> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Mûtad Yolu Takip Etmeksizin
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mûtad Yolu Takip Etmeksizin  (Okunma Sayısı 860 defa)
13 Ocak 2010, 18:36:30
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Ocak 2010, 18:36:30 »



Mûtad Yolu Takip Etmeksizin ve Bir Öğrenme Olmaksızın Ehl-i Tasavvufun Marifet´i Elde Etmesinin Sahih Oluşuna Delâlet Ede

İlham yoluyla ve bilmediği bir yönden kalbe gelmek sûretiyle -az da olsa- kendisine birşey keşfolunan bir kimse, tasavvuf ehlinin yolunun doğru olduğunu bilen bir ârif olur. Hiç bir zaman nefsinde bunu idrâk etmeyen bir kimsenin kalben bunu tasdik etmesi uygundur. Çünkü buradaki marifet derecesi cidden pek nadirdir. Bunun hakikatine şer´î deliller, tecrübeler ve hikâyeler şahitlik etmektedirler. Şer´î delillere gelince, onlardan biri şu ayet-i celîledir:

Bize itâat uğrunda mücahede edenlere gelince, elbette biz onlara yollarımızı gösteririz.(Ankebût/69)

Bu nedenle öğrenmeksizin, ibadete devam etmekten ötürü kalpte oluşan her hikmet keşif ve ilham yoluyla olmuştur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur

Bildiğiyle amel eden bir kimseye Allah Teâlâ bilmediğinin ilmini ihsân eder. Cennete müstehak oluncaya kadar onu çalıştığı sahada muvaffak kılar. Bildiğiyle amel etmeyen bir kimse ise bilmediğinde şaşkına döner ve çalışma sahasında muvaffak olamaz. Dolayısıyla ateşe müstehak olur.31

Allah Teâlâ da şöyle buyurmuştur:
Kim de Allah´tan korkarsa, ona (darlıktan) genişliğe bir çıkış yolu ihsân eder.(Talâk/2)

Yani Allah Teâlâ müşkilât ve şüphelerden çıkmak için kendisine bir yol ihsân eder, öğrenmeksizin ona bir ilim öğretir, tecrübe olmaksızın kendisini tecrübe sahibi yapar.

Ey müminler! Eğer Allah´tan korkarsanız, O size hak ile bâtılı ayırdedecek bir anlayış verir.(Enfal/29)

Bazı müfessirler ´Bu anlayıştan gaye, hak ile bâtılı ayırdedecek bir nûrdur´ demişlerdir. Kişi bu nur vasıtasıyla şüphelerin içinden çıkar ve bunun içindir ki Hz. Peygamber (s.a) duasında Allah´tan çokça nûr isteyerek şöyle dua etmiştir:

Ey Allahım! Bana nûr ver, nûrumu artır. Kalbimde bana bir nûr kıl! Kabrimde bana bir nûr kıl! Kulağımda nûr, gözümde nûr kıl! Hatta devamla şunu da buyurmuştur: Kıllarımda, derimde, etimde, kanımda ve kemiğimde nûr kıl!32

Allah´ın İslâm dini için kalbine genişlik verdiği kimse, kalbi mühürlü, nûrsuz kimse gibi midir? Elbette o rabbinden bir hidayet üzeredir.(Zümer/22)

Bu ayet-i celîle´de geçen genişlik ´ten gayenin ne olduğu Hz. Peygamber´e sorulduğu zaman, şu cevabı vermiştir:

Nûr bir kalbe atıldığı zaman, göğüs oldukça genişleşir ve inşiraha kavuşur.33

Hz. Peygamber, İbn Abbas için şöyle demiştir:

Ey Allahım! Onu dinde anlayışlı kıl ve ona Te´vîl´i öğret!34

Hz. Ali (r.a) der ki:
´Biz ehl-i beyt´in yanında Hz. Peygamberin gizlice bize teslim ettiği herhangi birşey yok! Ancak Allah´ın kuluna verdiği anlayış vardır´. Hz. Ali´nin sözünde bahsi geçen kulun anlayışı öğrenmekle değildir.

´Hikmeti dilediğine verir´ (Bakara/229) ayetinin tefsirinde denilmiştir ki:

´Bu hikmetten gaye Allah´ın Kitabı´nda anlayış sahibi olmaktır´.

´Biz o meselenin hükmünü Süleyman´a bildirdik´. Hz. Süleyman´a (a.s) keşif yoluyla görünen hakîkat ´fehm´ kelimesiyle tahsis edilmiştir.

Ebu Derdâ şöyle der:
´Mü´min o kimsedir ki incecik bir perdenin arkasından Allah´ın nûruyla bakar. Allah´a yemin ederim! Allah hakîkati onun diliyle söyletir´.

Mü´minin ferâsetinden sakınınız! Çünkü mü´min, Allah´ın nûruyla bakar!35

Seleften biri şöyle demiştir:
´Mü´minin zannı kehanettir´. Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Elbette bunda keskin anlayışlılar için ibret alâmetleri vardır.
(Hicr/75)

Biz kesinlikle inanan bir kavim için ayetleri beyan ettik. (Bakara/118)

Hasan, Hz. Peygamber´den şöyle rivayet eder
:

İlim iki kısımdır: Bir bâtın ilim vardır ki kalpte saklıdır. İşte en fazla fayda veren ilim odur.36

Bazı âlimlerden ´bâtın ilmin´ ne olduğu sorulduğunda, cevap olarak şöyle demişlerdir: ´Allah Teâlâ´nın sırlarından bir sırdır. Allah Teâlâ o sırrını dostlarının kalbine atar. O sırra ne bir melek, ne de bir insan muttali olabilir´.

Yine Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Muhakkak ki benim ümmetimde ilham alanlar, öğretilenler ve kendileriyle konuşulanlar vardır ve muhakkak ki Ömer de bunlardan biridir.37

İbn Abbas ´Senden önce hiçbir peygamber göndermedik´ (Enbiya/25) ayetinin hemen akabinde ´Nebî ve ilham alan da göndermedik´ ibaresini eklemiştir. İbn Abbas ´ilham alanlar´ dan sıddîkları kastetmiştir. Hadîste ve İbn Abbas´ın sözünde geçen ´Muhaddes´ kelimesi ´ilham alan´ mânâsına gelir. İlham alan o kimsedir ki dâhilî cihetten onun kalbinin bâtınında ona hakîkat keşfolunmuştur. Hariçten ve mahsusat cihetinden değil... Kur´an, takvânın hidayet ve keşif anahtarı olduğunu açıkça belirtmektedir.Bu ise öğrenmeksizin elde edilen bir ilimdir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

Allah´ın göklerde ve yerde yarattığı bütün varlıklarda, Allah´tan korkan bir kavim için büyük deliller ve ibretler vardır.(Yunus/8)

Görüldüğü gibi, Allah Teâlâ, Allah´tan korkan muttakîleri bu delil ve ibretlerden anlayan kimseler olarak ilân etmektedir.

Yine Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
İşte Kur´an-ı Kerîm´de olan bu kıssalar bütün insanlar için hak sözü açıklamadır ve Allah´tan korkanlar için de bir öğüt!(Âli İmran/138)

Ebu Yezid ve bir başka âlim der ki: ´Âlim, kitaptan birşeyler ezberleyen değildir. Çünkü ne zaman ezberlediklerini unutursa câhil kesilir. Aksine âlim o kimsedir ki istediği vakitte ezberlemeksizin ve ders okumaksızın ilmini rabbinden alandır´. İşte rabbânî âlim, bu âlimdir!

Nihayet kullarımızdan bir kul buldular ki biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve katımızdan bir ilim öğretmiştik!(Kehf/65)

Bütün ilimler Allah´ın nezdinden gelmesine rağmen ilimlerin bir kısmı insanların öğretmesi vasıtasıyla olduğundan ona ´ledünnî ilim´ denilmez. Bilakis ´ledünnî ilim´ o ilimdir ki hariçten gelen ve bilinen bir sebep olmaksızın kalpte açılıp inkişaf eder. İşte bunlar naklî delillerdir. Eğer bu konuda gelen ayet, haber ve eserlerin tamamı bir araya getirilirse hadde hesaba sığmaz.

Tecrübelerle bunu görmeye gelince, bu da hesaba sığmayacak kadar çoktur. Sahabîler, tâbiîn ve onlardan sonra gelenlerde meydana gelmiştir. Nitekim Ebubekir Sıddîk (r.a) vefat edeceği zaman, kızı ve mü´minlerin vâlidesi Hz. Aişe´ye şöyle demiştir: ´Ancak onlar senin iki kardeşin ve iki kız kardeşindirler´. Ebubekir Sıddîk bu sözü söylediği zaman hanımı hamile idi ve bir müddet sonra bir kız doğurdu. İşte görüldüğü üzere, Ebubekir Sıddîk, hanımının doğumundan önce karnındaki yavrunun kız olacağını bilmiştir.

Hz. Ömer (r.a), hutbesinin ortasında şöyle haykırdı:
´Ey Sâriye! Dağa, dağa koş!´ Çünkü Hz. Ömer´e keşfolundu ki düşman, dağın tepesine çıkmaktadır. Bunu bildiğinden dolayı kumandanı Hz. Sâriye´yi bundan sakındırdı. Hz. Ömer´in sesinin Sâriye´nin kulağına gitmesi büyük kerâmetlerdendir.38

Enes b. Mâlik şöyle anlatır: Ben yolda giderken bir kadına rastladım ve keskin bakışlarla ona baktım. Kadının güzelliği hakkında düşündüm ve böylece Hz. Osman´ın huzuruna girdim. Osman (r.a) beni görünce şöyle dedi: ´Sizden herhangi biriniz, iki gözünde zinanın eseri açıkça görüldüğü halde huzuruma giriyor! Ey Enes! Sen bilmez misin? Gözlerin zinası, nâmahrem bir kadına bakmaktır. Allah´a yemin ederim, ya sen bu günahtan tevbe edeceksin veya seni cezalandıracağını!7

Bu söz üzerine ben şöyle îtirazda bulundum:

-Hz. Peygamber´den sonra vahy var mıdır?
-Hayır! Ondan sonra vahy yoktur. Fakat bâsiret, burhan ve doğru feraset vardır. (Yani ben basiret ve ferâsetimle bunu anladım).

Ebu Said el-Harraz´dan şöyle rivayet ediliyor: Mescid-i Harâm´a girdim, orada sırtında iki hırka olan bir fakir gördüm. İçimden şunları geçirdim: Bu ve benzeri kimseler, halkın sırtından geçiniyorlar, halkın boynunda asalaktırlar! Derhal bana döndü ve dedi ki: ´Ey kişi! Allah senin içinden geçeni biliyor! O halde Allah´ın kahrından kork!´ Bunun üzerine Allah´tan af talep ettim. Tekrar bana haykırdı ve dedi ki: ´Ey kişi! Kulun tevbesini kabul eden O´dur!´ Sonra benim gözümden kayboldu ve kendisini bir daha da görmedim.

Davud´un oğlu Zekeriyya der ki: Mesruk´un oğlu Ebu Abbas, hasta olan ve Haşim soyundan gelen Ebu Fadl´ın yanına gitti. Ebu Fadl denilen bu zat, aynı zamanda çoluk çocuk sahibi idi ve belli bir geliri de yoktu. Ebu Abbas der ki: Ziyaretinden kalkıp çıkmak istediğim zaman içimden şöyle dedim: ´Bu kişi nereden yiyor?´Arkamdan şöyle bağırdı; ´Ya Ebu Abbas! Bu kötü töhmeti kalbinden at! Çünkü Allah Teâlâ´nın gizli olan nice lûtufları vardır´,

Ahmed en-Nakib der ki
: Ebubekir eş-Şiblî´nin huzuruna girdim. Beni görünce dedi ki: ´Ya Ahmed! Fitnelendik!´ Ben ´Durum nedir?´ diye sorunca dedi ki: "Oturuyordum. Kalbimden ´sen cimrisin´ diye geçti´. Dedim ki: ´Ben cimri değilim´. İkinci bir defa aynı şey hatırımdan geçti: ´Sen cimrisin´. Bunun üzerine kendi kendime dedim ki: ´Bugün bana ne gelirse, ilk rastladığım fakire onu vereceğim´. Şiblî devamla dedi ki: Ka...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mûtad Yolu Takip Etmeksizin
« Posted on: 20 Nisan 2024, 09:22:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mûtad Yolu Takip Etmeksizin rüya tabiri,Mûtad Yolu Takip Etmeksizin mekke canlı, Mûtad Yolu Takip Etmeksizin kabe canlı yayın, Mûtad Yolu Takip Etmeksizin Üç boyutlu kuran oku Mûtad Yolu Takip Etmeksizin kuran ı kerim, Mûtad Yolu Takip Etmeksizin peygamber kıssaları,Mûtad Yolu Takip Etmeksizin ilitam ders soruları, Mûtad Yolu Takip Etmeksizinönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes