> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Hz. Peygamberin vefatı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Peygamberin vefatı  (Okunma Sayısı 1408 defa)
24 Ocak 2010, 15:08:05
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 24 Ocak 2010, 15:08:05 »



Hz. Peygamberin Vefatı


Hz. Peygamberin hayatında, ölümünde,sözünde, fiilinde, bütün durumlarında düşünenler için ibret ve güzel bir örnek mevcuttur. Basireti açık olanlar için o bir ışıktır; zira Allah´ın katında ondan daha şerefli bir kimse yoktur. Çünkü o, Allah´ın dostu, habibi, Allah´ın kelâmına muhatap olan, kulları arasından seçilen, Allah´ın peygamberi ve nebisidir. Müddeti bittiğinde acaba Allah ona bir an dahi mühlet vermiş midir? Eceli geldikten sonra acaba bir lâhza dahi tehir olunmuş mudur? Hayır! İnsanların ruhlarını kabzetmekle görevli melekler göndererek onun şerefli ve pak ru-hunu Allah´ın huzuruna götürmek, onun temiz bedeninden çıkarıp rahmete, rıdvan ve güzel hayırlara daldırmak için götür-meye geldiler. Rahmân olan Allah´ın manevî komşuluğunda doğruluk merkezine götürdüler. Bununla beraber ölüm anında Hz. Peygamberin üzüntüsü arttı. Izdırabı kesintisiz devam etti. İnlediği görüldü. Allah´ın mülakatına karşı olan isteği yükseldi, benzi sarardı, alnı terledi. Sağı ve solu inkıbaz ve inbisat hususunda sarsıldı. Hatta o mecliste hazır bulunanlar Hz. Peygamberin bu ızdırabından ötürü ağladılar. Onun acı çektiğini müşahede edenler sızlandılar. Acaba peygamberlik mertebesi Hz. Peygamberden Allah´ın takdirini uzaklaştırdı mı? Ölüm meleği, onun aile efradını ve aşiretini gözetti mi? Hakkın yardımcısıdır. Halkı uyarıyor ve müjdeliyor diye ona bir müsamaha gösterdi mi? Heyhat nerede! Ölüm meleği vazifesini yerine getirdi. Levh-i Mahfuz Adı yazılı olarak gördüğünü harfîyyen tatbik etti.

İşte Hz. Peygamberin hali buydu. Oysa Hz. Peygamber Makâm-ı Mahmud´un ve insanların varacağı kevser havuzunun sahibidir. Kabirden ilk çıkan insan ve mahşer gününde şefaat-i uzmâ (en büyük şefaat) sahibi olandır. Bu bakımdan onun halinden ibret almamamız ne kadar hayret verici bir şeydir. Halbuki ileride karşılaşacağımız şeylerden de emin değiliz. Hatta biz şehvetlerimizin esirleri, günahların arkadaşlarıyız. O halde, neden muttakîlerin imamı, rabb´ül-âlemîn´in habibi ve peygamberlerin efendisi olan Hz. Peygamber´in ölümünden ibret almıyoruz?!

Yoksa kendimizi dünyada ebedî kalıcı mı sanıyoruz veya kötü fiillerimize rağmen Allah´ın katında kendimizi şerefli mi sanıyoruz? Nerede, nerede! Aksine biliyoruz ki hepimiz ateşe varacağız. Sonra o ateşten ancak muttakîler kurtulacaktır. Bu bakımdan ateşe varmak hususunda kesin bir bilgiye sahibiz. Fakat ateşten çıkmak hususunda sadece zanna sahibiz. Biz nefislerimize zulmettik; zira zannın peşine düştük. Yemin olsun, biz muttakîlerden de değiliz!

İçinizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür. Sonra sakınanları kurtaracağız ve zâlimleri öyle diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.(Meryem/71-72)

Bu bakımdan her kul kendi nefsinin zâlimlere mi yoksa muttakîlere mi daha yakın olduğunu kontrol etmelidir. Sen de selef-i salihînin gidişatına baktıktan sonra kendi nefsini kontrol et! Onlar muvaffak olmalarına rağmen Allah´tan korkan kimseler idiler. Sonra peygamberlerin efendisi Hz. Peygamberin durumunu dikkatle izle! O, peygamberlerin efendisi, muttakîlerin önderi olduğundan dolayı işinde yakîn üzerinde idi. Fakat dünyadan ayrıldığı sırada çektiği zahmet ve şiddetten ibret al! Cennet-i Me´va´ya göçüp gideceği anda durumu nasıl ağırlaşmıştı?

İbn Mes´ud (r.a) der ki: Hz. Âişe´nin odasında bulunduğu ve eceli yaklaştığı bir sırada Allah Rasûlü´nün huzuruna vardık. Bize bakınca gözlerinden yaşlar aktı. Sonra şöyle buyurdu: Sizlere merhaba! Allah, sizi selâmla diriltsin, sizi himayesine kabul buyursun, size yardım etsin! Sizlere takvayı tavsiye ediyorum, sizi Allah´a emanet ediyorum. Muhakkak ki ben sizin için Allah´tan gelen apaçık bir uyarıcıyım. Allah´ın arzında ve kulları arasında Allah´a karşı yücelik taslamayın! Ecel yaklaşmıştır, dönüş Allah´adır, Sidretü´l-Münteha´ya cennet´ul-me´vâ´ya ve en dolgun kadehedir. Bu bakımdan hem kendi nefislerinize, hem de benden sonra dininize girecek kimselere benden selâm edin ve Allah´ın rahmetini tebliğ edin!73

Rivayet ediliyor ki; Hz. Peygamber (s.a) vefat edeceği anda Cebrail´e (a.s) ´Benden sonra ümmetimin durumu nasıl olacak?´ dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ (ce) Cebrail´e vahiy göndererek şöyle buyurdu:

Habibime müjde ver! Onu, ümmeti hususunda mahcup etmeyeceğim. Ona müjde ver ki insanlar haşre gönde-rildiğinde herkesten daha önce haşre gönderilen o olacaktır. Haşre gelenler mahşerde toplandıklarında önderleri o olacaktır. Onun ümmeti cennete girmeden önce diğer ümmetlere cennete girmek haram olacaktır.

Bu müjde, Hz. Peygamber´e tebliğ edildikten sonra İşte şimdi gözüm arkada kalmaz´ buyurmuştur.

Hz. Aişe (r.a) der ki:
Hz. Peygamber (s.a) hastalığında yedi kuyudan getirilmiş yedi kırba su ile yıkanmak istedi. Biz de bunu yaptık. Hz. Peygamber biraz rahatladı. Çıkıp ashabına imamlık yapıp Uhud şehitleri için Allah´dan af talep ederek onlara dua etti. Ensâr hakkında şunları tavsiye etti:
Ey muhacirler topluluğu! Siz zaman geçtikçe fazlalaşırsınız. Ensâr-ı kirâm ise, bugünkü durumlarında kalıp artmazlar. Ensâr, benim sığındığım, sır sandığımdır.

Bu bakımdan onların iyilik yapanlarına ikramda bulunun! Onlardan kötülük yapanın hatasını affedin!

Bir kul dünya ile Allah katındaki nimetler arasında muhayyer bırakılmıştır. O kul da Allah´ın nezdindekini tercih etmiştir.

Bu sözler üzerine Hz. Ebubekir (r.a) Hz. Peygamber´in, kul kelimesiyle kendi nefsini kasdettiğini anladı ve ağlamaya başladı. Hz. Peygamber ona şöyle hitap etti:
Ey Ebubekir, sabırlı ol! Mescide açılan bütün kapılar kapatılsın. Sadece Ebubekir´in kapısı açık bırakılsın; çünkü benim katımda Ebubekir´den daha üstün bir kişi yoktur!74
Hz. Âişe (r.a) der ki: Hz. Peygamber benim odamda, benim günümde, kollarım arasında ruhunu teslim etti. Ölüm anında Allah benimle onun tükrüğünü bir araya getirdi. Hz. Peygamber yatarken kardeşim Abdurrahman içeri girdi. Elinde bir misvak bulunuyordu. Hz. Peygamber´in misvağa baktığını gördüm. ´Senin için misvağı alayım mı? dedim. Başıyla evet! diye işaret etti. Bunun üzerine misvağı Abdurrahman´m elinden alarak ağzına koydum. Fakat misvak ona katı geldi. ´Senin için yumuşatayım mı?´ dedim. Yine başıyla evet! diye işaret etti. Bunun üzerine, misvağı ağzımda güzelce yumuşatarak ona verdim. Yanımda bir ibrik su bulunuyordu. Zaman zaman elini suya daldırıp şöyle diyordu: ´Lâ ilâhe ilâhe Allah´tan başka ilah yoktur, muhakkak ki ölümün dehşet ve acıları vardır!´ Sonra elini yukarı kaldırıp şöyle dedi: ´En yüce arkadaş en yüce arkadaş! (En yüce arkadaşı istiyorum)´. Ben o zaman dedim ki: ´Yemin olsun! Artık Hz. Peygamber bizi istemiyor´.

Said b. Abdullah babasından şöyle rivayet ediyor: Ensâr-ı kirâm, Hz. Peygamber´in gittikçe ağırlaştığını gördüklerinde mesci-din etrafında dolaştılar. Hz. Abbas, Hz. Peygamber´in yattığı odaya girdi. Ensâr´ın üzüntüsünü Hz. Peygamber´e haber verdi. Sonra Fadl b. Abbas içeri girdi ve o da babasının söylediklerini söyledi. Sonra Hz. Ali içeri girdi. O da aynı haberi verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber elini uzattı ve ´Ha!´ dedi. Onlar Hz. Peygamber´in elinden tuttuklarından Hz. Peygamber ´Siz ne diyorsunuz?´ diye sordu.
Dediler ki: ´Senin ölmenden korkuyoruz!´ Kocaları Hz. Peygamber´in yanında toplandıkları için kadınlar dışarda vaveyla kopardılar. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) Hz. Ali ve Hz. Fadl´ın kolları arasında (amcası) Hz. Abbas önünde olduğu halde dışarı çıktı. Hz. Peygamber´in başı bağlıydı. Ayakları yerde sürünüyordu. Gelip minberinin ilk basamağına oturdu. Halk Hz. Peygamber´in etrafını çevirdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Allah´a hamd ve senâ ederek şöyle buyurdu:

Ey insanlar! Kulağıma geldi ki benim için ölümden korkuyorsunuz! Sizin bu korkunuz ölümü hoş karşılamamanıza ve peygamberinizin ölümünden hoşlanmamanıza delâlet eder. Acaba benim ve nefislerinizin ölüm haberi size verilmedi mi? Acaba benden önce gönderilmiş milletler arasında herhangi bir peygamber ebedî kalmış mıdır ki ben de sizin aranızda ebedî kalayım! İyi bilin ki muhakkak ben, rabbime iltihak edeceğim. Siz de ona mülâki olacaksınız. Size ilk muhacirler hakkında hayırlı davranmanızı tavsiye ediyorum. Muhacirlerin de birbirlerine karşı öyle davranmalarını tavsiye ediyorum.

Çünkü Allah Teâlâ (ce) şöyle buyurmuştur:
Asra andolsun ki insan ziyan içindedir. Ancak iman edip sâlih amel işleyenler, birbirine hakkı tavsiye edenler ve bir-birine sabrı tavsiye edenler müstesnadır.(Asr Sûresi)

Muhakkak ki işler Allah´ın izniyle cereyan eder. Sakın herhangi bir işin gecikmesi sizi onu acelece yapmaya itmesin.

Çünkü Allah Teâlâ hiç kimsenin aceleciliği için acele etmez. Kim Allah ile pençeleşirse Allah ona mağlup eder. Kim Allah´ı kandırmaya çalışırsa Allah onu kandırır. Yeryüzünde ifsâd etmek, sıla-yı rahimleri kesmek husu-sunda birbirinize yardımcı olursanız muvaffak olacağınızı sanır mısınız? Ensâr hakkında size tavsiyede bulunuyorum. Çünkü onlar sizden önce Medine´yi yurd ve iman evi edindi-ler. Onlara iyilik yapmanızı tavsiye ediyorum. Meyvelerini sizinle paylaşan onlar değil miydiler? Size evler hususunda genişlik getirmediler mi? Fakir oldukları halde sizi nefislerine tercih etmediler mi? Kim iki kişi arasında hükmetmek için vazifelendirilirse, Ensar´ın iyilik yapanlarından iyiliği kabul edip onların kötülerini affetsin. Kimseyi onlara tercih etmeyiniz. Ben sizin için öncüyüm. Siz de bana iltihak edeceksiniz. Benim havuzum, Şam memleketi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Peygamberin vefatı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 01:55:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Peygamberin vefatı rüya tabiri,Hz. Peygamberin vefatı mekke canlı, Hz. Peygamberin vefatı kabe canlı yayın, Hz. Peygamberin vefatı Üç boyutlu kuran oku Hz. Peygamberin vefatı kuran ı kerim, Hz. Peygamberin vefatı peygamber kıssaları,Hz. Peygamberin vefatı ilitam ders soruları, Hz. Peygamberin vefatıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes