> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İlahi Armağan > 38. Meclis
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 38. Meclis  (Okunma Sayısı 892 defa)
30 Ocak 2011, 10:28:35
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 30 Ocak 2011, 10:28:35 »



38. MECLİS

 

Bu konuşma Pazar sabahı Ribât’ta yapıldı.

Konuşma tarihi: Hicrî 7 Recep 545, Milâdî 1150.


 

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur:

“Şeytanın boynunu, (Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah'ın rasûlüdür) kelâmı ile kırınız. Sizden biri, nasıl düşma­nına seri şekilde vurarak yahut fazla yükü boynuna takarak belini bükerse, şeytan da bu ulvî kelâm karşısında öyle susar ve siner.”

 

* * *

 

Ey cemaat! İçinize sinen manevî şeytanın boynunu, kelime-i tev­hidi ihlâsla söyleyerek kırınız. Mücerred kelime ile yetinmeyiniz. Tevhid kelimesi şeytanı yakar; fakat onu tam söyleyebilmek mesele. O büyük kelâm, iman sahiplerine nur, şeytan tayfasına ateş olur. Kalbinde binlerce ilâh yattığı hâlde nasıl: “Yalnız ilâh olarak Allah vardır.” diyebilirsin?

Her dayandığın ve güvendiğin nesne senin putundur. Kalbin şirkle dolu olduğu hâlde dilden tevhid getirmen sana fayda vermez. Kalbin pis olduktan sonra kalıbın temiz olması, ruh temizliğine yet­mez.

İman sahibi, şeytanı sindirir. Şirk ehlini de şeytan ürkütür.

İhlâs bütün sözlerin özüdür. Kabuk yalnız ateşte yanar. İhlâsa sahib ol. Tevhid ilminin özüne er.

Sözlerimi iyi dinle ve onlarla amel et. Ağzımdan çıkan her söz, hırs ateşini söndürür. Nefsin saltanatını yıkar. Sözümün dinlendiği her yuvada tabiat ateşi yanmaz. Tabiat ateşinin yandığı yerde ne din, ne iman kalır. Sözlerim bırakılıp nefsin ve şeytanın havası es­tikçe din gider, iman kaybolur ve ikan yok olur.

Yapmacık işlerin peşinde koşanların sözünü dinleme. Oyuncak ve düzme şeylere düşenlerin peşine takılma. Çünkü insan tabiatı, düzme şeylere heves duyar. İçi bozuk kişilerin sözü tatsız hamur gi­bidir; yiyenin midesini fesada uğratır.

İlim, şahsiyet sahiplerinin ağzından dinlenir. Şahsiyet sahipleri, Hak yoluna baş koyan kimselerdir. Onlar ittika sahibidirler. Kötü iş­leri onlar bırakır. İrfan sahibi onlar olur. İhlâsı ve ihlâslı ameli on­lar yapabilir.

Takva hâlinden gayri şeyler boş hevesten ibarettir. Velayet hâli dünyada ve âhirette, muttaki kimselere hastır. Hem temel, hem de bina onlar için yapılır. Allah Teâlâ, ittika sahibi kullarını sever. İh­san sahibi ve sabırlı kimseleri sever. İyi hatıralara sahib olan onları bulur, seversin. Her zaman onların arkadaşlığını ararsın. İyi hatıra, kalb marifet nuru ile parladıktan sonra gelmeye başlar.

Marifet sahibi olmadıktan sonra hatıralarına aldanma. Bir ha­tıra ki, sana hayrı ve şerri göstermiyor, o sağlam değildir.

Gözlerini harama açma. Kötü şeylere nefsini itme, tut. Varlığına helâl yedirmeyi alıştır, iç âleminden de Hakk'ı murakabe etmeye ça­lış. Dış hâlini Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in özüne uydurmaya gay­ret et. Bunlar yapılırsa, içinden sana iyiliği hatırlatacak kuvvet ve­rilir. İrfanın tam olur. Asıl beslemeye ve büyütmeye değen, kalb ve akıldır. Nefis ve tabiî arzu büyütülmeye değmez.

 

* * *

 

Ey evlat! Bilgi sahibi ol. İhlâs yoluna koyul. Nifak tuzağından ve içi bozuk olma durumundan bunlarla kurtulabilirsin. Bilgiyi yal­nız Allah için İste. Dünya için ve halkın sana yönelmesi için isteme.

Allah için tahsil edilen bilgi, yasak ve emir karşısında insana bir heybet verir. Yasakları yapmaktan kaçınırsın, emri yaparken de tam olup olmadığım düşünerek üzülürsün. İlmi Allah için tahsil edi­yorsan, daima O’nun varlığını gözetiyorsan, nefsini onun önüne serebilirsin.

İlmin sahibi olursan halka tevazu gösterirsin. Bu hâlinle onlar­dan bir talepte de bulunamazsın. Onların malı ve mülkü seni ilgilen­dirmez. Allah yolunda doğruluğunu gösterirsin. Başkaları için doğ­ruluk yapamazsın. Hak yolu bırakıp başkası için doğruluk yapmak, Hakk'a karşı düşmanlık sayılır.

Hakk'ın zâtından gayri şeylerin önünde durmak, yokluğu gözet­mektir. Hak Teâlâ'dan gayri kimselerden bir talepte bulunmak, mahrumiyetin ta kendisidir. İlmin gerektirdiği bazı sıkıntılı durum olur. Onlara sabırla karşı koyman gerekir. İlmin bir nimettir, ona şükretmen yerinde olur.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “İlim ikiye ayrılmıştır. Biri sabır, öbürü de şükürdür.”

Güçlüğe sabredemiyor, iyiliğe şükür yolunu tutmuyorsan, iman sahibi olabilmene imkân yoktur. İslâm dininin özü, ilâhî emir ve hükme boyun eğmedir. Bunu yapmaya gücün yetmezse, imana sahip olman kolay olmaz.

Allah'ım, kalbimize, sana güvenmesi için tevekkül yolunu göster. Sana itâat etmek ve ibadet etmekle ruhumuza canlılık ver. Emirleri­ne uymak ve seni tevhid etmekle kalbimize dirilik ver.

Kalbinde tevhid ve tevekkülü yaşatan büyük insanlar olmasa bu hayatın ne önemi olur ki? Yeryüzünü onlar tutar. Onlar olmasaydı, helak olurdunuz. Hak Teâlâ onların duası bereketiyle azabı kaldırır. Peygamberlik surette kalkmıştır; fakat manada devam etmektedir. Bu devamı o büyük zevat yürütür. Peygamberliğin manevî bayrağını onlar taşımamış olsalardı bu âlemin kıymeti olmazdı. Her şey söner, kül olurdu. Her devirde o yüce ruhâniyet bayrağını taşıyan kırk kadar zat bulunur. Onlar arasında öyleleri vardır ki, kalpleri Peygamber (s.a.v)’in ruhaniyeti iledir. Onların bir kısmı ilâhî tecellilerin ve yeni bir dinle gelen peygamberlerin halifesidir. Dini meseleleri inceler onlardan ahkâm çıkarırlar. Üstattan kalan halife makamı onlara hastır. Bu duruma işaret eden Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “İlâhî bilgi sahipleri Peygamber varisleridir.”

Onlar her bakımdan peygamberlere varistir. İlim tahsil eder, ezberlerine alırlar. Sözde ve işte Peygamber’e varis olduklarını gösterirler. Söz amelsiz olunca hiçbir şeye yararlı değildir. Senetsiz iddia hiçbir karşılık getiremez. Amel olmadan lütuf ummak da boş ümit gibidir.

 
* * *

 

Ey evlat herhangi bir hâle sahip olmak için Kitap ve Sünnet’e devam etmek lazımdır. Onlarla amel etmedikten sonra iş yoktur. Çıkmaza girilmiştir. Ayrıca yapılan işle ihlâs sahibi olmak da gereklidir.

İlim sahibi olarak geçinen kimselerinizi cahil görmekteyim. Zühd ve takva sahibi gözüken kimseleriniz ise dünyalık peşindedirler. İnsanlara ve fani varlıklara güvenen kimse zahit olamaz. Allah’tan gayri fani kimselere dayanmak, O’nun yüce varlığını unutmak lanet getirir. Bu durumu en güzel anlatan Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in şu yüce kelamıdır: “Melundur, melundur, kendi gibi bir yaratığa dayanan kimse melun -Allah’ın rahmetinden uzak-tır.”

Yine buyurur: “Bir fani kişiye dayanarak azizlik satan zelil olur.”

Yazık ne kadar anlayışın kıt! Anlattığımız şeyleri yapmayı adeta kendine bir suç saymaktasın. Kulları kalbine almazsan Hak’la olursun. O nurunu sana verirse lehinde ve aleyhinde olacak şeyleri bilirsin. Sana yarayanı ve başkaları için olan şeyleri öğrenir geçersin.

Sana Hak kapısında sebat etmek gerek. Bütün sebepleri kalbinden atmalısın. Her varlığın sahibi olan Hakk’ı bilmelisin, bunları yaparsan dünyanın ve âhiretin şimdi ve sonra hayrını görürsün. Bu öyle bir iştir ki halkı ve onlara gösterişi kalbinde besledikçe bulamazsın. Zât-ı İlâhî’den gayri şeylerin zerresi kalbinde kalsa yine bu yolu ikmal etmen kabil değildir. Sonra bir şey daha var ki o da sabırdır. Sabrın yoksa bu yola girmiş sayılmazsın. Sonra iman sermayesini de yitirmiş sayılırsın. Birçok bakımdan imanın gelişmesini sabır sağlar. Peygamber (s.a.v) Efendimiz: “İman için sabır, vücut için baş gibidir.” buyururken anlatmaya çalıştığımız hâli daha güzel anlatmıştır.

Sabrın manası, hâlini kimseye kesmemek ve sebeplere bağlanıp belanın kalkmasını onlardan beklememektir. Herhangi bir darlığı kötü görmemek, sabırlı kişinin işidir. Ve onun hemen gitmesini bek­lemek sabrı olmayanın kârıdır. Sabırlı iman sahibi, ne belâyı kötü görür, ne de hemen darlığın kalkmasını ister. O her şeyin bir vakti ve zamanı olduğuna inanır.

Bir kul, düştüğü darlık ve sıkıntı hâlinde arzusu bulunmadığı için sabır yolunu tutarsa, kötü hâllere kendini itmezse, karanlık yol­lara çıra ile girerse, bu çıra ile onun darlığı genişliğe çevrilir. Hata karanlığını ibadet lambası aydınlatır; el emeği ile çalışıp yemek, rızık yollarına ışık tutar. Bu vesile ile rahmet nazarı o kula gelir. Dün­yalık ve öbür âlem için nasibi ummadığı yollardan verilir. Bu mev­zuda şu âyet-i kerimeyi zikretmek yerinde olur: “Bir kimse hatalardan sakınırsa Allah Teâlâ onu darlıktan genişliğe çıkarır. Ummadığı yerden rızkını gönderir.” (et-Talâk, 65/3)

Sen bir kan almakla hastaları iyi edene benziyorsun. Başkaları­nın hastalığını çıkarıyorsun. Fakat senin hastalığın, içinde saklı ka­lıyor. Sende, öyle feci hastalıklar var ki, hiç aldırış ettiğin yok.

Zahirdeki bilgin artıyor, iç bilgin zayıflıyor. Dışın bilgili, ama kalbin cehalet yuvası! Hâlbuki Tevrat'ta: “İlmi artanın korkusu da artar.” kelâmı derin manalar ifade eder.

Bu korkuyu Kur'ân-ı Kerîm şöyle ifade eder: “Allah'tan ancak âlim kulları korkar.” (el-Fâtır, 35/28)

Kullara karşı engin gönüllü olmak, yaptığı hatalar için ilâhî aza­bın inmesinden korkmak, ilim sahibinin işidir. Bu duyguya sahip olacak kadar bilgin yoksa hemen öğrenmeye koyul. Amelin, ilmin, ihlâsın, edebin yoksa ve büyük insanlara karşı iyi düşünceye sahip değilsen, anlattığımız hâllere neyinle erebilirsin? Bütün gayretin, dünya malı toplamaktan ve onun geçici metaına göz dikmekten iba­rettir. Yakında seninle o sevdiğin şeyler arasına duvarlar gelecektir.

Seninle büyük insanların yaptığı işler arasında uçurumlar ka­dar fark var. Onların tek gayesi vardır; o da Hak Teâlâ'yı öz varlık­larına yakın bilmek ve ona göre iş tutmak. Dışlarını temiz tuttuk­ları gibi içlerini de temiz tutarlar. Anlattı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 38. Meclis
« Posted on: 26 Nisan 2024, 23:04:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 38. Meclis rüya tabiri,38. Meclis mekke canlı, 38. Meclis kabe canlı yayın, 38. Meclis Üç boyutlu kuran oku 38. Meclis kuran ı kerim, 38. Meclis peygamber kıssaları,38. Meclis ilitam ders soruları, 38. Meclisönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes