> Forum > ๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑ > Aöf İlahiyat Programı > İlahiyat 1.sınıf > İslam ahlak esasları 5
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam ahlak esasları 5  (Okunma Sayısı 112350 defa)
17 Mart 2013, 12:14:46
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 17 Mart 2013, 12:14:46 »



                                                İSLAM AHLAK ESASLARI

                                                            ÜNİTE5

                          FELSEFİ AHLAK VE FELSEFİ AHLAKA GÖRE İSLAM AHLAK ESASLARI


GİRİŞ

İslam ahlakı, genel olarak şu üç ekole ayrılmaktadır: Geleneksel dinî Ahlak, Felsefi Ahlak, Tasavvufi Ahlak. Bu bölümde felsefi ahlak üzerinde duracağız. Burada “felsefi”den kasıt, elbette, Antikçağ felsefesi gibi İslam öncesi felsefelerin etkilerini taşımakla birlikte esas itibarıyla “İslam felsefesi”ne veya İslam filozoflarına ait ahlak anlayışıdır. Başka bir deyişle, “felsefi ahlak” tamlamasındaki “felsefi” terimi genel anlamda felsefi olanı değil, özellikle İslam kültürü içerisinde Müslümanlarca yapılan felsefe anlamında daha sınırlı bir manayı ifade etmektedir. Kısacası, bu bölümde, Farabi, İbn Miskeveyh, Nasiruddin Tûsî, Kınalızâde Ali Efendi gibi klasik dönem İslam filozoflarının ahlak konusundaki görüşlerini ele alacağız.

FELSEFİ AHLAK: DÖNEMLERİ, TEMEL ÖZELLİKLERİ VE  KAYNAKLARI


Felsefi ahlak, İslam medeniyetinin üçüncü büyük ahlak anlayışıdır. İslam filozoflarının ahlakla ilgili eserlerinde ortaya konulan bu ahlakta, ahlaki ilkeler, erdemler ve örnekler, İslam’ın dinî referansları ve şahsiyetlerinden alınabildiği kadar Antik Yunan ve Roma felsefesinden de alınmaktadır. Bu felsefenin etkisi sadece filozoflar arasında kalmamıştır. Gazâlî dâhil olmak üzere birçok Müslüman ahlakçı, bu ahlak sisteminin açık etkilerini taşımaktadır.

Felsefi Ahlakın Dönemleri ve Temel Özellikleri


İslam felsefi ahlak teorilerini, klasik dönem felsefi ahlakı ve modern dönem yahut Kant sonrası felsefi ahlak diye ikiye ayırmak daha doğru olsa gerek. Çünkü ikisi arasında belirgin bir fark gözükmektedir. Klasik felsefi ahlak teorileri, farklı Yunan felsefe okullarının etkisini taşır. İslam’da felsefi ahlakın en büyük yazarı sayılan İbn Miskeveyh’in Tehzîbü’l-ahlâk’ı, Eflatuncu, Aristocu, Yeni Eflatuncu ve Stoacı unsurların ustaca işlendiği bir ahlak sistemine temel teşkil eder. Onun eserindeki siyasi boyut eksikliği, takipçileri olan Tûsî’nin, Devvânî’nin, Kınalızâde Ali Efendi’nin eserlerinde ev ekonomisi ve siyaset ilmine dair geniş eklerle giderilir.

Klasik felsefi ahlakın ileride biraz daha geniş olarak açıklayacağımız temel özelliklerinden bazıları şunlardır: Nefisin üç gücü (düşünme, öfke, arzu) vardır. Bu üç güç ile bağlantılı olarak dört ana erdem vardır (hikmet, cesaret, iffet, adalet). Erdemler, orta yolda veya aşırılıkların ortasında bulunur (ifrat ve tefrit, reziletleri/erdemsizlikleri; itidal/ölçülülük ise faziletleri/erdemleri oluşturur). İnsanlar irade hürriyetine sahiptir, fiillerinde hürdür ve yaptıklarından dolayı sorumludur. Temel değerler evrenseldir; Tanrı, iyiyi, gerçek anlamda iyi olduğu için

Felsefe iki kısma ayrılır:
Biri ilim, diğeri eylemdir. Eylemsel felsefenin kısımlarının başında da ahlak/etik gelir.
tüm insanlara buyurur. Toplumlar, siyasal yönetim biçimlerine göre cahil toplumlar ve erdemli toplum olarak ayrılırlar. Ahlak ve siyaset birlikteliğinin amacı, erdemli toplum ve ruhun ebedi saadetidir.

Modern yahut çağdaş felsefi ahlak diye ayırt edebileceğimiz ikinci dönem İslam felsefi ahlakını asıl belirleyen ve öncekilerden ayıran ise belirgin bir Kant etkisidir. Bu etki, M. Abdullah Draz'ın Kur’an Ahlakı adlı kitabında da, Ahmet Hamdi Akseki'nin Ahlak İlmi ve İslam Ahlakı adlı kitabında da çok belirgin bir biçimde görülür. Bu kitaplarda kullanılan terimler ya da ahlak dili de tasnifler ve tercihler de Kant'ı ve deontolojik/ödev etiğini yansıtır.

Örneğin Akseki, ödev kavramını, bazı İslam ilimlerinde alışkın olduğumuz şekilde, önce gelenler (mütekaddimin) ve sonrakilere (müteahhirin) göre diye ikiye ayırarak tanımlamakta ve Kant’ı sonra gelenlerin en meşhuru olarak görmektedir. Ona göre önce gelenler ödevi şöyle tarif ediyorlar: “Başkalarının bize yapmalarını arzu ettiğimizi, bizim de onlara yapmamız; yapılmasını istemediğimizi, bizim de onlara yapmamamız”(1979: 119). Sonra o, Kant’ın ödev tanımını ve ödev ölçütünü açıklar ve onun ödev ilkesinin kaynağı ve dayanağının akıl olduğunu belirtir. Daha sonra da İslam’ın ödev anlayışını irdelemeye başlar.

Akseki’ye göre, İslam’da, ödevin kaynağı dindir ve tanımı ise şudur: “Vazife, dinin yapılmasını emrettiği hayırdır.” Ya da “Dinin emirlerine uymak, yasaklarından uzaklaşmaktır” (1979: 120).” Akseki, ödevi dine dayalı olarak tanımlamanın, ödev ilkesinin akli mahiyetinden bir şey kaybettirmediğini, zira bir Müslümanın tabi olduğu dinin de sonuçta “aklın temel prensipleri”ne dayandığını savunur. Onun kitabının neredeyse tamamı "Vazife/ödev" kavramı ve gereklerine göre bölümlenmiştir. Bu yaklaşım etkisini günümüzde de sürdürmektedir.

Felsefi Ahlakın Temel Kaynakları


İslam’da felsefi ahlakın, bir yanda Kur’an ve Sünnet gibi İslami kaynakları öbür yanda da Platon ve Aristoteles’in kitapları gibi felsefi kaynakları vardır. İslami kaynaklar açısından örneğin İbn Miskeveyh kitabına, hamdele ve salvele ile başlar ve kitabının yazılış amacını belirtirken hem metaetik hem de normatif etik açısından çok yoğun içeriği olan şu ayetle devam eder:

“Nefse ve onu biçimlendirene, sonra da ona iyilik ve kötülük yapma kabiliyetlerini verene andolsun ki, nefsini arıtan kurtuluşa ermiş, onu kötülükle örten kimse de ziyana uğramıştır.” (Şems/91: 7-10)

Keza, NasiruddinTusi, örneğin adalet konusunu işlerken, Şeriat sahibi şöyle demiştir diyerek bir hadise yer verir (2007: 128): “Göklerin ve yerin ayakta durması adaletledir.”
Bu tür kitapların felsefe ve dîni bir arada kullanmalarına örnek olarak Kınalızâde Ali Efendinin eserinden (t.y.: 138) seçilen şu paragraf gösterilebilir:

Adaletin korunması için toplumda üç şey lazımdır:


Namus-u Rabbani,

Hakim-i İnsani,

Dinar-ı Mizani.

Yunan filozofları bunların üçüne birden “Namus” derler. Filozoflar derle ki, namus; ilk olarak şer-i ilahîdir. Bu en büyüktür. İkinci namus otoriter devlet başkanı ve adaletli hâkimdir. Üçüncü namus paradır ki, ikinci namusun, yani adaletli hâkimin fermanındadır. İkinci namusun hidayete ulaşabilmesi için birinciye uyması gereklidir. Kur’an-ı Kerim’de bu manaya işaret vaki olmuştur. “… İnsanların adaleti ayakta tutmaları için, beraberlerinde de kitabı ve mizanı indirdik. Bir de kendisinde hem çetin bir sertlik, hem insanlar için menfaatler bulunan demiri indirdik.” (Hadîd/75: 25).
Felsefi ahlakın felsefi kaynakları arasında en önemli ikisi, Platon’un Devlet adlı eseri ile Aristoteles’in Nikomakhos’a Etik adlı eserleridir.
Platon’un Devlet adlı eserinin etkisi, özellikle nefisin üç gücüne dayalı insan psikolojisi ve dört erdem temelli ahlak anlayışında görülür. Mahmut Kaya’nın belirttiği üzere, “İslam toplumunda başta hadis ve kelâm âlimleri olmak üzere muhafazakâr çevreler felsefeyi eleştirirken hedefleri materyalist-ateist felsefe ile (dehriyye-ilhad) teorik felsefenin (nazari hikmet) dinle çelişen bazı problemlerdir. Buna karşılık filozofların pratik felsefe (ameli hikmet), yani ahlak ve siyaset alanlarında ortaya koyduğu görüşler genellikle bütün çevreler tarafından kabul görmüştür” (1995: 316). Kaya, bunun örneklerini de vermekte ve bu etkinin sadece filozoflarla sınırlı kalmayıp ötesine geçtiğini örnekleriyle belirtmektedir: “Mesela Eflatun’un ahlak felsefesinde faziletin temeli sayılan hikmet, şecaat, iffet ve adalet kavramlarının Gazzali başta olmak üzere Sünni çizgiyi takip eden bütün ahlakçıların eserlerinde yer aldığı görülmektedir.” Felsefi ahlakta çok önemli bir yer teşkil eden bu dört erdem teorisinin temellerinden biri, neredeyse onun kadar yaygın kabul gören “nefisin üç gücü” teorisidir.

Aşağıda daha ayrıntılı göreceğimiz bu dörtlü erdem tablosu, Platon’un psikolojisi, yahut nefisin üç gücü (düşünme gücü, öfke gücü, arzu gücü) teorisine dayanmaktadır. Bu psikoloji de, onun devlet ve toplum felsefesinden
kaynaklanmakta, yani yöneticiler, koruyucular ve işçilerden oluşan üç toplumsal sınıflı küçük bir site devleti modeline dayanmaktadır; onun da temelinde bir Fenike masalının en azından desteği bulunmaktadır. Platon’un Devlet’te anlattığına göre, üç sınıftan oluşan bütün şehrin veya şehir devletinin “gerekli” ve “güzel” bir “yalan”a, bir “Fenike masalı”na inandırılmaya çalışılması iyi olacaktır. Buna göre Sokrates topluma şöyle diyeceğini anlatır: “Bu toplumun birer parçası olan sizler, diyeceğim, birbirinizin kardeşisiniz. Ama sizi yaratan Tanrı, aranızdan önder olarak yarattıklarının mayasına altın katmıştır. Onlar bunun için baş tacı olurlar. Yardımcı *koruyucu, savaşçı, bekçi+ olarak yarattıklarının mayasına gümüş, çiftçiler ve öbür işçilerin mayasına da demir ve tunç katmıştır”(Platon, 1992: 105).
Platon’a göre, bu ütopik site devletindeki en üst sınıf olan ve mayalarına altın katılmış bulunan yönetici sınıf “bilgelik” erdemine sahip olacak, ikinci sınıfı oluşturan ve mayasına gümüş katılmış olan koruyucular (askerler ve bekçiler) “cesaret” erdemine sahip olacak, bu devletteki üçüncü ve en alt tabakadaki, mayalarına demir ve tunç katılmış olan vatandaşlar sınıfını oluşturan işçi, köylü, zanaatkâr sınıfı “ölçülü” veya iffetli olacak, son olarak, bu sınıflardan her birine mensup kişinin yalnız kendi üzerine düşen işleri yapması ve buna razı olması ile de bütün toplum “adalet” erdemine kavuşmuş olacaktır. Buradan hareketle Platon, “toplumdaki yönetenler, savaşanlar ve para kazananlar gibi içimizde de üç bölüm” vardır sonucuna ulaşarak, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 17 Mart 2013, 12:54:55 Gönderen: HizmetkaR »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam ahlak esasları 5
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:13:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam ahlak esasları 5 rüya tabiri,İslam ahlak esasları 5 mekke canlı, İslam ahlak esasları 5 kabe canlı yayın, İslam ahlak esasları 5 Üç boyutlu kuran oku İslam ahlak esasları 5 kuran ı kerim, İslam ahlak esasları 5 peygamber kıssaları,İslam ahlak esasları 5 ilitam ders soruları, İslam ahlak esasları 5önlisans arapça,
Logged
07 Kasım 2014, 22:53:23
Melda

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.670


« Yanıtla #1 : 07 Kasım 2014, 22:53:23 »

teşekkürler...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
08 Nisan 2015, 16:06:54
Rabia K
Yeni Üyeler 2015
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 53


« Yanıtla #2 : 08 Nisan 2015, 16:06:54 »

İslam dini  üç ekole ayrılır   Dini Ahlak Felsefi Ahlak ve Tasavvufi Ahlak  olarak ayrılır.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
08 Nisan 2015, 16:09:41
Haktann
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 934



« Yanıtla #3 : 08 Nisan 2015, 16:09:41 »

Ve Aleyküm Selam . Paylaşım İçin Allah Razı Olsun .
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes