๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ => ilimdunyasi.com Haberleri => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 24 Kasım 2009, 01:44:16



Konu Başlığı: Ayasofya niye 1935'te kapatıldı?
Gönderen: Zehibe üzerinde 24 Kasım 2009, 01:44:16
(http://www.risalehaber.com/images/news/58195.jpg)

Yeni Şafak yazarı Taha Kıvanç, Ayasofya'nın 1923'te imzalanan Lozan'daki gizli maddelerle camilikten çıkarıldığını söyleyenlere 'Neden 1935'e kadar beklendi?' diye soruyor...

Yeni Şafak yazarı Taha Kıvanç, Ayasofya'nın 1923'te imzalanan Lozan'daki gizli maddelerle camilikten çıkarıldığını söyleyenlere 'Neden 1935'e kadar beklendi?' diye soruyor...

İşte Taha Kıvanç'ın 'Gözümün perdesi açıldı' başlıklı yazısından ilgili bölümler:

Değişik mahfillerde bir ara "Lozan'ın gizli maddeleri" konusundan lâf açmak modaydı. Lozan'ın kendisi madde madde henüz yayınlanmamışken 'gizli maddeler' olduğunu iddia etmek bana ters görünürdü, ama olsun... Sözgelimi "Ayasofya neden cami değil" sorusuna çok bilmiş bir edayla verilen "Lozan'ın gizli maddeleri yüzünden" cevabı açıklayıcı olurdu.

Lozan 1923'te imzalandığı halde camilikten çıkartılması için neden 1935'e kadar beklendiği sorusunu sormak gerekmezdi doğal olarak; bununla ilgili madde 'gizli' olduğuna göre, ne bileyim, belki "En geç 1935'e kadar cami olmaktan çıkartılacak" diye yazıyor olabilirdi o gizli maddede...

Herhalde Lozan'dan mülhem olarak birileri "Anayasa'nın gizli maddeleri" diye bir şeyden de söz ederdi. Siyasetteki son yıllarını askerlerle içli dışlı geçiren Kamran İnan sözgelimi, AP'deyken bakan yapılmamasını "Hakkımda anayasanın gizli maddesi var" diye açıklardı; ANAP'ta devlet bakanı oldu; şakasını bu defa "Hakkımda dışişleri bakanı olamayacağıma dair gizli madde var" diye değiştirdi Kamran Bey...

Anayasanın kimseyle veya herhangi bir olayla ilgili 'gizli' maddesi yok elbette; buna karşılık pek çok şeyi gizlemeye yarayan açık bir maddesi var... 'Devrim yasaları' diye adlandırılan Cumhuriyet'in ilk 15 yılı içerisinde çıkartılmış yasaların değiştirilemeyeceğine dair ek madde, istenen sonucu almaya yarıyor...

En uzun süreyle elinde kalemi gazetecilik yapan meslek büyüklerimizden Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi, dünkü yazısı ile, bunu hatırlatması bile gerekmeden gerçeği anlamama yardımcı oldu.

Ülkemizde bir süredir devam eden 'Dersim' odaklı tartışmaların neden anlamsız olduğunu anlatmak için kaleme aldığı dünkü yazı tartışmada son noktayı teşkil ediyor. Okuyalım: "Çok muhtemelen Menderes dahil kimse, o nedenle 1938 öncesinin sayfalarını açmazdı. Çünkü o dönemin insanları, 19 Mayıs 1919-10 Kasım 1938 arasındaki devletin, 'Devrim Devleti' olduğunu bilirdi. Devrim sürecinin, 'hukuk'la değil, 'aldığı sonuçla' değerlendirilmesi gerektiğini takdir ederdi. Eleştiriler de o yüzden 10 Kasım 1938 sonrasına yani 'Kanun Devleti' dönemine yöneltilirdi. Onu 1961 Anayasası ile başlayan 'Hukuk Devleti' dönemi izledi. / Neyi hangi terazide tartacağımızı artık öğrenelim."

Kendi hesabıma öğrenmiş oldum.

"CHP neden şu açılıma, bu girişime, falanca atılıma karşı, neden Aleviler'in sistem içerisindeki konumlarını sağlamlaştırmak, Kürt sorununda anaların gözyaşını dindirmek, Ermeniler ile tarihe dayalı husumete son vermek için kılını kıpırdatmıyor?" sorularını sormak da abes bence...

Oktay Bey'in dünkü yazısından alıntıladığım birkaç cümle bütün bu sorulara cevap teşkil ediyor çünkü...