> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri > Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur  (Okunma Sayısı 1399 defa)
17 Şubat 2014, 22:47:56
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 17 Şubat 2014, 22:47:56 »



Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur



Dünya var oldu olalı insanoğlu içini ferahlatan, saygı, sevgi ve güven üzerine kurulu bir düzen istedi. İstedi ki sağ olduğum müddetçe salim olayım. Gönlünü daraltandan uzak durup huzur vereceğini düşündüğü şeylerin ardınca gitti; bazen aş, eş, iş, kimi zaman mal, mülk, sıhhat ve afiyet dedi. Hatta tükettikçe daha mutlu/huzurlu olurum zannı ile alışveriş gibi çağın hastalıklarının peşinde sürüklendi. Çoğunlukla farklı isimlerle andı bu isteğini. Lakin arzulananların, kavuşulması istenenlerin her birinin içinde olması istenen tek bir histi; huzur. Evet, içi ferahlatan, gönül dirliği veren huzurdu aranılan.

Aslında hepimiz "evvela ben" diyerek kendimiz için istedik ve aradık huzuru fakat yetmedi, yetmeyeceğini yaşayarak tecrübe ettik. Toplumlar, devletler de huzurun peşine düştüler. Çünkü yalnızken bir şekilde çaresine baktığımız başımızın, birlikte yaşadıklarımızla da hoş olması gerekirdi. Bu nedenle yeri geldi huzurun yolunu yordamını tarif eden usul erkan öğrendik, haddi aşmayalım, hadlere riayet edelim diye adaba sarıldık; geleneklerimiz göreneklerimiz oldu.  Hakaretten, gıybetten, su-i zandan, fuhuştan, arsızlıktan uzak kalmak için ahlaktan nasiplenelim istedik. Rüşvet alıp vermeyelim, hırsızlık etmeyelim, kimsenin ırzına, canına tecavüz etmeyelim diye madde madde kanunlar yazdık, anayasalarımız oldu; yine de huzuru bulamadık.


HUZUR İSTEDİK HUZURSUZ OLDUK

Gelişen teknolojiye, kolaylaşan bilgi alış verişine, yükselen eğitim seviyesine, eda ettiğimiz namazlara, tuttuğumuz oruçlara, tilavet ettiğimiz Kur'an-ı Kerim'e vs. rağmen ailemizde, mahallemizde, toplumumuzda güvenin, sevginin ve saygının tadına varamadık. Hala gönlümüz rahat değil, kendimizi güvende hissedemiyoruz.  An geliyor evladımıza, eşimize, komşumuza "Biraz huzur ver" diyoruz. Evlerimizden çıkmaya korkuyoruz, hangi el cebimize habersizce girecek, hangi dilden yaralanacağız, kim ardımızdan kuyumuzu kazacak diye endişe ediyoruz. Oysa tüm bunlardan sakınmak ve huzurun temini için değil miydi, onca adetler, görenekler, yasal düzenlemeler ve en mühimi Allah Teala'nın buyrukları?

Öyleydi, fakat insanca anlayışlarımızdan, tecrübelerimizden, bilgimizden yola çıkarak ortaya koyduklarımız, beşerliğimiz gibi hep eksik, nakıs kaldı. Düzen sağlayıcı olarak kendimizi uymak zorunda hissettiklerimize de uymadık. Dolayısıyla huzur namına şifa olarak öne sürdüğümüz nice gelenekler, görenekler, yasal düzenlemeler ya hiç tesirli olmadı ya da tesirleri geçici oldu.  Bunların yanı sıra bizler, istediğimiz zaman rafa kaldıramayacağımız yahut "Böyle huzur vermiyor, bir de şöyle deneyelim" diyemeyeceğimiz Rabbimiz'in buyruklarına da gönül rızasıyla iman edip, boyun eğendik. Çünkü onlar mutlak iyi, güzel, hak ve doğruydu, huzurun garantisiydi. Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerle ömrümüz boyunca arayacağımız şahsi ve toplumsal huzura nasıl erişebileceğimizin reçetesini elimize hazır veriyordu. Lakin yine de bilerek veya bilmeyerek ardımıza attıklarımız, gözden düşürdüklerimiz yüzünden huzura sahip olamadık.


ALLAH'IN ZİKRİYLE HUZUR BULMAK

"...Biliniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur" (Rad, 28) ayet-i celilesi doğrultusunda huzur isteyen bir Müslümanın ilk yöneleceği iş, Rabbi'ni zikretmektir. Bu reçeteyi tam anlamıyla uygulayıp Allah Teala'yı kalbinin merkezine alan bir insanın huzursuz olması mümkün değildir. Zira kişinin Allah Teala'nın emirlerine uymada ve yasaklarından sakınmada titizliği artmış, kalbi kimseyi incitmeyecek, kimseden incinmeyecek derecede muhabbetullah ile incelmiştir. Artık kamildir, etrafındakilerin onda göreceği her hal güzeldir. Fakat zikir faziletine sahip olabilmek için evvela Allah inancı yanında ihlaslı bir ahiret inancımızın da olması gerekir. Zira ahiret inancı iman esaslarımızdan biridir.


İYİ Kİ AHİRET VAR!

Hamdolsun Müslümanız. "...Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.." (Nisa, 136) uyarısına muhatap değiliz; zira Allah Teala'ya iman ettiğimiz gibi ahiret gününe de iman edenlerdeniz. Böylece kimimize sefasından yetmez, kimimize cefasından bitmez gelen şu dünya günlerinin biteceğini, zerre miktarınca yaptığımız iyiliğin ve yine zerre miktarıca yaptığımız kötülüğün karşılığını göreceğimiz ebedi hayatımızın başlayacağını biliriz. İşte Allah Teala'ya iman etmenin peşi sıra gelen ahiret gününe iman, her halimizden hesap verme şuurunun ta kendisidir.

Hakkıyla ahiret gününe inandığımızda ne başımıza gelen sıkıntılar ümitsizliğe kapılmamıza sebep olur ne de elimizle, dilimizle düzeltemeyeceğimiz, gücümüzün yetmeyeceği haksızlıklar karşısında sarsılır, bezginlik duyarız. Aksine her hakkın ve her haksızlığın ortaya çıkacağı o güne güvenip "İyi ki ahiret var" der, teselli buluruz. Yapmayı planladığımız her şeyi "Bir gün hesabını vereceğim" diyerek evvela düşünür, sonra yaparız. Sözümüzü, işitmemizi, görmemizi, kılık kıyafetimizi, oturup kalkmamızı ta çocukluğumuzda bize öğretilen "amentü" çerçevesinde ahiret süzgecinden geçiririz. 

Velakin hep böyle mi olur? Maalesef... Öyle hallere düşürürüz ki kendimizi o zaman "İyi ki ahiret var" demenin yerini ahiret gününü unutmak alır. Annemize babamıza "öf" çektiğimizde, eşlerimizin haklarını gözetmediğimizde, birilerinin namusunu gıybet ve iftira ile dilimize doladığımızda, yanımızdaki, yakınımızdaki insanlardan hal hatır sormadan yüz çevirdiğimizde, cebimiz para gördüğü için fakiri fukarayı insandan saymayacak derecede nefsimizi azdırdığımızda, bir başkasının malına, mevkisine göz dikip "O hak etmiyor, ben hak ediyorum" diye haset ettiğimizde, haram kazanca yöneldiğimizde ve daha pek çok halimizde bir ahiret gününün olduğunu unuturuz, umursamayız.


AHİRET HASSASİYETİMİZİ KAYBETTİK

Allah Teala'nın buyrukları ve Rasulullah Efendimiz'in (s.a.v) örnek hayatı doğrultusunda düşündüğümüzde; vicdanı, kalbi ve eylemi ahiret merkezli olan bir insanın şerre düşmesi söz konusu bile olmamalı. Olmamalı lakin ahiret inancımızı tam manasıyla ihlaslı kılamadığımızdan hemen hepsini yapabiliyoruz. Rızasını ummaktan ve sevgisinden kaynaklanan Allah korkumuzun yerine başka korkuları, başka hesapları baş tacı edip önemsemeye başlıyoruz. Tıpkı sahtesini ürettiğimiz ürünlerin fark edilip bir televizyon aracılığıyla görüntülenmesinden, hırsızlık yaptığımızda mal sahibinden, bir cana kıydığımızda polisten, yakalandığımızda hapse girmekten korkmamız gibi...  "Allah Teala ne der?" yerine "Başkalarına yakalanmayayım" endişesi duyarız. Bu halimizle adeta Allah Teala'nın hükümlerini bu dünyadan sıyırıp sadece ahiret hayatına özgü kılarız. İtikadımızın ve vicdanımızın ayarını bozup çekincelerimiz, korkularımız çift başlı hale gelir;  biri bu dünyaya has, diğeri öteki dünyaya.

Böyle bir algı ile tabiata, birbirimize karşı davranışlarımız, düşüncelerimiz ve hissiyatımız da değişime uğruyor. Yetmezmiş gibi din anlayışımız ve dinin temellerinden olan ahiret inancımız da örseleniyor. Ahiret gününün hesabını kendimize uzak görüyoruz. Bu dünyada yakayı ele vermeme, ayıplanmama, dışlanmama, kısıtlanmama isteği daha ağır basıyor. Utancımızın, mahcubiyetimizin daha fazla olacağı Allah Teala'nın huzurunda bulunma gerçeğini erteliyoruz. Halbuki Cenab-ı Hakk'ın muradına uygun olarak ahiret inancımız muhabbetullah ile örülmüş bir kontrol mekanizması gibi çalışmalı. Çalışmalı ki her halimizi bilen Rabbimiz'in huzuruna çıkmadan, yaratılanın hesabına gerek kalmadan kendimizi hesaba çekenlerden olabilmeliyiz. Aksi halde yakındığımız huzursuzluğa set çekemez; bizi sinsice sarıp sarmalayan amaçsızlığa, hedefsizliğe ve her türlü suça, günaha, karmaşaya "dur" diyemeyiz.

İbadetlerimizin ihlaslı olabilmesi, insani ilişkilerimizin zevk ve ihtiraslardan sıyrılıp İslam ahlakına uygun bir seyir izleyebilmesi için ahiret inancımızın içini boşaltmadan özüne, sadakate ihtiyacımız var. Huzur istiyorsak buna mecburuz.

Kaynak: Serhaber

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur
« Posted on: 29 Mart 2024, 14:28:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur rüya tabiri,Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur mekke canlı, Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur kabe canlı yayın, Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur Üç boyutlu kuran oku Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur kuran ı kerim, Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur peygamber kıssaları,Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olur ilitam ders soruları, Ahirete İnancımız Ölçüsünde Huzurumuz Olurönlisans arapça,
Logged
17 Şubat 2014, 22:56:36
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 17 Şubat 2014, 22:56:36 »

Bir şeylerin sonsuz olduğunu düşündüğümüz zaman,insan aklını kaçıracak gibi olur.Ahirete inandığımız zaman yaptıklarımız anlamını koruyor,her şey daha değerli geliyor insana.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

17 Şubat 2014, 23:03:18
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #2 : 17 Şubat 2014, 23:03:18 »

Selamunaleykum
Ahiret inancı insanın diğer dünyaya hazırlık için ve öleceğimiz için bir umut oluyor. Bu: nanç bizlere bu hissi ve bu güzel dyyguyu,  kaygilardan uzak bir umut olduğu için Allah bizlerden hiçbir zaman esirgemesin. paylaşim çin hocama minnettarım.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

18 Şubat 2014, 18:13:40
Kader 7/C

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.088



« Yanıtla #3 : 18 Şubat 2014, 18:13:40 »

VE ALEYKÜME SELAM;
ALLAH razı olsun bu konu çok hoşuma gitti ...
Bu dünya öbür dünyada bir yer seçmemiz için var bu dünya...
Biz ALLAH yolunu seçip en iyi yolu şeçtik  ALLAH kimseyi yolundan şaşırtmaz İNŞALLAH...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Dünya güzel olsaydı,doğarken ağlamazdık...

Yaşarken temiz olsaydık,ölünce yıkanmazdık.
18 Şubat 2014, 19:43:14
Kevser 9
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.730



« Yanıtla #4 : 18 Şubat 2014, 19:43:14 »

Ve Aleyküme Selam...
Huzur yalnızca bütün kalbi dünya işlerinden temizleyip aklını ve kalbini ALLAH'A çevirip yönünü ona döndürerek olur...
Ama bunu yapamayanlar olarak o kadar çoğuz ki aklımızdan ve kalbimizden dünya işlerini çıkaramıyoruz...
Kendimizi bu dünyaya fazla kaptırmamalıyız...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes