> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > Bediüzzaman'la helalleşme
Sayfa: [1] 2 3 4 5   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bediüzzaman'la helalleşme  (Okunma Sayısı 13548 defa)
23 Mart 2009, 06:17:50
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 23 Mart 2009, 06:17:50 »




Bir Zaman Küçükken Resmin Sağ tarafındaki Said Özdemir abiden Sohbet dinlerdim Çocukluğumda tek o degil Mustafa Sungur abi isa abi Hüsnü bayram abi hepsi ile bizzat görüşmüşlüğüm vardır elhamdulillah ve onlardan aldıgım dersler ve sohbetler Asla ikinci ağızdan rivayetle değil bizzat onların dizlerine kafamı yasladığımı hatırlarım hatta said özdemir abinin göz yaşının Kafama damlayacak kadar yakın olduğum kişilerdi   bunlar çok değerli insanlardır kıymetlerini bilmek gerek...

Sadece Nur Halkasından Değil Nakşi Büyüklerin'den de ve Kaderi Büyüklerinin bizzat kendilerinden Sohbet ve ilim talebeliklerini yapmışlığım olmuştur Elhamdulillah bir çok fayda ve yarar gördüm onlardan Neden Anlatıyorum !!! Buğün kendini gerçek manada bu yollara adamış insanlar kesinlikle Rabbul Alemi'nin hiç bir kapısına dil uzatamaz ben hepsininde yemeğini yemiş acizane ilimleri ile ilimlenmiş ve suanda bilmedigini ögrenmiş hala birşeyler yapmaya çalışan aciz kul o ben fakirullah duanıza muhtacım sevgi ve dua ile kalınız... Habibuddin





Bediüzzaman'la helalleşme
22/03/2009

Said Nursi, üç devri yaşamış bir ihtiyar: Meşrutiyet, İttihat ve Terakki ve Cumhuriyet. Bu üç devir büyük devrilişlerle dolu. Yıkılmayan kalmamış. Yalnız bir adam var, o ayakta!" Merhum Osman Yüksel Serdengeçti onu anlatan makalesine bu cümlelerle başlıyor, sonra her üç devirde "kaya gibi iradesi", "şimşek gibi zekâsıyla" yaptığı önemli çalışmalarını anıyordu.

Son dönem tarihini çalışan bir başka yazar, Kadir Mısıroğlu dergisinin kapağına vurduğu resminin altına, kitap çapında bir tespitle; "Dinsizlerin Türkiye'deki planlarını altüst eden adam!" yazmıştı. İslam'a karşı olanlarla mücadele eden başka şahsiyetler de olmuştur, fakat belli ki yazarın maksadı, bu zatın onların başında geldiğini vurgulamaktır.

Gerçekten o, büyük olmanın başlıca ölçülerine sahip idi: Her şeyden önce alim idi. Alimliği Osmanlı Devleti'nin son döneminde kurulan İslam İlimleri Akademisi'ne (Daru'l-Hikmeti'l-İslamiyye) üye seçilmesi ile sabittir (Diyanet İslam Ansiklopedisi, c.35, s.566). Bu kurulda E.Şeyhülislam Mustafa Sabri, Elmalılı M. Hamdi, İzmirli İsmail Hakkı, Arapkirli Hüseyin Avni gibi zevatla çalışmıştı. Şeyhülislam Musa Kazım tarafından mahreç mevleviyetliği payesine yükseltilmiş, Sultan M. Vahidüddin tarafından da onaylanmıştır (O dönemde bu makam kibar-ı müderrisînden (büyük profesörler) üstün olup bilad-ı hamse (Mısır, Şam, Bursa, Edirne, Filibe) kadılıklarından hemen sonra gelen bir makam idi).

Sözle, kalemle yaptığı cihadın yanında fiilen de halkın önüne geçmişti: 1920'de İngilizlerin İstanbul'u işgali döneminde, ses çıkarmanın insanın canına mal olduğu sırada, dikkat çeken bir sima olmasına rağmen Hutuvat-ı Sitte adıyla yazıp bastırdığı, sonra fiilen dağıttığı kitapçığında sinsi İngiliz siyasetinin arkasındaki gerçek hedefleri analiz ederek milleti uyarıyordu. İngiliz komutanı idam etmeyi düşünmüş ise de nüfuzu ve Batı'da-Doğu'da çok sevilmesi sebebiyle halkın büyük infialini hesaba katarak vazgeçmiştir.

Mütareke sırasında Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi, Anadolu'da başlatılan istiklal hareketi aleyhinde fetva vermişti. Fakat Said Nursi düşmana karşı koyanların asi olmadıklarını, bunun baskı altında verilmiş olması sebebiyle geçerli fetva sayılamayacağını ilan etti[1]. Kuvay-ı Milliye'de beraber çalışma davetine karşı "avcı hattında mücadeleyi tercih etmesi sebebiyle" çalışmasını İstanbul'dan yürüteceğini bildirdi. Zaferden sonra, bu hizmetlerinden ötürü Türkiye Büyük Millet Meclisi 9 Kasım 1922'de "hoşamedi" (resmi karşılama merasimi) programı ile Ankara'ya davet etti. Meclis'te milletvekillerine konuşma yapması rica edildi.

Ümmetten geleni yine ümmete iade...

İlmiyye sınıfında olması hasebiyle askerlikten muaf olmasına rağmen 1. Cihan Savaşı'nda, cepheye koşup kurduğu, 4.000 kadar askerden oluşan gönüllü milis alay komutanı olarak Van, Muş, Bitlis bölgesinde vatan savunmasında yer aldı. Birçok yararlık gösterdikten sonra Ruslara esir düştü. Cihad esnasında at üstünde iken, düşmandan fırsat bulduğu sıralarda İşaratu'l-İ'caz tefsirini imla(dikte) tarzında talebesine yazdırıyordu. Fatiha ile Bakara Sûresi'nin ilk kısmına dair olan bu tefsir kitabını dikkatle okuyan her uzman, onun Kur'an ilimlerine ve i'cazına Arap dili ve edebiyatı, Arap belagati çerçevesinde vukufunun pek üstün seviyede olduğunu teslim etmektedir.

Cumhuriyet'ten sonra devlet makamlarını ele geçiren bir kısım kimselerle görüş ayrılığında olduğunu anlayınca siyaset alanında hizmetin zorlaştığını görerek memleketinde inzivaya çekilmeyi düşündü. Şeyh Said isyanı ile hiç ilgisi olmadığı halde, o bahane ile -muhtemelen nüfuzu sebebiyle potansiyel tehlike olabilir vehmi ile- olağanüstü hal yetkilileri onu, inzivasından çıkararak Van'dan, önce Burdur'a, sonra Isparta'nın küçük bir dağ köyü olan Barla'ya sürdüler.

Yeni nesillerin İslam'dan habersiz yetiştirilme programına karşı, irşad ve eğitim hizmetine ağırlık vermek üzere Risale-i Nur Külliyatı adı altında kitaplar yazmaya başladı. Bu dağ köyünde imla tarzında talebelerine yazdırdığı Sözler, Mektubat, Lem'alar, Şua'lar gibi kitaplar yayınlanamıyor, el ile, zahmetle çıkarılan nüshalar çok sınırlı şekilde dağılabiliyordu. Yanında parmakla sayılabilecek miktardaki talebeleri: "Hocam bunlar güzel, önemli kitaplar, ama ne yazık ki basılamıyor, yayılamıyor." deyince: "Vakti gelince daha fazla yayılacak, hatta radyoda da okunacak inşALLAH  ." diyordu. O zaman için radyo, dünyadaki en ileri yayın ve iletişim aracı idi. 1949'da Afyon Ağır Ceza mahkeme savcısının beş yüz bin Risale'nin yayıldığı şeklindeki tespitine bakılacak olursa, el ile çoğaltılan bu kitapların, bu baskı ve takip döneminde bu derecede yayılmasının harikulade olduğunu söyleyebiliriz. Son dönemde kitap, dergi, radyo, TV kanalları, MP3, MP4 gibi cihazlarla dünyanın yedi kıtasına nasıl bir ağ şeklinde yayıldığını gözlemliyoruz.

İhlas ve fedakârlık açısından bakacak olursak onun, din hizmeti karşılığında hiçbir maddî ücret veya yardım almadan ve beklemeden, tam bir istiğna ile, yoksul bir tarzda hizmetini sürdürdüğünü, meşru olan hediyeyi bile kabulden kaçındığını herkes bilmektedir. Daru'l-Hikmet'te yüksek maaş alırken, gelirinin çok az kısmı ile geçinip geri kalanı biriktirme cihetine gitmemiş, yazdığı bazı kitapları bastırarak parasız dağıtmış, böylece "Ümmetin parasını, yine ümmete iade görevini" yerine getirdiğini ifade etmişti. Ömrünün son döneminde Külliyatı, serbestçe basılmaya başlandı. İsteseydi onlardan meşru olarak alacağı telif ücretiyle zengin olabilirdi. Fakat o , kanaatle yaşamaya devam etti. Urfa'da vefat ettiğinde tereke hakiminin tespitine göre üzerindeki saat, cübbe, seccade gibi zati eşyadan başka mal bırakmadı, bunlara 551 TL değer biçti ( Mary F.Weld (vefat tarihindeki gazetelerden naklen), Bediüzzaman Said Nursi, İstanbul, 2006, s.422). Dine ve millete hizmetten, evlenmeye, aile kurmaya bile fırsat bulamadı. Müsamaha yönünden ona bakacak olursak, 50 yaşından ömrünün sonuna kadar 30 yıl boyunca sürgün ve zindan hayatı yaşattılar. Şimdiki normal hapishanelerde değil, en temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak hücre hapsinde tutukladılar. Sonu beraatla neticelendi, ama mahkûm edilmiş gibi çile çekti. Kendisine katil muamelesi yapanlara bile hakkını helal etti (Dr. Tahsin Tola-Said Özdemir, B. Said Nursi'nin Tarihçe-i Hayatı, Eşref Edip'le Röportaj, Şahdamar Yay., İstanbul, 2007, s616). Bu, hoşgörünün zirvesidir ki ancak ahir zaman Peygamberi sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in vârisliğinden nasibi bol olan bir zat bu dereceye erişebilir. O Mekke'yi fethettiği gün, kendisine ve Müslümanlara yapmadıkları işkenceyi bırakmayan Mekkelileri cezalandırmamış, bağışlayarak, en yüksek bir müsamaha örneği vermişti. Hoşgörü, dile kolaydır. İnsanı canından bezdiren 30 yıllık işkenceye maruz kalan milyonda bir insan bile bedduadan vazgeçmez, hele hakkını helal etmez.

Müslümanların birliğine son derece önem verirdi. Müslümanlardan, kendi hizmeti aleyhinde olanlar hakkında bile talebelerine tavsiyesi; "Onlara, bizim ehl-i imanla bir davamız yok, biz sizinle kardeşiz, sadece dinsizlik akımına karşı Kur'an hizmeti ile meşgulüz." demeleri olmuştur. Müslümanlarla ittifakın, Cenab-ı ALLAH  'ın tevfikinin (muvaffak kılmasının) şartı ve vesilesi olduğunu vurgulamıştır. Said Nursi, ölüm yıldönümünden yüz yıl önce Volkan gazetesinde, 23 Mart 1909 (11 Mart 1325) tarihinde "Bediüzzaman'ın Fihriste-i Efkarıdır" başlıklı bir makale yayınlamıştı (B. Said Nursi, Asar-ı Bediiyye, İstanbul, İttihat Yay., 1999, s.819-820). (Makalenin tamamı bu eserin s.817-826 bölümünde iktibas edilmiştir). Burada adeta hayat programını özetlemişti. Yazının 2. maddesinde hülasa olarak şöyle diyordu: Müslümanların belli başlı ilim, fikir ve maneviyat merkezleri medrese, mektep ve tekkelerdir. Bunlardan her birinin kendisine mahsus çalışma alanları vardır. Fakat bir koordinasyon ile belirli zamanlarda bir araya gelip müşterek gayeye hizmet etmeleri gerekir. Bu koordinasyonu, üç ayrı odasının ortadaki büyük salona açıldığı bir eve benzetir. Muayyen zamanlarda dinî ilimler (medrese), modern bilimler (mektep) ve maneviyat eğitimi (tekke) mensupları orta salona çıkarak ortak hizmeti planlamalıdır. Medresenin sağlam ilim ölçüleri, mektebin öğrettiği çağdaş bilimler, tekkenin işlevi olan nefis terbiyesi ve manevî eğitim vazgeçilmez kurumlar olarak Müslüman toplum içinde yerlerini almalıdır.

Telegrafik başlıklarla, ciltlere sığmayan bereketli bir ömrün faaliyetlerini özetlemeye çalışan ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 04 Şubat 2015, 16:31:30 Gönderen: Halim »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bediüzzaman'la helalleşme
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:04:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bediüzzaman'la helalleşme rüya tabiri,Bediüzzaman'la helalleşme mekke canlı, Bediüzzaman'la helalleşme kabe canlı yayın, Bediüzzaman'la helalleşme Üç boyutlu kuran oku Bediüzzaman'la helalleşme kuran ı kerim, Bediüzzaman'la helalleşme peygamber kıssaları,Bediüzzaman'la helalleşme ilitam ders soruları, Bediüzzaman'la helalleşmeönlisans arapça,
Logged
23 Mart 2009, 15:20:47
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #1 : 23 Mart 2009, 15:20:47 »

Amiin
ALLAH     razı olsun hocam fevkalade güzel bir makale dikkatle okudum
Maşaallah sizde Bediüzzaman Said Nursi 'nin en yakın talabelerinden ders almışsınız ne güzel bir mutluluk vesilesi
Bediüzzamanı anma haftasında onu anlamak için güzel bir yazı  tekrar teşekkür ediyorum
Selam ve dua ile...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 23 Mart 2009, 15:53:56 Gönderen: selsebil »
Kayıtlı

30 Kasım 2009, 18:56:42
akmina

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 477


« Yanıtla #2 : 30 Kasım 2009, 18:56:42 »

Çok güzel bir makale bu bilgiler için teşekkürler.ALLAH razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
01 Aralık 2009, 20:01:34
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« Yanıtla #3 : 01 Aralık 2009, 20:01:34 »

allah razı olsun hocam butür  makaleler yayınlıyarak bu siteye daha da bağımlılığım artıyor allah yar ve yardımcınız olsun

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

11 Aralık 2009, 00:52:51
zahdem

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 2.060


Site
« Yanıtla #4 : 11 Aralık 2009, 00:52:51 »

o ve onun GİBİ mübareklerin mezarlarını kaldırmaya güç yetirebilirler;fakat o mübareklerin yaktığı kandilleri söndüremezler BİİZNİLLAH.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2 3 4 5   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes