> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Riya´nın Dereceleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Riya´nın Dereceleri  (Okunma Sayısı 730 defa)
17 Ocak 2010, 21:02:11
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 17 Ocak 2010, 21:02:11 »



Riya´nın Dereceleri

Riya kısımlarının bazısı diğerinden daha şiddetli ve kabadır. Değişiklik rükünlerinin ve içindeki derecelerinin değişikliği sebebiyledir.

Rükünleri üçtür:
a)Kendisiyle riyakârlık yapılan şey

b)Kendisi için riyakârlık yapılan şey

c)Riya kasdının kendisi

Birinci Rükün


Riya kasdının kendisidir. Bu kasd ya Allah´ın ibadetiyle sevab irade etmeksizin mücerred (soyut) bir kasıt veya sevab irade eden bir kasıttır. Eğer kasdı bu ikinci kısım ise sevabın iradesi ya daha kuvvetli ve galip olur veya daha zayıf, yahut da ibâdet iradesine eşit olur. Bu bakımdan dereceleri dört olur:

Birinci Derece: Riya derecelerinin en kabası olan bu derece muradının asla sevab olmaması demektir. Halk arasında olduğunda namaz kılıp, tek başına kaldığında namaz kılmayan kimse gibi... Bu tür adamlar, çoğu zaman, halkla beraber olduğunda, abdetsiz namaz kılar! O halde bu adam, maksadını sadece riyakârlığa tevcih etmiştir. Bu bakımdan Allah´ın katında nefret edilen bir kimsedir. Sevabı kasdetmeyip sadece halkın korkusundan sadaka veren de böyledir; zira bu kimse tek başına kalsaydı, muhakkak o sadakayı vermezdi. Bu derece, riyanın en yüksek derecesidir.

İkinci Derece
: Hem riya hem sevap kasdı vardır. Fakat sevap kasdı zayıftır. Şöyle ki, eğer tek başına bulunsaydı yapmaz ve sadece o kastı onu harekete geçirmezdi.

Eğer sevap kastı olmasaydı, riya ve gösteriş onu bu hususta harekete geçirirdi. Riyanın bu derecesi, bir önceki derecesine (tehlike bakımından) yakındır. Burada bulunan sevabı kasdetme kokusu şayet tek başına kalsaydı onu harekete geçirmezdi. Allah katındaki, günah ve buğzu bertaraf etmezdi.

Üçüncü Derece: Riya ve sevabı eşit derecede kasdetmesidir. Öyle ki eğer bunlardan hangisi tek başına kalsaydı onu harekete geçiremezdi. İkisi bir arada bulunduğunda çalışma rağbeti gelişip kabarır veya eğer onların biri tek başına kalırsa, kişiyi harekete geçirmeye yeterlidir. İşte bu durum, ıslah ettiği gibi, ifsad da eder. Bizim Allah´tan ümidimiz, onun bu durumdan başabaş kurtulmasıdır. Ne lehinde, ne de aleyhinde olmasıdır veya üzerindeki ceza kadar sevabı olmasıdır. Biz bu hususu İhlâs bölümünde anlatmıştık.

Dördüncü Derece: Halkın ameline vâkıf olması, gönülden o amelde çalışmasını takviye eder. Eğer bu durum olmasaydı, ibâdeti terketmezdi. Eğer sadece riya kastı olsaydı, o ibâdete yönelmezdi. Hakîkat ancak Allah´ın katındadır. Fakat bizim zannımıza göre bu davranış, sevabı temelinden yakmaz. Ancak azaltır veya riya kastının nisbetinde ceza görür. Sevab kastının nisbetinde de mükâfat görür.

Hz. Peygamberin ´Allah Teâlâ ben şirkten müstağni olanların en müstağnisiyim. Bir amel yapıp benimle başkasını ortak yapanı şirkiyle başbaşa bırakırım´45 hadîsi ise, iki maksadın (riyâ ile sevap maksadı) eşit olduğu veya riya kastının daha ağır bastığı duruma hamledilir.

İkinci Rükün

Kendisiyle riyakârlık yapılan alettir. O da ibâdetlerdir. Bu kısım da ibâdetlerin esasları veya vasıflarıyla riyakârlık yapmak üzere ikiye ayrılır.

Birinci Kısım
İbâdetlerin esaslarıyla olan ve en kabası bulunan birinci kısım, üç dereceye ayrılır:

Birinci Derece: İmanın esasıyla riya yapmaktır. Bu tür riya, riyakârlığın en çirkini ve en kabasıdır. Bu tür riyanın sahibi cehennemde ebedî kalır. Bu kişi, şehâdet kelimelerini diliyle söyler.İçi ise yalanlamakla doludur. Fakat buna rağmen İslâm´ın zahiriyle gösteriş yapar!

Münafıklar sana geldikleri zaman ´Şahidlik ederiz ki sen, muhakkak Allah´ın peygamberisin´ derler. Allah senin kendisinin elçisi olduğunu muhakkak bilir ve Allah münafıkların yalancı olduklarına şahitlik eder.(Münâfikun/1)
Yani sözleriyle kalplerinin doğruluğuna dair yapmış oldukları istidlâlde tamamen yalancıdırlar.

İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatına ait sözü hoşuna gider. Kalbinde olana (sözlerinde samimi olduğuna) Allah´ı şahid tutar. Oysa o, düşmanların en şiddetlisidir.(Bakara/204)

Ey mü´minler! Din kadeşlerinizden başkasını dost edinmeyin! Onlar size fenalık yapmakta, fesad çıkarmakta kusur etmezler ve sıkıntıya girmenizi arzu ederler. Onların size karşı olan kin ve düşmanlıkları, ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri düşmanlık ise daha büyüktür.

Tenhada başbaşa kaldıkları vakit size olan kinlerinden ötürü parmaklarının uçlarını ısırırlar.(Âlu İmrân/118-119)

Onlar namaza kalktıkları zaman istemeyerek kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah´ı pek az anarlar. O münafıklar, küfürle iman arasında yalpalayıp dururlar.(Nisa/142-143) Onların hakkında vârid olan âyetler pek çoktur.

İslâm´ın başlangıcında, kötü bir gaye için İslâm´a girenler pek çok olurdu. Bu durum, bizim zamanımızda pek az görülen bir durumdur. Fakat gizlice dinden çıkan, cennet, cehennem ve kıyameti inkâr ederek mülhidlerin sözünü edenlerin münafıklıkları pek çoktur veya ibahî (herşeyi mübah bilen ve ortak mal sayan) kimselerin inancına meylederek ilâhî nizam ve ahkâmın kaldırıldığına inanan, küfür veya bid´ata inandığı halde tersini gösteren bir kimse gibi düşünen münafıklar çoğalmıştır. Bunlar cehennemde ebedî ve daimî kalacak riyakâr ve münafıklardandırlar. Artık tehlike bakımından bu riyanın ötesinde bir riyanın olduğu düşünülmez. Bunların hali alenen fısk ve fücur yapanların halinden daha şiddetlidir. Çünkü bunlar gizli küfür ile zâhirî münafıklığı bir araya toplamışlardır.

İkinci Derece; Dinin esasını tasdik edip doğrulamakla beraber, ibâdetlerin esasıyla riyakârlık etmektir. Bu da Allah katında büyük bir cürüm (suç)tur. Fakat birinci dereceden daha hafiftir.

Bunun misâli, kişinin malı başkasının elinde olur. Ona malının zekâtını çıkarıp vermesini -aleyhinde konuşmasın diye emreder. Oysa Allah bilir eğer mal, kendisinin elinde olsaydı, onun zekâtını vermezdi. Veya namaz vakti gelip çatar, kendisi de bir cemaatte bulunur ve kalkıp namaz kılar. Oysa âdeti tenha bir yerde olduğunda namaz kılmamaktır. Böylece Ramazan orucunu tutar. Oysa tenha bir yerde olup orucunu yemeyi ister. Cum´a namazında da durumu böyledir. Fakat halkın dedikodu korkusu olmasaydı gitmezdi. Veya halkın korkusundan sılayı rahim yapar, anne ve babasına iyi davranır, hacca ve gazaya gider! Bu, beraberinde Allah´a inanmak olduğu halde yapılan riyadır.

Riyakâr, Allah´tan başka mâbud olmadığına inanır. Eğer Allah´tan başkasına secde etmeye veya ibâdet yapmaya zorlanırsa bunu yapmaz. Fakat tembelliğinden dolayı ibâdetleri terk eder. Halkı gördüğü zaman neşesi kaçar. Halk nezdindeki mertebesi, Allah katındaki mertebesinden daha sevimli gelir. Bu bakımdan Allah´ın cezasından daha çok, halkın kötülemesinden korkar. Onların kendisini övmeleri, Allah´ın kendisine vereceği sevaptan daha çok hoşuna gider! Bu ise cehaletin en son derecesidir. İnanç bakımından imanın esasından her ne kadar çıkmamışsa da bunu yapanın Allah´ın gazabına müstehak olması pek uygundur.

Üçüncü Derece: Ne iman, ne de farz ibâdetlerle gösteriş yapmaz. Fakat eğer terk ederse günahkâr olmayacağı nafile ibâdetlerle ve sünnetlerle gösteriş yapar. Fakat sevabına pek rağbeti olmadığı ve umulan sevaba tembelliği tercih ettiği için tenhada olduğunda onları yapmaz. Buna rağmen riya onu yapmaya zorlar. Buna misâl: Namazda cemaatte bulunmak, hastaları ziyaret etmek, cenazeleri kaldırmak, ölüyü yıkamak, gece teheccüdünü (gece namazı) kılmak, Arefe günü oruç tutmak, aşura, pazartesi ve perşembe günü oruç tutmak gibi...

Riyakâr, bunları ya halkın korkusundan veya övmesinden ötürü yapar. Allah Teâlâ da bilir ki tek başına kaldığında farzların edasından başka hiçbir nafile kılmaz. Bu da büyük günahtır. Fakat kendisinden önce bahsi geçenden daha hafiftir. Çünkü o, halkın övgüsünü Allah Teâlâ´nın övgüsüne tercih etti. Bu ise onu yapmadı; zira bu eğer nafileyi terkederse terk ettiğinden dolayı herhangi bir cezadan korkmaz. Sanki öncekinin yarısında bulunur. Cezası da onun cezasının yarısıdır. İşte ibâdetlerin esasıyla yapılan riya budur.

İkinci Kısım
İbâdetlerin asıllarıyla değil, vasıflarıyla riyakârlık yapmaktır. Bu da üç derecedir:

Birinci Derece:
Terkederek, ibâdette eksiklik yaparak riyakârlık yapmaktır. Gayesi, rükü ve secdeyi hafif yapıp, okumayı uzatmamak olan bir kimse gibi... Bu zat, halkı gördüğü zaman, güzel rükû ve secde yapar. Sağa sola bakmayı terk eder. İki secde arasındaki oturmayı tamamlar.

İbn Mes´ud der ki:
´Kim bunu yaparsa, bu yaptığı rabbiyle istihza etmek ve rabbini hafife almaktır!´ Yani Allah´ın tenhada iken de yaptıklarına muttali olduğuna aldırmaz. Fakat bir insan kendisini gördüğünde, güzel namaz kılmaya başlar.

Bir insanın huzurunda bağdaş kurarak veya yaslanarak oturan bir kimsenin huzuruna o yanında bağdaş kurduğu adamın hizmetçisi girdiğinde kalkıp güzel oturursa, onun bu hareketi, hizmetkârı efendisinden üstün tutmak ve efendi ile istihza etmek demektir. İşte mürainin (riyakârın) cemaat içinde güzel namaz kılıp, yalnızken bu şekilde namaz kılması da böyledir. Zekâtını düşük paralar (müellifin zamanına mahsus bir durumdur) veya hububattan veren, fakat kendisini kontrol eden biri olduğunda onun kınamasından korkarak iyisinden verenin hali de böyledir. Halk korkusundan oruç tutan, dilini gıybet ve fâhiş konuşmaktan koruyan bir kimsenin -eğer bunu oruç ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Riya´nın Dereceleri
« Posted on: 19 Nisan 2024, 01:06:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Riya´nın Dereceleri rüya tabiri,Riya´nın Dereceleri mekke canlı, Riya´nın Dereceleri kabe canlı yayın, Riya´nın Dereceleri Üç boyutlu kuran oku Riya´nın Dereceleri kuran ı kerim, Riya´nın Dereceleri peygamber kıssaları,Riya´nın Dereceleri ilitam ders soruları, Riya´nın Dereceleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes