> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Riya
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Riya  (Okunma Sayısı 924 defa)
18 Ocak 2010, 19:26:07
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Ocak 2010, 19:26:07 »



Riya ve Afetlere Kapılmak Korkusuyla İbâdetleri Terketmek

Halktan bir grup, amelle riyakâr olacağından korkarak ameli bırakmaktadır. Oysa böyle yapmak yanlış ve şeytana uymaktır. Âfetlerin korkusundan dolayı terkedilen ve terkedilmeyen ameller hakkında hakîkat bizim zikredeceğimizdir: Şöyle ki, ibâdet ve taatlar, bizzat kendisinde zevk olmayan, aksine esasında zahmete katlanmak, malî ve bedenî mücâhedeler olan, ancak muttakî olduğunda insanların övgüsüne sebep olan ve bundan ötürü zevkli olan namaz, oruç, hac ve gazâya gitmek gibi kısımlarla, bizzat kendisinde zevk olan kısımlara ayrılır. Zevkli olan kısmın çoğu bedenle ilgili olmayan, aksine hilâfet, kadılık, idarecilik, zâbitlik, namazda imamlık, vaizlik, müderrislik, infak etmek, halkla ilgili bulunduğundan ve içindeki zevkten dolayı âfeti pek büyük olan ibâdetler gibi halka taallûk eder,

Birinci Kısım


Birinci kısım, başkasıyla ilgilenmeyen ve sadece bedene lazım olan oruç, namaz ve hac gibi bizzat kendisinde zevk olmayan ibâdetlerdir. Bu ibâdetlerde riyanın tehlikeleri üç tanedir:

Birincisi:
Amelden önce olan riyadır. Bu riya, halkın görmesi için başlangıçta insanı o ibâdete teşvik eder. Oysa beraberinde dinî bir teşvik bulunmamaktadır. Bu tür bir ameli terketmek gerekir. Çünkü bu amel içinde ibadet olmayan sırf mâsiyet ve günahtır; zira âbid suretine bürünerek halkın kalbinde mevkî istemektir. Eğer insanın riyanın teşvikini nefsinden uzaklaştırmaya ve nefsinden riya teşvikini uzaklaştırmak için ´Sen Allah´tan utanmıyor musun? Allah için ibâdet ve amelle cömertlik yapmayıp da kulları için cömertlik yapıyorsun!´ demeye gücü yetiyorsa, amel yapmak suretiyle riya düşüncesinin kefaretini nefsine ödetebiliyorsa derhal ibâdetle iştigal etsin.

İkincisi: Allah için ibâdet yapmasıdır. Fakat ibâdetin akdiyle beraber ve başlangıcında riya başgösterirse, bu durumda ibâdeti terketmek uygun değildir. Çünkü böyle bir kişi, dinden gelen iteleyici bir kuvvet bulmuştur. Bu bakımdan ibâdete başlamalı, riyayı bertaraf etmek hususunda nefsiyle mücadele etmelidir. Daha önce zikrettiğimiz gibi nefse riyayı çirkin göstermek ve riyayı kabul etmekten çekinmek gibi tedavi usûlleriyle ihlâsı elde etmeye çalışmalıdır.

Üçüncüsü:
İhlâs üzerine ibâdeti yapar. Sonra riya ve riyayı isteyen sebepler başgösterir. Bu bakımdan riyayı bertaraf etmek için mücâhede etmesi gerekir. Amel, ihlâslı olsun, arınsın diye, ameli terketmemelidir. Nefsini ameli tamam edinceye kadar zorla ibâdete yöneltmelidir. Çünkü şeytan önce amel ve ibâdeti terketmeye dâvet eder. Ona bu hususta uymadığın ve amelle meşgul olduğun takdirde, seni riyaya dâvet eder. Bu hususta da istediğini kabul etmeyip onu kovduğun zaman sana şöyle demekle yetinir: ´Bu ibâdet hâlis değildir. Sen burada riyakârsın. Zahmetin boşunadır. İçinde ihlâs bulunmayan bir ibâdetten sana ne fayda gelebilir?´

Bu sözleri, seni ibâdeti terketmeye iteleyinceye kadar tekrar edip durur. İbâdeti terkettiğin zaman, onun gayesi tahakkuk eder. Riyakâr olmasından korkarak ibâdeti terkeden bir kimsenin misali, tıpkı şu kölenin misâline benzer: Efendisi kendisine içinde zivarı (karacuk) bulunan bir buğdayı teslim eder ve ´Bu buğdayı güzel bir şekilde ayıkla´ der. O ise bu işi temelinden bırakır ve der ki: ´Eğer bu işi yaparsam buğdayın güzel bir şekilde ayıklanmayacağından korkuyorum´. Böylece işi temelinden terkeder. Böyle yapmak amelin aslıyla beraber ihlâsı terketmek demektir ve mânâsız bir harekettir.

Halkın ´Bu adam riyakârdır´ demesinden korkarak ve dolayısıyla günahkâr olmalarından endişe ederek ibâdeti bırakmak da bu türdendir. Bu tip vesveseler şeytanın hilelerindendir. Çünkü böyle sanan bir kimse, önce müslümanlar için su-i zanda bulunmuş demektir. Oysa müslümanlar için su-i zanda bulunmak hiç de hakkı değildir. Sonra eğer böyle birşey var ise, onların sözü kendisine bir zarar vermediği gibi ibâdetinin sevabını da elinden çıkaramaz. Onların riyakâr demelerinden korkarak ibâdeti terketmek riyanın ta kendisidir; zira eğer halkın övmesinden hoşlanmamış ve zemlerinden korkmamış olsaydı, onların sözleriyle ne ilgisi olabilirdi? Onların ´O riyakârdır´ veya ´İhlâslıdır´ demeleri arasında hiçbir fark olmazdı. Acaba riyakâr olduğunun söylenmesinden korkarak ibâdeti terketmek ile ´kusurludur, gâfildir´ denmesinden korkarak güzel ibâdet yapmanın arasında ne fark vardır? İbâdeti terketmek, bu ikincisinden daha şiddetli ve dehşetlidir. İşte bunların hepsi câhil âbidler için şeytanın hileleridir. Sonra ibâdeti terketmek suretiyle şeytandan kurtulmayı nasıl ümit edebilir? Zira şeytan hiçbir zaman yakasını bırakmamaktadır. Kendisine der ki: "İşte şimdi halk sana ´ihlâslıdır ve şöhreti istemiyor denilsin diye ibâdeti terketmektedir´ derler". Böylece seni halktan kaçmaya mecbur eder. Eğer kaçıp da yeraltında bir izbeye sığınsan bu sefer kalbine, halk tarafından zâhidliğinin ve halktan kaçmanın ve bundan dolayı kalpten seni tâzim etmelerinin bilinmesinin tadını yerleştirir. Öyleyse sen nasıl şeytandan kurtulabilirsin? Şeytandan kurtuluş, ancak kalbine riya âfetinin mârifetini gerekli kılmanla mümkündür. ´Riya ahirette zarar olduğu gibi, dünyada da riyada fayda yoktur´ hakikatini kalbine ihtar etmelisin ki kalbin daima riyadan nefret edip ondan sakınsın. Bununla beraber perva etmeksizin ibâdete devam etmelisin! Eğer düşman, tabiatın bozulduğuyla çarpışırsa, bunun sonu gelmez. Bunun için ibâdeti terketmek insanı dalâlete ve hayırları terketmeye sevkeder!
Bu bakımdan ibâdete yönelmek için dinî bir teşvikçi buldukça ibâdeti terketme! Riya tehlikesiyle çarpış! Allah´tan utanmayı kalbinden uzaklaştırma! Nefsin Allah´ın övmesi yerine mahlûkların övmesini tercih etmeye seni dâvet ettiği zaman Allah´tan utan; zira O, kalbine muttalidir. Eğer mahlûkat, kalbine muttali olsaydı ve onlar tarafından övülmeni istediğini bilseydiler muhakkak senden nefret ederlerdi. Eğer rabbinden utanarak nefsine bir ceza olarak fazla ibâdet yapmaya gücün yetiyorsa derhal yap!

Eğer şeytan sana ´Sen riyakârsın´ dese, onun yalancı ve kandırıcı olduğunu kalbindeki riyaya karşı duyduğun nefretten anla! Kalbinin riyadan tiksinip ondan korkması ve Allah´tan utanmasıyla bil! Eğer kalbinde riyaya karşı bir nefret ve riyadan çekinme olduğuna tesadüf etmezsen, aynı zamanda dinî bir teşvik de yoksa, riya teşviki tek başına varsa, bu takdirde ibâdeti terket! Fakat böyle bir durumun olması da gayet uzaktır! Bu bakımdan kim Allah için ibâdete başlarsa, elbette onunla beraber sevap kastının esası devam etmelidir.

Soru: Şöhret korkusundan ötürü seleften birçok kimsenin ibâdeti terkettikleri nakledilmiştir! Nitekim rivayet ediliyor ki, İbrahim en-Nehaî´nin huzuruna, Kur´an okuduğu bir anda, biri girdi. İbrahim Kur´an´ı derhal kapatıp okumayı terketti ve şöyle dedi: ´Bu adamcağız, bizim her saat Kur´an okuduğumuzu sanmasın!´ İbrahim et-Teymî şöyle demiştir: ´Konuşma hoşuna gittiği zaman, sükût et! Sükût etmek hoşuna gittiği zaman konuş!´ Hasan Basrî şöyle demiştir: ´Seleften biri, yolda müslümanlara eziyet veren bir şeyin yanından geçtiği zaman o şeyi alıp yoldan atmaktan onu ancak şöhretten korkması menederdi´. Seleften bazılarına ağlamak galebe çaldığı halde şöhret korkusundan onu derhal gülmeye çevirirdi. Nitekim bu hususta birçok rivayetler vârid olmuştur.

Cevap: Sayılmayacak kadar çok insanlardan ibâdet ve taatları açıkça yapmaları hakkında vârid olan rivayetler, bu rivayetlerle muâraza etmektedir. Hasan Basrî´nin bu konuşmayı va´z ve nasihat tarzında söylemesi, şöhret korkusuna ağlamaktan ve yolda bulunan eziyet verici şeyleri uzaklaştırmaktan daha yakındır. Sonra onu terketmedi.

Kısacası nafile ibâdetlerin terki caizdir. Buradaki konuşma en faziletli olan hakkındadır. En faziletlisine ise, ancak kuvvetlilerin gücü yeter, zayıfların değil! Bu bakımdan en faziletlisi ibâdetlerini tamamlamak ve ihlâsı temin hususunda var kuvvetiyle çalışmak ve onu terketmemektir. Ameller ve ibâdetlerin erbabları, korkularından ötürü bazen nefislerini, en faziletlinin zıddı ile tedavi etmektedirler. Bu bakımdan en faziletlilerini yapmak daha uygundur.

İbrahim en-Nehâî´nin Kur´an´ı kapatmasına gelince, bu hâdiseyi şöyle tevil etmek mümkün. İbrahim en-Nehâî, adam geldiğinde okumayı terketmek zorunda olduğunu bildiği için adam gittikten sonra okumaya yeniden başlamak için okumayı bırakmış olabilir. Bu bakımdan o, kişinin kendisini okurken görmemesinin riyadan daha uzak olduğu düşüncesindedir. Nitekim kendisi onunla meşgul olmak için Kur´an okumayı terk edip bilâhare Kur´an okumaya dönmeyi düşünmüştür.

Yoldan geçenlere eziyet veren şeyi uzaklaştırmayı terketmeye gelince, bu şöhret âfetini gerektirmesinden ve halkın teveccühünü kazanmaya vesile olmasından ötürü korkulan hareketlerdendir. Yoldan kaldırılan çöpün sevabından daha büyük ibâdetlerden kendisini meşgul edeceklerinden korktuğundan dolayı terketmiştir. Bu bakımdan bunu terketmek bundan daha büyük ibâdetleri korumak içindir. Sadece riya korkusu için değildir.
İbrahim et-Teymî´nin ´Konuşma hoşuna gittiği zaman hemen sus!´ sözüne gelince, mümkündür ki bununla, hikâyelerde fesâhat göstermek gibi konuşmanın mübah kısımlarını kasdetmiştir; zira böyle bir konuşma kendisini beğenmeyi gerektirir. Böylece mübah olan sükûtun da gerektiği anlaşılır. Çünkü ucub ve benimseme mahzurludur. Bu bakımdan bu, ucubtan korkarak bir mübahtan diğer bir mübaha geçmektir.

Hak ve söylenilmesi gereken konuşmaya gelince;
bu, kesinlikle belirtilmemiştir. Buna rağmen konuşmada âfet, oldukça büyüktür. O halde ikinci kısma dahil olur.
Bizim konuşmamız, halkla ilgili olmayan, âfetleri çok olan ve sadece kulun bedeni ile ilgili olan ibâdetler hakkında...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Riya
« Posted on: 23 Nisan 2024, 12:06:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Riya rüya tabiri,Riya mekke canlı, Riya kabe canlı yayın, Riya Üç boyutlu kuran oku Riya kuran ı kerim, Riya peygamber kıssaları,Riya ilitam ders soruları, Riyaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes