> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İlahi Armağan > 61. Meclis
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 61. Meclis  (Okunma Sayısı 1070 defa)
28 Ocak 2011, 18:13:59
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 28 Ocak 2011, 18:13:59 »



61. MECLİS

 

Bu konuşma, medresede yapıldı.

Ko­nuşma tarihi: Hicrî, 20 Recep 546, Milâdî 1151.


 

Geylânî Hazretlerine biri, hatıradan sordu. O da: “Hatıraların neler olduğunu sana ne anlattı?” diyerek devam etti:

Sana gelen hatıralar, şeytandan, tabiattan ve boş arzular­dan. Hangi şeyin lüzumuna inanırsan ona gayret sarf edersin. Dolayısıyla hatıraların, uğruna gayret sarf ettiğin şeylerden ibaret kalır. Hakk'a dair hatıralar, sivâdan -Hakk’ın gayrından- hâli olan kalbe gelir; işlerini orada görür. Nasıl ki, Yusuf Peygamber’in ağzından şöy­le buyrulur: “Biz metanınızı kimde bulursak ancak onu alırız.” (Yûsuf, 12/79)

Bunun gibi o temiz kalp kimde olursa Hakk'a dair hatıra onu sarar. Hakk’ın fikri, zikri sende olursa kalbin Hak yakınlığı ile dolar ve şeytanî arzu, heves kaçar gider. Dünyalık şeyler de sende kalmaz.

Her şeyin kendine göre hatıraları, düşünceleri var. Dünyanınki ayrıdır. Âhiretin de kendine has düşündürücü şeyleri var. Malın, mülkün, nefsin ve kalbin de hatıraları var. Hak Teâlâ'nın hatırası hepsinden üstündür. Ey candan Hakk'a talip olan, bütün hatıraları atıp Hak hatırası ile kalmaya muhtaçsın.

Nefsin verdiği kötü düşünceden, boş arzulardan, vehimlerden, şeytan tarafından gelen iğvadan, dünya ve âhiret işlerine ait bazı ev­hamdan halâs bulursan, meleklere has bir hatıraya kavuşursun. Sonra bu da geçer, Hakk'ın hatırası seni sarar. Bu hâl, son olur ve işin neticesi sayılır.

Kalbin sıhhat bulunca, gönlüne düşen hatıranın yanına dur ve sor: “Sen nesin, kimden geliyorsun?” de.

Ben şu ve şuyum; Hak’tan geldim, doğru bir hatırayım, diye­cek. Daha sonra şöyle diyecek: ”Ben Hak’tan gelen bir öğütçüyüm. Aziz ve Celil olan Hak Teâlâ seni seviyor, ben de O'nu seviyorum. Ben Hak’tan gelen sefirim ve peygamberliğin manevî hâlinden senin için aziz bir duyguyum.”

Ey evlat! Kendini ilâhî marifete arz et, çünkü bütün hayrın te­meli ondandır. Marifet âlemine geçmek dilersen tâat ehli ol; o sana marifet hâlini verir. Bu mevzuu teyit için Peygamber (s.a.v) Efendi­miz’in şu hadîs-i şerifini zikredelim: “Kul Yaratan'ına tâat kılarsa, Hak Teâlâ ona karşılık marife­tini ihsan eder. Kul tâati bıraktığı zaman, Hak Teâlâ o hâli geri al­maz, kalpte bırakır. Kıyamet günü oldukça tâatsiz kula şöyle der: Seni marifet hâli ile kullar arasından ayırdım, birçok ihsanda bulundum. Bu hâlleri sen de bildin. Bilginin gereğini niçin yerine ge­tirmedin?”

 

* * *

 

Ey evlat! Nifakınla, fasih konuşmanla, dilden gelen güzel sözler­le, yüzün sararması ile olmaz. Ve bu hâl, yamalı libâsın başa çekil­mesi, omuzların birleştirilmesi ve bel bükmekle elde edilmez. Bu gibi şeylerle, anlattığımızı alacağını sanıyorsan aldanıyorsun. Böyle bir zanla yaptığın işlerin nefisten, şeytandan, halkı Hakk'a ortak koş­mandan ve onlardan dünyalık beklemenden, geldiğini bilesin.

Nefsini tahkir et. İç âlemine dair oları işleri gizli tut. “Rabb’inin nimetini anlat!” deninceye kadar gizlilik hâline devam et.

