> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu  (Okunma Sayısı 1022 defa)
14 Ocak 2010, 18:40:38
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Ocak 2010, 18:40:38 »



Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu

Midesi ve yiyeceği hususunda müridin dört vazifesi vardır:

Birinci Vazife


Helâlden başkasını yememesidir; çünkü haram yemekle yapılan ibâdet, denizin dalgaları üzerine inşa edilen bina gibidir. Daha önce Helâl vc Haram Kitabı´nda takvânın gözetilmesi gereken derecelerini zikretmiştik. Bu bakımdan yemek hususunda geriye sadece üç vazife kalmaktadır. Bunlar da çokluk ve azlık bakımından yemeğin miktarını belirlemek, erken veya geç yeme hususunda vaktini, iştahın çektiği yiyeceklerden hangilerinin yenilip hangilerinin terkedilmesi hususunda cinsini tayin etmektir.

Az yeme hususundaki birinci vazifeyle ilgili riyazet yolu aşamalıdır. Bu bakımdan çok yemeyi âdet edinen kimse, bir anda az yemeye kalkışırsa bünyesi buna tahammül edemez. Zayıf düşüp sıhhati bozulur ve çeşitli sıkıntılara düçar olur. O halde buna yavaş yavaş ve azar azar alışmak gerekir. Şöyle ki, mutad olan yemeğinden azar azar eksiltmeli; mesela, günde iki ekmek yiyor da nefsini bir ekmek yemeye alıştırmak istiyorsa, hergün ekmeğin yedide birinin dörtte birini terketmelidir. Bu da yirmisekiz parçadan bir parçayı veya otuz parçadan birkaç parçayı terketmek demektir. Böylece iki ekmeğin bir ekmeğe dönüştürülmesi bir ayda gerçekleşmiş ve kendisi de bu şekilde zarar görmemiş olur. Bunu da ister tartarak yapar, isterse de müşâhede ve tahminle yapar. Böylece hergün, bir önceki günden bir lokma daha az yemek sûretiyle midesini istediği miktara alıştırmış olur.

Bu durumda, yani yemeğin azaltılmasında dört derece ve mertebe vardır:

Birinci Derece

Bu derecelerin en yükseği, nefsi artık daha aşağısıyla idare edemeyeceği en az miktara alıştırmaktır ki bu, sıddîkların âdetidir.
Bu, Sehl et-Tüsterî´nin seçmiş olduğu yoldur; zira o şöyle demiştir: ´Allah Teâlâ, mahlukatı üç şeyle kul edinmiştir ki bunlar hayat, akıl ve kuvvettir. Kul, hayatına veya aklına bir zarar geleceğinden korkarsa yer, oruçlu ise orucunu bozar, fakir ise, yiyecek elde etmek için çaba sarfeder ve kendisini zorlar. Şayet bu ikisinden değil de kuvvetinin gitmesinden korkuyorsa, buna aldırmaması ve bundan korkmaması daha uygundur; namazı ancak oturarak kılabilecek hâle gelse bile böyledir´.

Sehl et-Tüsterî, kişinin, namazını açlıktan kaynaklanan zayıflıktan dolayı oturarak kılmasının, çok yemek sûretiyle ayakta kılmasından daha üstün olduğunu savunmuştur. (Bu, Sehl´in kendi görüşüdür. Diğer müctehidlerin ictihadı ise farklıdır).

Sehl et-Tüsterî´ye seyru sülûkünün başlangıcı ve o zamanki gıdası sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: ´Benim bir senelik gıdam için üç dirhem kâfiydi. Bunun bir dirhemi ile pekmez, bir dirhemi ile pirinç ve üçüncü dirhemi ile de yağ satın alırdım. Sonra da bunları karıştırır; meydana gelen karışımdan üçyüzaltmış top yaparak her gece bir tanesiyle iftar ederdim´. Kendisine Teki şu anda nasıl yiyorsun?´ denildiğinde ise ´Hudutsuz ve vakitsiz yiyorum´ demiştir.

Rivayet olunduğuna göre ruhbanlardan bazıları nefislerini bir dirhemlik yiyeceğe alıştırmışlardır.

İkinci Derece


Riyazet vasıtasıyla nefsi bir gün ve gecede yarım müdd (avuç) yiyeceğe alıştırmaktır. Yarım müdd, menin dörtte biri kadar miktardan yapılan bir küsur ekmek demektir. Bu miktar, birçok kimseler için midenin üçte birini dolduracak miktardır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) bunu zikretmiştir. Bu birkaç lokmadan biraz fazladır; çünkü hadîste geçen Lükaymat terimi, cemî´de (çoğulda) azlık için ve on´dan aşağı olan sayılar için kullanılır. Hz. Ömer birşey yediği zaman yedi veya dokuz lokma yerdi.

Üçüncü Derece

Nefsi bir avuç miktarı yiyeceğe alıştırmaktır. Bu da ikibuçuk ekmek yapar. Bu birçok kimsenin karnının üçte birinden fazlasını doldurur. Hatta neredeyse üçte ikisini doldurmaya yaklaşır. Geri kalan üçte biri de su içindir; zikir için ise hiçbir şey kalmaz. Hadîsin bazı lafızlarında ´Karnın üçte biri teneffüs içindir´ yerine ´zikir içindir´ diye geçmektedir.

Dördüncü Derece

Bir avuçtan bir men´e kadar arttırılmasıdır. Men´den fazlası israf sayılır ve birçok kimse için Allah Teâlâ´nın İsraf etmeyiniz´ (A´raf/31) emrine muhâlif olur. Çünkü ihtiyaç duyulan yemek miktarı yaşa, şahsa ve yapılan işe göre değişir.

Burada beşinci bir yol daha vardır ki bunda herhangi bir takdir ve tahdid yoktur. Fakat burası yanıltıcıdır. Müslüman gerçekten acıktığı zaman yemeli ve henüz iştahı olduğu halde yemekten elini çekmelidir. Nefsi için bir veya iki ekmeği tayin ve tahdid edemeyen bir kimse doğru acıkmanın hududunu da bilemez. Böylelerinin doğru acıkması, yalan şehvetle karışır. Doğru acıkmanın birçok alâmetleri vardır. Bunlardan biri de nefsin katık istememesi ve hangi çeşit olursa olsun, önüne getirilen ekmeği iştahla yemesidir. Nefsin, muayyen bir ekmek ve yanısıra katık istediği acıkma, doğru acıkma değildir. Doğru acıkmanın alâmetlerinden biri de tükürüldüğü zaman karasineklerin tükrüğe konmamasıdır; yani tükrükte yağımsı maddelerin kalmamasıdır ki bu da midenin boş olduğuna delâlet eder. Bu bakımdan mürid için yemek hususunda en doğru yol, nefsiyle yapmakta olduğu ibâdetlerde kendisini zayıf düşürmeyecek miktarı tayin ve takdir etmesidir. Bu miktara ulaştığında ise, iştahı olsa bile durmalıdır. Kısacası yemeğin takdir ve tahdidi mümkün değildir. Bu, durumlara ve şahıslara göre değişir. Ashâb-ı kirâmın bir kısmının bir haftalık gıdası, bazen bir sa´ (dört avuç) buğday; yahut birbuçuk sa´ hurma olurdu. Buğdayın birsa´ı dört avuçtur. Bu duruma göre, her güne yaklaşık olarak yarım avuç düşmektedir ki bu da söylediğimiz gibi midenin üçte birini dolduracak miktardır. Çekirdekleri düşürüldüğü için hurmadan birbuçuk sa´ hesaplanmıştır.

Ebu Zer Gıfârî (r.a) şöyle derdi:
´Hz. Peygamber zamanında bir haftalık yemeğim, bir sa´ arpadan ibaretti. Allah´a yemin ederim ki Hz. Peygamber´e kavuşuncaya kadar da bunu artırmayacağım; çünkü ben onun şöyle dediğini duydum:

Kıyâmet gününde meclis (derece) bakımından bana en yakın olanınız ve nezdimde en sevimliniz, bugün (asr-ı saâdette) üzerinde bulunduğu hâl üzere ölüp Allah´a kavuşanınızdır.31

Ebu Zer Gıfârî, ashâb-ı kirâmdan bazılarını kınayarak şöyle buyurmuştur:
´Siz Hz. Peygamber zamanındaki hâlinizi değiştirdiniz. Bakıyorum da sizin için arpa unu eleniyor. Oysa Hz. Peygamber zamanında unun elenmesi diye birşey yoktu. Siz ince ekmekler pişiriyor, sofranızda iki katık bulunduruyorsunuz. Sizin için çeşit çeşit yemekler hazırlanıyor. Bazılarınız sabahleyin bir elbise, akşam başka bir elbise giyiyor. Oysa siz Hz. Peygamber zamanında böyle değildiniz´.

Ashâb-ı Suffe´den iki kişinin bir günlük gıdası, bir avuç hurma idi. Buradaki avuç, bir tam ve üçte bir Bağdad batmanı demektir. (Bu batman, yirmisekiz küsur dirhemdir). Bu hurmalardan çekirdekler de düşürülürdü.

Hasan Basrî şöyle derdi: ´Müslüman, koyun ve keçi gibidir; bir avuç basit hurma, bir parça kavut ve bir yudum su ona kâfi gelir. Münâfık ise yırtıcı hayvan gibidir. Çok yer ve midesini tıkabasa doldurur. Karnını komşusu için aç bırakmaz ve zarurî ihtiyacından fazla olan malları hususunda müslüman kardeşini nefsine tercih etmez. Ey iman edenler! Zarurî ihtiyacınızdan fazla olanı, azık olarak önden gönderiniz´.

Sehl et-Tüsterî de şöyle buyurmuştur: ´Dünya tamamen kan olsa, müslümanın yedikleri yine de helâl olurdu; çünkü müslüman zaruret anında ancak hayatını devam ettirebilecek kadar yer´.

İkinci Vazife


Yemeğin vakti ve tehir süresi hakkındadır. Bunda da dört derece vardır:

Birinci Derece

Bu derecelerin en büyüğü üç gün veya daha fazla aç kalmamasıdır. Bazı müridler riyazeti, takdir ve tahdid etmeksizin aç kalma şekline dönüştürmüştür. Hatta içlerinde otuz-kırk gün aç duranları olmuştur. Âlimlerden de büyük bir cemaat bu dereceye ulaşmıştır. Muhammed b. Amr el-Karânî, Abdurrahman b. İbrahim Rühaym, İbrahim et-Teymî, Haccac b. Ferasife, Hâfız Âbid Misisî, Müslim b. Said, Züheyr, Süleyman Havvas, Sehl b. Abdullah et-Tüsterî, İbrahim b. Ahmed el-Havvas bunlardandır. Ebubekir Sıddîk (r.a) altı gün aç dururdu. Abdullah b. Zübeyr ile İbn Abbas´ın arkadaşı Ebu´l-Cevza da yedi gün birşey yemezdi. Rivayet edildiğine göre, Süfyan es-Sevrî ile İbrahim b. Edhem´in karnına üç gün üstüste hiçbir şey girmezdi. Bu zatlar âhiret yolunda yürüme hususunda açlıktan yardım umarlardı.

Âlimlerden biri şöyle buyurmuştur: ´Kırk gün Allah rızası için açlık çeken kimse için melekût âleminin kapıları açılır; yani ilâhî sırların bir kısmı ona âyân olur´. Sûfînin biri, bir rahib´e müslüman olarak, içinde bocalayıp durduğu gururu terketmesini teklif etti ve bu hususta onunla uzun uzadıya konuştu. Sonunda rahib kendisine ´Mesih (a.s) kırk gün aç kalırdı. Bu ise ancak bir peygamberin veya bir sıddîkîn mucizesi olabilir´ dedi. Bunun üzerine sûfi râhib´e şöyle dedi:

- Eğer ben elli gün aç kalırsam, şu anda üzerinde bulunduğun dini terkedip İslâm´a girer misin? İslâm dininin hak ve üzerinde bulunduğun dînin de bâtıl olduğuna inanır mısın?

-Evet

Bu söz üzerine sûfî oturdu; elli günü bu şekilde dolduruncaya kadar ancak râhibin görebileceği yerlere gidip geldi. Elli günden sonra ´Bundan daha fazlasını da yapabilirim´ dedi ve böylece altmışa tamamlayıncaya kadar açlığa devam etti. Bunun üzerine râhib çok şaşırdı ve ´Hiç kimsenin bu hususta Hz, İsa´yı geçeceğini sanmazdım´ diyerek müslüman oldu. Bu büyük b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu
« Posted on: 24 Nisan 2024, 08:08:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu rüya tabiri,Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu mekke canlı, Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu kabe canlı yayın, Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu Üç boyutlu kuran oku Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu kuran ı kerim, Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu peygamber kıssaları,Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yolu ilitam ders soruları, Midenin Şehvetini Kırmakta Riyazet Yoluönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes