> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün  (Okunma Sayısı 623 defa)
22 Ocak 2010, 14:32:11
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Ocak 2010, 14:32:11 »



Hayatın Zarûrî İhtiyaçları Hakkında Zühd´ün

Zühd kuvvetine göre üç mertebeye ayrılır: Birinci Mertebe

En aşağı olan birinci derece, dünyayı istediği, kalbi ona meyyal olduğu ve nefsi dünyaya iltifat ettiği halde mücâhede ile dünyadan kaçınması ve zâhidlik yapmasıdır. Her ne kadar nefsi dünyaya meyyal ise de onunla cihad eder, onu alıkoyar, işte zâhidlik buna denir. Çalışma ve gayreti sayesinde zühd derecesine varan bir kimseye göre bu atılan ilk adımdır. Zühde meyyal bir kimse önce nefsini eritir, sonra kesesini...

Zâhid bir kimse ise, önce kesesini, sonra ibâdetle nefsini eritir. Evet zâhid, ayrıldığına karşı sabretmekle değil ibadetle nefsini eritir. Zâhidliğe kendisini zorlayan bir kimse ise tehlike ile karşı karşıyadır. Çünkü nefsi bazen galebe çalar, şehvet kendisini çeker, dünyaya ve istirahat etmeye ister az, ister çok olsun meyleder.

İkinci Mertebe

Dünyayı, istediği hedefe nisbetle hakir saydığından ötürü terkeden bir kimse, bir dirhemi iki dirhem için terkeden bir kimse gibidir. Böyle yapana, beklemek zorunda olsa bile bir dirhemi iki dirhem için bırakmak zor gelmez. Bu zâhid zühdünü görür, ona iltifat eder. Tıpkı mal satan bir tüccarın malı görüp bakması gibi... Öyle ki nefsini beğenip zühdüne hayran kalabilir. Zanneder ki kıymetli bir şeyi kıymetli birşey için terketmiştir! Bu durum da eksikliktir.

Üçüncü Mertebe

Bu, derecelerin en yücesidir. İsteyerek hem dünya, hem de zâhidliği hakkındaki şeylerden kaçınmasıdır. Böylece zâhidliğini görmez, bir şeyi terkettiğini de sanmaz. Çünkü dünyanın bir hiç olduğunu bilmiştir. Bu bakımdan çamurdan yapılmış çakılı terkedip cevheri alan kimse gibi olur. O cevheri hiçbir zaman çamurun karşılığı olarak görmez ve nefsinin birşeyi terkettiğini dedüşünmez. Allah´a ve ahiret nimetlerine nisbetle dünya, çamur parçasının mücevhere nisbetinden daha aşağıdır. İşte bu durum, zühdde kemâlin ta kendisidir. Bunun sebebi de mârifetin kemâlidir. Bu zâhid gibisi, dünyaya iltifat etmek tehlikesinden emindir. Tıpkı çamur parçasını mücevher karşılığı terkeden bir kimsenin bu alışverişten vazgeçmeyeceği gibi...

Ebu Yezid, Ebu Musa Abdurrahim´e96 ´Hangi şey hakkında konuşursun?´ diye sorunca cevap olarak ´Zühd hakkında!´ dedi. ´Hangi şey hakkında zühd?´ deyince de cevap olarak ´Dünya hakkında´ dedi. Bunun üzerine Ebu Yezid elini sallayarak şöyle dedi: ´Zannettim ki o, birşey´in hakkında konuşuyor. Dünya ise birşey değildir. Onun nesi hakkında zühd yapılacaktır?´97

Dünyayı ahiret için terkedenin misâli mârifet ehli, kalbi mükâşefe ve müşahedelerle mamur olan kimselere göre padişahın kapısında bulunan ve kendisini kapıdan meneden bir köpekle karşı karşıya kalanın misâli gibidir. O kimse köpeğe bir lokma ekmek atar. Köpek o ekmekle meşgul olur. O da içeri girip padişaha yaklaşma şerefine nail olur. Öyle ki işini padişahın bütün memleketinde geçerli kılar. Acaba böyle bir kimsenin padişahın köpeğine atmış olduğu bir lokma ekmek karşılığında, padişah katında bu dereceye erdiği düşünebilir mi?

Bu bakımdan şeytanda Allah´ın kapısında bir köpektir. Halkı içeri girmekten meneder. Oysa kapı açık, perde aralıdır. Dünya da bir ekmek lokması gibidir. Eğer yersen, onun lezzeti sadece çiğnerkendir. Yutmakla sona erer. Tortusu midede kalır. Sonra tortu pisliğe dönüşür. Sonra da o tortuyu çıkarmaya mecbur olur. O halde padişahlık izzetine nail olmak için onu terkeden bir kimse, ona nasıl bir daha iltifat eder? Bütün dünya, yüz sene bile yaşasa bir şahsın dünyadan elde ettiği şey ahiret nimetine göre bir lokmanın dünya padişahlığına nisbetinden daha azdır. Zira sonlu olan bir şeyi sonsuz olana nisbet etmek olmaz. Dünya yakında sona erer, hatta kaygusuz bir insan için bir milyon sene devam etse bile... Yine ebedî nimete nisbet edilemez. Yaşamanın müddeti kısa, dünya lezzetleri karmakarışık olduğu halde, nasıl ebedî nimete nisbet edilebilir? Öyleyse, zâhid zühdüne iltifat etmez. Eğer hakkında zâhidlik yaptığı şeye iltifat ederse onu kıymetli birşey olarak gördüğü için iltifat eder. Onu kıymetli birşey olarak görmesi de mârifetinin kusurluluğundan ileri gelir. Bu bakımdan zühdün eksikliğinin sebebi mârifet eksikliğidir. Buraya kadar söylediklerimiz, zühd derecelerinin değişik olmasıdır.

Bunların her birinde de çeşitli dereceler vardır; zira zühde kendisini zorlayan bir kimsenin sabrın zorluğuna dayanması ve sabırdaki meşakkati nisbetinde çeşitlidir. Zühdüne hayranlıkla bakanın derecesi de zühde iltifat etmesi nisbetindedir.
Rağbet edilen şeye nisbetle zühdün bölünmesine gelince, bu da üç derecedir.

Birinci Derece

Bu en alt derecedir. İstenilen şey; ateş, kabir azabı, hesap münakaşası, sırat tehlikesi ve kulun önünde bulunan diğer korkular gibi elemlerden kurtulmaktır. Nitekim bu hususlar hakkında haberler varid olmuştur; kişi, hesap için durdurulduğunda susamış yüz deveye yetecek kadar ter akar. İşte zühdün bu derecesi, bu gibi dehşetlerden korkanların zühdüdür. Sanki bunlar acıdan kurtulmak için, yokluğa razı olmuşlardır, zira elemden kurtulmak mahzâ yoklukla mümkün olur.

İkinci Derece

İkinci derece Allah´ın sevabına, nimetine, cennette va´dedilen hûriler, köşkler ve benzeri lezzetlere rağbet ederek zâhidlik yapmaktır. Bu tür zâhidlik, ümit edenlerin zühdüdür. Zira bunlar yokluğa kanaat ederek, elemden kurtulmak için dünyayı terketmemişlerdir. Aksine daimî bir varlığa, sonsuz bir nimete tamah ederek terketmişlerdir.

Üçüncü Derece
Derecelerin en yücesi olan bu derece, kişinin Allah´a mülâki olmaktan başka bir hedefinin olmamasıdır. Bu bakımdan kalbi elemlere bakmaz ki onlardan kurtulmayı istesin, lezzetlere iltifat etmez ki onları elde etmeyi kasdetsin. Aksine emeli Allah ile olmaktır. O, öyle bir kimsedir ki hedefi bir noktaya yöneldiği halde sabahlamıştır. O, Allah´tan başkasını istemeyen gerçek bir muvahiddir. Çünkü Allah´tan başkasını isteyen bir kimse, başkasına ibâdet etmiştir! Her istenilen mâbuddur. Her isteyen de, isteğine nisbetle âbiddir. Allah´tan başkasını talep etmek gizli şirktir. Bu zühd, muhiblerin zühdüdür. Onlar âriflerin ta kendisidir. Çünkü ârif kişi, Allah´tan başkasını sevmez.

Ancak tanıdığını sever. Dinar ile dirhemi tanıyıp ikisini bir araya getirmeye gücü olmadığını bilen bir kişi nasıl ki bu takdirde dinardan başkasını almazsa, Allah´ı bilenin durumu da böyledir. Allah´ın cemâline bakmak lezzetini bilen, o lezzet ile hûrilerin, köşklerin ve ağaçların lezzetini bir araya getirmenin mümkün olmadığını da bilir. Bu kimse Allah´ın cemâlinden gayrisini sevmez ve başkasını O´na tercih etmez.

Zannetme ki cennet ehli, Allah´ın cemâline baktıklarında hûrilerin ve sarayların lezzetleri kalplerinde kalır! Aksine o lezzetler, Allah´ın cemâline bakmaya nisbeten dünya mülküne sahip olup yeryüzünün her tarafını istilâ etmenin ve halkı köle edinmenin lezzetine, bir kuşu yakalayıp onunla oynamanın lezzetine nisbeti gibidir. Cennet nimetlerini talep edenler, kalp sahiplerinin yanında, kuşla oynamak isteyip padişahlık lezzetini bırakan çocuk gibidir. Bu terkediş, padişahlığın lezzetini idrâk etmekten aciz olduğundan ileri gelir. Yoksa kuş ile oynamak, bütün halka padişah olmaktan daha yüce ve lezzetli değildir. Kendisinden yüz çevirilen şeye izafeten zühdün bölünmesine gelince, bu hususta birçok fikirler ileri sürülmüştür. Bu fikirlerin yüzden fazla olduğu tahmin edilir.

Fakat biz, çeşitli sözleri nakletmekle meşgul olmayacağız. Ancak bütün tafsilâtı kapsayıcı bir konuşmaya işaret edeceğiz ki bu hasusta ileri sürülen fikirlerin çoğunun bütün ko-nuyu kapsamaktan aciz olduğu meydana çıksın. Bu bakımdan deriz ki: Zâhidlik sûretiyle kendisinden yüz çevrilen şeyin icmâl ve tafsilâtı vardır. Tafsilâtının da mertebeleri vardır. O mertebelerin bazısı, kısımları daha fazla izah eder, bazısı da cümleleri izah etmek için daha elverişlidir.

Birinci derecedeki icmale gelince, kendisinden yüz çevrilen, Allah´tan başka her şeydir. Bu bakımdan (şahsın), Allah´tan başka herşey hakkında, hatta kendi nefsi hakkında bile zâhidlik yapması gerekir. İkinci derece hakkındaki icmâl, nefsin, içinde lezzet bulu-nan her sıfata zâhidlik yapmasıdır. Bu tür zühd, insanın şehvet, öfke, kibir, baş olma, mal, mertebe ve benzerlerinden ibaret olan bü-tün isteklerini kapsar. Üçüncü derecedeki icmal, mal, mertebe ve sebeplerinde zühd göstermesidir; çünkü nefsin bütün lezzetleri bunlara dönüşür.

Dördüncü derecedeki icmal; ilim, kudret, dinar, dirhem ve mertebe hakkında zühd etmesidir; zira malların çeşitleri ne kadar çoğalırsa çoğalsın dinar, dirhem ve mertebe onları kapsar. Sebepleri ne kadar çoğalsa da ilim ve kudrete dönüşür! İlimden gaye; hedefi kalpleri elde etmek olan ilim ve kudrettir. Yukarıda geçtiği gibi mertebenin mânâsı; kalpleri elde etmek ve onlara hâkim olmak demektir. Nasıl malın mânâsı; maddeleri mülk edinmek ve onlara güç yetirmekse... Eğer bu tafsilâtı daha genişletmek isterseniz, hakkında zühd yapılan şeylerin sayılamayacak kadar çok olduğu görülür. Oysa Allah Teâlâ, bir ayette onlardan yedi tanesini zikrederek şöyle buyurmuştur:

İnsanlara kadınlar, oğullar, altın ve gümüşten istiflenmiş yığınlar, salınmış atlar, davarlar ve ekinlerden gelen zevk-lere aşırı düşkünlük süslü gösterildi. Bunlar, sâdece dünya hayatının geçimidir. Asıl varılacak güzel yer, Allah´ın yanındadır.(Âlu İmran/14)

Sonra Allah Teâlâ, bunları başka bir ayette beşe düşürerek şöyle buyurmuştur:

Bilin ki dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, kendi aranızda övünme, mal ve evlât çoğaltma yarışıdır.(Hadîd/20)

Sonra başka bi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:26:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün rüya tabiri,Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün mekke canlı, Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün kabe canlı yayın, Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün Üç boyutlu kuran oku Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün kuran ı kerim, Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün peygamber kıssaları,Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ün ilitam ders soruları, Hayatın ihtiyaçları hakkında zühd´ünönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes