz. Örneğin sayfalar arasına arpa koyarak bir merkebe kitap sayfalarını açmayı öğretebilirsiniz. Ama merkep kitap içindeki yazılı manaları kavrayamaz. Siz sözlü metinleri de akıl ve muhakeme yürütmeden zihni fonksiyonları bir kenara bırakarak insana tekrarlatarak öğretebilirsiniz. Bu gerçekte bir öğrenme değildir.

Sadece hayvan beyni değil, daha geniş bir çerçevede insan beyni şartlanmaya açık bulunmaktadır. Sebep-sonuç ilişkileri sorgulanmadan, hatta fark edilmeden kurulmuşsa o zaman şartlı öğrenmenin içindeyiz demektir.

Klasik şartlı öğrenmede, önce uyaran vardır ve organizma ona tepki gösterir. Önce tepki yapılır ve sonra tepkinin doğurduğu uyarıcı gelir. Pavlov’a göre hayvanların öğrenmesi düşüncelerin ilişkilendirilmesi değil, uyaranların ilişkilendirilmesine dayanır. Rescola ve Wagner bu model üzerindeki çalışmalarında klasik şartlanmanın tek başına şartlı ve şartsız uyaranın birlikteliği ve tekrarlanması sonucu oluşmayacağını ileri sürmüşlerdir. Beyin, çevredeki birbiriyle bağlantılı ya da ilişkili olayları seçer ve belirler

Diğer bir önemli ilişkilendirilmiş öğrenme örneği ise Operan şartlı öğrenmedir. Bu öğrenme biçimine deneme- yanılma yöntemi de denmektedir. Klasik şartlanma iki uyarı arasındaki bağlantıyı ihtiva ederken, Operan Şartlanma bir uyarı ile canlının bu uyarıya karşı oluşturduğu davranışı içerir. Skinner’in incelediği Operan modelinde bir kafes içine konan sıçan, bir ışık karşısında bir düğmeye basarak yiyeceğe ulaşacağını öğrenir. Başlangıçta yiyeceğe nasıl ulaşacağını bilemeyen sıçan, birbirinden farklı davranışlar sergiler ve önünde duran düğmeye rastgele basarak yemeğe ulaşır. Bu davranışını birkaç kez tekrarlayıp aynı sonuca ulaşan sıçan, ışık yandığında düğmeye basar ve yiyeceğini alır.

Şartlanmanın klasik örneği, Pavlov’un herkesçe bilinen deneyidir. Bir köpeğe her yemek verilişinde ışık yakılırsa bir süre sonra köpek ışık ve yemeği özdeştirir. Yani, yemeğin gelmesini ışığın yanmasına bağlar. Şartlanma kavramlar arasında ilişki kurmaya dayanır.

Şartlı ve operan öğrenmede öğrenilmiş bilginin kullanılması, analiz edilmesi, içselleştirilmesi sınırlı demek istiyorsunuz…

Evet. Farklı gibi görünen klasik ve operan şartlanmada esasen temel kurallar aynıdır. Ödüllendirme ve kaçınma, davranışı belirlemektedir ve her iki şartlanma biçiminde de aynı sinir sistemi mekanizmaları yer alır. İlişkilendirilmiş öğrenme biçimleriyle canlılar birbiriyle ilişkili ve ilişkisiz olayları birbirinden ayırt ediyor ve çevrede olanların nedensel bağlantılarını tesbit ediyor. Hangi uyarıların önemli olduğu, dikkate alınması gerektiği için ya daha önceden sinir sisteminde programlanmış doğru bilgi ya da sonradan öğrenme gerekmektedir.

'ŞARTLANMA AİLE'DE BAŞLIYOR'


Sadece okulda değil sorgulamanın yasak olduğu bir aile anlayışımız var. Öyle değil mi?

Anne veya babasının her söylediğinin niçin öyle olduğunu, davranışlarını sorgulayan ve merak eden bir çocuğa dayanmak, çoğu aile için zor görünebilir. Tırnakları kesilmiş bir ev kedisi gibi merakı ve şüphesi bastırılmış bir çocukla yaşamak daha kolaydır çünkü... Hele, bunun üzerine biraz da itaat-saygı kaymağı sürülürse istenen ideal çocuk tipi karşınızdadır. Çocuklara, doğal öğrenme eğilimlerine (örneğin oyun) aykırı ve baskıcı, aşırı zorlamaya dayalı yöntemlerle, ardışık tekrarlatmalar yoluyla belleğe nakşetmek şeklindeki eğitim onların zihnini köleleştirmeden öte bir işe yaramamaktadır.

Yani öğrenebilmemiz için doğru yaptıklarımızın bile mutlaka “neden doğru” olduklarını bilmek zorundayız…

İnsanı robottan ve hayvandan ayıran en önemli özellik yaptıklarının anlam ve hikmetini bilmesi değil midir? Eğer bildiğimiz her şeyi mümkün olduğunca bilinç düzeyine çıkaramıyorsak yani “açıklayabiliyor” değilsek şartlanmanın tuzağına düşmüşüz demektir. Bu yüzden her öğrendiğimiz neyi niçin öğrendiğimizi hayattaki karşılığını ve ne işe yaradığını öğrenmek zorundayız.

Şartlanmaya ve tepkisel öğrenmenin ne gibi yan ürünleri ve istenmeyen sonuçları ortaya çıkmaktadır?

Zihnî boyuttan (muhakeme, akıl yürütme, yorumlama vb.) uzak bir şekilde, daha önceki bilgilerle ilişkilendirilmeden yürütülen eğitim süreci öğrenciyi, yalnızca ‘evet-hayır’ kesinliğiyle hâdiseleri ele almaya teşvik etmekte, öğrencilerin fıtraten sahip oldukları şüphe ve merak hislerini dumura uğratmaktadır. Böyle olunca da okuduğu her yazıya, duyduğu her söze ve ileri sürülen her fikre düşünmeden inanması istenen öğrenci, hür düşünmeyi, düşünce üretmeyi, başka fikir ve görüşlere karşı saygılı olmayı öğrenememektedir. Öğretmenin dediği, kitabın yazdığı doğru anlayışı ile ikili mantığın çemberinden geçen insanımız, kendisine öğretilenler konusunda kuşkusu bulunmayan, bilgilerinin dayanağı sadece onları öğretene duydukları güvenden ibaret şahsiyet teşekkül ettirmektedir.

Şartlı öğrenmenin dogmatik zihniyeti yansıtan “tek doğrulu” bakış açısında ve “Sorma! Düşünme! Körü körüne inan!” anlayışında fertler yetiştiren bu eğitim anlayış ve uygulaması ile çocuklarımızı kendi ellerimizle felaketin içine sürüklemekteyiz. Direksiyonu kilitlenmiş bir araç nasıl ki yolun bazı yerlerinde doğru gidiyormuş gibi olursa da sık sık etrafla çatışırsa, şartlı öğrenme ile merakı sönmüş doğruların tekliğine inanmış bir kişi de sürekli olarak kendi gibi düşünmeyenlerle çatışmak durumunda kalır. Bunu kendi ideolojisi adına hatta çağdaşlık adına da yapabilir.

Şunu da iyi bilmeliyiz ki, modern çağın köleleştirme vasıtası şartlanmaya dayalı öğrenme yöntemidir. Dikkat ederseniz gelişmiş ülkelerin icat eden ve üreten ülke olmalarının temelinde zihni açan ve aydınlatan proje temelli araştırmaya-uygulamaya dayalı eğitim yöntemleri bulunmaktadır. Üretemeyen ama kopyalayan gelişmiş ülkelere bağlı kalan ülkeler ise, okullarında istisnasız şartlanmaya dayalı öğrenme yöntemlerini kullanmaktadır.. Ezberci, öğretme merkezli, bilgi odaklı gibi çeşitli adlarla da adlandırabileceğimiz şartlandırmaya dayalı öğrenmenin çemberini kırmak aslında insanımızın gerçekten zihinsel özgürlüğa kavuşması anlamı taşımaktadır.

Şartlı öğrenme her zaman zararlı mıdır?

Evrenin ve bedenimizin Sahibi, hiçbir sistemi ve mekanizmayı boş ve gereksiz yere yaratmamıştır. Şartlı öğrenme sistemi de hayatımız için gereklidir. Başlangıçta şuuruna vararak öğrendiğimiz davranışları zamanla tekrarlayarak pekiştiririz. Örneğin başlangıçta şoförlüğü nazari öğrensek de kullandıkça davranış haline dönüştürürüz. Önemli olan mümkün olduğunca davranışlarımızın şuurunda olmamızdır ve sorgulayıcı bir zihin yapısına sahip olmamızdır.

Başlangıçta şuuruna vardığımız ve doğru davranış, tutum ve bilgilerin tekrarlaya tekrarlaya tepkisel hale getirmekteyiz. Genel olarak yanlış bildiğimiz bir şeyin doğrusunu öğrenmek, hiç bilmediğimiz bir şeyi öğrenmekten daha zordur. Çünkü yeni bir bilgiyi öğrenebilmemiz için öncelikle eskisinden kurtulmamız, bunun için ise eski bilgilerimizi sorgulayabilmemiz gerekir. Oysa şartlanmayla elde ettiğimiz bilgileri aradan uzun süre geçmişse sorgulayamayız. Çünkü artık zihnimiz şekillenmiştir. Bu yüzden şartlanmayla edindiğimizi bilgilerin yanlışlığına veya değişmesi gerektiğine inandırılmamız zordur. Sonuçta birçok amaçlanmayan yan ürünler oluşur. Örneğin ön yargılarla hareket eden düşünmeden hareket eden davranışlar ortaya çıkmaya başlar.

Peki sizce nasıl bir eğitim yapısına ihtiyacımız var?

Hangi ideoloji olursa olsun insanın korkacağı bir kesim varsa o da doğrularını sorgulamayan, doğrularını tartışmayan insanlardır... Bir konuda birden fazla “doğru” olabileceği ve bir “doğruya” birden fazla yol ile ulaşılabileceği bir mantık sistemidir ve bir düşünme biçimidir. Doğrunun değişebilirliği esas aldığımız tabana göredir, bir doğru başka bir düzlemde yanlış olabilmektedir.

Evet çoğu doğrular onları çevreleyen şartlara bağlı oldukları, o şartların varlığından sürekli olarak kuşku duyulması gerektiği bir eğitim felsefesidir ve sorgulama ve kuşku duyan, bilimsel düşünceye götüren insan yetiştirmenin temel anlayışıdır. Eğitimle ferde kazandırılması gereken öncelikli özelliktir bu.

Tüm öğrenim sürecinde öğrencinin şöyle bir anlayışa kavuşması istenmeli ve bu anlayış eğitimin ruhu haline getirilebilmelidir :“Şu anda dile getirdiklerim, sahip olduğum bilgiler mevcutla sınırlıdır, bunları zenginleştirmek için çaba içindeyim; dile getirdiklerimin geçerlilik alanını şartlarla genişletebilmek için katkıya ihtiyaç var.” Bu anlayışa kavuşan öğrenci her zaman kendini geliştirme şansı bulacak ve meraka dayalı bir kuşku ortaya çıktığından bildiklerine her zaman güve...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Eğitim sistemi fıtri değil
« Posted on: 25 Nisan 2024, 02:54:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Eğitim sistemi fıtri değil rüya tabiri, Eğitim sistemi fıtri değil mekke canlı, Eğitim sistemi fıtri değil kabe canlı yayın, Eğitim sistemi fıtri değil Üç boyutlu kuran oku Eğitim sistemi fıtri değil kuran ı kerim, Eğitim sistemi fıtri değil peygamber kıssaları, Eğitim sistemi fıtri değil ilitam ders soruları, Eğitim sistemi fıtri değilönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes