> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Tevbe´nin kısımları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tevbe´nin kısımları  (Okunma Sayısı 691 defa)
20 Ocak 2010, 14:31:30
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Ocak 2010, 14:31:30 »



Tevbe´nin Devamında Kulların Kısımları
Tevbe edenler, dört tabakaya ayrılırlar:
Birinci Tabaka

Birinci tabaka, âsi bir kimsenin tevbe etmesi, ömrünün sonuna kadar, tevbesinde dosdoğru kalmasıdır. Böylece âsi, kusurlarım telâfi eder. Nefsi ikinci bir defa günaha dönmeyi tasarlamaz. Ancak âdetlerde, beşerin kurtulmadığı hatalar bu hükmün dışındadır.

Evet, beşer peygamberlik mertebesinde olmadıkça bu hatalardan kurtulamaz. İşte tevbe üzerinde istikamet bu demektir. Tevbe´nin sahibi, hayırları elde eden, günahları hasenelerle değiştiren bir kimsedir. Bu tevbeye tevbeyi nasûh denir. Bu nefse nefs?i mutma
inne denir. Öyle bir nefs-i mutmainne ki rabbinden razıdır ve rabbinin katına rızasına mazhar olduğu halde dönüş yapar.

Bunlar o kimselerdir ki Hz. Peygamberin şu hadîs-i şerîfiyle onlara işaret vardır:

Allah´ın zikriyle âdeta mest olan müteferridler herkesi geçtiler. Zikir onlardan ağır yüklerini kaldırmıştır. Onlar rîrpf* kıyamet gününde hafif yüklü olarak mahşere varırlar!62

Bu hadîs-i şerifte onların yük altında bulunduklarını ve zikir sayesinde o yüklerin onların omuzlarından indirildiğine işaret vardır. Bu tabaka da şehvetlere iştiyak duymamak bakımından birçok mertebelere ayrılırlar.

Bir tevbe edici vardır ki marifetin kahrı altında şehvetleri sükûnet bulmuş, şehvetlere olan iştiyakı gevşemiştir. Onu, hak yolun yolculuğundan şehvetin boğuşması alıkoymaz. Kimi de vardır ki nefsin münazaa ve mücadelesinden ayrılmaz, fakat nefisle mücâhede etmeye ve nefsi reddetmeye muktedirdir.

Sonra şehvetten kesilmenin dereceleri de çokluk, azlık ve müddetin değişmesi ve çeşitlerin değişmesi itibariyle değişirler. Onlar ömrün uzaması bakımından da değişik durumlar arzetmektedirler. Kimi vardır ki tevbe ettikten hemen sonra ölür. Bundan dolayı da kâr eder. Çünkü selâmet kalmış ve tevbesi gevşemeden ölüp gitmiştir. Kimi vardır ki uzun yaşar. Nefsiyle cihadı, sabrı ve istikameti oldukça uzar. Hasenatı çoğalır.

Bu kimsenin hali, daha yüce ve daha üstündür; zira her günah ancak bir hasene ile mahvolur. Hatta bazı âlimler demiştir ki; ´Günahkârın işlemiş olduğu günah, ancak, şehvet ile beraber on defa onu yapmaya muvaffak olduğu halde yapmayıp sabreder ve Allah korkusundan şehvetini kırarsa keffaretlendirilmiş olur.

Fakat bu şartı ileri sürmek, uzak bir ihtimaldir. Her ne kadar kabul edilirse büyük tesiri inkâr edilmezse de... Fakat zayıf bir mürid için bu yolda gitmek uygun değildir. Çünkü şehveti kabarır, sebepler hazır olur. Öyle ki günah işlemek imkânına sahip olur. Sonra günahtan menedilmeye tamah eder; zira bu durumdaki bir insan, şehvetin dizgininin elinden çıkmasından emin değildir. Dolayısıyla günah işleyip tevbesini bozmaktan korkar. Bunun yolu, günahı kolaylaştıran sebeplerin başlangıcından kaçmaktır ki nefsi için şehvetin yollarını kapatmış olsun. Bununla beraber gücü dahilinde olanla şehvetini kırmaya çalışır. Oysa böyle yaparsa başlangıçta tevbesi selim kalabilir.

İkinci Tabaka
İkinci tabaka, tevbe eden, ibâdetlerin esaslarında istikamet yolunda yürüyen, fâhiş günahların büyüklerinin tümünü terkeden bir kimsedir.

Ancak bu kimse arada sırada arız olan günahlardan bir türlü kurtulamaz. Fakat bu günahları da kasden veyahut maksadını buna yöneltmek suretiyle yapmaz. Bunları yapmak azmi kendisinde olmaksızın ancak hallerin cereyan ettiği yollarda bunlarla müptela olur. Fakat bunları yaptıkça nefsini kırar, pişman olur, teessüf eder. Yeniden bu günahları önüne çıkaran sebeplerden sakınmak için gayret gösterir. Bu nefis, levvâme nefis olmaya uygundur; zira levvâme nefis, sahibini kötü hedefinden dolayı kınar. Görüş´ün ve kastın tahmininden, azmin kesinliğinden kınamaz.

Bu mertebe her ne kadar birinci tabakanın mertebesinden aşağı ise de yüksek bir mertebedir. Bu, tevbe edenlerin çoğunun durumudur. Çünkü şer, ademoğlunun çamurundan yoğrulmuştur. Ademoğlu az şerden kurtulabilir. Ademoğlu´nun çalışmasının en son gayesi; hayır tarafının şer tarafına ağır basmasıdır ki mizanı ağırlaşsm, hasenat kefesi ağır gelsin.
Seyyiat kefesinin tamamen boş kalmasına gelince, bu gayet uzak bir ihtimaldir.

Bunlar için Allah´ın güzel bir vadi vardır!
Onlar ki günahın büyüklerinden ve çirkin işlerden sakınırlar, yalnız bazı küçük hatalar işleyebilirler. Muhak-kak rabbin geniş mağfîretlidir. (Necm/32)

Bu bakımdan küçük günah ve vâki olan her hareket, nefsi o günahta yerleştirmek yolundan gelmiyorsa, bağışlanmaya lâyıktır.

Ve onlar ki bir kötülük yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman, Allah´ı anarlar ve günahlarının bağışlanmasını dilerler. (Al-ı İmran/135)

Bunlar nefislerine zulmetmelerine rağmen Allah bunları övmektedir. Çünkü pişman olmuşlar ve nefislerini bu zulümden dolayı kınamışlardır.

Hz, Ali´nin rivayet etiği şu hadîs-i şerifte de bu mertebeye işaret vardır:

Sizin hayırlılarınız, günah işleyip tevbe etmiş kimselerdir.63
Mü´min sünbül gibidir. Bazen doğru olur, bazen de meyleder.64
Mü´min zaman zaman günah işleyebilir.65

Bütün bunlar kesin delillerdir ki bu kadarcık bir hata tevbeyi bozmaz. Tevbe sahibini günahta ısrar edenlerin derecesine ilhak etmez. Kim böyle bir kimseyi tevbe edenlerin derecesinden mahrum ederse, o sıhhatli bir insanı aldığı meyveler daimî değilse de arada sırada yediği sıcak yemeklerden dolayı sıhhatinden ümitsiz eden doktor gibidir veya Fıkıh peşine düşen bir insanı, tekrar etmekten ve bazı vakitlerde, uzun ve çok olmaksızın kit ablarının kenarına haşiyeleri talik edip yazmakta gevşeklik gösterdiğinden dolayı fâkihlerin derecesine varmaktan ümitsiz eden bir fakih gibidir.

Bu, doktorun ve fakîhin eksikliğine delâlet eder. Aksine dinde fakih olan bir kimse halkı saadetlerin derecelerinden ümitsiz etmez. Onların birtakım gevşekliklerinden ve arada sırada yapmış oldukları günahlardan ötürü bu derecelere varmaktan onları ümitsiz etmez.

Ademoğullarmm hepsi hatalıdır. Hatalıların en hayırlısı, tevbe eden ve günahlarının affını talep edenlerdir.66

Mü´min bir kimse rabbine karşı zayıf, günahını tevbe ile kapatan bir kimsedir. Bu bakımdan mü´minlerin en hayırlısı tevbesi üzerinde ölen kimsedir.67

İşte onlara sabretmelerinden ötürü mükâfaatları iki kere verilir. (Kasas/54)

Görüldüğü gibi Allah hakikî mü´minleri ´asla günah işlememezlik´le vasıflandırmamıştır.

Üçüncü Tabaka
Üçüncü tabaka, kişinin tevbe etmesi, bir müddet istikamet üzere yürümesi, sonra bazı günahlarda şehvete maruz kalması, şehvet kastıyla, o günahları, şehveti kahretmekten aciz olduğu için işlemesidir. Ancak bununla beraber ibâdetlere devam eder, kudret ve şehveti olmasına rağmen günahların bir kısmını terkeder, ancak onu bir veya iki şehvet mağlup etmiştir, o şehveti de yoketmeye ve şerrinden sakınmaya Allah´ın kendisini muktedir kılmasını istediği halde onu yapar. Şehvetini yerine getirdiği durumda bile temennisi budur. Arzusu geçtikten sonra pişman olur ve şöyle der:
´Keşke onu yapmasaydım! Gelecekte ondan tevbe edeceğim. O şehveti kahretmek hususunda nefsimle mücâhede edeceğim!

Fakat nefsi kendisine birtakım mazeretler gösterir, zaman zaman tevbesini tehir eder. Günden güne geciktirir. İşte bu nefis müsevvile (kolaylaştırıcı, süslendirici) diye adlandırılan nefistir.

Bu nefsin sahibi, haklarında Allah Teâlâ´nın şöyle dediği kimselerdendir:
Başka bir kısmı da günahlarını itiraf ettiler. İyi bir işle kötü bir işi birbirine karıştırdılar. (Tevbe/102)

Bu kimsenin durumu, ibâdetlere devam etmesi ve yapmış olduğu günahtan nefret etmesi bakımından ümitlidir. Allah´ın onun tevbesini kabul etmesi umulur. Sonucu ise, tevbeyi tehir ettiği için tehlikelidir. Bazen tevbe imkânı bulamadan ölür.

Durumu Allah´ın meşiyetine kalmış olur. Eğer Allah ona yetişir, eksikliğini tamamlarsa tevbeyi ona minnet ederse sâbikûn zümresine iltihak eder. Eğer şekavet ona galip gelir, şehvet kendisini kahrederse sonuçta, ezeldeki hükmün üzerine vâki olacağından korkulur; zira fıkıh öğrenen bir kimseye, öğrenmekten insanı meşgul eden sebeplerden sakınma imkânı zorlaştığı zaman, onun zorlaşması ezelde cahillerden olmasının sebkat ettiğine delâlet eder.

Dolayısıyla böyle bir kimse hakkında ümit zayıflar. Tahsile devam etmenin sebepleri, kendisine kolaylaştığı zaman, bu durum delâlet eder ki ezelde onun âlimler zümresinden olacağı sebkat etmiştir. Böylece ahire-tin saadetlerinin ve derekelerinin sevap ve günahlarının irtibatı, sebeplerin müsebbibi olan Allah´ın takdir hükmüyledir. Tıpkı hastalık ve sıhhatin gıdalar ve ilâçları almaya bağlı bulunması, dünyada fakih olup yüce mertebeleri kazanmak için tembelliği terketmeye, fakih olmak için devamlı çalışmaya bağlı olduğu gibi...

Nasıl ki riyaset, kadılık ve ilmen önde olmak ancak fıkıh öğrenmekle mümkün ise, aynen öylece, ahiret mülküne ve nimetine ve âlemlerin rabbine yakın bulunmaya ancak selim olan ve temizlenen kalp elverişlidir. İşte Allah´ın ezeldeki tedbir-i ilâhîsi de bu şekilde sebkat etmiştir.

Nefse ve onu düzenleyene, ona bozukluğunu ve korunmasını ilhanı edene andolsun ki nefsini yücelten iflah olmuş, onu alçaltan da ziyana uğramıştır. (Şems/7-10)

Bu bakımdan kul ne zaman bir günah işlerse, günahı peşin bir felâket olur, tevbesi ise borç! Bu da mahrumiyetin alâmetlerindendir.

Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur
:
Muhakkak kul cennet ehlinin ameliyle yetmiş sene amel eder. Halk ´bu adam cennet ehlindendir´ der. Onunla cennet arasında ancak bir karışlık mesafe kalır. Bu meyanda onun üzerine kitâb (kader) sebkat eder ve ateş eh...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tevbe´nin kısımları
« Posted on: 29 Nisan 2024, 13:14:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tevbe´nin kısımları rüya tabiri,Tevbe´nin kısımları mekke canlı, Tevbe´nin kısımları kabe canlı yayın, Tevbe´nin kısımları Üç boyutlu kuran oku Tevbe´nin kısımları kuran ı kerim, Tevbe´nin kısımları peygamber kıssaları,Tevbe´nin kısımları ilitam ders soruları, Tevbe´nin kısımlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes