> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Korkunun kısımları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Korkunun kısımları  (Okunma Sayısı 788 defa)
20 Ocak 2010, 15:19:36
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Ocak 2010, 15:19:36 »



Korkulan Şeye Nisbetle Korkunun Kısımları


Hastalığı veren devayı vermiş ve şifayı da va´detmiştir. Bu bakımdan sabır, her ne kadar zor ise de onun elde edilmesi, ilim ve amelden meydana gelen macun ile mümkündür. Bu bakımdan kalplerin hastalıkları için yapılan ilaçların karışımı ilim ve ameldir.

Fakat her hastalık başka bir ilim ve başka bir amele muhtaçtır. Nasıl ki sabrın kısımları değişik ise, sabra mâni olan illetlerin de kısımları değişiktir. İlletler değişik oldukları zaman ilâç da değişik olur; zira ilâcın mânâsı, illetin zıddı ve sökülmesidir. Bunu teker teker saymak, oldukça uzun sürer. Fakat biz yolu, bir kısım misallerle tanımış oluruz.

Kişi, cimanın şehvetine sabretmeye muhtaç olur. Oysa şehvet de tenasül uzvuna hâkim olmayacak derecede veya tenasül uzvuna hâkim olabilir de gözüne hâkim olamayacak derecede veya gözüne hâkim olabilir de kalbine ve nefsine hâkim olamayacak derecededir; zira nefsi, durmadan ve gizlice kendisine, şehvetlerin isteklerini fısıldar, bu durum da onu zikir, fikir ve sâlih amellere devam etmekten alıkoyar. Daha önce sabun, dinin teşvikçisi ile hevanın teşvikçisinin boğuşmasından ibâret olduğunu söylemiştik. Boğuşanların birinin diğerini yenmesini istiyorsak, bu ancak galip olmasını istediğimizi takviye etmek ve diğerini zayıf düşürmekle olur. Bu bakımdan burada bize lâzım olan din teşvikçisini takviye etmek ve şehvet teşvikçisini de zayıf düşürmektir.

Şehveti teşvik eden şeyin zayıf düşürülmesinin yolu üç şekilde olur:
Birincisi

Birincisi onun gıdasının maddesine bakmamızdır. O madde, çeşidi ve çokluğu bakımından şehveti harekete getiren lezzetli gıdalardır. Bu bakımdan devamlı oruç tutup, az ve lezzetsiz yemeklerle yetinmek gerekir. Bu bakımdan şehveti kabartan yemekten ve etten sakınmak gerekir.

İkincisi
İkincisi şehveti tahrik eden sebepleri kesmektir; zira o haram yerlere bakmakla tahrik olur. Çünkü bakış kalbi, kalp de şehveti tahrik eder. Tahrik edici sebeplerin kesilmesi, ancak uzlete çekilmekle ve insanı şehvete sürükleyen şeylere bakmaktan sakınıp onları tamamen terketmekle mümkün olur.
Bakış, İblis´in oklarından zehirli bir oktur.35

Bu ok öyle bir oktur ki şeytan onu hedefe yöneltir ve ona mâni olacak bir kalkan da yoktur.
Ancak gözleri kapatmak veya okun atıldığı taraftan kaçmak sûretiyle kurtulmak mümkün olabilir... Çünkü o, bu oku ancak sûret ve şekiller yayından atar. Bu bakımdan sûretlerin karşısından çekildiğin zaman, onun oku sana isabet etmez.

Üçüncüsü
Üçüncüsü, nefsin arzu duyduğu mübah şeylerle nefsi teselli etmektir. Bu da nikâhla olur. Çünkü tabiatın arzu duyduğu şeyler mübah yolla da elde edilebilir. İşte insanların çoğu için en faydalı tedavi budur; zira gıdayı kesmek insanı diğer amellerden de zayıf düşürür. Buna rağmen erkeklerin çoğunun şehvetini de dipten si-lip götürmez.

Bu nedenle Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Evlenin, evlenmeye gücü yetmeyen bir kimse oruç tutsun Muhakkak ki orucun (şehveti kesmekte) tesiri vardır.36

İşte bunlar üç sebeptir. Yemeğin kesilmesi olan birinci tedaviye gelince, O, serkeş hayvanın yemini ve saldırgan köpeğin yiyeceğini kesmeye benzer ki o serkeş hayvan, saldırgan köpek, zayıf düşüp serkeşlik ve saldırganlıktan vazgeçsin. İkinci tedavi, köpek-ten eti gizlemeye, hayvandan arpayı saklamaya benzer ki eti ve arpayı görmekten dolayı köpek ve hayvanın iştahı harekete geçmesin. Üçüncü tedavi ise, köpeğin ve hayvanın tabiatının meylettiği şeyden az bir şeyle onları oyalamaya benzer.

Din teşvikçisinin takviyesine gelince, bu da ancak iki yolla olur:
1.
O yolların birincisi, din ve dünyadaki mücahedenin ve
sabrın dünya ve ahiretteki güzel neticeleri hususunda düşünmektir.

Sabrın dünya ve ahiretteki sonuçlarını hatırlamak, uğradığı felakete gösterdiği sabır sayesinde alacağı mükâfatın, kaybettiğinden çok daha fazla olduğunu bilmek, alacağı o büyük mükâfatlar sebe-biyle kendisine gıpta edildiğini anlamak gibi hususlardır. Çektiği sıkıntı ve uğradığı felaketin geçici, alacağı mükâfatın ise ebedî olduğunu, önemli birşey karşılığında âdi birşeyi feda ettiğini ve bundan ötürü üzülmemesi gerektiğini bilmektir. Bu anlattıklarımız mârifet bölümlerindendir. Mârifet ise imandandır; bazen güçlenir, bazen zayıflar. İman güçlendikçe dinî duygular da güçlenir ve dinî duyguları harekete geçirir. İman zayıflayınca dinî duygular da zayıflar. İmanın kuvvetine yakîn denir. İşte sabrın azimetini tahrik eden, yegâne müessir, yakîndir. İnsana en az verilen şey de yakîn ile sabrın azimeti´dir.

2.
O yolların ikincisi, din teşvikçisine hevâ-i nefsin teşvikçisi ile görüşmeyi, tedricî olarak heva-i nefsi alt etmenin zevkini idrak edinceye kadar telkin etmektir. Bu takdirde cüretle ona sarılır ve onunla boğuşmaktaki kuvveti oldukça artar; zira alıştırmak ve
zahmetli işlere yavaşça dalmak, o işlerin kaynağı olan kuvveti takviye eder. Bu nedenledir ki hammalların, çiftçi ve savaşçıların kuvveti artar.

Kısacası zahmetli işlere dalan kimselerin kuvveti, terzilerin attarların, fakih ve sâlihlerin kuvvetinden daha fazla olur. Bunun sebebi de bu sınıfların gücünün antrenman yapmak sûretiyle takviye olunmamış olmasıdır. Bu bakımdan birinci tedavi, güreşçiye, galip geldiği zaman verilecek mükâfata tamah etmesine benzer. Firavun, sihirbazlarını Hz. Musa ile yarışmaya teşvik ettiği zaman onlara vaadde bulunup şöyle demesi gibidir:
Evet! (Size hem mükâfat var) hem o vakit siz (kıymet ve şeref bakımından bana) yakınlardan olacaksınız.(Şuarâ/42)

Tedavinin ikinci formülü, güreşmesi ve savaşması umulan çocuğu, daha çocukluk zamanından itibaren yetiştirerek bükülmez bir hale gelmesi için çalıştırmaya benzer. Bu bakımdan kim sabırla mücahede etmeyi tamamen terkederse, o kimsede dinî duygu zayıflar. Şehvet ne kadar zayıf olursa olsun, ona karşı koymaya gücü kalmaz. Kim hevâ-i nefsine muhalefet etmeyi öğrenirse, o kimse istediği anda şehvete galebe çalar. İşte bu, sabrın bütün çeşitlerinde tedavinin yoludur ve bunların en zoru her çeşidini burada saymak mümkün değildir. Ancak iç âlemini, nefsin vesveselerinden menetmektir. Bunun zor olması, ancak buna hazırlanan bir kimse için sözkonusudur. Şöyle ki: Bu kimse zahiri şehvetleri sökmüş, uzlete çekilmeyi tercih etmiş, murakabe, zikir ve fikir için oturmuştur. Muhakkak ki vesveseler, böyle bir kimseyi bir yandan başka bir yana çekerler. Bu vesvesenin aile, mal, mertebe, arkadaş ve dostlarından kaçmak sûretiyle zâhirde ve bâtında bütün bağlarını kesmedikçe tedavisi yoktur.

Sonra az bir gıda ile kanaat edip bir zaviyeye çekilmelidir. Sonra bütün bunlar da istekleri ve hedefleri bir olmadıkça kâfi değildirler. O bir olan hedef de Allah Teâlâ´dır. Sonra bu, kalbe ga-lip geldiği zaman, düşünce hususunda, mecali olmadıkça bu da kâfi değildir. Gökler ve yerin melekûtunda, Allah´ın sanatının acaibliklerinde ve Allah´ın diğer mârifetlerini bâtın ile seyretmedikçe, bu da kâfi değildir. Bu seyir onun kalbini kapladığı zaman, bu seyirle meşgul olması şeytanın vesveselerini kendisinden defeder, onu hiç durmadan Kur´an okumak, zikir yapmak ve namaz kılmaktan ibaret olan virdler kurtarır. Bütün bunlarla beraber,.kalbine huzuru yükletmeye muhtaçtır. Çünkü kalbi ancak bâtınla düşünmek huzurla doldurur, zâhiri virdler ise bunu yapamazlar.

Sonra kişi bütün bunları yaptığı zaman vakitlerden ancak bazısı onun için selâmetti kalır; zira kişi bütün vakitlerinde, yenilenen hâdiselerden kurtulamaz. Bu bakımdan bu hâdiseler, onu, düşünce ve zikirden alıkoyar. Bu hâdiseler de hastalık, korku, bir insandan gelen eziyet, oturup kalktığı birinin saldırısı gibi şeylerdir; zira kişi, maişetin bazı sebeplerinde kendisine yardım eden bir kimse ile oturup kalkmaya mecburdur. İşte bu, meşgul edici şeylerden biridir.

İkinci çeşide gelince, o birinci çeşitten daha zarurîdir. O da yemek, elbise ve maişetin sebepleriyle uğraşmaktır; zira bunları hazırlamak da insanı meşgul eder. Eğer bunları bizzat kendi hazırlıyorsa durum böyledir.

Eğer başkası tarafından hazırlanıyorsa, bu sefer şahsın kalbi, bunları hazırlayan kimse ile meşgul olur. Fakat ancak bütün alâ-kaları kestikten sonra vakitlerinin fazlası, kendisi için boşalır. Eğer ansızın bir olaya veya bir ihtiyaca hedef olmazsa durum bu-dur. Bu takdirde kalp, saflığa kavuşur, şahıs için düşünce kolaylaşır, Allah´ın, gök ve yerin melekûtunun sırlarından birçok şey ona keşfolunur ki eğer kişinin kalbi başka şeylerle meşgul olsaydı, kişi uzun bir zamanda onun binde birine vâkıf olamazdı. (Bu raddeye gelmek, çalışmakla elde edilmesi mümkün olan makamların en yücesidir!)

Keşfolunanların miktarına, haller ve amellerde varid olan ilâhî lütfun meblâğlarına gelince, bu avlanma yerine ve rızkın miktarına göredir; zira bazen çaba az olduğu halde av pek kârlı olur. Bazen çaba oldukça uzar fakat av ve nasib az olur. Çalışmanın ötesinde Rahman´ın cezbelerine güvenmek gerekir. Çünkü Rahman´ın bir tek cezbesi, insanların ve cinlerin amellerine denktir. Bu ise, kulun ihtiyarıyla değildir. Evet! Kulun ihtiyarı, dünyanın cazibelerini kalbinden sökmek sûretiyle kendisini o cezbeye maruz bırakmasındadır; zira esfeli sâfilîn´e doğru çekilen bir kimse a´lâyı illiyyîn´e doğru gidemez. Himmeti dünya olan herkes dünyaya doğru çekilir. Bu bakımdan ilgilerin kesilmesi, Hz. Peygamber´in şu hadîsi ile kastolunan yegâne mânâdır:

´Muhakkak ki zamanınızın günlerinde rabbinize yaklaştırcı teselliler vardır. O nefhaları kapmaya hazırlanınız´.
Bunun hikmeti şudur: Çünkü o nefha ve cezbelerin semavî se-bepleri vardır; zira Allah Teâlâ şöyle buyurmuşt...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Korkunun kısımları
« Posted on: 27 Nisan 2024, 19:32:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Korkunun kısımları rüya tabiri,Korkunun kısımları mekke canlı, Korkunun kısımları kabe canlı yayın, Korkunun kısımları Üç boyutlu kuran oku Korkunun kısımları kuran ı kerim, Korkunun kısımları peygamber kıssaları,Korkunun kısımları ilitam ders soruları, Korkunun kısımlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes