> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler  (Okunma Sayısı 774 defa)
16 Ocak 2010, 10:14:59
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 16 Ocak 2010, 10:14:59 »



Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler

Seleften biri şöyle demiştir:
Ey insanlar! Teenniyle hareket edin, daima Allah´tan korkun! Emel ve eceli unutarak aldanmayın, dünyaya meyletmeyin! Çünkü o pek fazla hilebaz, pek fazla kandırıcıdır. Gurur ile size süslü püslü görünmüştür. Sizi temennileriyle aldatmıştır. Müşterisine süslü görünmüştür. Süslenmiş bir gelin gibi olmuştur. Gözler faltaşı gibi açılıp ona bakmakta, kalpler onun üzerine üşüşmekte, nefisler ona aşık olmakta... Oysa o nice aşıklarını öldürmüş, kendisine yaslanan nice kişileri mağlup etmiştir. Bu bakımdan onu hakîkat gözüyle süzünüz. O öyle bir evdir ki onun yok edicileri çok... Onu yaratan onu kötülemiştir. Onun yenisi çürür. Onun mülkü yok olur. Onun azizi zelîl, onun çoğu az ve onun sevgisi ölümdür, onun hayrı elden çıkar. Allah´ın rahmeti sizin üzerinize olsun! Gafletinizden uyanın! Uykunuzdan silkinin! Hem de ´filan adam hastadır´ veya "ağır hastadır´ denilmezden önce... Acaba ilâç için bir yol var mı? Acaba tabibe giden yol var mı?´ denilmeden önce uyanın. Zaman senin için şifa ummadığı halde doktorlar senin için çağrılacaktır. Sonra ´Filan adam vasiyet etti, malını saydı´ denir. Sonra ´Dili ağırlaştı, arkadaşlarıyla konuşamıyor, komşularını tanımıyor!´ denir. O anda senin alnın ter döker. İnlemelerinin biri diğerini takip eder. Yakînin yerinde kalır, gözlerin yerinden fırlar, zanların doğrulanır, dilin ağırlaşıp kekeler, arkadaşların ağlar... Sana denir ki: ´Bu senin oğlundur, bu senin kardeşindir´. Oysa sen konuşmadan menedilmişsindir konuşamazsın. Senin dilin mühürlenmiştir. Artık kurtulamaz. Sonra kaza ve kader senin başına konur, canın bedeninden ayrılır, göklere doğru götürülür. O anda arkadaşların toplanır, kefenin hazırlanır. Seni yıkar kefene sararlar. Senin ziyaretçilerinin ardı kesilir. Senden nefret edenler rahata kavuşur. Senin ehlin ve aile efradın servetine el koymak üzere etrafından dağılıp giderler. Sen amellerinin rehini olarak kalırsın.

Seleften biri, hükümdarın birine şöyle demiştir:

Dünyayı zemmetmek ve dünyadan nefret etmek bakımından insanların en müstehakı, dünyada kendisine bolluk verilmiş, dünyadan kendisinin ihtiyaçları kendisine bahşedilmiş bir kimsedir. Çünkü böyle bir kimse malına hücum edip malını silip süpüren bir belayı veya topladığına hücum edip de onu darmadağın edip götüren bir felâketi veya saltanatının temellerini yıkan veya bedenine girip de kendisini hasta eden veya arkadaşları arasında elinden çıkarmak istemediği bir şeyini elinden alan bir felâketi bekler. Bu bakımdan dünya kötülenmeye (övmekten daha) müstehaktır. Zira verdiğini alan, hibesinden cayan elbette dünyadır. Arkadaşının yüzüne güldüğü anda bir de bakarsın ki onu başkasına gülünç yapmış! Arkadaşı için ağlarken bakarsın ki başkasını onun için ağlatır. Elini vermek için açtığı halde bakarsın ki geri alır. Bugün arkadaşının başına taç koyar, yarın toprakla o kelleyi sıyırır. Dünya için, gidenin gidişi, kalanın kalışı eşittir. Dünya, kalanı gidenin yerine halef görür. Onların herbirinin diğerinin bedeli olmasına razı olur.

Hasan Basrî, Ömer b. Abdülaziz´e (halife seçildiğinde) şöyle yazdı:

Malum olsun ki dünya ikamet evi değil, kendisinden göç etme evidir. Adem (a.s) cennetten dünyaya cezalı olarak inmiştir. Ey mü´minlerin emîri! O halde dünyadan sakın! Zira dünyadan alınan azık, onu terketmektir. Dünyadan alınan zenginlik, onun fakirliğidir. Dünyanın her an öldürdüğü biri vardır. Dünyayı azîz edeni dünya zelîl eder. Dünyayı toplayanı, dünya fakir yapar. Dünya zehir gibidir, bilmeyen bir kimse onu yutar. Fakat içinde kendi ölümü vardır. Bu bakımdan sen dünyada, yarasını tedavi edip saran gibi ol! Böyle bir kimse, istemeyenin korkusundan az korunur. İlâcın zahmetine, hastalığın uzunluğundan korkarak tahammül eder. O halde şu hilekâr dünyadan, şu kandırıcı, aldatıcı dünyadan sakın! O dünya ki hilesiyle süs-lenmiş, gururuyla fitnelendirmiş, emelleriyle cazibeli görünmüş, hitabıyla geciktirilmiştir. Bu bakımdan dünya telli duvaklı bir gelin gibi olmuştur. Gözler ona bakar, kalpler onun hayrânı, nefisler onun aşığıdır. Oysa o bütün kocalarından nefret eder.
Buna rağmen kalan, geçenden ibret almamakta, son gelen önce gelenden ders almamaktadır. Allah´ı bilen bir ârif kendisine dünyadan haber verdiği halde nasihat almamakta... Dünyanın aşığı ondan ihtiyacını elde etmiş, aldanmış, haddini aşmış, âhireti unutmuştur. Aklını dünyaya kullanmış, dünya onun ayağını kaydırmış, pişmanlığı büyüdükçe büyümüş, hasreti oldukça çoğalmış, ölümün pişmanlığı artmış, ölümün sıkıntı ve elemleri üzerine çökmüş, maksadın elden çıkmasının acısını duymuştur! Dünyanın istekçisi dünyadan isteğini elde edememiş, nefsini rahat ettirememiş, azıksız dünyadan çıkmış, hazırlıksız bir zemine varmıştır.

Ey mü´minlerin emîri! Sen dünyadan sakın!

Ey mü´minlerin emîri! Dünyadan sakın! Dünyada çok sevildiğin zaman ondan çok sakın! Çünkü dünyanın sahibi ne zaman dünyanın sevgisine güvenirse, mutlaka dünya onu bir zahmete sürükler. Dünya ehlinin arasında sevilen aldanmıştır. Dünyadan faydalanan hilebaz ve zararlıdır. Dünyada olan genişlikler bela ile bitişiktir. Dünyadaki beka, faniliğe döner. Bu bakımdan dünyanın sevgisi, üzüntülerle karışıktır. Dünyadan giden dünyaya geri gelmez. Geleni bilinmez ki beklenilsin. Dünyanın ümitleri yalancı, emelleri bâtıldır. Doğruluğu bulanıktır, hayatı zikzaklıdır. Ademoğlu dünyada daima tehlike ile karşı karşıyadır. Eğer düşünürse, kendisi nimetler içerisinde bile tehlikeden ve beladan sakınmak zorundadır. Eğer yaratan dünyadan hiçbir haber vermemiş olsaydı ve dünya için hiçbir darb-ı mesel beyan etmemiş olsaydı, yine de dünya uyuyanı uyandırır, gâfili in-tibaha getirirdi. Allah, dünya hususunda uyarıcı ve sakındırıcı gönderdiği halde nasıl böyle olmasın? Dünyanın

Allah nezdinde bir kıymeti yok... Yaratıldığından beri ona bir defacık olsun (şefkatle) bakmamıştır.36

Dünya, bütün anahtar ve hazineleriyle senin peygamberine kendisini arzetti. Oysa dünya onun olsaydı, Allah nezdindeki mertebesinden bir sivrisinek kanadı kadar eksiltmezdi. Buna rağmen peygamber´in onu kabul etmekten çekindi. Zira Allah´ın emrine muhalefet etmeyi kerih gördü ve yaradanının nefret ettiğini sevmeyi istemedi veya padişahı tarafından kıymetsiz sayılanı yüceltmeyi arzu etmedi. O öyle bir dünya ki Allah Teâlâ imtihan için onu sâlih kullarından esirgemiş, aldatmak için düşmanlarına alabildiğine vermiştir. Dünya ile mağrur olan ve dünyaya gücü yeten, kendisine dünya ile ikram edildiğini düşünür ve Allah Teâlâ Hz. Peygamber´i karnının üzerine taş bağladığında unutmuş zanneder. Oysa Hz. Peygamber Allah´ın Musa´ya şöyle buyurduğunu rivayet eder:

Sen zenginliğin gelişini gördüğünde de ki: ´Bir günahtır. Onun cezası acelece verilir´. Fakirliğin gelişini gördüğünde de ki: ´Sâlih kimselerin şiarına merhabalar!´

Eğer dilersen Hz. İsa´ya uy! Zira o şöyle diyordu: ´Benim katığım açlık, alâmet-i fârikam korku, elbisem yün... Kış mevsiminde ateşim güneşin ışınları, lambam ay, bineğim ayaklarım, yemeğim ve meyvem yerin bitirdiği bitkiler.. Benim hiçbir şeyim olmadığı halde akşamlıyor, hiçbir şeyim olmadığı halde sabahlıyorum. Oysa yeryüzünde benden daha zengin hiçbir kimse yoktur´.

Vehb b. Münebbih şöyle anlatır:

Allah Teâlâ, Hz. Musa´yı, Firavuna gönderdiği zaman şöyle buyurmuştur: ´Firavun´un dünyada giymiş olduğu elbise sizi şaşırtmasın. Çünkü onun perçemi benim kudret elimdedir. Ben izin vermeden o konuşamaz, bakamaz, nefes alamaz. Sakın onun dünyadan edinmiş olduğu lezzetler sizi hayrete düşürmesin! Çünkü o cilveli yaşantı, dünya hayatının geçici cilvesidir, israfçıların ziynetidir. Eğer ben ikinizi dünya ziynetiyle ziynetlendirmek isteseydim, Firavun o ziyneti gördüğü zaman anlardı ki size verilen nimete gücü ve takati yetmez. Bunu yapabilirdim. Fakat ben sizi böyle şeyden uzak tutuyorum. O ziyneti sizden esirgiyorum. Ben halis kullarıma hep böyle yaparım. Ben onları dünya nimetlerinden şefkatli bir çobanın tehlikeli otlaklardan koyunlarını koruduğu gibi korurum. Şefkatli çobanın devesini uyuz eden konaklardan uzaklaştırdığı ve sakındırdığı gibi onları dünyanın sığınaklarından korur ve uzaklaştırırım. Böyle yapmak, onların nezdinde kıymetsizliklerine hamledilemez! Fakat benim ikramımdan uzak bir vaziyette bolca nasiplerini tamamlamasınlar diye yapıyorum. Ancak benim velî kullarım bana zillet, korku, huşû, hudû ve kalplerinde yerleşen takvâ, bedenlerinde görülen vera ile süslenirler. Bunlar onların giydiği elbiseleri ve hissettikleri kalpleridir. Dolayısıyla zaferi elde edecek kurtuluşları, umdukları emelleri ve medar-ı iftiharları olan iyi hasletleridir. Bilinmelerine vesile olan simalarıdır. Sen onlara rastladığın zaman kanatlarını onlar için ger! Kalbini ve dilini onlar için kolaylaştır. Kim benim velî kullarımdan birini korkutursa, o bana karşı savaş açmış olur. Sonra o velî kulumun intikamını, kıyamet gününde ben alırım.

Hz. Ali, bir hutbe okuyarak şöyle demiştir:

Bilin ki muhakkak öleceksiniz. Ölümden sonra dirilip amellerinizin yanında durdurulacaksınız. Amellerinizle ceza-landırılacaksınız. O halde dünya hayatı sizi aldatmasın! Çünkü dünya hayatı bela ila çepeçevre sarılıdır. Fanilikle bilinir, hile ile vasıflıdır. Dünya hayatında her ne varsa, zevale doğru gidiyor. Dünya dünyalılar arasında dönen bir dolap gibidir. Onun durumları hiçbir zaman devam etmez. Ona binenler hiçbir zaman şerrinden emin olamazlar. Aile efradı, ondan gelen bir genişlik, zevk ve safâ içinde bulundukları bir anda bakarsın ki bir bela ve aldatmaya uğrarlar. Değişik durumlar, geçici teller...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler
« Posted on: 19 Nisan 2024, 00:40:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler rüya tabiri,Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler mekke canlı, Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler kabe canlı yayın, Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler Üç boyutlu kuran oku Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler kuran ı kerim, Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler peygamber kıssaları,Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izeler ilitam ders soruları, Dünyanın Zemmi ve Niteliği Hakkında Mev´izelerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes