> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi  (Okunma Sayısı 655 defa)
13 Ocak 2010, 18:59:14
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Ocak 2010, 18:59:14 »



Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi

Kalpleri murakabe eden âlimler, kalbin sıfat ve acaipliklerine bakan müdekkikler bu meselede beş gruba ayrılmışlardır:

1.Bir grup şöyle dedi: Vesvese Allah´ın zikriyle kesilir. Çünkü

Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur.


Allah anıldığı zaman şeytan tahannüs eder.81 Tahannüs susmak demektir. Sanki şeytan susar!

2.
Diğer bir grup ´Vesvese tamamen yok olmaz. Ancak kalpte tesiri olmaksızın cereyan eder. Çünkü kalp Allah´ın zikriyle kaplandığı zaman, vesvese ile müteessir olup etkilenmekten perdelenir. Tıpkı kendi himmet ve maksadıyla meşgul olan bir kimse
gibi... Zira bu kimse bazen konuşur, fakat ne konuştuğu anlaşılmaz. Her ne kadar onun kulağından bir ses geçiyorsa da´ demişlerdir.

3.Başka bir grup dedi ki: ´Vesvese yok olmaz. Eseri de ortadan kalkmaz. Fakat kalbe galebe çalması mümkün olmaz. Sanki uzaktan ve zayıf bir şekilde kalbe vesvese gelir´.

4.Diğer bir grup dedi ki: ´Vesvese, zikir anında bir anda yok olur. Diğer bir anda zikir yok olur, vesvese ile zikrin yok oluşları yakın aralıklarla birbirlerini takip edişleri yakın olduğu için âdeta yarışma halinde oldukları zannedilir. Bu tıpkı yüzeyinde çeşitli noktalar olan bir küre gibidir. Sen o küreyi süratle çevirdiğin zaman o noktaları süratle gezer görürsün ki onlar hareketten ötürü birbirlerine bitişmişlerdir´. Bu grup şeytanın zikir anında sustuğunu bildiren hadîsle istidlal etmişlerdir. Oysa biz, zikirle beraber vesveseyi aynı zamanda müşahede ederiz. Bu bakımdan bunun çıkar tarafı bundan başkası değildir.

5.
Diğer bir grup dedi ki: ´Vesvese ile zikir, daimi bir şekilde,kalpte sonu gelmeyen bir yarışma halindedirler. Nasıl insanoğlu bazen aynı halde iki gözü ile iki şeyi görüyorsa, öylece kalbi de aynı

halde iki şeyin cereyan merkezi olur´. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Her kulun dört gözü vardır ikisi başındadır. Onlarla dünyasının işlerini görür. İki gözü de kalbindedir. Onlarla dininin işlerini görür.82

Hâris el-Muhâsibî de bu görüşü tercih etmiştir. Bize göre sıhhatli fetva şudur: Bu görüşlerin hepsi de doğrudur. Fakat vesvesenin bütün sınıflarını kapsamaktan uzaktırlar. Bu görüş sa-hiplerinin her biri vesvesenin bir sınıfına bakıp ondan haber vermiştir. Oysa vesvese birkaç sınıftan ibarettir:

Bir


Birincisi, vesvesenin, hak sûretinde gelmesidir. Zira şeytan bazen hak sûretinde gelerek insanoğluna der ki: ´Lezzetlerle nimetlenmeyi terkediyorsun, oysa hayat uzundur. Hayat boyunca lezzetleri terketmek büyük bir elemdir´. İşte bu vesvese ânında insanoğlu Allah´ın büyük hakkını, büyük sevap ve cezasını hatırladığı ve nefsine ´şehvetleri bırakmak zordur ama ateşe sabretmek bundan daha zordur ve bunlardan muhakkak birisini yapmak lâzımdır´ dediği zaman şeytanın vesvesesi yok olur. Yine kul, Allah´ın va´dini ve vaîdini hatırladığı, imanını ve yakînini yenilediği zaman, şeytan susar ve geri kaçar. Zira şeytan ona ´günahları işlemek hususunda sabretmekten ateş daha kolaydır´ ve ´Günah insanı ateşe götürmez´ diyemez. Çünkü kişinin Allah´ın kitabına iman etmesi, şeytanın böyle söylemesine kulak vermemeyi gerektirir. Böylece vesvese ortadan kalkar. Yine şeytan kişinin amellerini beğenmekle de kişiye vesvese vererek der ki: ´Senin Allah´ı tanıdığın gibi hangi kul Allah´ı tanır? O´na ibâdet ettiğin gibi hangi kul ibâdet eder? Bu bakımdan Allah nezdindeki makamın çok büyüktür!´ Böyle bir vesvese ânında kul, marifetinin, kalbinin ve amellerinde kullandığı âzâlarının ve ilminin Allah Teâlâ´nın yarattığı şeyler olduğunu hatırlar, bunu hatırladığı zaman artık bunlarla mağrur olması düşünülemez. Böylece şeytan susar. Çünkü şeytanın ona ´Bunlar Allah´tan değildir´ deme imkânı yoktur. Çünkü böyle dediği takdirde, kulun marifet ve imanı onu şiddetle reddeder, işte bu da vesvesenin diğer bir çeşididir. Mârifet ve iman nûruyla gören ariflerden bu vesvese tamamen ke-silir.

İki

İkincisi, vesvesenin heyecan ve şehvetin tahrikinden gelmesi-dir. Bu tür vesvese kulun yakînen günah olduğunu bildiği ve zann-ı galib ile günah olduğunu zannettiği kısımlara ayrılır. Eğer yakî-nen günah olduğunu biliyorsa, şeytan şehvetin tahrikine tesir eden heyecanı veremez. Fakat heyecan vermekten tamamen uzaklaşmaz. Eğer günah olduğunu zan ile biliyorsa, bu takdirde bazen müessir olarak kalır, öyle ki onu defetmekte mücâhede et-meye insanoğlu mecbur kalır. Bu bakımdan vesvese mevcuttur. Fakat galebe çalacak vaziyete gelmeden defedilir.

Üç


Üçüncüsü, vesvesenin mücerred hâtırat ve insanoğlunda galip olan hallerin hatırlanmasından olmasıdır. Mesela; namazda namazın dışında birşey düşünmekten gelmesidir. Bu bakımdan kişi zikre yöneldiği zaman bu vesvesenin bir an gidip, başka bir an geri gelmesi, yine gidip yine gelmesi tasavvur edilebilir. Böylece zikir ile vesvese birbirini takip eder ve ikisinin yarışmaları da düşünülebilir. Hatta insanın anlayışı okunanın mânâsını anlamasıyla o hâtıratı birden kapsaması sanki bunların herbiri kalbin başka bir yerinde imiş gibi düşünülebilir. Kalbe gelmeksizin tamamen bu vesvesenin kaldırılması cidden uzak bir ihtimaldir. Fakat muhal değildir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur.

Kim iki rek´at namaz kılıp, o iki rek´at namaz esnasında kalbine dünyanın hiçbir işi gelmez ve vesvese yapmazsa, o kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.83

Eğer vesvesenin tamamının ortadan kaldırılması düşünülmeseydi, Hz. Peygamber böyle dermiydi? Ancak vesvesenin tamamen ortadan kalkması, Allah´ın sevgisinin galip gelip aklını kaybetmiş bir kimse gibi olan insan hakkında düşünülebilir. Zira biz kalbi bir düşman ile meşgul olan kimseleri görüyoruz ki düşmanıyla nasıl mücadele edeceği hususunda uzun bir tefekküre dalmaktadır. Öyle ki düşmamyla yapacağı mücadeleden başka onun kalbine birşey gelmemektedir. Muhabbete dalan bir kimse de böyledir. Bazen kalbiyle mahbubunun muhaveresine dalar. Onun düşüncesiyle gark olur. Öyle ki sevdiğiyle konuşmaktan başka onun kalbine birşey gelmez. Eğer başkası kendisiyle konuşursa dinlemez, önünden başkası geçerse sanki onu görmez. Bir düşmanın korkusu bu derece düşündürürse, mal ve rütbeye karşı harislik ânında böyle bir dalış muhal değil ise, acaba ateş korkusundan, cennete olan iştiyaktan ötürü böyle bir derece neden düşünülmesin? Fakat bu derece, Allah´a ve son güne iman etmek (çoğu insanlarda) zayıf olduğu için pek nadir görülen bir derecedir.
Sen bu kısımları ve vesvesenin bu sınıflarını güzelce düşündüğün zaman bileceksin ki, daha önce beyan ettiğimiz mezhep ve meşreplerin herbirinin bir yönü vardır. Fakat bu hususî bir yere aittir. Kısacası bir anda veya. bir saatte şeytandan kurtulmak uzak bir ihtimal değildir. Fakat ömür boyu şeytandan kurtulmak cidden uzak bir ihtimaldir ve varlık âleminde muhaldir. Eğer herhangi bir şahıs hâtırat ve rağbeti tahrik etmekten ötürü meydana gelen şeytanın vesveselerinden kurtulmuş olsaydı mutlaka Hz. Peygamber (s.a) kurtulurdu. Oysa rivayet ediliyor ki, Hz. Peygamber namazın içinde sırtındaki elbisenin nişanlarına baktı. Selâm verdiği zaman, o elbiseyi sırtından çıkarıp attı ve şöyle dedi: ´Bu elbise beni namazda meşgul etti´ ve devamla şunları söyledi:

Bunu Ebu Cehm´e götürün. Bana Ebu Cehm´in enbicaniye´sini (bir nevi elbise) getirin´. 84

Yine Hz. Peygamber´in parmağında bir altın yüzük bulunuyordu. Minberde hutbe okurken o altın yüzüğe baktı. Sonra onu çıkarıp attı ve dedi ki: ´Bir ona, bir de size bakıyorum´. Hz. Peygamber´in böyle yapması, şeytanın vesvesesinden ileri geliyordu. Şeytan bakışın lezzetini altın yüzüğe ve elbisenin nişanına tahrik etmek sûretiyle bu vesveseyi yaptırıyordu. Bu hâdise, altın haram edilmezden önce olmuştur ve bunun içinde Hz. Peygamber, önce yüzüğü parmağına takmış, sonra da çıkarıp atmıştır. Bu bakımdan dünya malından gelen vesvese, ancak onu atmakla, ondan ayrılmakla sona erer. Kişi ihtiyacından fazla bir şeyi mülk edindikçe -velev ki bir dinar olsun- şeytan onu namazında o dinar hakkında düşünmeye sevkederek vesveseden boş bırakmaz. ´O dinarı nasıl harcayacağı, kimse onu görmesin diye onu nasıl gizleyeceği veya onu gösterip de başkasına karşı onunla nasıl övü-neceği´ gibi vesveseler onun yakasını bırakmaz! Bu bakımdan tırnağını dünyaya batıran ve bununla beraber şeytanın hilelerinden kurtulmak isteyen bir kimse, âdeta tepeden tırnağına kadar bala dalmış, sonra sivrisineklerin gelip bedenine konmayacağını sanmış bir kimse gibi olur, bu ise muhaldir. O halde dünya şeytanın vesvesesi için büyük bir kapıdır ve vesvesenin bir tek kapısı yoktur, aksine birçok kapısı vardır.

Hükemadan birisi şöyle demiştir: ´
Şeytan günahlar yönünden Âdemoğlu´na başvurur. Eğer Ademoğlu bu yönden kendisine itaat etmezse, nasihat yönünden ona gelir, onu bir bid´ate götürünceye kadar devam eder. Eğer burada da âdemoğlu şeytana itaat etmezse, bu sefer şeytan kendisine sakınma ve takva yönünden şiddete başvurmayı emreder. Öyle ki insanoğlu haram olmayan şeyleri bile haram bilir, eğer burada da şeytana itaat etmezse şeytan onu abdest ve namazından şüpheye düşürür. Öyle ki, vesveseli kimse ilmin dairesinden çıkar, eğer burada da şeytana itaat etmezse, bu sefer şeytan kendisine iyi amellerini hafif gösterir. Hatta insanlar onu sabırlı ve iffetli olarak görürler. Kalpleri ona meyleder. Bu sefer o da nefsine mağrur olur ve böylece he...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi
« Posted on: 27 Nisan 2024, 03:41:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi rüya tabiri,Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi mekke canlı, Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi kabe canlı yayın, Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi Üç boyutlu kuran oku Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi kuran ı kerim, Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi peygamber kıssaları,Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesi ilitam ders soruları, Zikir Anında Vesveselerin Tamamen Yok Olup-Olmayacağı Meselesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes