> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar  (Okunma Sayısı 700 defa)
19 Kasım 2010, 01:53:57
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 19 Kasım 2010, 01:53:57 »



Batı'da 'İslâm'ın güleryüzü': Bayramlar



Namaz, oruç/Ramazan gibi ibâdetlerin yanı sıra Ramazan ve Kurban bayramları, Batı ülkelerinde en çok bilinen İslâmî ibâdet ve günlerdendir.

Öyle ki Müslüman olmayanlar, çoğu zaman oruç, iftar, Ramazan ve Kurban bayramlarının Müslümanlar açısından ne anlama geldiğini eksik bilgilerle de olsa bilirler. Zaman zaman gayrimüslimlerle yapılan ve Batı medyasında yayımlanan çeşitli anketler de zaten söylediklerimizi doğrular niteliktedir.

Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Batı ülkelerinde, ilgili devletlerin resmî kurumları tarafından Ramazan ve Kurban bayramlarında çeşitli festival ve bayram etkinlikler düzenleniyor ve Müslümanların bu yöndeki programlarına destek veriliyor. Bu ortamlarda Müslümanlar ile gayrimüslimler bir araya geliyor, ziyaretçilere çeşitli ikramlarda bulunuluyor, Müslümanlarla Müslüman olmayanlar birbirini yakından tanıma imkânı buluyorlar. Bu itibarla Ramazan ve bayram etkinlikleri artık sadece İstanbul Üsküdar'da, Eyüp Sultan'da, Fatih'te, Sultanahmet'te, Ankara'da, Konya'da, Kayseri'de, Sivas'ta, Samsun'da, Antep'te, Urfa'da, Diyarbakır ve Trabzon'da değil; Berlin, Köln, Münih, Hamburg, Paris, Viyana, Londra, Amsterdam, Rotterdam, Brüksel ve New York gibi Batı ülkelerindeki bazı büyük şehirlerde de yapılıyor.

"İslam'ın güleryüzü"

Bu durum, genelde olumsuz olan İslâm ve Müslüman imajına olumlu katkı yaptığı gibi, aynı zamanda Müslümanlara dinlerinin güzelliklerini aktarmak için tamamen tabii bir ortamda iyi bir tebliğ ve temsil imkânı da sunuyor. "Agnostik" veya "ateist" olduğunu bildiğimiz bazı kişilerin, Avrupa ülkelerindeki iftar programlarından, bayram münasebeti ile yapılan programlardan, Kur'ân meclislerinden manevî lezzet aldıklarını belirtmelerine şâhit oluyoruz. Hatta Hıristiyan din adamlarının dahi kendi bağlılarına, şu veya bu maksatla, İslâm'ın namaz, oruç ve zekât gibi toplumda görünürlüğe sahip olan ibâdetlerini, Ramazan ve bayramlardaki dayanışma ve ziyaretleşmeleri örnek gösterdiklerini işitiyoruz.

Semalarında belirgin olarak minarelerin yükselmediği, ezanların semalarını çınlatmadığı, terâvih namazlarının o kutlu ikliminin alabildiğine ruhumuzu sarmadığı, Ramazan gecelerini mahyaların, Kurban Bayramı sabahlarını tekbirlerin çok az süslediği ülkeler ve beldeler olan Batı ülkelerinde, bayramlardaki bu tür faaliyetler, İslamî kimlik ve kültürün oradaki Müslüman nesillerin zihnine kazınması açısından da ayrıca anlamlı ve eğitici oluyor. Zira buralarda bir ezan sesi duymak, Ramazan'a ait rûhâniyet ve maneviyat iklimindeki ibâdetlerin yansımalarını görmek, bayramın ruhani havasının sinmiş olduğu kurban etlerinin kokusunu duymak, kurbanın ontolojik yansımalarını hissedebilmek için genellikle özel bir gayret sarf etmeli; cuma ezanını dinlemek için bile camilerin içerisine girmeli, bayram günlerindeki sevgi, saygı ve kardeşliğin zirve yaptığı özel etkinlikleri beklemelisiniz. Burada şu hususu da özellikle belirtmek gerekir ki, 1950 sonrası Avrupa'ya olan işçi göçü ile gelen Müslümanların Avrupa'daki modern dönemdeki varlığı ve Avrupa toplumlarında dinlerini yaşama tezâhürleri, Avrupalıların kendi dindarlıklarını ve teolojilerini Müslümanların namaz, oruç ve bayramlar gibi ibâdetleri ve dinî günleri üzerinden sorgulamalarını da beraberinde getirmiştir. Bu açıdan bakılırsa, paradoks gibi görülse de, Müslümanlar, azınlık olmalarına ve bütün İslâm karşıtı söz ve eylemlere rağmen, Avrupa'da toplumdan adeta uzaklaştırılmış olan inancı ve inanca ait İslami ve insani değerleri tekrar toplumsal mekânlarda görünür hale getiriyor. Bütün bunlar, modern seküler hayatın ve ferdiyetçiliğin sonucu olarak, gayrimüslimlerin hayatında pek de tezahürleri olmayan, genelde kaybolmuş değerlerdir. Esasen, maneviyat boşluğu ve krizi yaşayan Batı insanına Müslümanların en önemli katkısı da, Fransız mühtedi Eva Meyerovich'in isimlendirmesiyle, "İslâm'ın güleryüzü"nü temsil eden bu İslamî ve insani değerler sayesinde olacak ve gönüllere alabildiğine sürur verecektir.

Yani Avrupa'da İslâm ve Müslümanlar, günümüzde Avrupa'nın dinî bilincini sorguluyor, ama aynı zamanda da Avrupa ve Batı'nın çağdaşı haline geliyor. Bu durum, Müslümanların kendine güvenlerini artırırken, Avrupalılar cephesinde ise son 10-15 yılda kendi içindeki İslâm'ın daha fazla farkına varmasına yol açıyor. Bu ise tabiatıyla İslam ve Müslümanlara yönelik olumsuz propagandaları, son olarak Amerikalı rahibin 11 Eylül'ün yıldönümünde Kur'an'ı yakacağını ilan etmesi vb. pek çok hadisede olduğu gibi, İslamofobik-Kur'anofobik söylem ve eylemleri de körüklüyor. Bu itibarla şunu söyleyebiliriz ki, İslâm ve Müslümanlar, ibadetleri, bayramları ve diğer değerleriyle, günümüzde alabildiğine bir Avrupa meselesi haline gelmiştir. Bir anlamda İslâm ve Müslümanlar, geçmişte olduğu gibi artık Avrupa dışındaki "öteki" değil, Avrupa içindeki "öteki" oluyor. Üstelik Batı'daki kaybolmuş değerleri inşa edebilecek bir "öteki" oluyor.

Bu ise içeride zaman zaman değerler çatışmasını tetikliyor. Minarelerin boyundan ezan sesine ve zaman zaman kamuya ait alanlarda kılınan namazlara ve bayram etkinliklerine kadar hararetli tartışmalar yapılıyor. Bazı yerlerde camilerin minaresiz yapılması isteniyor. Yani aslında Avrupa kamusal alanının en korkulu heyecan verici konuları, son zamanlarda hep İslâm ve Müslümanlar etrafında tartışılıyor. Dolayısıyla Avrupa ülkeleri İslâm'ın varlığını kendi bünyelerinde birebir yaşıyor ve bir arada yaşama ve anlama sorunu ile yüz yüze gelmiş haldeler. Bir anlamda "öteki Avrupa" "eski Avrupa"yı dinî ve teolojik anlamda ateşliyor. Yani Müslümanlık ibâdetleriyle ve sembolleriyle alabildiğine görünür hale gelmişken, aynı oranda bu görünürlük de tartışılıyor.

Ancak şurası muhakkak ki, geçmişte olduğu gibi, artık Doğu ve Batı gibi keskin ayırımların anlamsızlaştığı da bir başka gerçek. Eskiden Batı'ya doğru gittikçe Doğu'dan uzaklaşılırdı, şimdi Batı'ya doğru gittikçe Doğu ile karşılaştığımız dinamik, iç içe geçmiş global bir süreci yaşıyoruz. Bir anlamda Müslümanlar, Nilüfer Göle'nin vurgulamasıyla, seccâdelerini Batı'nın ve Avrupa'nın her yerine seriyor; adeta oraları seccâde yapıyorlar. Gerçekten de pek çok olumsuz gelişmelere rağmen, günümüzde Müslümanlar, gayrimüslim ülkelerde secdelerini çoğaltıyor, oruçlarının manevî atmosferini yaşıyor, iftar sofralarını ve çadırlarını Avrupa'nın merkezlerinde kuruyor, Ramazan ve Kurban Bayramı'nı bütün nuraniyet ve ruhaniyeti ile alabildiğine yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyorlar. Kurbanı bütün hücrelerinde hissetmeye çalışıyorlar. Yani "yaşlı kıta"nın geleceğine artık sadece Hıristiyanlar yön vermiyor. Kiliselerin üye sayısının son yıllarda ciddi oranlarda azalması, bazı kiliselerin kapılarını pazar günü haricinde ?ki o da çoğu yaşlı kişilere- açamaması, bunun en önemli belirtisi olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa'nın önemli şehirlerinde bugün pek çok tarihî kilise binasının müze ve kafelere dönüştürülmüş olması, biraz daha şanslı olanların ise Müslümanlar tarafından satın alınıp camiye çevrilmiş olması, bunu gösterse gerektir.

Müslümanların sorumlulukları

Tabiatıyla bütün bunlar, Müslümanlar üzerinde bazı önemli sorumluluklar da yüklüyor. Bu sorumluluklardan en önemlisi olarak, Batı ülkelerindeki namaz, oruç, Ramazan ve bayramlar başta olmak üzere ibâdetlerin ve İslami gün ve gecelerin İslâm'ı tebliğ ve temsil etmedeki önemi üzerinde yeniden düşünmeyi öne çıkarabiliriz. Bunun da en önemli şartı, Batı'da bilgiyle iyi donanımlı ve kendi olmaktır. Kendisi olamayan, Müslüman olarak kendisini tanımayan, iş ve ibâdet anlamında kendisi için bir şey yapmaktan aciz biri, dînini tebliğ ve temsil adına başkası için bir şey yapamaz. Kişinin öncelikli vazifesi ilmî ve manevî anlamda kendine yeterliliği, kıvama ermişliğidir. Etrafına yardım, çok önemli olmakla birlikte, bir sonraki adımdır. Bu anlamda Hz. Ömer'in "Bugün Allah için ne yaptın?" sözü, "Bugün kendin için ne yaptın?" ifadesi bağlamında da düşünülmelidir. Zira kendisi için bir şeyler yapamayan insan, aslında Allah için, İslâm için de yapamaz. Kendisi için namaz kılıp oruç tutmayan, bayramları kendisine has yönler barındırmayan, bayramları aile içinde etrafı kasırganın savurduğu değil de meltem rüzgârlarının estiği atmosfere dönüştüremeyen, kendisini geliştirecek bir okuma, düşünme, anlama, yorumlama faaliyetinde bulunmayan, "düne göre bugün daha ilerideyim" diyemeyen, âilesine ve çevresindeki insanlara bugün daha güzel davranmayan, her an kötü alışkanlıklarından birini daha terk edip hayatına bir güzellik ekleyemeyen kimse, hangi coğrafyada olursa olsun, Allah için bir şeyler yapabilir mi?

Şu halde bu meyanda aşağıdaki sorular üzerinde düşünmeye olan ihtiyacımız, Batı'da yaşayan Müslümanlar olarak bugün dünden çok daha fazladır:

"Benim hangi davranışım ve hareketimden dolayı İslâm ve Müslümanlar zarar görüyor?"

"Benim hangi davranışım, sözüm veya ibâdetimden dolayı İslâm adına güzel bir iş (tebliğ-temsil) yapmış olurum?"

Bu vesile ile Kurban Bayramı'nızı en içten duygularımla tebrik ediyor; maneviyatın alabildiğine ruhumuzu sardığı bayram günlerinde, özellikle Batı'da yaşayan Müslümanlar olarak yukarıdaki sorular muvacehesinde bir kez daha düşünmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum. Zira bizatihi bu düşünce ve vereceğimiz cevapların, Batı ülkelerindeki kimlik ve kişiliğimizi muhafazasında ve geleceğimizi daha sağlıklı inşa etmede önemli olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.

Zaman

 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar
« Posted on: 25 Nisan 2024, 07:48:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar rüya tabiri,Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar mekke canlı, Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar kabe canlı yayın, Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar Üç boyutlu kuran oku Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar kuran ı kerim, Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar peygamber kıssaları,Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlar ilitam ders soruları, Batıda İslâmın güleryüzü Bayramlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes