> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İlahi Armağan > 63. Meclis
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 63. Meclis  (Okunma Sayısı 1289 defa)
28 Ocak 2011, 17:55:37
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 28 Ocak 2011, 17:55:37 »




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 28 Ocak 2011, 17:57:59 Gönderen: Hafıza Aişe »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 63. Meclis
« Posted on: 20 Nisan 2024, 09:47:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 63. Meclis rüya tabiri,63. Meclis mekke canlı, 63. Meclis kabe canlı yayın, 63. Meclis Üç boyutlu kuran oku 63. Meclis kuran ı kerim, 63. Meclis peygamber kıssaları,63. Meclis ilitam ders soruları, 63. Meclisönlisans arapça,
Logged
28 Ocak 2011, 17:57:34
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #1 : 28 Ocak 2011, 17:57:34 »

, onu, tabiat yuva­sından ayrı, halka veda etmiş, şahsi heveslerini bir yana itmiş bulur­sa, işte o dem yakınlığını verir. Kul, Hakk'a talip olur, O'nun gayretine düşer ve kalkması, oturması O'nun için olursa lütuf bucağına varır. Hak Teâlâ, kuluna baktığı zaman: Onu namaz, oruç, cihad için­de ve yalnız, kimsesiz, aynı zamanda dikkatli ve her karanlığa ışıkla vardığını görürse onu, geçmişte aldığı karar icabı fazilet sofrasına alır.

Sen yükselmeyi arzularsın, ama henüz tohum hâlindesin. Cen­nete girmeyi dilersin, fakat ona vardıracak işleri yapmazsın. Bazı büyükler dediler: “Nefsini ülfet edilmiş şeylerden al.”

Tabiatın icabı yeme. Hak’tan vaki bir emir olmadıkça, bir lok­ma dahi ağzına koyma. Hakk'ın emri dışındaki ilâçları da alma. Olur ki, tıp kitapları fetvası ile alınan deva yüzünden mühim bir mizaç değişikliği olur. Sâlih kullarına O sahip olur. Sâlih kulun tabibi O sev­gilidir ve her an O'nun hanesindedir. Hak Teâlâ, çeşitli tecellileri ile kulunun gıdasını verir, meşrubatını içirir.

 

* * *


 

Geylâni Hazretleri bundan sonra heyecanla ayağa kalktı. Sağa, sola ve öne doğru sallanmaya başladı. Hakk'a teslimiyet ifade eden bir hâlle elini semaya doğru açtı. Konunun devamı müddetince elle­rini indirmedi. Sonra, şöyle dedi:

Vah içimde yanan ateşe, vah başıma gelen musibetlere! Bun­ları sizin için duyarım.

Sonra elini dua için uzattı ve dua etmek için oturdu. Bir müd­det konuşmadı. Daha sonra ayağa kalktı, rengi kâh sararıyor, kâh kızarıyordu. Bu hâller içinde konuşmasına devam etti ve şöyle dedi:

Bir kalp, dünya varlığından açılır, Hak yakınlığına misafir olursa, kullardan bir talepte bulunmaz. Onlardan af dilemez ve ma­sum olduğunu onlara anlatmak ihtiyacını duymaz. Yer zemininden yaratılmışların son durağı olan Arş'a kadar dolan halkın hiçbirinden beklediği olmaz. Ona göre her şey Zât’tan ibarettir ve mahlûk yoktur. Ve sanki Hak hiçbir şey halketmedi. Varlıkta Zât’ından başkası yok.

Bu anlayışa sahip olan kalp vahid olan Hak için tektir. Seven ve sevilen O'dur. Talip ve matlup O'dur. Zâkir ve mezkur yine O. O'ndan başkasını göremez.

 

* * *

 

Geylâni Hazretleri vaazına devam etti:

Bana, bu beldeye inecek bir beladan haber geldi.

Sonra, o ülke için dua etti. Belanın açılmasını Hak’tan diledi. Hâlinde, karşısındakini perişan edecek bir heybet vardı. Devam etti:

Ömrüme yemin ederim ki, bu ülkede ölüme ve asılmaya müs­tahak insanlar var, lâkin bir göz için bin göze ikram olunuyor.

Allah’ım, onlar için bizi helak etmektesin ve onların hatası yü­zünden bizi yakalamaktasın, bağışla. Sonra sert bir hâlde şöyle dedi:

Dostla düşmanı, her şeyi eriten kader ocağına koydum. Eridi ve ikisi de tek şey oldu.

 

* * *

 

Keramet ve mucize kabilinden şeyleri talep etme. Mucize talep ederek peygamberlere zahmet verme. Keramet sahibi olmayı arzu edip velileri üzme. Hakk'a yakın olmayı ve O'nunla sohbet hâlini bul­mayı arzularsan böyle yap. Sohbet hâline devam edersen lokmanı O gönderir, yersin. Giyeceğini o gönderir, alır giyersin. Keramet ve mu­cize gibi işleri talep etmen saha hicap olur. Sonra keramet ve muci­ze cinsinden gelen şeyleri reddetmen yine bir hicap olur. En iyisi, hiç talip olmamak! Bir kimse veli kulların yolunu tutar, onların yardımıyla Hakk'a kavuşursa, ins, cin ve melek ona hizmetçi olur. Veli kullar, bir yandan kaybeder, bir yandan bulurlar; ta Hakk'a varıncaya kadar. Ta dünya sevgisinden doğan ateş sönünceye kadar... Bu hâller ki oldu, cümle varlık onların hizmetinde durur. Lütuf, sev­gi bu yoldadır.

Hak yakınlığı kapısına girme izni verildiği zaman, o zatları afet­ler karşılar. O afetler nefislerini eritip bitirir. O afetler Celâl sıfatının tecellisidir. Bu tecelli sayesinde, hem nefis erir, hem de bir benlik duygusu varsa yok olup gider.

O afetlerin geliş şekilleri çeşitli olur. Bazen zahiri nimetler kısı­lır. Bazen zahirde giyilen libas cinsi yok olur. Bunlara tahammül edi­lince kalp her kirden temizlenir ve saf bir iç âlemi olarak kalır. Ül­fet şarabı verilir ve fazilet taamı yedirilir. Keramet tacı ve minnet libası giydirilir. Ledünnî ilim ve hikmet bol bol gelir. Sonra şah, o ve­rilen ledünnî ilimle hikmetlerin isimlerini bir bir öğretir. Hak Teâlâ gelmişte ve gelecekte verilen cümle nimetleri ayrı ayrı o kullara ta­nıtır.

Hak Teâlâ, bütün nimetleri birer isme bürür ve sevdiği kulların ıslahı için varlık âlemine çıkarır. Dolayısıyla onlar da hidayeti bulur, Hakk'ın sefiri, delili olurlar. Daha sonra o kulların kalbine Tekvin sı­fatı tecellisi hakkını yerleştirir. Dillerine dua ettirir ve icabet husule getirir.

Bu zaman âhir zaman oldu. Nifak ve daimi bir kibir devri oldu. Herkes kendini beğenmekte. Her yerden küfür kokusu geliyor.

Kendini beğenme perdesine bürünmen, seni Hakk'ın gözünden düşürür. Küfürle kibir bu yolun zıddıdır. Her ikisi de Hakk'ın kutsî tecellisinden alıkoyar.

Bir kimse sana nifakın ne olduğunu sorarsa, ona, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in şu hadis-i şerifini oku: “Münafık, emanete karşı hıyanet eder. Konuşmalarına yalan katar. Verdiği sözde durmaz.”

İman sahibini, Hak’tan alıkoyacak tek şey yoktur. Onun için ne libasın önemi, ne yemeğin değeri, ne de evliliğin kıymeti vardır. Ona göre sevinç ve muayyen bir hâlde karar da yoktur. O, manevi âlem­deki yerini görüp orada lakabını işitinceye kadar sükûn bulamaz ve rahat edemez. Onun rahat edebilmesi için ezeldeki hâlini görmesi, halvet hâlinde ismini işitmesi icap eder.

O tek başına sahralara kaçar ve dağ başlarında uyur. Melekler onun hâlini görür ve birbirine sorar: “Bu adam kim?” Diğeri cevap verir: “İşte bu falandır. O sevilmiş olan kullardan biridir. Ya da kırklardan, yedilerden veya üçlerden bir tanesidir. Onun şöyle, şöy­le hâlleri vardır.”

O Zât’ı, kader eli, sağa sola çevirir; yine kader eli lokmasını yedirir. Şu âyet-i kerime onlar hakkında buyrulmuştur: “Allah onları kuşatmıştır.” (el-Burûc, 85/20)

O kul, sahraları, dağları dolaştığı sıralarda, kalbi hatiften bir ni­da duyar. Meselâ şöyle denir: “Artık evine dön. Hazineni esirge, özünü saklamaya bak. San­ki iç âlemin derin bir uykuda. Ve sırrın, kalbin, Hakk'a doğru yük­seliyor. Hikmetler kitabı önünde dur ve ilim kitabı içinde uyu. Ta,
baliğ oluncaya kadar, hâlin böyle gitsin. Çocukluk devren geçinceye kadar bu hâli bırakma; o zaman Hakk'ın kudreti sana lokmalar ih­san eder ve ilâhi kisveler giydirir.”

Sen bu hâlleri arzularsın ha, olmaz. Sen, tabiat, hevâ ve şehvetle dopdolusun. Namaza kalktığın zaman içinden neler edersin, bilir mi­sin? Alış veriş yaparsın, yersin, içersin, hatta damat bile olursun.

 

* * *

 

Biri kalktı ve hastalığının ilâcını sordu. Şu cevabı aldı:

Haram ve şüpheli şeyleri yememen. İkincisine gelince, nefsin emrettiği yasak işlerden kaçmak. Kul, yasaklardan kaçar ve helâl lokma yerse, ona Hak yardımcı olur. Bu kul, herhangi bir şeyden ca­nı sıkılsa, o sıkıntının sonu ikincisi ile birleşse, bilmeli ki: Onların hepsi Hak Teâlâ'nın izni ile açılacaktır. Bunu bilince sıkıntısı azalır; bunların azalmasından ayrıca manevi bir neşe payı alır. Varlık ona gelir; hidayet, geçtiği yola çıkar. Önünde hiçbir güçlük kalmaz. Onu sebata erdirmek ve sükûna kavuşturmak için önüne çıkan taş toprak seslenir: “Ey Allah'ın velisi, arzuladığı ve kendine yakın kıldığı zat.”

Bir şahıs kalktı ve dedi ki:            “Bana dua et.” Hazret şu duayı yaptı:

Allah'ım, beni Zât’ından ayıran yaratılmışlardan uzak kıl. Şu şahsı da aynı şekilde yap. Hem onu, hem de beni halka dilencilik et­mekten uzak eyle.

Bir kimse halka el açmaktan azat olursa Hakk’ın kapısına koşar. O'nun yakınlık duygusunu bilir ve zengin olur. O'nun yakınlığı ile varlığa kavuşan, daima zikreder. Hakk'a şükreder, Hak’tan gayri kimseden bir talepte bulunmaz.

Sahralarda ve dağlarda dolaşır, haddinden fazla taam işleri ile meşgul olmazsan, gönül evinden hikmet gözleri açılır.

Kalbini şeytandan koru. Onun en önemli silâhı halktır. Onların vasıtası ile seni yere serebilir.

Önce kalbini güzelleştir. Sonra da dış cepheni…

Uğraşılması gereken en önemli iş, halkın içine dalıp manevi hâl üzere sebata bakmaktır. Ayrıca onları da manevi yolda geliştirip se­bat etmeye alıştırmaktır.

İnsanı, daima arzuları zindana atar. Yusuf (a.s) Peygamber güzeldi. Kuyudan alındıktan sonra Yakup (a.s) Peygamber’i bul­mak istedi. Bu talep uğrunda kaçıp pederini bulmayı dilediği anda, onu gören âşık oldu. Bu olanlar ve onun zindana atılması şahsî talebi yüzünden oldu. Yani pederini, kendi kastı ile İlâhî bir emir olmadan bulmayı arzu etmesi sonundan hâsıl oldu.

Tayin ettim birini aramızı bulsun;

Varsın âlemle benim aram harap olsun.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes