> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Murâbete´nin beşinci makamı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Murâbete´nin beşinci makamı  (Okunma Sayısı 1000 defa)
24 Ocak 2010, 00:19:37
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 24 Ocak 2010, 00:19:37 »



Murâbete´nin Beşinci Makamı Olan Mücâhede


Mücâhede, kişi nefsini hesaba çektiğinde, onun günah işlediğini gördüğünde, bahsi geçen cezalarla onu cezalandırmasıdır. Eğer nefsini faziletlerin herhangi bir şeyinde veya virdlerin herhangi birinde tembellik ve gevşeklik yaptığını görürsen, uygun olanı virdleri ağırlaştırmak ve onlardan ayrılmamak suretiyle ve elden kaçan fırsatları telafi etmek için çeşitli faziletleri ona yüklemek suretiyle onu eğitmektir.

İşte Allah için çalışanlar böyle yaparlardı. Nitekim Hz. Ömer, cemaatle ikindi namazını kaçırdığında, kıymeti ikiyüzbin (200.000) dirhem olan bir arazisini, sadaka vermek suretiyle nefsini cezalandırmıştır.

İbn Ömer, cemaatle namazı kaçırdığında, o gecenin tamamını sabaha kadar ibadetle ihyâ ederdi. Akşam namazını iki yıldız çıkıncaya kadar geciktirdiğinde iki köleyi azad etti.
İbn Ebî Rebia, sabah namazının iki rek´atını kaçırdığından bir köle azad etmiştir.
Seleften bir zât bir senelik orucu veya haccetmeyi veya bütün malını sadaka vermeyi nefsine gerekli kılıyordu. Bütün bu hareketler, nefsi murâbete ve kurtuluşuna vesile olan şey ile muâheze etmektir.

Soru: Nefsim mücâhede ve virdlere devam etmek hususunda bana uymazsa, onu tedavi etmenin yolu nedir?

Cevap: Bu hususta senin yolun, müctehidlerin (fazla ibadet edenlerin) fazileti hakkında, haberlerde vârid olan şeyleri nefsine duyurmandır.

Tedavi sebeplerinin en faydalısı, ibadette var kuvvetiyle çalışan kullardan birinin sohbetini dinleyip, onun sözlerini mülahaza edip ona uymaktır.

Seleften bir zât şöyle demştir
: ´Bana ibadet hususunda gevşeklik geldiğinde Muhammed b. Vâsi´in durumuna bakar, onun hummalı çalışmasını gözden geçirirdim ve bunun üzerine birkaç hafta ibadet ederdim´.

Ancak bu tür tedavi bazen çok zorlaşır. Çünkü şu zamanda geçmişlerin çalışması gibi, ibadette çalışan bir kimse yoktur. Bu bakımdan görmek yerine dinlemek daha uygundur. O halde, selefin hallerini işitmekten, haberlerini mütala etmekten ve içinde bulundukları hummalı çalışmalarını dinlemekten daha faydalı birşey yoktur. O zatların yorgunlukları sona erdi. Sevapları ebedî kaldı. Nimetleri kesilmeksizin daimî oldu. Öyleyse onların mülkü ne büyüktür! Onlara uymayan bir kimsenin üzüntüsü ne şiddetlidir! Böyle bir kimse nefsin istekleriyle kendini avutur. Sonra ona ölüm gelir. Böylece ölüm, onunla her isteği arasına ebedî bir şekilde girer. Böyle bir durumdan Allah´a sığınırız.

Biz var kuvvetiyle çalışanların vasıflarından ve faziletlerinden, onlara uyması için müridin çalışmadaki rağbetini harekete geçiren şeyleri burada zikredelim;

zira Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Allah o kavimlerden razı olsun ki halk onları hasta zanneder. Oysa onlar hasta değildir.36

Hasan Basrî şöyle demiştir: Onları ibadet yormuştur: Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Verdiklerini rablerinin huzuruna varacakları düşüncesiyle kalpleri korkudan ürpererek verirler.(Mü´minûn/60)

Hasan Basrî sonra bu ayet hakkında şöyle demiştir: ´Onlar amellerden yaptıklarını yaparlar. Buna rağmen bu amelin kendilerini Allah´ın azabından kurtaramayacağından korkarlar´.

Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Ömrü uzamış, ameli güzelleşmiş kimseye cennet vardır.
Rivayet ediliyor ki Allah Teâlâ, meleklerine hitaben şöyle buyurmuştur:
- Fazlasıyla çalışan kullarımın durumu nedir?
- Ey rabbimiz! Onları bir şeyle korkuttun. Onlar korktular. Onları bir şeye teşvik ettin. Onlar da ona müştâk oldular!
- Eğer kullarım beni görseydiler, çalışma bakımından daha şiddetli olurlardı! Bu nasıl olur?

Hasan Bâsrî şöyle demiştir:
Ben bazı kimselere yetiştim. Onların bazı gruplarıyla arkadaşlık yaptım. Onlar dünyanın yönelip gelen hiçbir şeyiyle sevinmez. Dünyanın kaçan hiçbir şeyiyle üzülmezlerdi. Yemin ederim, dünya onların gözünde, şu ayaklarınızla çiğnediğiniz topraktan daha düşük idi. Onlardan birinin bütün hayatı boyunca bir elbisesi katlanmamıştır ve hiçbir za-man, aile efradına bir yemek yapmalarını emretmemiştir.

Bedeni ile toprak arasına hiçbir şey bırakmamıştır. Onları rablerinin kitabı ve peygamberlerinin sünnetiyle âmil oldukları bir durumda buldum. Gece karanlığı onları kap-ladığında azalar üzerinde durup yüzlerini yere yayarlardı. Gözyaşları yanakları üzerine akardı. Boyunlarının azad edilmesi hususunda rablerine münâcât ederlerdi. İyi bir şey yaptıklarında işlediklerinde onunla sevinirler, onun şükrüne devam ederlerdi. Allah Teâlâ´dan o iyiyi kabul etmesini dilerlerdi. Kötü birşey yaptıklarında bu durum onları üzer, Allah Teâlâ´dan o kötüyü affetmesini dilerlerdi. Allah´a yemin ederim, onlar böyle idiler ve bunun üzerinde idiler. Allah´a yemin ederim, onlar (buna rağmen) günahlardan uzak kalamadılar. Ancak mağfiret ile kurtuldular.

Hikâye olunur ki bir grup, hastalığında ziyaret etmek maksadıyla Ömer b. Abdülazîz´in huzuruna girdiler. O girenlerin içinde bedenen zayıf bir genç şöyle bulunuyordu. Ömer o gence sordu:
- Gördüğüm duruma seni getiren nedir?
- Ey mü´minlerin emiri! Beni hastalık bu duruma getirdi.
- Allah için bana doğru söyle!
- Ey mü´minlerin emiri! Dünyanın tadını tattım. Onu acı gördüm. Dünyanın parlaklığı, zevki, benim nezdimde, küçüldü, dünyanın altını ile taşı, benim nezdimde, eşit oldu. Sanki ben rabbimin arşına bakıyorum ve görüyorum ki insanlar cennet ve cehenneme sürülüyorlar. Bunun için gündüzümü susuz bıraktım, gecemi uykusuz... İçinde bulunduğum herşey, Allah´ın sevabına nisbeten,o nun cezasına nazaran hiç ve hakîrdir.

Ebu Nuaym şöyle anlatıyor:
Dâvud-u Tâî, ekmek yemez, fetit (parçalanmış ekmek) veya (kavut çorbası) içerdi. Ondan ´Neden böyle yaptığı´ sorulduğunda dedi ki: ´Ekmeği çiğneyip yemek ile fetiti içmek arasında elli ayeti okuyacak kadar bir zaman vardır´.

Birgün adamın biri Dâvud´un huzuruna girerek: ´Senin tavanında kırılmış bir kalas vardır´ dedi. Bunun üzerine Dâvud, gence şöyle dedi: ´Yeğenim! Yirmi seneden beri bu evde bulunuyorum. Bir defa tavana bakmadım!´

Selef fazla konuşmaktan hoşlanmadıkları gibi fazla bakmak-tan da hoşlanmazdı.
Muhammed b. Abdülazîz37 şöyle anlatıyor: Ahmed b. Vezi´nin yanında kuşluktan ikindi namazına kadar oturduk. Ne sağına, ne soluna baktı. Bu husus kendisine sorulunca şu cevabı verdi: ´Allah Teâlâ azametine bakması için gözleri yarattı. Bu bakımdan ibretsiz bakan herkese, o bakıştan dolayı bir günah yazılır´.

Mesruk´un hanımı şöyle demiştir:
´Mesruk daima uzun na-maz kılmaktan ötürü iki bacağı şişmiş bir vaziyette olurdu´.

Yine bu hanım şöyle demiştir:
´Allah´a yemin ederim! Ona olan merhametimden ötürü arkasından oturup ağlıyorum´.

Ebu Derdâ şöyle demiştir: ´Eğer üç şey olmasaydı bir gün dahi yaşamayı istemezdim: Hararetli öğle vakitlerinde Allah için susamak, gecenin yarısında Allah için secdeye kapanmak, meyvenin iyileri seçildiği gibi konuşmanın iyilerini seçen insanlarla oturmak!´
Esved b. Yezid alabildiğine ibadete dalardı. Hararet zamanında oruç tutardı. Öyle ki bedeni sapsarı olurdu. Alkame b. Kays ona ´Neden nefsine işkence ediyorsun?´ dedi. O da cevap olarak ´Onun şerefini düşünüyorum´ dedi.
Yine o bedeni sararıncaya kadar oruç tutar, düşüp bayılıncaya kadar namaz kılardı. Enes b. Mâlik ve Hasan Basrî huzuruna varıp kendisine ´Allah Teâlâ bütün bunları sana emretmedi!´ dediler. O dedi ki: ´Ben ancak mevlâma karşı memlûk bir kulum. Her çeşit zilleti kendime yakıştırırım´.

Fazlasıyla ibadete dalanlardan biri ayakları topal olup ayaktan mahrum oluncaya kadar hergün bin rek´at namaz kıldı. Ayakta kılamaz olunca oturarak bin rek´at namaz kıldı. İkindi namazını kıldığında İhtiba (dizleri dikip makatı üstünde oturmak ve elleri dizlerin altında bağlamak) yaptı. Sonra şöyle dedi: ´Mahlûklara hayret ediyorum! Nasıl senin yerine başkasını irade etti? Mahlûklara hayret ediyorum! Nasıl senden başkasına ünsiyet verdi? Mahlûklara hayret ediyorum ki kalpleri nasıl senden başkasının zikriyle nûrlandı?´
- Bu gözyaşlarını neden döküyorsun?
- Allah´ın haklarından geri kalışım için gözyaşı döktüm. O
gözyaş-larının samimi olmayışından korkarak da kan ağladım.
Feth el-Mevsilî´yi öldükten sonra rüya âleminde gördüm ve şöyle sordum:
- Allah sana ne gibi bir muamele yaptı?
- Beni affetti!
- Gözyaşlarından ötürü ne gibi bir muameleye tâbi tutuldun?
- Rabbim beni huzuruna yaklaştırarak bana şöyle buyurdu: ´Ey Feth! Gözyaşların niçin döküldü?´ Cevap olarak ´Ey rabbim! Senin vâcib olan hakkından geri kalışım için böyle yaptım´ dedim.
- Neden dolayı kan akıttın?
- Gözyaşlarımın samimi olmayışından korktuğumdan dolayıkan akıttım.
- Ey Feth! Bütün bunlardan neyi kasdettin? İzzet ve celâlim hakkı için kırk seneden beri seni koruyan meleklerim senin sahifeni (amel defterini) huzuruma getirirler. Onda bir hata bulunmadı!

Şöyle anlatılıyor: Bir grup sefere çıktılar. Yolda şaşırarak halktan ayrı yaşayan bir rahibe vardılar. Rahibi çağırdılar. Rahib, manastırından dışarı çıkıp onlara baktı. Dediler ki; ´Ey rahib! Biz yolu şaşırdık. Acaba yol neresidir?´ Bunun üzerine rahib, başıyla gök-lere işaret etti. Onlar onun bu işaretinden ne kasdettiğini anladılar ve dediler ki: ´Biz senden yol soruyoruz. Bize yol gösterir misin?´ Bunun üzerine ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Murâbete´nin beşinci makamı
« Posted on: 28 Mart 2024, 12:53:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Murâbete´nin beşinci makamı rüya tabiri,Murâbete´nin beşinci makamı mekke canlı, Murâbete´nin beşinci makamı kabe canlı yayın, Murâbete´nin beşinci makamı Üç boyutlu kuran oku Murâbete´nin beşinci makamı kuran ı kerim, Murâbete´nin beşinci makamı peygamber kıssaları,Murâbete´nin beşinci makamı ilitam ders soruları, Murâbete´nin beşinci makamı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes