๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İhya-u Ulumiddin 3-4 => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 18 Ocak 2010, 19:56:21



Konu Başlığı: Giyinişte ve yürüyüşte gösterilen kibir´in zemmi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 18 Ocak 2010, 19:56:21
Giyinişte ve Yürüyüşte Gösterilen Kibir´in Zemmi Hadîsler

Kibirden ötürü eteğini yerde sürükleyen bir kimseye Allah Teâlâ nazar etmez (iltifat etmez)!20

Bir kişi elbisesine bürünüp sallana sallana gezerken nefsi kendisini ucb´a sevketti, dolayısıyle Allah onu yere batırdı. O, kıyamet gününe kadar yerde deprendikçe deprenir.21

Kim gururdan ötürü elbisesini yerde sürürse, kıyamet gününde Allah ona bakmaz (iltifat etmez)

Zeyd b. Eslem dedi ki: ´İbn Ömer´in yanına girdim. O esnada Abdullah b. Vâkıd22 sırtında yeni bir elbise olduğu halde İbn Ömer´in yanından geçti. İbn Ömer´in şöyle söylediğini işittim: Ey oğul! Elbiseni biraz yukarıya kaldır. Yerde sürüme! Zira ben Hz. Peygamber´in şöyle dediğini duydum: ´Mağrur olduğundan dolayı elbisesini yerde sürükleyen bir kimseye Allah bakmaz (iltifat et-mez)!´23

Rivayet ediliyor ki, Hz. Peygamber (s.a) birgün avucuna tükürüp parmağıyla dokunarak şöyle buyurmuştur: ´Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: ´Ey Âdemoğlu! Sen beni mağlûp etmek mi istiyorsun. Oysa ben seni bunun benzerinden yarattım. Sonra seni geliştirdim ve bu kıvama getirdim. O zaman sen nefsine aldanarak iki elbisenin içinde sallana sallana gezdin. Yer için bir ağırlık oldun. Mal topladın, hakları menettin. Ta ki can boğaza gelip da-yanıncaya kadar. Bu sefer de dedin ki: ´Malımı sadaka vereceğim!´ Oysa sadakanın zamanı geçti!´24

Ümmetim mağrur ve kendilerini beğenerek yürüdükleri, kendilerine Fars ve Rumlar hizmet ettikleri zaman, Allah onların bir kısmını diğer bir kısmına musallat kılar.25

İbn´ul-Arabî der ki: ´Hadîsin metninde geçen mutayta denen yürüyüş, içinde gurur ve kibir olan yürüyüş demektir´.

Kim nefsinde büyüklük taslar ve yürüyüşünde gururlanırsa Allah Teâlâ kendisinden nefret ettiği halde Allah´ın huzuruna varır.26

Ashab´ın ve Âlimlerin Sözleri

Ebubekir el-Huzelî´den27 şöyle rivayet ediliyor: Biz Hasan´la beraber bulunduğumuz bir anda İbn´ul-Ethem28 yanımızdan geçerek mescidin maksuresine doğru yürüdü. Onun sırtında Haz (Deniz koyunu denilen hayvanın yünü) denilen maddeden do-kunmuş, bir kısmı diğer bir kısmının üzerine, baldırlarına kadar inen bir cübbe vardı. O, sağa sola sallana sallana yürüdüğü için abâsı açılıp kapanıyordu ve baldırları görünüyordu. O anda Hasan, ona baktı ve şöyle dedi: ´Öf! Öf! Ne de gururlu! Gururdan ötürü halktan yüzünü çeviriyor. Sağına soluna bakıyor. Ey Ahmak! Sen şükrü yapılmamış bir nimet içinde, o nimette Allah´ın emrini tutmadığın, o nimetten dolayı Allah´ın hakkını ödemediğin halde sağına soluna bakıyorsun. Allah´a yemin ederim, eğer sizden biriniz, deli bir kimsenin sallanması gibi sallanarak yürürse, onun âzalarının her birinde Allah´ın bir nimeti, şeytanın da bir payı vardır´.
İbn´ul-Ethem bu sözü işitti. Hasan Basrî´ye gelip özür talebinde bulundu. Hasan Basrî kendisine ´Benden özür dileme! Rabbine tevbe et! Sen Allah Teâlâ´nın şu emrini işitmedin mi?´ dedi.

(Kibirlilerin yaptığı gibi) insanlara yüzünün yanını çevirme ve yeryüzünde çalımla yürüme! Çünkü Allah büyüklük taslayan övüngeni sevmez. Yürüyüşünde mütevazi ol! Sesini alçalt! Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.(Lokman/18-19)

Hasan Basrî´nin yanından güzel giyimli bir genç geçti. Hasan o genci çağırıp kendisine dedi ki: ´Ademoğlu gençliğine mağrur olup gösterişi sever. Toprağın senin bedenini örttüğünü, amelinle karşı karşıya geldiğini düşün! Rahmet olasıca! Kalbini tedavi et! Zira Allah Teâlâ´nın kullarından isteği, kalplerini ıslah etmeleridir´.

Rivayet ediliyor ki Ömer b. Abdülaziz, halife olmadan önce hacca gitti. Mağrur mağrur yürürken Tavus kendisine baktı. Onun sırtına dokunarak şöyle dedi: ´Senin bu yürüyüşün; midesi pislikle dolu olan bir kimseye yakışmaz´. Bunun üzerine Ömer, özür dileyen bir kimse gibi dedi ki: ´Ey amca! Bu yürüyüşü öğreninceye kadar, bu yürüyüşten dolayı benim bütün âzalarım döğüldü´.

Muhammed b. Vâsıl mağrur davranan oğlunu gördü. Yanına çağırıp dedi ki: ´Sen kim olduğunu biliyor musun? Dikkatli ol! Senin anneni iki yüz dirheme satın aldım. Babana gelince Allah onun gibisini müslümanlar (arasında) çoğaltmasın!´

İbn Ömer, izarını yerlerde sürüyen bir kişiyi görünce şöyle demiştir: ´Muhakkak şeytanın kardeşleri vardır!´ Bu sözünü iki veya üç defa tekrar etti.

Rivayet ediliyor ki, Mutarrıf b. Abdillah, el-Muhelleb´i29 Haz denilen maddeden yapılan cübbesine bürünmüş mağrur mağrur yürürken görünce ona şöyle seslendi: ´Ey Allah´ın kulu! Bu yürüyüş öyle bir yürüyüştür ki Allah da, Allah´ın Rasûlü de ondan nefret eder´. Muhelleb ´Herhalde beni tanıyamadın!´ dedi. Mutarrıf ´Evet seni tanıyorum! Senin başlangıcın bir damla menidir. Sonun da çirkin bir leştir. Sen de bu iki tarafın arasında pisliği yüklenen birisin!´ diye karşılık verdi. Bu sert çıkışın karşısında Muhelleb, mağrur yürüyüşünü terketti.

Mücahid ´Sonra da böbürlene böbürlene ehline gitti!´ (Kıyâmet/33) ayetinin tefsirinde ´gururlana gururlana ehline gitti demektir´ dedi.

Biz kibir ve gururun zemmini zikrettik; şimdi tevazu´nun fazi-letini zikredeceğiz. Allah en doğrusunu bilir.

________________________

20)Müslim, Buhârî
21)Müslim, Buhârî
22)Tam adı Abdullah b. Vâkıd b. Abdullah b. Ömer b. Hattâb´dır. Bu zat
Medineli ve makbul bir zattır. H. 19´da vefat etmiştir.
23)Müslim
24)İbn Mâce, Hâkim
25)Tirmizî
26)İmam Ahmed, Taberânî, Hâkim
27)Tam adı Ebu Bekr Selmâ b. Abdullah b. Selmâ´dır. Hüzel kabilesinden
olan bu zat Basralıdır. H. 67 senesinde vefat etmiştir.
28)Bu tâbir mutlak olarak zikredildiği zaman şerefli, şair, beliğ, hatîb sahâbî Amr b. Edhem´e hamledilir. Fakat Hasan Basrî´nin bir sahabîye böyle demesi uzaktır. Zâhir olan şudur ki; bu söz, yeğenlerinden birine; ya Şeybe b. Sa´d´a, ya Müdmil b. Hakan´a veya Hâlid b. Safvan´a aittir. (İthaf´us-Saade,VIII/349)
29)Tam adı Muhelleb b. Ebî Safra Azlim b. Şurak el-Ezde´dir. Meşhur idare-
cilerdendir.