İbn-i Şem'un, elinden manevî bir keramet zuhur ettiği zaman:          “Bu şeytanî bir duygudur.” derdi. Tâ ki, ona Hak tarafından: “Sen kimsin, baban kim? Hepsi bizim, üzerindeki nimetleri
anlat.” deninceye kadar o manevî hâline sahip çıkmaz, gizlemeye ça­lışırdı.

Musa (a.s) bazı münacatında Hak Teâlâ'dan talep etti: “Yâ Rabbi, bana bir tavsiyede bulun.” Buna karşılık şu cevabı aldı: “Sana, Beni ve Beni talep etmeyi tavsiye ederim.” Musa (a.s) Peygamber talebini dört defa tekrarladı, hepsinde aynı cevabı aldı. Ona, ne dünyayı arama emredildi, ne de âhiret tav­siye edildi. Bunun mânası şuydu: “Sana tâatimi tavsiye ederim. Bana isyan etmemeni isterim. Yakınlığımı aramanı arzu ederim. Beni tevhid etmeyi, gereği ile ameli dilerim; bilhassa Zât’ımdan gayri her şeyden uzak durman ge­rektiğini bildiririm.”

Bir kalp ki, sıhhat bulur ve irfan sahibi olur, o, Hakk’ın Zât’ından başka her şeyi bırakır. O'nunla ünsiyet eder... İstirahatını ancak Hak'la bulur.

Allah'ım, şahit ol, kulların ıslâhı için vaazlarıma aralıksız de­vam ederim.

 

* * *

 

Bilesiniz ki, içinde bulunduğum hâl, beni gurura kaptıramaz. Ben, o hâli bilmiyorum bile... Az değişik olarak siz, ondan nasıl yaya iseniz, ben de ondan ayrı dururum. Mâna ve sır âlemi cihetiyle hâlim böyle. Hakk'ın tasarrufu beni sararsa, bende bana has ne kalır; hepsi O'nun.

Ey mabetlerde ve gizli yerlerde ibadete dalanlar, geliniz, bir harf dahi olsa sözlerimden tadınız. Benimle bir gün veya bir hafta arka­daş olursanız yıllarca faydasını bulacağınız şeyi öğreneceğinizden eminim.

Sizlere yazık oluyor; çoğunuz heves içinde... Hevesle dolusunuz. Bulunduğunuz ibadethanenizde halka kulluk edersiniz. Bu yüce hâl­ler, gizli yerlerde cehaletle kalmakla elde edilemez ki...

Yazık oluyor sana, bu hâlden kurtulmak için yürü. Bu yürüyü­şünde, ilmi, ilim sahiplerini ve ilmi ile âmil olanları ara. O kadar ara ki, aranmadık yer kalmasın. Yorulasın ve oturasın... Dizlerinde ta­kat kalmasın. Yorulduğun o dem otur, sırrınla yürü, sonra kalbinle, mâna âleminle yürü. Bu yürüyüşle yine önceki gibi güçten düştüğün dem, Hak yakınlığı seni bulur.

Bu yolda kalp adımlarının kuvveti kesildiği, tümden kuvvetin gittiği an, yakınlık bulunmuş demektir. Zaten yakınlığın alâmeti, gücün, kuvvetin gitmesidir. Bu hâlinde, sana gereken teslimdir. Tes­lim ol; onun önünde seril. Düşünme öteyi. O dilerse yeryüzünde sana bina inşa eder ve dilerse bir harabe yerde oturursun. Dilerse mamur bölgelerde sana yer ayırtır; dünya, âhiret, insan, cin, melek ve bütün ruhlar âlemi de hizmetine koşar.

Bir kul için Hak yakınlığı doğru olursa ona velayet hâli gelir ve şaha nâib olma hâli nasip olur. Hazinelerde saklı cümle eşya ona gös­terilir. Yer, semâ ve onlarda yaşayan cümle halk ona şefaatçi olur. Çünkü o, mülkün sahibidir ve iç âlemi paktır. Sırrı temiz, kalbi nur­ludur.

Çalış. Çalış ki, İslâm ve iman yanında emanet durmaya. Emanet iman taşımadığın belli olursa, namazından hâsıl olacak nur artar. Orucun bereketini bulursun ve Hak’tan çekinme duygun arttığı için uyanık olursun, hatalı işlere kolay yakın olmazsın.

İşte bundandır ki, Allah yolcuları, yüzlerini çevirmeden yırtıcı ve zehirli yaratıklara karıştı, vahşi hayvanlar arasına çekinmeden daldı, yer bitkilerine büründü ve onlara katıldı. Onlar, gün ışığını geceye alâmet saydı. Ay ve yıldızlar, onlara lâmba, gece karanlığı gün oldu.

Boş lafları bırakınız. Dedikodu ile uğraşmayınız. Malınızı boş ye­re harcamayınız.

Ortada mücbir sebep olmadan konuşmayınız. Yakınlarınız, dos­tunuz ve tanıştığınız kimselerle fazla oturmayınız. Sebepsiz yere on­larla olmak bir hevesten ibarettir. Lüzum hâsıl olmadan onlarla ol­mak yalan söyletir ve gıybet ettirir size. İki kişi birleşince hatanın ve gıybetin şartı tamam olur ve iş başlar. Ama yalnız hâlinde bu olmaz. İnsan, yalnız başına kimseyi çekiştiremez, gıybet edemez.

Zaruret olmadan evinizden çıkmayınız. Her biriniz, kendinin ve evinin zarurî ihtiyacını gidermek için çarşıya, pazara çıksın.

Çalış, çalış ki, söze ilk başlayan sen olmayasın. Sözün cevaptan ibaret olsun. Herhangi bir şey sorulduğu zaman sana ve sorana fay­dası varsa cevap ver, aksi hâlde verme.

Allah yolcuları, Yaratan'dan korkarlar. Bütün hâllerde çekin­dikleri şey yapacakları bir hata yüzünden, Hak Teâlâ'nın dargınlığı­na uğramaktır. Onlar, ellerine geçen her şeyi dağıtırlar, kalpleri uçar. İmanlarının bir emanet gibi durması, onları çok korkutur; bu yüzden bütün gayretlerini onun yerleşmesi için harcarlar. O yolcuların hep­si Hak Teâlâ'nın tam yakınlığını bulmuş sanmayınız; onların da için­de ayırmalar olur. Hakk'ın nimetini tam olarak belki binde biri an­cak alabilir. Ve Hak yakınlığına kalplerini dâhil edenler bazı fertler­dir. Pek az kısmı, ilâhî yakınlığa geçmek izni alabilir. O makama gi­ren için artık korku yok sayılır. Onlara Hak sahip olur, ülkelere şah kılar. Onlar velî kul olur. Onların her biri peygamberlere bedel ve hal­kın gözbebeği sayılır.

Hak Teâlâ, o büyük insanları kulların büyüğü, sultanı eyler. Yer­yüzünde bir nâib olarak bırakır. Ve Zât’ına halife kılar. Bu büyüklük, önce seçilen sevgili kullar arasından birkaçına nasip olur. O nasibi alınca, seçmenin seçmesi olurlar. Hak Teâlâ bilgi hazinesinden onla­ra ilim ihsan eder, hikmetiyle konuşturur. Keremi, kerameti ve ver­diği kuvvetle onları konuşturur. Leh ve aleyhlerine olan cümle şeyi onlara öğretir. İman ayağını onların kalbine yerleştirir. İman başla­rına marifet tacını kondurur. Kader onlara hizmet eder. İns, cin ve melekler, onlara kıyam durur. Bütün vukuat önlerine serilir. Her hâ­dise, sırlarına ve kalplerine geçer.

Onların her biri, nefsine hâkimdir. Ve nefsi ülkesine şahtır. On­ların her biri özel tahtına oturur, memleketin idaresine el atar, as­kerlerini yeryüzüne yayar. Bu sayede halkın ıslâhını temin etmeye çalışır. Ve iblisin işlerini bozmaya bakar.

 

* * *

 

Ey cemaat! Allah yolcularının izine uyunuz. Bütün kastınız, yemek, içmek, giymek olmasın. Dünyalık toplamaya koşmayınız. On­lar, bu gibi bayağı işlere önem vermezler. Onların bütün gayesi Al­lah'a kul olabilmektir. Onlar âdet olan birçok şeyi bırakır.

Hakk'ın kapısını arayınız; bulunca orada otağınızı kurunuz. Bu yolda bazı tecrübe yollu belalar gelince kaçmayınız. Hak, sizi onlarla gafletten uyandırmak ister. O'nun, bela, âfet, açlık ve çeşitli hastalık­lar göndermesindeki hikmet, sizi Zât’ından ayırmamak ve gaflet çu­kuruna düşürmemektir.

Yeryüzünde, Hakk'ın arz...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 61. Meclis
« Posted on: 20 Nisan 2024, 02:26:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 61. Meclis rüya tabiri,61. Meclis mekke canlı, 61. Meclis kabe canlı yayın, 61. Meclis Üç boyutlu kuran oku 61. Meclis kuran ı kerim, 61. Meclis peygamber kıssaları,61. Meclis ilitam ders soruları, 61. Meclisönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes