> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Rızkına kanaat eden
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rızkına kanaat eden  (Okunma Sayısı 5262 defa)
22 Ocak 2010, 13:49:07
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Ocak 2010, 13:49:07 »



Taksime Razı Olan, Rızkına Kanaat Eden ve Doğru Olan Fakirlerin Fazileti

Ayetler

(Bir de o mallar) şu muhacir fakirlere aittir ki (onlar) yurtlarından ve mallarından çıkarılmışlardır. Allah´ın lütuf ve rızasını ararlar; Allah´a ve peygamberine (mal ve canlarıyla) yardım ederler. İşte bunlar doğru olanlardır.(Haşr/8)

(Sadakalar) şu fakirlere mahsustur ki onlar Allah yolunda kapanıp kalmışlardır. Yeryüzünde gezip dolaşamazlar.. Bilmeyen, utangaçlıklarından dolayı onları zengin zanneder.(Bakara/273)

Allah Teâlâ onları över mahiyette kelâmını sevketti. Sonra on-ların fakirlik vasfını hicret etmek ve Allah yolunda mahsur kalmak vasıflarına takdim etti. Bu takdim edişte fakirliğin faziletine dair bir delil vardır.

Hadîsler

Fakirliğin faziletine delâlet eden hadîsler sayılmayacak kadar çoktur. Abdullah b. Ömer´den şöyle rivayet ediliyor. Hz. Peygamber (s.a) ashabına insanların hangisinin daha hayırlı olduğunu sorunca cevap olarak şöyle dendi:
-O zengin ki nefsinde ve malında olan Allah´ın hakkını verir!
- Bu kişi pek güzel kişidir. Fakat insanların en hayırlısıdeğildir.
- Ey Allah´ın Rasûlü! O halde insanların en hayırlısı kimdir?
Öyle bir fakirdir ki gücü yettiği kadar Allah yolunda verir.5

Hz. Peygamber (s.a) Bilâl´e hitaben şöyle buyurmuştur:
Allah´ın huzuruna fakir olarak var, Allah´ın huzuruna zengin olarak varma!6

Muhakkak ki Allah, çocuk babası olan ve dilenmekten sakınan fakiri sever.7

Ümmetimin fakirleri zenginlerinden beşyüz sene önce cen-nete girecektir.8

Başka bir hadîste ´Kırk sene´ diye vârid olmuştur.9

Bu hadîsten gaye, bu ikinci rivayete göre, haris olan fakirin haris olan zengine tekaddüm etmesinin takdiridir. Beşyüz sene ile takdîr ise, zâhid fakirin ahirete tâlip olan zengin üzerindeki tekaddüm takdiridir. Fakirliğin derecelerinin değişikliğinden zikrettiğimiz, zarurî olarak sana fakirler arasında da derecelerinde farklılık olduğunu bildirir. Haris olan fakir zâhid olan fakirin yirmibeş derece altındadır. Zira kırkın beşyüze nisbeti yirmibeştir. Zannetme ki Hz. Peygamber´in takdîr etmesi rastgeledir. Hz. Peygamber haktan başkasıyla konuşmaz. Çünkü onun konuşması, kendisine gelen vahiydir. Onun bu sözü tıpkı şu sözü gibidir:
Salih rüya (doğru rüya), peygamberliğin kırkaltı cüzünden bir cüzdür.10

Hz. Peygamber´in bu takdiri, şüphesiz ki bir hakîkat takdiridir. Fakat Hz. Peygamber´den başka hiç kimse bu nisbetin illetini hakkıyla bilemez. Ancak tahmin edebilir; zira bilir ki peygamberlik, peygambere mahsus olan vasıftan ibarettir. Peygamber´in dışındaki insanlarda yoktur. Peygamber hususiyetlerin birçok çeşitleriyle tahsis olunur:

Birincisi, Allah, Allah´ın sıfatları, melekler ve ahiretle ilgili şeylerin hakîkatini bilir. Onun bildiği, başkasının bildiği gibi değildir. Onun bilgisi malûmatın çokluğu, yakîn, tahkik ve keşfin fazlalığı ile, başkasının bilgisine muhaliftir.

İkincisi
, peygamberin nefsinde öyle bir sıfatı vardır ki âdetleri paramparça eden fiiller onunla kendisi için tamamlanır. Nitekim bizim sıfatımızın irade ve ihtiyarımızla beraber olan hareketleri-mizin onunla tamamlandığı gibi... O sıfat kudrettir. Her ne kadar kudret ile kudretin meydana getirdiği şeyin ikisi birden, Allah´ın fiili ise de...

Üçüncüsü,
peygamber için öyle bir sıfat vardır ki onunla melekleri görür. Nitekim gözü olan bir insan öyle bir sıfat vasıtasıyla görünen şeyleri idrâk eder.

Dördüncüsü, peygamber için öyle bir sıfat vardır ki o sıfat vasıtasıyla gayb âleminde, gelecekte olan şeyi ya uyanıklık veya uyku halinde idrâk eder. Çünkü o sıfatla Levh-i Mahfuzu idrâk eder, oradaki gaybı görür. İşte bunlar birtakım kemalât ve sıfatlardır. Peygamberler için sabit oldukları bilinir ve her birinin bir kaç kısma ayrıldığı da bilinir. Bazı kere kırka, elliye, altmışa kadar bölme imkânına sahibiz, hatta kırk altıya kadar da bölmeye kendimizi zorlayabiliriz. Sıhhatli rüyanın kırk altı parçasından bir parça olabilecek şekilde zorlayabiliriz. Fakat mümkün olan taksi mat yollarından bir yolu tayin etmek ancak zan ve tahminle olur. Biz tahkikî olarak Hz. Peygamber´in o yolu kasdettiğini veya etmediğini bilmiyoruz. Bizce malûm olan ancak peygamberliğin taksimatının esası kendileriyle tamam olan sıfatların derleyicileridir. O da bizi takdirin illetini bilmeye irşâd etmez ve yine böylece biliriz ki daha önce geçtiği gibi fakirlerin çeşitli dereceleri vardır. Fakat mesela şu haris fakir neden zâhid fakirin derecesinin altıda birinin yarısı üzerindedir ki kırk sene önce cennete girmesine hükmedilmedi. Öbürü beşyüz senelik bir tekaddümü iktiza etti ki peygamberlerin dışındaki insanların kuvvetinde bu sırra varmak ancak bir tür tahminle olur. Oysa tahmine güvenilmez. Bütün bu konuşmalardan gaye; bu işlerin benzerlerinde takdir yoluna dikkati çekmektir; zira zayıf imanlı bazen zanneder ki bu söz Hz. Peygamber´in dilinden tesadüfî olarak çıkmıştır. Oysa peygamberlik mertebesi böyle olmaktan yücedir.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Bu ümmetin en hayırlısı fakirleridir. Cennette ilk yatanları zayıflarıdır.11

Benim iki sanatım vardır. Kim onların ikisini severse beni de sevmiş olur. Kim onlardan nefret ederse benden de nefret etmiş olur. (Onlar) fakirlik ile cihaddır.12

Rivayet ediliyor ki Cebrail (a.s) Hz. Peygamber´e inerek dedi ki: Ey Muhammed! Allah Teâlâ sana selâm ediyor ve şöyle diyor:
´Şu dağları altın etmemi ve seninle beraber gezdirmemi ister misin? Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a), başını eğerek bir an düşündü ve sonra şöyle dedi:

Ey Cebrail! Muhakkak dünya, evi olmayanın evidir. Malı olmayanın malıdır. Aklı olmayan dünya için toplar.

Bu cevap karşısında Cebrail ´Yâ Muhammed! Allah seni sabit söz ile korudu!´ dedi.13
Rivayet ediliyor ki Hz. İsa (a.s) seyahatinde, abasına bürünmüş, uyuyan bir insanın yanından geçti. Onu uyandırarak şöyle haykırdı: ´Ey uyuyan! Kalk! Allah´ı an!´ Adam, Hz. İsa´ya ´Benden ne istiyorsun? Ben dünyayı ve dünya ehlini terketmişim!´ dedi. Bu cevap üzerine İsa (a.s) ona ´Ey dostum! Öyleyse uyu!´ dedi.

Hz. Musa (a.s) toprak üzerinde yatan bir kişinin yanından geçti. Onu, başının altında bir kerpiçi yastık yapmış, yüz ve sakalı toprak içerisinde kalmış olduğu halde abasına bürünmüş olarak gördü, Bu manzara karşısında şöyle haykırdı: ´Yarab! Senin şu kulun, dünyada zâyi olmuştur!´ Bunun üzerine Allah Teâlâ ona vahiy göndererek ´Ey Musa! Sen bilmez misin, ben cemâlimin tamamıyle kuluma nazar ettiğim zaman bütün dünyayı ondan dürer alırım´ dedi.14

Ebu Râfi´den rivayet ediliyor ki
: Hz. Peygamber´e bir misafir geldi. O misafiri ağırlamak için Hz. Peygamber´in yanında birşey olmadığından beni (Hayber) yahudilerinden birine gönderdi ve dedi ki: ´Git yahudiye söyle! Muhammed sana der ki: ´Receb ayına kadar bana biraz un borç olarak veya satarak versin´. Ebû Râfi der ki: Yahudiye varıp istedim. Yahudi Hayır! Allah´a yemin ederim. Ancak yanımda rehin bırakması şartıyla veririm´ dedi. Bunun üzerine, hâdiseyi Hz. Peygamber´e haber verdim. Şöyle buyurdu:
Allah´a yemin olsun. Ben gök ehli arasında eminim. Yer ehli arasında eminim. Eğer yahudi bana satsaydı veya borç verseydi, muhakkak ona hakkını öderdim. Benim şu kürkümü yahudiye götür. Yanına rehin bırak!
Hz. Peygamber´in yanından çıkarken şu ayet nazil oldu:
Onlardan bazı zümrelere kendilerini denemek için verdiğimiz dünya hayatının süsüne gözlerini dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha devamlıdır.(Tâhâ/133)

Bu ayet-i celîle, dünya hususunda Hz. Peygamber için bir tâziye (ve teselli) olarak inmiştir.15

Fakirlik, mü´min için, atın yanakları üzerine inen güzel kâkülünden daha süslüdür.16

Sizden bir kimse sağlıklı, cemaati içerisinde emîn olduğu ve günlük nafakası yanında bulunduğu durumda sabahlarsa, sanki dünya bütün varlıklarıyla onun için toplanmış ve ona verilmiştir.17

Ka´b´ul-Ahbar dedi ki:
Allah Teâlâ Hz. Musa´ya ´Ey Musa! Fakirliğin sana yönelip geldiğini gördüğünde de ki: Salihlerin alâmet-i fârikasına merhaba!´

Atâ el-Horasanî der ki: Peygamberlerden biri bir deniz sahilin-den geçerken baktı ki balık tutan biri besmele çekip ağını balık tutmak için suya atıyor. Fakat hiçbir şey ağa girmiyor. Sonra başka birinin yanından geçti. O da ´şeytanın ismiyle´ deyip ağını denize attı. Ağ o kadar balıkla doldu ki neredeyse çekip çıkarmaktan aciz kaldı! Bunun üzerine Peygamber (a.s) şu münâcatta bulundu: ´Yarab! Bu ne acaipliktir? Oysa bütün bunların elinde olduğunu biliyorum´. Bunun üzerine Allah Teâlâ meleklere dedi ki: ´O iki kişinin nezdimdeki derecelerini peygamberime gösterin!´ O peygamber fakir için Allah katındaki kerameti, o şerir için de rezaleti görünce ´Yarab! Razı oldum!´ dedi.

Cennete baktım ve gördüm ki ehlinin çoğu fakirlerdir. Cehenneme baktım ve gördüm ki ehlinin çoğu zenginler ve kadınlardır.

Başka bir lâfızda:
´Zenginler nerededir?´ diye sorulunca ´Çok çalışmak onları geride bırakmıştır´ denilmiştir.18

´Ateş ehlinin çoğunu kadınlar olarak gördüm´. Bunun üzerine ´Kadınlara ne oluyor?´ denildi. Denildi ki: ´Onları altın ile zaferan meşgul etmiştir´.19

Mü´minin dünyada hediyesi fakirliktir.20

Peygamberlerin en son cennete gireni Süleyman b. Dâvud´dur. Çünkü dü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rızkına kanaat eden
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:31:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rızkına kanaat eden rüya tabiri,Rızkına kanaat eden mekke canlı, Rızkına kanaat eden kabe canlı yayın, Rızkına kanaat eden Üç boyutlu kuran oku Rızkına kanaat eden kuran ı kerim, Rızkına kanaat eden peygamber kıssaları,Rızkına kanaat eden ilitam ders soruları, Rızkına kanaat edenönlisans arapça,
Logged
28 Ekim 2015, 00:58:40
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #1 : 28 Ekim 2015, 00:58:40 »

Esselamu aleykum ve rahmetullah..Peygamber Efendimizin hz.Fatıma annemize söyledikleri, bizlere de nasihat niteliğinde.İnşaAllah Rabbim rızkımıza kefil.Mevlam kanaat ehli,şükür ehli saliha hanımlardan,beylerden kılsın İnşaAllah.Rabbim razı olsun kardeşim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes