> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Dilencilerin halleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dilencilerin halleri  (Okunma Sayısı 692 defa)
22 Ocak 2010, 14:16:47
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Ocak 2010, 14:16:47 »



Dilencilerin Halleri

Halk bu hususta ihtilâfa düşmüştür:
Cüneyd-i Bağdâdî, el-Havvas ve bir çokları, fakirliğin üstünlüğüne kaildirler. İbn Atâ ´Şükreden ve zenginliğin hakkını yerine getiren zengin, sabreden fakirden daha üstündür´ demiştir.

Deniliyor ki: Bu hususta kendisine muhalefet ettiğinden dolayı, Cüneyd, İbn Atâ´ya bedduada bulundu. Bunun üzerine, İbn Atâ´nın başına bir musibet geldi.

Biz bu meseleyi Sabır Kitabı´nda, sabır ile şükür arasındaki farkı anlatırken zikretmiştik. Amellerde ve hallerde faziletin talebinin yolunu da belirtmiştik. Bu ise ancak tafsilât ile mümkündür. Fakirlik ve zenginlik, mutlak olarak ele alındıkları takdirde, haber ve eserleri okuyan bir kimse fakirliğin fazileti hakkında şüpheye düşmez. Fakat burada tafsilât lâzımdır. Şüphe ancak iki makamda tasavvur edilir.

Birinci Makam:
Bu sabreden ve talep üzerinde ihtirası olmayan fakirdir. Bu fakir kanaat eden veya malını hayırlara sarfeden zengine nisbeten daha fazla razı olmuştur.
İkinci Makam: Haris bir zenginle haris bir fakirdir; zira kanaat eden fakirin mal biriktiren ve harislik yapan zenginden üstün olduğunda şüphe yoktur. Malını infak eden zenginin haris fakirden daha üstün olduğu da muhakkaktır.

Birincisine gelince, çoğu zaman zannedilir ki zengin, fakirden üstündür. Çünkü ikisi, mala karşı harisliğin zâfiyetinde eşittirler. Fakat zengin, sadaka ve hayırlar yapmakla Allah´a yaklaşır. Fakir ise bundan acizdir. İşte İbn Ata böyle zannetmiştir. Mal ile nimetlenen zengine gelince, her ne kadar bu mübah ise de bu zenginin kanaat eden fakirden daha üstün olduğu düşünülemez. Haberde vârid olan da buna şehâdet eder. Fakirler Hz. Peygamber´e zenginlerin hayır, sadakalar, hac ve cihadla kendilerini geçtiklerinden şikayet ettiler.

Bunun üzerine Hz. Peygamber, tesbih hususunda onlara birkaç kelime öğretti ve onlara bu kelimelerle zenginlerin vardıkları derecelerin daha üstüne varacaklarını söyledi. Bunun üzerine zenginler o kelimeleri öğrendiler ve onu söylemeye başladılar. Fakirler Hz. Peygamber´e gelip haber verdiler. Hz. Peygamber ´O Allah´ın faziletidir. Dilediği kuluna ihsân eder!´ dedi.

İbn Atâ, bu mesele kendisine sorulduğu zaman, bu hadîsle istişhâd ederek şöyle dedi: ´Zengin üstündür. Çünkü zenginlik, hakkın sıfatıdır!´

Birincisinin delilinde düşünmek gerekir; zira haber bunun hilâfına delâlet eden bir tafsilâtla varid olmuştur. Şöyle ki: ´Fakirin tesbihteki sevabı, zenginin sevabından fazla olur. Fakirlerin o sevabı elde etmeleri ise, Allah´ın faziletidir. Allah, faziletini dilediği kuluna verir´.

Zeyd b. Eslem, Enes b. Mâlik´ten şöyle rivayet etti:
Fakirler Hz. Peygamber´e bir elçi gönderdiler. O elçi ´Ben fakirlerin sana gönderilen elçisiyim!´ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ´Sana ve yanlarından geldiğin kimselere merhaba! Onlar öyle bir kavimdir ki ben onları severim´ dedi. Elçi ´Ey Allah´ın Rasûlü! Zenginler hayrı tamamen bizden aldılar. Hacca giderler. Bizim buna gücü-müz yetmiyor. Umre yaparlar, bizim ise buna tâkatimiz yok! Hasta oldukları zaman, mallarının fazlasını kendilerine zahire edinirler´ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurdu:

Benden fakirlere tebliğ et! Muhakkak sizden sabreden ve ec-rini Allah´tan isteyen bir kimse için zenginlerde olmayan üç nimet vardır. Birincisi; cennette birtakım köşkler vardır. Yeryüzündeki insanların, gökteki yıldızlara baktıkları gibi, cennet ehli onlara bakarlar. Oraya ancak fakir bir peygamber, fakir bir şehid veya fakir bir mü´min girer. İkincisi; fakirler zenginlerden yarım gün önce cennete girerler. O yarım gün de beş yüz senelik bir zamandır. Üçüncüsü; zengin ´Sübhânallahi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllahü vallahü ekber´ (Allah´ı tenzih ederim. Hamd Allah´a mahsustur. O´ndan başka mâbud yoktur ve Allah herşeyden yücedir) dediğinde fakir de onun gibi derse, zengin bu hususta fakire yetişemez, velev ki bu hususta onbin dirhem harcasın. İyiliklerin hepsi de böyledir.

Bunun üzerine, fakirlerin elçisi yanlarına dönüp Hz. Peygamber´in söylediklerini kendilerine haber verdi. Onlar da ´Biz razı olduk, razı olduk´ dediler.42

Bu hadîs Hz. Peygamber´in ´O, Allah´ın fazlıdır. Dilediği kuluna verir´ sözünün, zikirlerinden ötürü fakirlere fazladan verilen sevapların Allah´ın fazlı mânâsına olduğuna delâlet eder.

Hz. Peygamber´in ´Muhakkak ki zenginler hakkın sıfatıdır´ sözüne gelince, meşâyihten biri şöyle demiştir:
´Allah´ın sebeplerle ve geçici servetlerle zengin olduğunu mu sanıyorsun?´ Bunun üze-rine itiraz eden susup konuşmadı. Başkaları da bu hadîs hakkında şöyle dediler: ´Kibir Allah´ın sıfatlarındandır. O halde tevazudan daha üstün olması uygun olur!´
Sonra şöyle dediler: ´Bu cümle fakirliğin daha üstün olduğuna delâlet eder. Çünkü kulluğun sıfatları kul için daha üstündür. Korku ve ümit gibi...

Rubûbiyet sıfatlarında ise, hiçbir kulun Allah ile münâzaa etmesi uygun değildir´.

Allah Teâlâ bir hadîs-i kudsî´de şöyle buyurmuştur:

Büyüklük benim ridamdır. Azamet benim izarımdır. Kim bu hususta benimle cedelleşirse onun belini kırarım.

Sehl et-Tüsterî şöyle demiştir: İzzetin ve bekanın sevgisi, rubûbiyette ortaklıktır ve bu hususta Allah ile cedelleşmektir. Çünkü bunların ikisi de Allah Teâlâ´nın sıfatlarındandır´.
Zenginlik ve fakirliğin fazileti hakkında bu tür şeyler söylediler. Sözün kısası, te´vil kabul eden umumî hükümlere, biri diğerini nakzetmesi uzak olmayan kusurlu kelimelere bağlıdır; zira nasıl ki zenginliği Hakkın sıfatı olmak hasebiyle üstün gören bir kimse-nin sözü tekebbürle tenkid ediliyorsa, aynen onun gibi zenginliği kulun vasfı olduğu için kötüleyen bir kimsenin sözü de ilim ve marifetle tenkid ediliyor. Çünkü ilim ve marifet Allah´ın sıfatıdır.

Cehalet ve gaflet ise, kulun sıfatıdır. Oysa hiçbir kimsenin gafleti ilimden üstün tutmaya yetkisi yoktur. Bu bakımdan burada Sabır Kitabı´nda zikrettiğimiz için değil, başka şeyler için kastolunan şey, maksuduna izafe edilmeye lâyıktır; zira onunla fazileti belirir. Dünyanın bizzat kendisi mahzurlu değildir. Fakat Allah´a varmaktan alıkoyduğu için mahzurludur! Fakirlik de bizzat kendisi için matlûb değildir. Fakat onun içinde Allah´tan alıkoyan birşey olmadığı için kastolunur. Nice zengin vardır ki zenginlik kendisini Allah´tan meşgul etmiştir. Mesela Süleyman (a.s), Hz. Osman ve Abdurrahman b. Avf gibiler...

Nice fakir vardır ki fakirlik onu meşgul edip hedeften uzaklaştırmıştır. Dünyada maksadın en yücesi, Allah´ın sevgisi ve O´nunla ünsiyet kurmaktır. Bu da ancak Allah´ı bildikten sonra olur. Oysa meşgul edenlerle beraber Allah´ın yolunu öğrenmek mümkün değildir. Fakirlik de bazen insanı Allah´tan meşgul eder. Tıpkı zenginliğin bazen meşgul ettiği gibi... Ancak hakîkatte meşgul eden dünya sevgisidir; zira dünya ile beraber Allah´ın sevgisi bir kalpte toplanmaz. Birşeyi seven onunla meşguldür; ister ayrılığında, ister kavuşmasında olsun! Bazen ayrılıktaki meşguliyet daha fazla olur ve bazen de kavuşmadaki meşguliyet daha fazla olur.

Dünya ise, gafillerin mâşukasıdır. Ondan mahrum olan onun talebiyle meşguldür. Ona gücü yeten onu korumak ve lezzet almakla meşguldür. Bu bakımdan durum böyle iken mal sevgisinden kalbi uzak olan iki kişi olsa, ikisinin yanında da mal su gibi olur. Yanında mal bulu-nan ile bulunmayan eşittir; zira ikisi de ancak ihtiyacı kadar ondan lezzetlenir. İhtiyaç kadarının varlığı, yokluğundan daha üstündür; zira aç bir kimse mârifet yolunu değil, ölüm yolunu izler. Eğer işi en büyüğü itibariyle ele alırsan fakir tehlikeden daha uzaktır; zira zenginliğin fitnesi, fakirliğin fitnesinden daha şiddetlidir. Gücün yetmemesi de ismet (korunma) sıfatındandır. Bu sırra binaen ashab-ı kiram şöyle demiştir: ´Biz fakirlik fitnesiyle belâlandırıldık, sabrettik. Zenginlik fitnesiyle belâlandırıldık, sabredemedik´. Bu durum, bütün insanların tabiatıdır. Ancak birçok asırda bile pek nadir bulunan kimse müstesnadır. Şeriatın hitabı, o nadir kimseye değil, bütün insanlara olduğu için, fakirlik de o nadir kimse hariç, bütün insanlar için daha elverişli olduğundan, şeriat aşırı zenginlikten sakındırıp onu kötülemiş, fakirliği de üstün kılıp övmüştür. Hatta Hz. İsa (a.s) şöyle demiştir: ´Ehl-i dünyanın mallarına bakmayın; zira onların mallarının parlaklığı, imanınızın nûrunu götürür´.
Âlimlerden biri şöyle demiştir: ´Malların evrilip çevrilmesi imanın tadını emer´.

Her ümmetin tapmak için bir buzağısı vardır. Bu ümmetin buzağısı ise, altın ile gümüştür.43
Hz. Musa´nın kavminin buzağısının esası da altın ve gümüşten yapılmıştı. Mal ile suyun, altın ile taşın eşit olması, an-cak peygamberler (a.s) ve velî kullar için düşünülebilir. Sonra bunu müteakip, onlar için, uzun mücâhedenin yüzü suyu hürmetine Allah´ın fazileti tamamlanır; zira Allah´ın yüce peygamberi (s.a) dünyaya şöyle hitab etmektedir:

Benden uzaklaş, benden uzaklaş!44 Zira dünya Hz. Peygamber´e süslerine bürünerek görünürdü.
Hz. Ali şöyle derdi: ´Ey altın! Benden başkasını kandır! Ey gümüş! Benden başkasını kandır´.45

Bu sözü, nefsinde paraya kanma emaresinin belirdiğini hissettiğinden dolayı söyledi. Eğer rabbinin delilini görmeseydi onunla aldanabilirdi. Rabbinin delili de mutlak zenginliktir; zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Zenginlik fazla maldan ileri gelmez. Zenginlik ancak gönül zenginliğidir.46

Bu durumun tahakkuku uzak olduğu için bütün insanlar için en yararlısı sadaka verseler, h...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dilencilerin halleri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:04:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dilencilerin halleri rüya tabiri,Dilencilerin halleri mekke canlı, Dilencilerin halleri kabe canlı yayın, Dilencilerin halleri Üç boyutlu kuran oku Dilencilerin halleri kuran ı kerim, Dilencilerin halleri peygamber kıssaları,Dilencilerin halleri ilitam ders soruları, Dilencilerin halleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes