> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İlahi Armağan > 52. Meclis
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 52. Meclis  (Okunma Sayısı 712 defa)
29 Ocak 2011, 16:46:33
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Ocak 2011, 16:46:33 »



52. MECLİS

 

Bu konuşma Cuma sabahı medresede yapıldı.

Konuşma tarihi: Hicrî 10 Ramazan 545, Milâdî 1150.


 

Ey cemaat! Allah'a koşunuz. Halkı, dünyayı ve O'nun zâtından gayri her şeyi bir yana atınız, O'na koşunuz. “Bütün işlerin sonu Allah'a varır.” (eş-Şûrâ, 42/53) âyet-i kerimesini işitmediniz mi?

 

* * *


 

Ey evlat! Halka beka gözü ile bakma. Onların yok olacağını dü­şün; öyle bak. Onlardan fayda ve zarar bekleme. Onları âciz ve zelil olarak bil. Hakk'ı tevhid et. Ve O'na tevekkül eyle.

O'ndan gelen şeyler yüzünden hezeyana kapılma. Dünya ve dün­yada zuhura gelenler Hak'tan gelir. Yaratılmışlar ve onlarda dönüp duranlar, O'nun tecellisi ile oldu. İman sahibinin kalbi, bunların hep­sinden beri durur. Çünkü onları Hak'tan memnun ve vazifelerini ya­pan olarak görür. Hele o iman sahibi, bir de kalbini sebeplerden te­mizlerse, sebeplerin güçlüğüne ve ayal derdine uğradıkta Hak'tan yardım görür; onların sıkıntılı hâllerine dayanmak için kuvvet bulur. İşlerini kendiliğinden görürlerken o kalbini hiçbirine vermez. Yaratan'ına bağlar. O'ndan bir an dahi ayrı olmaz. Hâlinde değişiklik istemez. Çünkü verilen bir hüküm var; o değişmez. Kısmet biçilmiştir, eksilmez, artmaz. Bu yüzden eksilmesini veya artmasını talep etmez. Kısmetinin geç kalmasını ve süratle gelmesini de beklemez. Çünkü o, her şeyin tayin edilmiş bir vakti olduğunu bilir. Bu hâli isteyen kişi­ler, asıl akıl sahibidirler. Artma, eksilme, geç kalma ve er gelme gibi şeyleri dileyenler ise akıldan noksan olanlar; delilerdir.

Allah'tan hoşnut olan kimse, bütün hâlinde O'na uyar; bu uyar­lığı başkalarına yapılan işlerde de gösterir. Allah Teâlâ'dan razı olan anlayışlı olur ve O'nun cümle işlerini sever, ömrünün bir mik­tarı uymaz yolda geçmiş dahi olsa, kalanını O'nunla devam ettirme yolunu arar ve O'nun dilediği yolda geçirerek tüketir.

Hak Teâlâ onun anlatılan hâlini sever ve her şaşırdığı an, “Rabb’in benim” der.

Aynı kelâm tecellisini, Musa (a.s) Peygamber’e de yapmıştı. Peygamber (s.a.v) Efendimiz’e ve Musa (a.s) Peygamber’e bu tecelli açıktan oldu. İrfan sahiplerinin kalbine de manevî cihetten gelir. İr­fan sahibi, o kelâm tecellisini bir rahmet ve lütuf olarak görür. Hak Teâlâ, o yüce tecelliyi Peygamberine açıktan bir iyilik ve mucize ola­rak bahşeylemiştir.

Peygamberlerin mucizesi aşikârdır. Velîlerin kerameti ise çok kere gizli olur. Yâni velîlere gelen manevî hâller iç âlemde belirir. Peygamberlerinki ise açıktan…

Velîler, peygamberlerin manevî vârisleridir. Allah Teâlâ'nın kurduğu yolu korumaya çalışırlar. O dini, insanların ve cin tayfası­nın şeytan tiplerinden saklarlar.

Sen, Allah'a, peygamberlerine ve velîlerine karşı açık cehalet beslemektesin. Bu yüzden sözümüz hoşuna gitmiyor. Allah yolcuları sana ne anlattı? Onların içinde bulunduğu hâli ve onlara aykırı şey­leri kimden öğrendin. Sen Kur'ân-ı Kerîm’i okumaktasın, fakat ne okuduğunu bilmiyorsun. Çalışırsın, fakat tuttuğun işin farkında de­ğilsin. Bulunduğun hâl, yalnız dünyadır, âhiret yok... Hâl böyle iken o büyük zâtlara gürültü ile hücum edersin.

Akıllı ve edepli ol. Sus ve tevbe et. Hak Teâlâ'ya dair sende bir haber yok. Onun peygamberlerinden de bir haberin yok. Evliya hak­kında da bir malûmatın yok. Hak Teâlâ için bilgi ve O'nun yarattık­ları hakkında toplaman gereken malûmattan da sende bir eser yok.

Tevbe ve sükûta sarıl. Ölümü düşün; kendini sırta alınmış kabre doğru yol almakta gör. Bunları düşün ki, bilgiler elde edesin. İşlerim Hak'la göresin ki, O da sana dünya ve âhireti görecek nuru versin.

 

* * *

 

Sözlerime dönünüz ve içtihadınızı ona göre yürütünüz. Geçmişle ilgiyi bırakınız; çünkü o sizi bir heves olarak sarar ve yıkar. Ayrıca geçmişe dayanmak tembellere gerekir. Geçmişin -kaderin- verdiği hüküm bizim aleyhimize değildir. Onu bir yana atalım, vasıtalara iyi sarılalım ve öyle çalışalım. Dedi, diyorum, niçin ve nasıl gibi sözleri bir yana atalım. Allah Teâlâ'nın ilmine girmeliyiz. Bizden çabala­mak. Fiil tecellisini O dilediği gibi yapar. Hak Teâlâ şöyle ferman eder: “O yaptığından sorumlu tutulamaz, ama öbürleri yaptıkları işlerin hesabım vereceklerdir.” (el-Enbiyâ, 21/23)

Bir gün işin sona erer. Hakk'a yakın olursan kalbin sahih olur. Bu hâl senin için dünya ve âhiretin zühdü sayılır. Bundan sonra is­min, Hak yakınlığı kapısına yazılır; hem de nasıl, bilir misin; “Falan oğlu falan, Allah'ın azat ettiği erenlerdendir.” diye...

İşte bu hâl değişmez, artmaz, eksilmez. Bu kere senin hayrat iş­lerin artar, şükrün çoğalır. O'nun önünde tâat ve ibadet yollarım tu­tarsın.

Her şeye rağmen, hâlin ne olursa olsun, korku elini kalbinden çekme. Hakk'ın kudretini âciz bilme ve şu âyetlerin mânasını anla: “Allah dilediğini imha eder ve dilediğini bırakır. Kitabın aslı O'nun katındadır.” (er-Ra’d, 13/39) “O yaptığından sorumlu olamaz; öbürleri sorumludur.” (el-Enbiyâ, 21/23)

Ezelde yazılan yazı üzerinde durma; onu yazan, bozmaya da kadirdir. O ki, bir binayı yapmaya kadirdir, yıkar da...

Daima korku, ümit, çekinme ve tâat üzere ol. Selâmet ayağı ile burayı bırakıp öteye geçinceye kadar böyle kal. Ölüm gelinceye dek korkuyu, tâatı ve kötülere karşı çekinmeyi bırakma. Ölümü iyi geçirip selâmete erdikten sonra korkma, artık değişme ve tebdil hâli olmaz.

Ey cehil nifakı ile sıkışıp kalan adam. Dünyayı arayan, onu kapmak için başını her derde sokan ve durmadan haram yiyen kimse... Kalp nurunu, gönül sefasını ve hikmetli sözler etmeyi nasıl umuyorsun? Zavallı, onlar sana nasip olur mu?

Allah yolcuları zaruret icabı konuşurlar. Uykuları, istiğrak âlemine dalanın hâline benzer. Yemeklerini de bir hasta gibi yerler, kitabın hükmü, sona erinceye dek böyle giderler. Hak Teâlâ'nın meleklere dair buyurduğu şu âyet-i kerimenin hükmü, sanki o büyükler için de caridir: “Allah'ın emrine karşı gelmezler, emrolunduklarını yaparlar.” (et-Tahrîm, 66/6)

Onlar meleklere benzerler. Hayır, onlardan daha üstündürler, melekler onların hizmetçisi gibidir. Dünya ve âhirette, onların içinde oturduğu köşkü melekler taşır.

 

* * *

 

Ey cemaat! Sözlerim hâlinizi değiştirmiyorsa inanarak ve doğruluğuna kani olarak dinleyiniz. Sözlerimin kalbe bir yüzü vardır; kal­enizi ve sırrınızı o yüze vererek dinleyiniz. Kalbinizle dinlenen sözlerim içinizi ve dışınızı rahata erdirir. Nefsin ve kötü arzunun saltanatını kırar. Şehvet ateşinizi söndürür. Sizin için şehvetin en kötü­sü odur ki: Dünyayı size sevdire; fakir hâli için öfke duyura ve böylece helak çukuruna düşüre...

Bazı büyükler şöyle der: “Takvanın (kötülükten sakınmanın) doğrusu odur ki: Kalbinde ne varsa, hepsini bir açık tabağa kovasın; böylece bütün pazarı gezesin, içinde seni utandıran şey bulunmaya...”

Ey cahil, neyle yetinmektesin? Hâlbuki ittikâ sahibi de değilsin. Sana: “Allah'tan kork” dense kızarsın.

Hak söylense işitir, fakat tembelce davranırsın. Yaptığın bir kö­tülük hatırlatılırca kinin kabarır, öfken açılır. Hz. Ömer (r.a) şöyle buyurur: “Bir kimse Allah'tan korku üzere olursa, onun kini kabarmaz.”

Hak Teâlâ, peygamberlerine indirdiği bazı kitaplarda şöyle bu­yurdu: “Bana itaat ettiğiniz süre sizi severim; karşı gelmeye başladı­nız mı sevmem.”

Hak Teâlâ'nın sizi sevmesi, size ihtiyacı olduğu için değil, size rahmeti icabıdır. O seni seviyorsa, senin için seviyor; kendisi için de­ğil. Tâat üzere olmanı sever, çünkü faydası sana... Sana gereken seni senin için sevenle olmak, kendisi için sevenden de uzak durmak...

İman sahibi, Mevlâ'sını hatırlar ve her şeyi unutur. Bu hatırlama dolayısıyla yakınlık bulur, O'nunla yaşar, hayatı O'nunla devam eder. Tevekkülü sahih olur; dünya ve âhiretin darlığı için O'na sığı­nır. O da yeterlik sıfatı ile tecelli eder.

İman sahibinin tevekkülü sahih -tevhid hâli tam- olursa Hak Teâlâ, İbrahim Peygamber’e yaptığı iyiliği ona da yapar. O kula, mâ­nasını, hâlini, hattâ lâkabını verir. Varlığı taamından yedirir, zâtından şarap içirir. Kendi evinde o kulunu iskân ettirir. Sakın burada, aynı makama çıkar mânasını almayasın. Hâl böyle olunca, mâna cihetiyle İbrahim Peygamber’e nispeti doğru olur. Tabiî bu hâli dış cep­hesi ile beklemek caiz olmaz; manevî bir hâldir, eren bilir.

 

* * *

 

Utanmaz mısın, hırsın seni yükledi öyle bir hâle getirdi ki, za­limlere hizmet etmekte ve haram yemektesin. Ne zamana kadar ha­ram yiyecek ve şahlara (!) hizmet edeceksin. Hizmet etmekte oldu­ğun kimselerin yakında saltanatı yıkılacak. Ve sen, Hakk'ın hizme­tine ister istemez gireceksin. O'nun mülkü devamlıdır. Sonu yoktur.

Akıllı ol. Dünyanın azıyla yetin; âhiretin çok şeyi gelinceye dek az dünyalıkla yetinmeyi elden bırakma. Böyle olursan yediklerini ye­terlik duygusu içinde alırsın. Kısmetini, dünyada dünyanın eli ile ve tabiat, hevâ, şeytan, avam, halk ve sultanlarla değil, yüce Mevlâ'nın kapısında durarak, O'nun kudret ve fiil tecellisi, O'nun zâtı ile alır yersin.

Dünyalığı alıp yediğin zaman kalbin Rabb'inin kapısında olursa, melekler ve peygamberlerin ruhları etrafında olur. Bir grup Hak'la yer, diğeri maddiyata düşkün... Bu iki grup arasında ne azîm fark var.

Allah yolcuları akıldan ibarettir; onlar şöyle der: “Biz dünyalığımızı, ne sokakta, ne de evimizde yeriz; ancak O'nun katında, yani Hakk'ın indinde yeriz.”

Zâhidler yemeklerini cennette yer, arifler O'nun katında... Hâlbuki onlar dünyada dururlar. Muhabbet ehli, ne dünyada yer, ne de âhirette...[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 52. Meclis
« Posted on: 20 Nisan 2024, 13:32:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 52. Meclis rüya tabiri,52. Meclis mekke canlı, 52. Meclis kabe canlı yayın, 52. Meclis Üç boyutlu kuran oku 52. Meclis kuran ı kerim, 52. Meclis peygamber kıssaları,52. Meclis ilitam ders soruları, 52. Meclisönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes