> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Cehennem dehşeti ve azabı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cehennem dehşeti ve azabı  (Okunma Sayısı 1744 defa)
25 Ocak 2010, 14:40:36
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 25 Ocak 2010, 14:40:36 »



Cehennem, Dehşeti ve Azabı


Ey nefsinden gafil! Yok olmaya yaklaşan ve şu fani dünyanın meşgaleleriyle aldanan kişi! Kendisinden göç edip gideceğin dünya hakkında düşünmeyi bırak! Ebediyyen kalmak üzere varacağın ahiret için düşün! Zira sana haber verilmiştir ki ateş, bütün insanların varacağı yerdir.

İçinizden oraya gitmeyecek hiç kimse yoktur. «Bu, rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür. Sonra Allah´tan sakınanları kurtarırız ve zâlimleri öyle diz üstü çökmüş olarak bırakırız. (Meryem/71-72)

Senin cehenneme uğraman kesindir. Cehennemden kurtu-lacağın ise, şüphelidir. Öyleyse oraya girme korkusunu düşün! Böylece ondan kurtulmak için hazırlık yapman umulur. Mahlûkların hallerini düşün ki kıyametin dehşetlerinden çektik-lerini çekmişlerdir! Kıyametin üzüntü ve dehşetleri içinde ve kıyamet haberlerinin hakikatini, şefaatçilerin şefaatini beklerken, ansızın mücrimlerin etrafını karanlıklar kaplar. Onların üzerine alevli bir ateş gölge yapar. O ateşin nefes alıp vermesini ve homurtusunu dinlerler. Bu homurtu da ateşin şiddetli öfkesinden haber verir. İşte bu anda mücrimler helâk olacaklarına kesin gözüyle bakarlar. Ümmetler diz üstü çökerler, Hatta günahtan beri olanlar bile bu kötü neticeden korkarlar. Zebanilerden bir tellâl çıkıp şöyle bağırır:

Dünyada nefsini tûl-i emel ile aldatan, ömrünü kötü işlerde harcayan falan oğlu falan nerede?
Böylece demirden yapılmış tokmaklarla o kimsenin üzerine üşüşürler, tehditlerin büyükleriyle onu karşılarlar. Onu şiddetli azaba sevkederler. Cehennemin derinliğine baş aşağı atarak şöyle derler:
Tad, zira sen kendince üstündün, şerefliydin. (Duhân/49)

Etrafları dar, yolları karanlık, tehlikeleri belli olmayan, içinde ebediyyen esir kalman, ateş yanan, içindeki içkileri sıcak su olan bir yurtta bulunurlar. Ebedî kalacakları yer cehennemdir. Zebanilerin tokmaklarıyla ezilirler. Cehennem kendilerini toplar. Onların, o yurttaki istekleri helâk olmaktır. Fakat oradan kurtuluşları yoktur. Ayakları alınlarına bağlanmış, gözleri günahlarının zulmetinden simsiyah kesilmiştir. O yurdun köşelerinden şöyle bağırırlar:

Ey Mâlik! Bize azap tatbik edildi! Bize vurulan prangalar ağır bastı. Ey Mâlik! Derilerimiz pörsüdü! Ey Mâlik! Bizi buradan çıkar. Muhakkak ki biz bir daha kötülüklere dönmeyeceğiz.

Bunun üzerine zebaniler derler ki:  ´Heyhât! Nereden çıkacaksınız? Artık temennilerin zamanı geçmiştir. Zillet evinden sizin için çıkış yoktur. Orada ümitsiz olun, konuşmayın! Eğer siz, oradan çıkarılmış olsanız "muhakkak yasaklandığınız şeylere tekrar dönersiniz!´

Onlar o anda ümitsiz olurlar. Allah´a karşı işlemiş oldukları suçlardan ötürü esef ederler. Fakat pişmanlık onları kurtarmaz. Esef onlara fayda vermez. Onlar elleri bağlı olduğu halde yüz üstü düşerler. Üstlerinde ve altlarında, sağ ve sollarında ateş vardır. Onlar ateş denizine dalmışlardır. Yiyecekleri ateş, içecekleri ateş, elbiseleri ateş, yatakları ateştir. Onlar ateşten cübbeler, katrandan gömlekler giyer, tokmakların vuruşu ve zincirlerin ağırlığı altında kıvranırlar. Onlar cehennemin dar geçitlerini geçmeye mecbur olurlar. Onun derekelerinde hurdahaş olurlar. Orada tir tir titrerler. Kazanların kaynaması gibi ateş onları kaynatır. Onlar azap isterler, helâk isterler. Onlar azabı istediklerinde başlarının üzerine hamım (sıcak su) dökülür. O hamîm ile onların içindeki her şey erir. Onların derileri de erir.
Onlar için demirden yapılmış tokmaklar vardır. O tokmaklarla alınları kırılır. Ağızlarından irin akar. Susuzluktan ciğerleri paramparça olur.Gözbebekleri yanakları üzerine akar. Yanaklarından etleri düşer. Her taraftan kıllar düşmeye başlar. Hatta derileri düşer. Derileri pörsüdükçe onlara başka deriler giydirilir. Kemikleri etten sıyrılır. Ruhlar, damarlar, kemikleri bağlayan asablarla baki kalmıştır. Onlar, o ateşlerin alevleri arasında ümitsiz kalır. Onlar bu durumda ölümü temenni ederler, fakat ölemezler.

Acaba yüzleri kömürden daha fazla siyahlaştığı, gözleri körleştiği, dilleri tutukluğu, belleri kırıklığı, kemikleri hurdahaş olduğu, kulakları kesildiği, derileri yırtıldığı, elleri boyunlarına bağlandığı, alınları ile ayaklan bir araya getirildiği, yüzleriyle ateş üzerinde yürüdükleri, gözleriyle demir dikenlere bastıkları zaman onlara bakarsan senin durumun ne olacaktır? Ateşin alevleri onların bedenlerinde gezer. Cehennemin yılan ve akrepleri, azalarına yapışır. Bu durumu gördüğünde halin ne olacaktır?

İşte bu söylediklerimiz, onların hallerinden bir parçadır. Şimdi ise, dehşetlerinin tafsilâtına bir bak. Cehennemin vadileri ve dereleri hakkında düşün;

zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Cehennemde yetmiş bin vadi vardır. Her vadide yetmiş bin dere vardır. Her derede yetmiş bin ejderha, yetmiş bin akrep vardır. Kâfir ve münafık bütün bunlardan geçmeden cehennemin altına varamaz,241

Hz. Ali, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
- Hüzün kuyusundan (veya vadisinden) Allah a sığınırız!
- Ey Allah´ın Rasûlü! Hüzün kuyusu (veya vadisi) ne demektir?
- Cehennemde bir vadidir ki cehennem her gün yetmiş defa onun şerrinden Allah´a sığınır, Allah onu, Kur´ân okurken riyakârlık yapanlar için hazırlamıştır.242

İşte bu söylediğimiz cehennemin genişliği ve vadilerin derecelere bölünmesidir. Bunlar da dünyanın vadileri ve şehvetleri ade-dincedir. Kapılarının adedi ise, kulun kendileriyle isyan ettiği yedi âzanın adedi kadardır. O kapıların biri diğerinin üstündedir. En üstündekine Cehennem, sonrakine Sekar, sonrakine Lezza, sonrakine Hutame, sonrakine Sair, sonrakine Cahîm, sonrakine Hâviye denir.

Şimdi Hâviye´nin derinliğini dikkatle izle! Zira onun derinliğinin hududu tıpkı dünya şehvetlerinin derinliğinin hududunun olmadığı gibi yoktur. Nasıl ki dünyanın bir ihtiyacı, insanı daha büyük bir ihtiyaca götürürse, cehennemin Hâviye´si de kendisinden daha derin bir hâviyeye götürür.
Ebû Hüreyre diyor ki: Hz. Peygamber ile beraberdik. O anda bir gürültü işittik. Bunun üzerine Hz. Peygamber ´Biliyor musunuz, bu neyin düşüşüdür?´ dedi. ´Allah ve Rasûlü daha iyi bilir´ dedik. Hz. Peygamber şöyle dedi:
Bu bir taştır. Yetmiş sene önce cehenneme atıldığı halde şimdi cehennemin dibine vardı.243

Sonra cehennem derekelerinin değişik olmalarına dikat et; zira ahiret, derece bakımından daha büyük, fazilet bakımından daha yücedir. Nasıl ki insanların dünyaya üşüşmeleri değişik, kimi dünyada gark olan bir kimse gibi dünyaya dalmış, dünyadan çokça edinmiştir, kimi belli bir hududa kadar dalmıştır, tıpkı bu-nun gibi ateşin onları sıkıştırması da değişiktir; zira Allah Teâlâ zerre kadar zulmetmez. Ateşte olan herkesin üzerine, nasıl olursa olsun azabın çeşitleri arka arkaya gelmez. Her birinin belli bir hu-dudu vardır. Azabı isyan ve günahına göredir. Ancak azâb en az olana, dünya bütün varlıklarıyla verilse, içinde bulunduğu azabın şiddetinden kurtulmak için onların hepsini feda ederdi.

Hz. Peygamber (s.a) şöyle demiştir:
Cehennem ehlinin azabı enaz olanına, cehennemde ateşten yapılmış iki papuç giydirilir ki onların hararetinden onun beyni fıkır fikir kaynarEğer cehennem Gassak´dan bir kova dünyaya atılsaydı, yeryüzünde yaşayanların hepsi onun pis kokusunu hissederdiEğer Zakkum´dan bir damla dünya denizlerine akıtılsa idi, dünya ehlinin maişetini ifsâd ederdi. Acaba yiyeceği zakkum olanın hali nice olacaktır?250

Enes, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
Allah sizi neye teşvik etmişse, onu isteyin. Azabından, ikabmdan ve cehenemden korkup sakının! Eğer cennetin bir damlası, dünyanızda olsaydı, herşeyi güzelleştirip hoşlaştırırdı. Eğer cehennemden bir damla beraberinizde olsaydı, dünyanızı çirkinleştirirdi´.251

Ebû Derda, Hz. Peygamber´in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
Cehennem ehline azık verilir. Öyle ki azıkları, içinde bulundukları azaba denk gelir. Bunun üzerine yemek hususunda imdat isterler. Onlara açlığı bertaraf etmeyecek ve kuvvet vermeyecek dari´den verilir. Bağırıp yemek isterler. Onlara boğaza takılan yemek verilir. Dünyada iken boğaza takılan lokmaları su ile geçirdiklerini hatırlarlar ve su isterler. Onlara demirden yapılmış çengellerle hamîm uzatılır. Onların yüzlerine yaklaştığında yüzlerini yakar. Karınlarına girdiğinde iç organlarını paramparça eder. Bunun üzerine birbirlerine ´Cehennem bekçisini çağırınız! derler.

Cehennem bekçisini çağırarak derler ki: ´Rabbinizden şu azabı bir gün dahi olsa bizden kaldırmasını isteyiniz!´ Cehennem bekçileri onlara ´Dünyada iken peygamberler delillerle size gönderil-medi mi?´ derler. Onlar ´Evet! Bize peygamberler gönderildi!´ cevabını verince, cehennem bekçileri ´Öyleyse bağırmız! Kâfirlerin bağırması sapıklıklarından dolayıdır´.

Râvî der ki: Bunu üzerine cehennemlikler birbirlerine ´Mâlik´i çağırın!´ derler. Böylece Mâlik´i çağırıp derler ki: ´Ey Mâlik! Rabbin aleyhimizde hükmetsin. (Yani bizi yok edip bu azaptan kur-tarsın!)´ Mâlik onlara ´Siz burada kalıcılarsınız!´ cevabını verir.

A´mr252 der ki:  ´Bana haber verildiğine göre onların çağırmalarıyla Mâlikin kendilerine cevap vermesi arasında bin senelik bir zaman geçer´.

Râvî der ki:Birbirlerine ´O halde rabbinizi çağırın! Rabbinizden daha hayırlı hiç kimse yoktur!´ derler. Bunun üzerine şöyle niyazda bulunurlar: ´Ey rabbimiz! Şekavetimiz bize galebe çaldı. Biz sapıtmış bir kavim idik. Ey rabbimiz! Bizi cehennemden çıkar. Eğer biz çıkarı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cehennem dehşeti ve azabı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 09:50:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cehennem dehşeti ve azabı rüya tabiri,Cehennem dehşeti ve azabı mekke canlı, Cehennem dehşeti ve azabı kabe canlı yayın, Cehennem dehşeti ve azabı Üç boyutlu kuran oku Cehennem dehşeti ve azabı kuran ı kerim, Cehennem dehşeti ve azabı peygamber kıssaları,Cehennem dehşeti ve azabı ilitam ders soruları, Cehennem dehşeti ve azabı önlisans arapça,
Logged
25 Ocak 2010, 15:12:30
zahdem

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 2.060


Site
« Yanıtla #1 : 25 Ocak 2010, 15:12:30 »

cehennem denilince korkarız ürkeriz.ateş gelir aklımıza.yanmaktan, cehenneme odun olmaktan korktuğumuzu söyleriz.lakin kurtuluşun çaresini veren RABBİMİZİN emirlerine uyup uymama noktasında ne kadar  titiz davranıyoruz
sınfta kalmaktan korktuğu halde ders çalışmayan talebe durumu halimiz.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes