> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Allah´ın mahlukâtı hakkında
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah´ın mahlukâtı hakkında  (Okunma Sayısı 999 defa)
24 Ocak 2010, 00:34:54
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 24 Ocak 2010, 00:34:54 »



Allah´ın Mahlukâtı Hakkında Tefekkür


Varlıkta Allah´tan başka her ne varsa o Allah´ın fiili ve mahlûkudur. Zerrelerin herbiri, ister cevher, ister araz olsun, ister sıfat olsun, ister mevsuf, onun içinde öyle acaip ve garip şeyler vardır ki onlarla Allah´ın hikmeti, kudreti, celâl ve azameti görünür. Onları saymak mümkün değildir. Çünkü bunları yazmak için eğer deniz mürekkep olsa bile onların binde biri bitmeden deniz biter. Fakat biz başkasına misal gibi olsun diye bunun bir kısmına işaret edeceğiz.

Varlıkların bir kısmı vardır ki aslı bilinmediği için onun hakkında düşünmek imkânına sahip değilizdir. Varlıklardan niceleri vardır ki biz onları bilemeyiz. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Sizin bilmediğiniz nice şeyler yaratmaktadır. (Nahl/8)

Ne yücedir O (Allah) ki arzın bitirdiklerinden ve kendilerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden olan bütün çiftleri yaratmıştır.(Yâsin/36)

(Size böyle ölümü takdir ettik) ki sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir biçimde yeniden inşâ edelim.(Vakıa/61)

Aslı bilinen fakat tafsilatı bilinmeyen diğer bir kısmı vardır. Ö kısmın tafsilatı hakkında düşünme imkânına sahibiz. Bu ikinci kısım da, gözümüzle idrâk ettiğimiz ve gözümüzle idrâk etmediğimiz kısımlara ayrılır:

Gözümüzle idrâk etmediğimiz şeyler melekler, cinler, şeytanlar, arş, kürsî ve benzerleridir. Bunlar hakkında tefekkür mecâli pek yoktur. Bu bakımdan zihinlere en yakın olan ve gözle idrak edilen şeylere geçelim. Onlar yedi kat gök, yer ve bu ikisinin arasında bulunanlardır. Gökler, yıldızlarıyla, güneş, ay, hareket, doğuş ve batışındaki dolaşmasıyla görünür. Yer de dağlarıyla, maden, ırmak, deniz, hayvanlar ve bitkileriyle müşahede edilir. Gök ile yer arasında olan boşluk bulutlarıyla, yağmur, kar, şimşek, gök gürültüsü, yıldırımlar, ateş ve şiddetli rüzgârlarıyla müşahede edilmektedir.

İşte göklerde, yerde ve aralarında müşahede edilen şeyler bunlardır. Bunların herbiri birçok nevilere ayrılır. Her çeşidi de birçok kısımlara ayrılır. Bunlar da birçok sınıflara ayrılır. Bunun, şube ve kısımlarının, sıfat, heyet, zâhir ve bâtın mânâlarındaki değişikliklerinin sonu gelmez. Bütün bunlar tefekkürün merkezidirler. Bu bakımdan göklerde ve yerde cemadât, bitkiler, hayvan, felek ve yıldızlardan bir zerre kendi başına kıpırdamaz. Ancak Allah´ın izniyle kıpırdayabilir. Onun kıpırdatılmasında sayısız hikmet vardır. Bütün bunlar Allah´ın vahdâniyetine şahid, O´nun celâl ve kibriyasına delâlet eden ayetlerdir.

Kur´an-ı Hâkim, bu ayetlerle insanları düşünmeye teşvik etmiştir.
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde elbette sağduyu sahipleri için ibretler vardır.(Âlu İmran/190)

Allah Teâlâ, Kur´an´ın başından sonuna kadar birçok ayette ´O´nun ayetlerindendir´ tabirini kullanmıştır. Bu bakımdan biz bir kısım ayetlerin (alâmetlerin) hakkındaki tefekkür´ü zikredelim:

Öyleyse Allah´ın ayetlerinden biri, meniden yaratılmış olan insandır. Sana en yakın olan şey nefsindir. Sende Allah´ın azâme-tine delâlet eden o kadar acaiplikler vardır ki ömürler boyunca söy-lense, onun binde biri ancak biter. Oysa sen bundan gafilsin! Ey
nefsinden gafil ve nefsini bilmeyen cahil! O halde başkasının bilgisine nasıl tamahkârlık edersin? Oysa Allah Teâlâ sana, aziz kitabında nefsini düşünmeyi emrederek şöyle buyurmuştur:
Kendi canlarınızda da öyle! Görmüyor musunuz? (Zâriyât/21)

Allah Teâlâ senin necis bir damla meniden yaratıldığını zikrederek şöyle buyurmuştur:
Kahrolası insan ne kadar da nankördür! (Allah) Onu hangi şeyden yarattı? Bir nutfeden (meniden). Onu yarattı, ona biçim verdi. Sonra ona yolu kolaylaştırdı. Sonra onu öldürdü, kabre gömdürdü. Sonra dilediği vakit onu tekrar diriltecek!(Abese/17-22)

O´nun alametlerinden biri sizi topraktan yaratmasıdır. Sonra siz (yeryüzüne) yayılan insanlar oluverdiniz. (Rum/20)

İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? Kendisi dökülen meniden bir nutfe değil miydi? Sonra kan pıhtısı oldu da (Allah onu) yarattı. Ona şekil verdi. (Kıyâmet/36-38)

Sizi âdi bir sudan (meniden) yaratmadık mı? Sonra o suyu sağlam bir yerde (rahimde) sakladık. Belirli bir vakte kadar!.(Mürselât/20-22)

İnsan, bizim kendisini nasıl nutfeden yarattığımızı görmedi mi ki şimdi açık bir hasım kesildi?(Yâsin/77)

Doğrusu biz insanı imtihan etmek için karışık bir nutfeden yarattık.(İnsan/2)

Sonra Allah Teâlâ, meniyi nasıl kan pıhtısı, kan pıhtısını nasıl et çiğnemi ve kemik yaptığını zikrederek şöyle buyurmuştur:
Andolsun biz insanı çamurun özünden yarattık. Sonra onu bir nutfe olarak sağlam bir karar yerine koyduk. Sonra onutfeyi kan pıhtısı haline getirdik. Ondan sonra kan pıhtısını bir parça et yaptık. O et parçasını da kemikler haline çevirdik. Kemiklere de et giydirdik. Sonra onu bambaşka bir yaratık yaptık.(Mü´minûn/12-14)

Nutfe kelimesinin tekrar tekrar Kur´an´da zikredilmesinin hikmeti, manası düşünülmeden sadece bilinsin diye değildir! Bu bakımdan nutfeye dikkat et! Necis bir su olan nutfeyi eğer bir saat dışarıda bırakırsan kokar. Rabb´ul-erbâb´ın onu nasıl erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemiklerinin arasından çıkardığına, erkek ile dişiyi nasıl bir araya getirdiğine, ülfiyet ve muhabbeti onların kalbine nasıl ilka ettiğine dikkat et! Onları muhabbet ve şehvet zinciriyle cinsî münasebette bulunmaya nasıl sevketmiş, cima ile erkekten meniyi nasıl çıkartmış? Damarların derinliklerinden hayız kanını nasıl celbetmiş ve ana rahminde toplamıştır? Sonra düşün ki cenini meni damlasından nasıl yaratmış, hayız suyu ile onu nasıl sulamış, nasıl gıdalandırmıştır? Cenin, bununla nasıl büyümüştür? Beyaz ve parlak olduğu halde meni damlasını nasıl kıpkızıl bir kan pıhtısına çevirdiğine, sonra o kanı nasıl bir et parçası yaptığına, sonra meninin parçalarını ki birbirlerine benzer ve eşittirler nasıl kemik, sinir, damar ve ete ayırdığına dikkat et!

Sonra et, sinir ve damarlardan azaları nasıl düzenlediğini düşün! Başı yuvarlak yapmış, kulak, göz, burun, ağız ve diğer menfezleri yarmış, el ve ayağı uzun yaratmış, uçlarını parmaklara, parmakları da büklümlere ayırmıştır. Sonra kalp, mide, ciğer, dalak, kalın bağırsak, rahim, mesane ve barsaklardan ibaret olan iç azaları nasıl terkip etmiştir? Onların her biri özel bir şekil, özel bir miktarda ve özel bir iş için yaratılmıştır.

Sonra bu azalardan herbirini nasıl başka kısımlara ayırmıştır? (Mesela) gözü yedi tabakadan terkip etmiştir ki her tabakanın özel bir vasfı ve özel bir şekli vardır. Eğer onlardan bir tabaka yok olursa veya sıfatlardan biri yerinden giderse, göz, görmez hâle gelir. Bu bakımdan eğer biz, bu azalardaki acaiplikleri ve ayetleri saymaya kalkışırsak, ömürler biter, yine de onlar bitmez.

En azından kemiklere dikkat et! Kemikler katı ve kuvvetli cisimlerdir. Allah onları nasıl ince ve zayıf bir damla meniden yaratmıştır? Sonra onları bedene nasıl direk ve duvar kılmıştır? Sonra onları değişik miktar ve şekillerde nasıl şekillendirip takdir etmiştir! Kimisi küçük, kimisi büyük, kimisi uzun, kimisi yuvar-lak, kimisi içli, kimisi dolu, kimisi enli, kimisi incedir.

İnsan beden ve azalarının bir kısmıyla harekete muhtaç ve ihtiyaçlarının peşinde gidip gelmeye mecbur olduğundan ötürü, tek parça bir kemikten meydana gelmedi. Aksine aralarında mafsallar bulunan birçok kemiklerden meydana geldi ki o kemikten hareket etmek kolaylaşsın. Onların herbirinin şekli onlardan istenilen hareketin isteğine göre düzenlenmiştir. Sonra onların mafsallarının biri diğerine, kemiğin bir tarafında bitirdiği ve ip gibi diğer kemiğe yapıştırdığı iplerle bağlanmıştır. Sonra kemiğin bir tarafında çıkıklar yaratılmıştır.

Diğer kemikte o çıkığı istiab edecek ve şekline uygun çukurlar yaratılmıştır ki çıkıklar o çukurlara yerleşip onların üzerini kapatsınlar. Bu bakımdan kul, öyle bir vaziyete geldi ki eğer bedeninin bir parçasını hareketlendirmek isterse, bu kendisi için zor değildir. Eğer mafsallar olmasaydı, böyle bir hareketlendirme kendisi için imkânsız olurdu. Sonra dikkat et ki Allah Teâlâ, başın kemiğini nasıl yaratmış, nasıl terkip etmiştir. Onu şekil ve suretleri değişik elli beş kemikten meydana getirmiştir. Gördüğün gibi onların bazısını diğerine başı kendisiyle düz kılacak şekilde bağlamıştır.

Bu bakımdan o kemiklerin altısı beyni kapsayan cimcime kemiğine mahsustur. Ondördü üst çeneye, ikisi alt çeneye, diğeri dişlere aittir. Dişlerin bazısı yassı ve öğütmeye elverişlidir. Bazısı keskindir, kesmeye elverişlidir. Onlar da kesici, öğütücü ve ön dişlerdir. Sonra boynu kafaya kaide (temel) kılmıştır. Boynu da içi boş ve yuvarlak yedi halkadan terkip etmiştir. O halkalarda girintiler, çıkıntılar ve eksiklikler vardır.

Bu da bazısı diğerine intibak etsin diye olmuştur. Buradaki hikmetin illetini zikretmek, oldukça uzun sürer. Sonra boynu sırt kaidesi üzerine bindirmiş, sırtı da boynun en altından kuyruk sokumuna kadar yirmi dört halkadan terkip etmiştir. Kuyruk sokumunu değişik üç parçadan terkip etmiştir ki ona en alttan kuyruk kemiği bitişir. Kuyruk kemiği de üç parçadan mürekkeptir. Sonra bel kemiğini, göğüs kemiği ile omuz kemiklerini ellerin kemiğini, kasık kemiği, kuyruk, baldırlar, ayak bileğinin kemikleri ve ayakların parmaklarıyla bitiştirdi.

Bu bakımdan biz bunun adedini zikretmekle kitabı uzatmayacağız. İnsan bedenindeki kemiklerin toplamı iki yüz kırk sekizdir. Mafsalların boşluklarını örten küçük kemikler bu sayının haricindedir. Bu bakımdan Allah Teâlâ´nın, bütün bu kemikleri nasıl ince ve zayıf bir damla meniden ya-rattığını iyi düşün!

Kemikleri zikretmekten gayemiz; kemik sayısın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah´ın mahlukâtı hakkında
« Posted on: 25 Nisan 2024, 14:16:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah´ın mahlukâtı hakkında rüya tabiri,Allah´ın mahlukâtı hakkında mekke canlı, Allah´ın mahlukâtı hakkında kabe canlı yayın, Allah´ın mahlukâtı hakkında Üç boyutlu kuran oku Allah´ın mahlukâtı hakkında kuran ı kerim, Allah´ın mahlukâtı hakkında peygamber kıssaları,Allah´ın mahlukâtı hakkında ilitam ders soruları, Allah´ın mahlukâtı hakkındaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes