> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Uzun emel
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uzun emel  (Okunma Sayısı 1274 defa)
25 Ocak 2010, 15:29:13
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 25 Ocak 2010, 15:29:13 »



Uzun Emel ile Kısa Emel Hususunda İnsanların Durumları
Bu hususta insanlar değişik durumdadırlar. Onlardan kimi vardır ki dünyada baki kalmayı umar ve daima bunu ister.
Her biri bin yıl yaşatılmayı ister. (Bakara/96)
Onlardan kimi de pîr-i fani oluncaya kadar yaşamayı ister. Pîr-i fani olmak kişinin gördüğü ömrün en uzağına varmak demektir. Bu, dünyayı çok seven bir kimsedir.

Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
İhtiyar, dünya sevgisinde gençtir velev ki ihtiyarlıktan ötürü onun göğüs kemikleri birbirine geçmiş olsun! Ancak Allah´tan korkanlar bu hükmün dışındadır. Onlar da pek azdır!
Onlardan bir kısmı da bir sene yaşamayı ümit eder. Bir senenin ötesinin tedbiriyle meşgul olmaz. Gelecek senede nefsi için varlık takdir etmez. Bu kimse yazda kış için tedbir alır, kışta da yaz için! Bu bakımdan bir sene kendisine yetecek miktarı derlediğinde ibadetle meşgul olur.

Onlardan bir kısmı da yaz veya kış müddetini ümit eder. Yaz devresinde kış elbisesini, kış devresinde de yaz elbisesini tedarik etmez. Bir kısmın ümidi de bir gün bir gecedir. O içinde bulunduğu gün için hazırlanır, yarın için hazırlanmaz!

Hz. İsa (a.s) şöyle demiştir: ´Yarının rızkı için boşuna kederlenmeyin! Eğer yarın ecelinizden ise, onda rızkınız ecellerinizle beraber gelecektir. Eğer ecellerinizden değilse, başkasının eceli için ihtimam göstermeyin!´ Onlardan bir kısmının emeli de bir saati geçmez.

Nitekim, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Ey Abdullah, sabahladığında akşamlayacağını, akşamladığında da sabahlayacağını düşünüp nefsine ümit verme!33

Onlardan başka bir grup vardır ki bir saat sonraya kalmayı bile düşünmez. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) biraz ilerideki suya gitmeden teyemmüm ederek şöyle demiştir:  ´Suya yetişeceğimi nerden bileyim?´

Onlardan bir kısmı da vardır ki ölüm gözlerinin önünde olur. Neredeyse gırtlağına sarıldığı halde hâlâ ölümü bekler. Bu insan öyle bir kimsedir ki hatır isteyen bir kimsenin namazı gibi namaz kılar.

Onun hakkında Muaz b. Cebel´den (r.a) nakledilen şu  hadîs-i şerîf vârid olmuştur: Hz. Peygamber, Muaz´a imanın hakikatini sorduğunda cevap olarak şöyle demiştir: ´Her attığım adımın arkasından ikinci adımı atamayacağımı zannediyorum´.

Nitekim Esved´den nakledildiği gibi, o geceleyin namaz kıldığında sağma soluna bakardı. Biri ´Bu bakış nedir?´ diye sorunca, cevap olarak, dedi ki: ´Ölüm meleğinin hangi cepheden bana geleceğine bakıyorum!´

İşte bütün bunlar, insanların değişik durumlarıdır. Bunların her biri için Allah katında dereceler vardır. Emeli bir ay olan bir kimse, emeli bir ay bir gün olan kimse gibi değildir. Allah katında, derece bakımından, bunların arasında fark vardır. Çünkü Allah Teâlâ zerre kadar zulmetmez. Kim zerre miktarı hayır işlerse onun mükafatını görecektir! Sonra emelin kısaltılmasının tesiri, acele sâlih amele yönelmekle kendini gösterir. Her insan emelinin kısa olduğunu iddia eder. Oysa yalancıdır. Bu ancak amellerle belli olur; zira insan bazen öyle şeylere ehemmiyet verir ki çoğu kez onlara ancak senede bir muhtaç olur. Bu ihtimam, uzun emelli oluşuna delâlet eder.

Tevfîk ´in alâmeti, ölümün gözönünde olması ve bir saat dahi ölümden gafil bulunulmamasıdır. Bu bakımdan insan her an ölüme hazırlıklı olmalıdır. Eğer akşama kadar yaşarsa, Allah Teâlâ´ya, Allah´a itaat üzere akşamladığı için şükretmelidir, gününü zayi etmediğinden dolayı sevinmelidir. O günden nasibini aldığı ve Allah katında nefsi için onu azık edindiği için sevinmelidir. Sonra sabaha kadar yine aynı şekilde devam etmelidir. Bu durum kalbi yarın ve yarında olacaklardan boşalmış bir kimse için kolaydır. Böyle biri öldüğünde saîd olup ganimet sahibi olur. Yaşadığında ölüme hazırlanmanın güzelliği ve münâcatın lezzetiyle sevinir. Bu bakımdan ölüm bunun için saadet, yaşamak da amel bakımından artıştır.

Öyleyse ey miskin insan! Ölüm senin kalbinde olsun; zira akıntı seni şiddetle sürükleyip götürür. Oysa sen nefsinden gafilsin. Belki de sen menzile yaklaşmış, mesafeyi zafere ulaşmak, ancak sana ganimet olarak verilmiş olan her nefesinde amel yapmana bağlıdır.

33) Daha önce geçmişti.

 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uzun emel
« Posted on: 19 Nisan 2024, 05:11:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uzun emel rüya tabiri,Uzun emel mekke canlı, Uzun emel kabe canlı yayın, Uzun emel Üç boyutlu kuran oku Uzun emel kuran ı kerim, Uzun emel peygamber kıssaları,Uzun emel ilitam ders soruları, Uzun emel önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes