> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Sorgu suâl
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sorgu suâl  (Okunma Sayısı 1164 defa)
25 Ocak 2010, 14:00:12
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 25 Ocak 2010, 14:00:12 »



Sorgu Suâl


Ey miskin! Bu hallerden sonra şifahen aranızda tercüman olmaksızın Allah´ın sana yönelteceği sual hakkında düşün! Az çok, kıymetçe büyük ve küçük her şeyden hesaba çekileceksin. Kıyametin üzüntüsü, teri, büyük felâketlerinin şiddeti içinde bulunduğun bir anda melekler göğün etrafından büyük cisimleriyle, katı ve şiddetli görünüşleriyle inerler. Meleklere, mücrim kimselerin perçeminden tutup Cebbâr olan Allah´ın huzuruna götürme emri verilmiştir.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Allah Teâlâ´nın bir meleği vardır ki o meleğin iki gözünün kenarları arasındaki mesafe, yüz senelik bir mesafedir.200

Bu meleklerin seni tutup arz makamına götürmek için sana gönderildiklerini ve cisimlerinin büyüklüğüne rağmen o günün dehşetinden zelil olduklarını, kullara karşı Cebbâr´ın gazabından korktuklarını görsen sezdikleri halin ne olur? Onlar indiğinde peygamberler, sıddîklar, sâlihler bile korkarak yüz üstü secdeye kapanırlar. İşte mukarreblerin hali! Mücrim âsilerin ne yapacağını sen düşün! O anda, dehşetin şiddetinden bazı kimseler meleklere: ´Sizin içinizde rabbimiz var mıdır?´ diye sorarlar. Bu yanlışlığı, meleklerin büyüklüğünden ve heybetlerinden ötürü yaparlar. Melekler onların bu suallerinden ürkerler. İnsanların vehmettiğinden Allah´ın münezzeh olduğunu ilan ederek ´Rabbimiz her türlü eksiklikten münezzehtir. O bizim içimizde değildir. Belki O sonra gelir´ derler! O zaman melekler her taraftan mahlukâtı çembere alırlar. Hepsinin üzerinde zillet, hudû, korku ve o günün dehşetinin belirtisi vardır.

Kendilerine elçi gönderilmiş olanlara da soracağız! Gönderilen peygamberlere de soracağız ve elbette onlara, olan biten her şeyi bilgi ile anlatacağız, zira biz onlardan uzak değiliz. (A´râf/6-7)

Senin rabbin hakkı için biz onların hepsine muhakkak soracağız. (Hicr/92)

Allah Teâlâ peygamberlerden başlar ve kıyamet gününde peygamberleri toplayıp şöyle buyurur: ´Ümmetinizi davet ettiğinizde size ne cevap verildi?´ Onlar da şöyle derler:
Bizim bilgimiz yok! Gizlileri bilen yalnız sensin sen! (Mâide/109)

O gün peygamberlerin aklı şaşar, ilimleri heybetin şiddetinden silinir. O ne şiddetli bir gündür? Zira peygamberlere denilir ki: ´Siz halka gönderildiğinizde nasıl karşılandınız?´ Peygamberler daha önce bunu bildikleri halde akılları hayrete kapılır, ne cevap vereceklerini bilmez olurlar. Heybetin şiddetinden derler ki: ´Bizim bilgimiz yok! Gizlileri bilen yalnız sensin sen!´ Peygamberler söylediklerinde doğrudurlar; zira akılları uçmuş, ilimleri mahvolmuştur. Allah yeniden onlara kuvvet verinceye kadar bu durum devam eder.

Hz. Nûh çağrılır ´Peygamberlik vazifeni tebliğ ettin mi?´ diye sorulur. Evet der. Bunun üzerine ümmetine ´Size tebliğ etti mi?´ diye sorulur. Onlar ´Bize uyarıcı bir kimse gelmedi!´ diye cevap verirler.
İsa (a.s) getirilir. Allah Teâlâ Hz. İsa´ya (a.s) sorar "Sen mi halka ´Beni ve annemi, Allah´tan başka ilâh edininiz!´ dedin?" denir. Hz. İsa (a.s), bu sualin heybeti altında seneler senesi kıvranarak kalır!
O günün büyüklüğünü düşün ki o günde bu sualler ve benzerleriyle peygamberler üzerine siyaset ikame edilir. Sonra melekler gelip teker teker insanları ´Ey falan kadının oğlu falan! Arz yerine gel!´ diye çağırırlar. O zaman kemikler titrer, azalar sallanır, akıllar hayrete düşer. Birçok kimse ateşe götürülmelerini ve amellerinin çirkinlerinin Allah´a arzolunmasını temenni edip perdelerinin halkın gözü önünde yırtılmamasmı isterler.

Suale başlanmadan önce Arş´m nuru belirir. Yer rabbinin nuruyla ışıklanır. Her kul, Allah Teâlâ´mn kulları hesaba çekeceğine inanır. Herkes Allah´ın kendinden başkasını görmediğini, sadece kendisini cezalandırılacağını düşünür. Bu durumda Allah Teâlâ ´Ey Cebrâil! Bana cehennemi getir?´ Bu emir üzerine Cebrâil cehenneme gelip ´Ey cehennem! Yaratanına ve sultanına icabet et!´ der.

Cebrâil cehennemi, öfkesi ve gazabı şiddetlenmiş bir halde görür. Cebrail´in çağırmasından sonra cehennem galeyana gelir, kaynar. İnsanlara diş gıcırdatır ve mahluklar onun öfkesinin gürültüsünü işitirler. Cehennemi idare edenler sıçrayarak Allah´a isyan edene öfkelenerek harekete geçerler.

Bu bakımdan, kulların korku ile dolmuş kalplerinin halini, diz üstü düşüşlerini ve cehennemden kaçışlarını kalbinde hazır bulundur! Bu durum, öyle bir günde olur ki her ümmetin dizleri üzerine çöktüğünü görürsün. Bazıları yüzüstü yere serilmiştir. Asiler ve zâlimler, kurtulmak için azap ve helaki isterler. Sıddîklar da ´Nefsim, nefsim!´ diye bağırırlar.

Onlar bu durumda iken, cehennem ikinci defa homurdanır. Onların korkusu kat kat fazlalaşır ve kuvvetleri zayıflaşır. Tutulduklarını sanırlar. Sonra cehennem üçüncü narasını atar. Bunun üzerine halk yüzüstü yere serilir. Gözlerini açıp korkak ve gizli bir şekilde göz ucuyla bakarlar. Bu manzara karşısında zâlimlerin kalpleri kaynar. Öfkeli oldukları halde kalpleri gırtlaklarına dayanır. Said ve şakilerin akılları yerinden fırlar. Bundan sonra Allah Teâlâ peygamberlere yönelerek şöyle buyurur:  ´Size ne cevap verildi (nasıl karşılandınız?)´

Peygamberlerin sorguya çekildiklerini görünce, asilerin korkusu daha da artar. Baba evladından, kardeş kardeşinden, koca karısından kaçar. Herkes heyecanla işin sonunu bekler. Sonra insanlar teker teker tutulurlar. Allah Teâlâ herkesin şifahen amelinin azını, çoğunu, gizlisini, açığını bütün azalarından sorar.

Ebû Hüreyre (r.a) der ki:  Ashab-ı kirâm Hz. Peygamber´e ´Kıyamet gününde rabbimizi görür müyüz?´ diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber onlara dedi ki:
- Önünde bulut olmadığı öğle zamanında güneşin görünmesinden şüphe eder misiniz?
- Hayır!
- Önünde bulut yokken ayın öndürdüncü gecesinde ayın görünmesinden şüphe eder misiniz?
- Hayır!
- Nefsimi kudret elinde tutan Allah´a yemin ederim! Siz rabbinizi apaçık görürsünüz. Rabbiniz kul ile bir araya gelip kula ´Ben seni şerefli kılmadım mı? Seni baş yapmadım mı?
Seni evlendirmedim mi? At ve deveyi sana musahhar kılmadım mı? Sana, halka baş olmak? halktan ganimetin dörtte birini almak fırsatını vermedim mi?? der. Kul ´Evet, yâ rabbî! Bütün bunları bana verdinP der. Bunun üzerine Allah Teâlâ ´Benimle mülâki olacağını sanır mıydm? der. Kul ´Hayır!´ deyince, Allah Teâlâ ´Senin beni unuttuğun gibi ben de seni unutuyorum!´ der.201

Ey miskin! Meleklerin senin iki kolundan tüp Allah´ın huzuruna götürdüklerini, Allah´ın da şifahen ´Ben gençliği sana nimet olarak vermedim mi? O gençliğini nerede harcadın? Sana ömür

vermedim mi? Acaba onu nerde tükettin? Sana rızık olarak mal vermedim mi? Acaba onu nereye harcadın? Seni ilimle şereflendirmedim mi? Acaba bildiklerinle ne gibi amelde bulundun?´ diye sorduğunu düşün!
Acaba Allah Teâlâ sana vermiş olduğu nimetleri ve senin isyanlarını saydığı zaman ne hale geleceğini düşün! Eğer isyan-larını inkâr edersen, azaların aleyhinde şahidlik ederler.

Enes (r.a) der ki: Hz. Peygamber ile beraber bulunuyorduk. Hz. Peygamber gülümsedi, sonra ´Neden güldüğümü biliyor musu-nuz?´ dedi. ´Allah ve Rasûlü daha iyi bilir?´ dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle anlattı: "Kulun rabbiyle konuşmasına güldüm. Kul der ki: ´Yârab! Sen beni zulümden korumadın mı?´ Allah Teâlâ ´Evet! Korudum!´ der. Kul Ya Rab! Nefsimin aleyhinde ancak benden olan bir şahidi kabul ederim´ der. Bunun üzerine Allah Teâlâ kula ´Bugün hesap görücü olarak nefsin, şahid olarak Kirâmen Kâtibîn melekleri kâfidir´ der". Hz. Peygamber şöyle devam etti:

Bunun üzerine kulun ağzı mühürlenir. Azalarına konuşun emri verilir. Azalar kulun amellerini teker teker söylemeye başlarlar. Sonra kula konuşma fırsatı verilir. Kul azalarına hitaben der ki: ´Sizlere yazıklar olsun! Ben sizin için mücadele ediyorum´.202

Azaların şahidliğiyle halkın huzurunda rezil olmaktan Allah´a sığınırız. Ancak Allah mü´min kuluna, onun günahını örteceğini va´detmiştir. Allah´tan başkası onun günahına vâkıf olmaz.
Bir kişi İbn Ömer´e, Hz. Peygamberin Necva hakkında ne dediğini sordu. İbn Ömer, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu nakletti:
- Sizden herhangi biriniz rabbine öyle yaklaşır ki Allah Teâlâ onun üzerine setr-i ilâhîsini gerer ve ona der ki:
- Sen şöyle şöyle yaptın!
- Evet yaptım.
- Şöyle şöyle yaptın!
- Evet!
- Ben o günahları dünyada iken senin için örttüm. Burada da onları senin için affedeceğim.203

Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Kim bir mü´minin ayıbını gizlerse Allah da kıyamet gününde onun ayıbını gizler.204

Bu durum, ancak dünyada insanların ayıplarını örten ve nefsi için kusurlarına tahammül eden, pisliklerini söylemeyen, bulunmadıkları yerlerde kulaklarına gittiği takdirde kendilerini rahatsız edecek şeyler söylemeyen mü´min bir kul için umulur. Kıyamet günü işte böyle bir mü´min bu mükâfata mazhar olmaya hak kazanır.

Farzet ki Allah Teâlâ, senin günahını gizledi. Acaba kulağına Allah´ın huzuruna çağıran ses gelmedi mi, gelmeyecek mi? İşte bu korku, günahlarının karşılığı olarak sana kâfidir. Alnından tutulup kalbin attığı, aklın uçtuğu, azaların titrediği, kemiklerin sızladığı, renginin bozulduğu, şiddetinden âlemin sana karanlık olduğu halde Allah´ın huzuruna çıkacağını hatırla! İnsanların boynuna basa basa, safları yara yara, yedekte çekilen at gibi çekildiğini düşün. Bütün mahluklar, gözlerini dikip sana bakarlar! Böyle bir durumda, meleklerin ellerinde olduğunu düşün. Evet melekler seni Rahman´m arşına götürüp oraya atmcaya kadar sürünürs...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sorgu suâl
« Posted on: 26 Nisan 2024, 04:38:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sorgu suâl rüya tabiri,Sorgu suâl mekke canlı, Sorgu suâl kabe canlı yayın, Sorgu suâl Üç boyutlu kuran oku Sorgu suâl kuran ı kerim, Sorgu suâl peygamber kıssaları,Sorgu suâl ilitam ders soruları, Sorgu suâl önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes