> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Can çekişmenin şiddeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Can çekişmenin şiddeti  (Okunma Sayısı 4320 defa)
25 Ocak 2010, 15:45:25
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 25 Ocak 2010, 15:45:25 »



Can Çekişmenin Şiddeti ve Ölüm Anında Müstehab Olan Durumlar

Miskin kulun önünde sadece ölüm dehşetinden başka ne azap, ne korku, ne üzüntü bulunmasa dahi bu hayatını zehir etmeye kâfidir. Sevincini bulandırmaya, unutkanlık ve gafletini kendisinden uzaklaştırmaya bu yeter. Bunun hakkında uzun düşünmesi ve büyük bir hazırlık görmesi gerekir.
Nitekim hukemadan biri şöyle demiştir: ´Başkasının elinde bulunan bir üzüntüdür ki ne zaman seni kapsayacağını bilmezsin!´

Lokman Hakîm oğluna şöyle demiştir: ´Ey oğul! Ne zaman karşılaşacağını bilmediğin ölüm, ansızın ´sana gelmeden önce onun için hazırlan!´

Hayret edilecek nokta şudur ki eğer insanoğlu zevklerin en büyüğü olan eğlence meclisinde bulunduğu halde içeri girip kendisine beş sopa vuracak bir zabıtayı bekliyorsa, muhakkak keyfi kaçar. Oysa o insanoğlu her nefeste kendisine ölüm meleğinin gelmesinden gafil olduğu halde yaşamaktadır. Acaba bunun, cehalet ve aldanmaktan başka bir sebebi olabilir mi?

Ölüm sekeratındaki elemin şiddetini hakîki olarak ancak tadan bilir. Tatmayan bir kimse ise onu idrâk ettiği elemlere kıyas etmekle veya insanların sekerât anında içinde bulundukları şiddetli hallerinden istidlâl etmekle ancak bilir!

Bu duruma şahitlik eden kıyas şudur: Kendisinde ruh olmayan azalar elem duymaz, elemi hisseden ruhtur. Öyleyse azalara bir yara isabet ederse, ruha sirayet eder. Ruha sirayet ettiği nisbette elem duyar. Acı et, kan ve diğer parçalara dağılır. Ruha ancak elemin bir kısmı isabet eder. Sadece ruha isabet eden elem, ne büyük ve ne şiddetli bir elemdir! Koma hâli, bedenin derinliklerine dağılmış ruhun cüzlerini kapsayan bir elemden ibarettir. Eğer kişiye bir diken batarsa, hissettiği elem ancak dikenin battığı yere ulaşan ruh parçasında cereyan eder. Ateşin cüzleri, bedenin diğer cüzlerine dağıldığından ötürü büyür. Öyle ki yanan âzanın görü-nür ve görünmez hiçbir parçası kalmaz ki ateş ona isabet etmesin. Bu bakımdan etin diğer parçalarına dağılmış ruhanî parçalar o elemi hissederler.

Yara, sadece demirin temas ettiği yere isabet eder. Bunun için yaranın elemi, ateşin eleminden daha hafif olur. Öyleyse komanın elemi, ruhun bizzat kendisine dokunur, bütün cüzlerini kapsar; zira damarların her birinden çekilen ruhtur. Parçaların, mafsalların tepeden tırnağa kadar derinin altından çekilen ruhtur. O halde, onun üzüntü ve eleminden sorma! Üzüntü ve elemi hakkında ´Ölüm kılıç darbesinden, bıçkıların biçmesinden makasların kesmesinden daha şiddetlidir´ denilecek derecede şiddetlidir. Zira kılıçla bedeni kesmek, ruha taalluk ettiğinden dolayı acıtır.

Acaba ruhun bizzat kendisi kesildiğinde durum nasıl olur? Vurulan bir kimse, kalbinde ve dilinde, kuvvet kaldığından ötürü bağırır. Ölmek üzere olan bir kimsenin sesi ve nefesi, üzüntü onun kalbine yüklendiği, her parçasına ulaştığı, bütün kuvvetini yıktığı, azalan zayıf düşürdüğü için kesilmiştir. Bu bakımdan bağırma mecali kalmamıştır. Aklı örtüp şaşırtmış, dili konuşamaz duruma getirmiş, azalan zayıf düşürmüştür. Kişi inlemek, bağırmak ve imdat istemekle biraz kendisim rahata kavuşturmak ister. Fakat buna gücü yetmez. Eğer kendisinde bir kuvvet kalırsa ruhun çekildiği anda bir horlama, gırtlağından ve göğsünden bir homurtu işitilir. Bu esnada rengi bozulur, ağzına köpük yığılır. Sanki yaratılışının esası olan toprak onda belirmiştir! Onun her damarı çekilir.

Bu bakımdan onun içine ve dışına elem yayılır. Öyle ki gözleri yuvalarından fırlar, dudakları büzülür, dili çekilir, parmak uçları sararır. Bu bakımdan damarları çekilmiş bir bedenin halini sorma! Eğer çekilen tek damar olsaydı yine de elemi büyük olurdu. Oysa çekilen, elem duyan ruhun bizzat kendisidir. O da bir damardan değil, bütün damarlardan çekilir. Öyleyse nasıl elem duymasın? Sonra tedricî olarak azalar ölür. Önce ayaklar soğur, sonra baldırlar, sonra uyluklar!. Her âza için, üzüntüden sonra üzüntü, sekerattan sonra sekerât vardır. Can gelip boğaza dayanmcaya kadar!.. İşte o anda kişinin dünyadan ve aile efradından nazarı kesilir. Önündeki tevbe kapısı kapanır. Onu hasret ve pişmanlık kaplar.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Can gelip boğaza dayanmadıkça kulun tevbesi kabul olunur!47

Yoksa kötülükler yapıp yapıp da nihayet ölüm gelip çatınca ´Ben şimdi tevbe ettim´ diyenlere ve kâfir olarak ölenlere tevbe yoktur.(Nisa/18)

Mücâhid bu ayetin tefsirinde demiştir ki: ´Ölüm elçilerini gördüğünde, ölüm meleğinin yüzünden bir safha kendisine görünür. Ölümün şiddetleri arka arkaya geldiğinde ölümün acılığını ve üzüntüsünü sorma!´

Hz. Peygamber (s.a) şöyle dua demiştir:
Ey Allahım! Muhammed´e ölümün acılarını kolaylaştır!48
İnsanlar, ancak cehaletlerinden ötürü, ölümden sakınmıyor ve ölümü büyütmüyorlar; zira ölüm ancak peygamberlik ve velîlik nuruyla idrâk olunur. Bundan dolayı peygamberlerin (a.s) ve evliyanın ölümden korkuları büyümüştür,

Hz. İsa (a.s) şöyle demiştir: ´Ey havariler cemaati! Allah´tan benim için ölüm şiddetini kolaylaştırmasını dileyin! Ölümden o derece korktum ki korkum ölüm üzerinde ölmekten beni durdurdu!´

Rivayet ediliyor ki Israiloğulları´ndan birkaç kişi bir kabristanın yanından geçtiler. Birbirlerine dediler ki: ´Keşke şu kabristandan bir diriltip öbür âlemin durumunu sormak için Allah´a yalvarsaydınız´. Bu temenni üzerine Allah´a yalvardılar. Onlar bu durumda iken alnında secde eseri olan bir kişi kabirden çıktı ve dedi ki: ´Ey cemaat! Benden ne istiyorsunuz? Ben elli seneden beri ölümü tatmışım! Hâlâ kalbimde ölümün acısı sükûn bulmamıştır!´

Hz. Âişe (r.a) şöyle demiştir: ´Hz. Peygamberin ölümünün şiddetini gördükten sonra, ölümü kolay geçmiş hiçbir kimsenin haline gıpta etmemiştir.
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Ey Allahım! Ruhu damar, kemik ve parmaklar arasından çekip alıyorsun. Ey Allahım! Ölüme karşı bana yardım et ve ölümü bana kolaylaştır.49
Hasan, Hz. Peygamberin (s.a) ölümün tasa ve elemi hakkında şöyle dediğini rivayet ediyor:
Ölümün elemi, kılıçla vurulan üç yüz darbe kadardır.50

Hz. Peygamber´den ölüm ve şiddeti sorulduğunda, cevap olarak şöyle demiştir:
Ölümün en kolayı, yün içerisinde bulunan üç köşeli demir diken gibidir. Acaba diken, koparıp çıkaracağı yün olmaksızın yünden çıkar mı?51

Hz. Peygamber bir hastayı ziyaret ettikten sonra şöyle dedi:
Onun ne ile karşılaştığını biliyorum. Ölümün şiddetinden dolayı onun acımayan hiçbir damarı yoktur!52

Hz. Ali savaşa teşvik ederek şöyle dedi: ´Eğer öldürülmezseniz, öleceksiniz. Nefsimi kudret elinde tutan Allah´a yemin ederim! Benim için bin kılıç darbesi yemek, yatakta ölmekten daha kolaydır!´

Evzâî şöyle demiştir: ´Kulağımıza geldiğine göre ölen kişi dirilinceye kadar ölümün elemini hisseder!´

Şeddâd b. Evs (r.a) şöyle demiştir: ´Ölüm, mü´min için en korkunç tehlikedir. Ölüm bıçkılarla biçilmekten, makaslarla kesilmekten, kazanlarda kaynamaktan daha şiddetlidir! Eğer bir ölü kabrinden gönderilip dünya ehline ölümün acısını haber verse, onlar artık maldan fayda görmez ve uykudan zevk almazlardı´.

Zeyd b. Eslem53 babasının şöyle dediğini rivayet eder: ´Mü´minin üzerinde derecelerinden birşey kalıp da mü´min ameliyle oraya ulaşmazsa, ölüm onun üzerinde şiddetlenir ki ölümün şiddet ve üzüntüsüyle cennetteki derecesine varsın! Kâfir bir kimse iyiliğinin karşılığını göremeyeceği için ölüm onun için kolaylaştınlır ki dünyada iyiliğinin karşılığını alsın cehenneme gitsin!´

Seleften bir zat hastalara ´Siz ölümü nasıl görüyorsunuz?´ diye devamlı sorardı. Bir zaman sonra kendisi hasta olunca bu sefer kendisine ´Sen ölümü nasıl görüyorsun?´ diye sordular. Cevap olarak dedi ki: "Sanki gökler yeryüzüne kapandı. Sanki nefesim iğnenin deliğinden çıkıyor!´

Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Ani Ölüm, mü´min için rahat, fâcir için üzüntüdür.54 Mekhul, Hz. Peygamberden şöyle rivayet ediyor:
Eğer ölünün kıllarından biri gökler ve yer ehli üzerine bırakılsa, onlar Allah´ın izniyle ölürler. Çünkü her kılda ölüm vardır. Ölümün girdiği şey ölür.55

Rivayet ediliyor ki eğer ölümün eleminden bir damla dünyanın bütün dağları üzerine konsaydı, bütün dağlar erirdi.

Yine rivayet ediliyor ki Hz. İbrahim (a.s) vefat ettiğinde Allah Teâlâ kendisinden sordu:
- Ey dostum! Ölümü nasıl gördün?
- Yârab! Islak yünün içine sokulan ve sonra geri çekilen bir dikenli şiş gibi gördüm!
-İyi bil ki ki biz onu senin için kolaylaştırdık.

Hz. Musa´nın ruhu, Allah Teâlâ´nın huzuruna vardığında Allah Teâlâ sordu:
- Ey Musa! Ölümü nasıl gördün?
- Sac üzerinde kavrulan bir kuş gibi gördüm. Ölmüyor ki istirahata kavuşsun, kurtulmuyor ki uçsun!

Hz. Musa´nın şöyle dediği rivayet ediliyor: ´Nefsimi kasabın elinde diri diri yüzülen bir koyun gibi gördüm´.

Hz. Peygamberin ölüm anında yanında bir su bardağı vardı. Elini suya daldırıp onunla yüzünü meshederek şöyle buyurdu:
Yârab! Ölümün dehşetlerini bana kolaylaştır!56

Fâtıma (r.a) buna karşılık ´Ey baba! Üzüntün için vay hâlime´ dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Bugünden sonra baban için üzüntü yoktur.57
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Can çekişmenin şiddeti
« Posted on: 20 Nisan 2024, 12:43:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Can çekişmenin şiddeti rüya tabiri,Can çekişmenin şiddeti mekke canlı, Can çekişmenin şiddeti kabe canlı yayın, Can çekişmenin şiddeti Üç boyutlu kuran oku Can çekişmenin şiddeti kuran ı kerim, Can çekişmenin şiddeti peygamber kıssaları,Can çekişmenin şiddeti ilitam ders soruları, Can çekişmenin şiddeti önlisans arapça,
Logged
23 Haziran 2014, 18:05:33
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 23 Haziran 2014, 18:05:33 »



            RABBIM AKIBETIMIZI HAYIR EYLE, IMANLA HUZURUNA VARABILMEYI BIZE LUTFET ! AMIN!
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

23 Haziran 2014, 18:08:10
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #2 : 23 Haziran 2014, 18:08:10 »

Selamunaleykum;
Allahım ölümümüzü zorlaştırma...İmanımızla şu fani dünyadan huzur ile ayrılmamıza yardım et..Amin!
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes