> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Allah´a olan şevk´in mânâsı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah´a olan şevk´in mânâsı  (Okunma Sayısı 736 defa)
22 Ocak 2010, 15:46:35
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Ocak 2010, 15:46:35 »



Allah´a Olan Şevk´in Mânâsı
Allah´a olan muhabbetin hakikatini inkâr eden elbette şevk´in hakikatini de inkâr etmek mecburiyetindedir; zira şevk, ancak se-vilen biri hakkında tasavvur olunabilir. Biz ise Allah´a karşı olan şevk´in varlığını ârif kişinin ibret, basiretlerin nûrlarıyla bakmak, haberler ve eserler yoluyla ona mecbur olduğunu ispat edeceğiz.

İbreti isbat etmeye gelince, sevginin isbatı hususunda geçen hüküm kâfidir. Her sevilen kendisinin bulunmadığı yerde de sevilir. Hazır bulunana ise iştiyak yoktur. Çünkü şevk, aramak ve bir şeyi beklemek demektir. Hazır olan ise aranmaz. Şevk ancak bir yönden idrâk edilen, diğer bir yönden idrâk edilmeyen bir şeye karşı tasavvur edilir. Hiç idrâk edilmeyen bir şeye karşı ise iştiyak yoktur. Ona karşı şevk sözkonusu değildir; zira bir şahsı görmeyen ve onun vasfını duymayan bir kimsenin, o şahsa karşı müştâk olması düşünülemez. Kemâlinden ötürü idrâk olunana ise, iştiyak sözkonusu değildir. İdrâkin kemâli, görmekle tahakkuk eder. Bu bakımdan sevdiğinin müşahedesine ve ona bakmaya devam eden bir kimse için bu mahbuba karşı şevk´inin varlığı sözkonusu değildir.

Fakat şevk ancak bir yönden bilinen, başka bir yönden bilinmeyen bir şeye bağlanır. Bu durum, iki yönden ötürü ancak gözle görülen şeylerden bir misal vermek suretiyle inkişaf eder. Mesela mâşukası kendisinden kaybolup kalbinde onun hayali bulunan bir kimse, görmekle, o hayali kemâle erdirmeye müştaktır. Eğer onun kalbinden mâşukun zikri, hayali ve marifeti unutulacak derecede silinirse, artık ona karşı iştiyakı düşünülemez. Eğer onu görürse, gördüğü anda ona iştiyakı tasavvur edilemez. Bu bakımdan şevk´in mânâsı; nefsinin hayalini tekâmüle erdirmeye müştak olması demektir. Bazen mâşuku kendisine hakîki sureti görülmeyecek şekilde bir karanlıkta görür. Bu bakımdan rüyetinin tamam olmasına iştiyakı olur. Suretindeki inkişafın tamamı ancak üzerine ışığın doğmasıyla mümkündür.

İkincisi, sadece mahbubunun yüzünü görmesi, mesela onun saçını ve diğer güzelliklerini görmemesidir. Böylece bunları da görmeye iştiyakı hâsıl olur. Eğer hiç görmemiş ve görmeden sadır olan bir hayal de nefsinde sabitleşmiş ve mahbubun güzel bir uzvu olduğunu bilir, fakat görmekle cemâlin tafsilatını idrâk etmemişse, bu takdirde hiç görmediğinin kendisine keşfolunmasına müştâk olur. Bu vecihlerin ikisi de Allah hakkında düşünülür. Bunların ikisi de zarurî olarak her ârif kişiye lâzımdırlar; zira ârifler için ilâhî işler her ne kadar parlak bir şekilde belirmişse de sanki ince bir perdenin arkasındadır.

Bu bakımdan tam ve parlak bir şekilde belirmez, ona karışık hayaller katışmıştır; zira hayaller bu âlemde bütün malumatı temsil ve hikâye etmekten kurtulmaz. Bu bakımdan bu hayaller marifetleri bulandırıp karıştırırlar. Bunlara dünya meşgaleleri de eklenir. Öyleyse vuzuhun kemâli, ancak müşahede ve tecellinin tam doğuşuna bağlıdır. Bu da ancak ahirette olur. Bu durum zarurî olarak Allah´a karşı iştiyakı gerektirir. İştiyak ise âriflerin mahbubunun müntehasıdır. İşte bu, şevk´in iki çeşidinden biridir. Bu da az olan bir şeyi kemâle götürüp tam vuzuha kavuşturmasıdır. İkincisi, ilâhî işlerin sonuçları yoktur. Ancak kullardan her birine bir kısmı görünür. Sonu olmayan birçok işler de çözülmeden kalır. Ârif kişi onların varlığını ve Allah´a malum olduklarını bilir ve ilminin dışında kalan malumatların, bildiklerinden daha çok olduğunu bilir. Bu bakımdan ârif kişi, hiç tanımadığı malumatlardan elde etmediklerinin hakkında durmadan, marifetin aslını elde edinceye kadar iştiyaklı olur. Birinci şevk rüyet, mülâkat ve müşâhede diye adlandırılan şeyler ancak ahirette sonuçlanır. Bu şevk´in dünyada sükûnete kavuşup durgunlaşması düşünülemez.

İbrahim b. Edhem (şevk sahiplerindendi) şöyle diyor
: Birgün ´Yârab! Eğer seni sevenlerden birisine seninle mülâki olmadan önce kalbini teskin edecek birşey vereceksen onu bana ver; zira kıvranmak beni bîtab düşürdü´ dedim. Bu konuşmadan sonra rüyamda gördüm ki Allah Teâlâ beni huzuruna almış ve şöyle diyor: ´Ey İbrahim! Benden utanmadın mi ki benimle mülâki olmadan önce kalbini sükûnete kavuşturacak bir şeyi sana vermemi istedin.

Müştâk bir kimse dostuyla mülâki olmadan önce nasıl durur?´ Bunun üzerine dedim ki: ´Ey rabbim! Senin sevgine hayran kaldım. Bilmiyorum! Beni affet ve ne diyeceğimi bana öğret!´ Allah şöyle buyurdu: ´De ki: Ey Allahım! Beni kazâna râzı, belâna karşı sabırlı kıl. Nimetlerinin şükrünü yapanlardan kıl!´ Zira bu şevk (ancak) ahirette sükûnet bulur.

İkinci şevke gelince, bu şevk ne dünyada, ne de ahirette sonu olmayacağa benziyor! Zira bunun nihayeti (sonu) ahirette Allah´ın celâlinden, sıfat, hikmet ve fiillerinden Allah´a malum oları şeyin kula keşfolunmasıdır. Oysa bu muhaldir. Çünkü bunun nihayeti yoktur. Kul durmadan Allah´ın cemâl ve celâlinden kendisine keşfolunmayan olduğunu bilir. Hiçbir zaman onun iştiyakı durmaz. Hele derecesinin üstünde birçok derecenin olduğunu gören bir kimsenin iştiyakının durması mümkün değildir. Ancak bu kimse visalin aslı olduğu için visalin kemâline iştiyak duyar. Bu kimse bunun için lezzetli bir şevk hisseder ki onda bir elem görünmez. Keşif ve nazarın lütûflarının sonsuza kadar arka arkaya gelmesi uzak bir ihtimal değildir. Öyle ise nimet ve lezzet kesilmeden, ebede kadar artış kaydeder. Nimetlerin incelerinden yeni yeni verilenlerin lezzeti, verilmeyene karşı olan şevk´i hissetmekten insanı alıkoyar. Bu da dünyada hakkında hiçbir zaman keşif hâsıl olmayan birşey hakkında keşfin vukûunun mümkün olması şartıyladır. Eğer bu mebzul değilse, bu takdirde nimet artış kaydetmeksizin bir sınırda durur. Fakat kesilmez bir şekilde devam eder.
(O gün) onların nûru, önlerinden ve sağ yanlarından koşar. Derler ki: ´Rabbimiz! Nûrumuzu tamamla! Bizi bağışla! Muhakkak ki sen herşeye kâdirsin!´(Tahrim/8)

Bu ayet şu mânâyı muhtemildir:
Kişi dünyada nûrun esasıyla azıklanırsa, nûrunu tamamlamak kendisine minnet etmek olur. Şu mânâya da gelme ihtimali vardır: Dünyada tekâmülün fazlasına muhtaç olacak bir şekilde parlamayanın gayrisindeki nûrun tamamlanmasıdır. Bu bakımdan nûrun, tamamlanandan maksadı o olur!
Bize bakın da yararlanalım. Onlara ´Arkanıza dönünde nûr arayın!´ denilir.(Hadîd/13)

Bu ayet nûru dünyada edinmenin gerekli olduğuna delâlet eder. Sonra o nûrun parlaklığı ahirette artar. Ahirette yeni bir nûr verilmez. Bu hususta zan ile hükmetmek tehlikelidir. Bizim için hâlâ güvenilir bir hüküm belirmiş değildir. Öyleyse Allah Teâlâ´dan bizi ilim ve rüşd bakımından geliştirmesini, hakkı hak olarak göstermesini diliyoruz. İşte basiret nûrlarının bu kadarcığı, şevk´in hakîkat ve mânâlarının keşfedilişidir. Haberlere ve eserlerin delillerine gelince, sayılamayacak kadar çoktur.

Hz. Peygamber bir duasında şöyle demiştir.

Ey Allahım! Senden, kazadan sonra rızâyı ve ölümden sonra maişetin serinliğini, kerîm yüzüne bakmanın zevkini ve mülâkatın olan şevk´i talep ediyorum.28

Ebu Derdâ (r.a) Ka´b´ul-Ahbar´a: ´Tevrat´taki en hususî ayeti bana haber ver!´ dedi. Ka´b dedi ki: Tevrat´ta şöyle buyurulmuştur:
Ebrârın, mülâkatıma olan iştiyakı uzadı. Oysa ben onların mülâkatına, şevk bakımından daha şiddetliyimdir.

Ka´b dedi ki: Bu ayetin yanında da şöyle yazılıdır:
´Beni arayan beni bulur. Benden başkasını arayan beni bulamaz!´ Bunun üzerine Ebu Derdâ şöyle dedi: ´Ben Hz. Peygamber´in de bunu söylediğine şehadet ederim´.

Dâvud´un haberlerinde Allah Teâlâ´nın Hz. Davud´a şöyle bu-yurduğu vârid olmuştur:

Ey Dâvud! Arzımın ehline tebliğ et ki ben beni sevenin dostu-yum. Benimle oturanın arkadaşıyım. Zikrime ünsiyet ede-nin mûnisiyim. Bana arkadaşlık yapanın arkadaşıyım. Beni seçeni seçerim. Bana itaat edeni severim. Ne zaman kulu-mun beni sevdiğini bilirsem, onu nefsim için kabul eder, onu öyle bir sevgi ile severim ki mahlukâtımdan hiçbiri bu hu
susta onun önüne geçemez. Kim hak ile beni ararsa bulur. Kim gayrimi ararsa bulamaz! Ey yeryüzünün ehli! Dünyanın aldanışında sizde olanı terkediniz. Benim kerametime, arkadaşlığıma, benimle oturmaya geliniz! Benimle ünsiyet ediniz ki sizinle ünsiyet edeyim ve muhabbetinize koşayım! Muhakkak ki ben, dostlarımın çamurunu dostum İbrahim´in, kurtardığını (kulum) Musa´nın ve seçtiğim Muhammed´in çamurundan yarattım. Müştakların kalplerini nûrumdan yaratıp, celâlimden nimetlendirdim.

Seleften bir zattan rivayet ediliyor ki Allah Teâlâ, sıddîklardan birine vahiy göndererek şöyle buyurmuştur:
Benim birtakım kullarım vardır, beni severler. Ben de onları severim. Onlar bana müştaktırlar, ben de onlara müştakım. Beni anarlar! Ben de onları anarım. Bana bakarlar! Ben de onlara bakarım. Eğer onların yolundan gidersen seni sever, ayrılırsan senden nefret ederim.O zat ´Yârab! Onların alâmetleri nedir?´ diye sorunca Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
Onlar şefkatli çobanın sürüsünü gözetmesi gibi, gündüzleyin gölgeleri gözetirler. Kuşun, güneş battığı zaman yuvasına müştâk olduğu gibi, güneşin batışına müştaktırlar. Ne zaman ki karanlık gelir, yataklar yayılır, tahtlar kurulur ve her dost dostu ile başbaşa kalırsa, onlar ayaklarının üzerine dikilirler. Yüzlerine doğru yayılırlar. Kelâmımla bana müracaat ederler. Kendilerine vermiş olduğum nimetlerimden ötürü bana yalvarırlar. Onlar bağıran ve ağlayanlar, ah çekenler ve şikayet edenlerdir. Ayakta duran, oturan, rükû ve secdede bulunanlardır. Benim gözümle benim için tahammül ederler, benim kulağımla benim sevgimden şikayet ederler. Onlara ilk vereceğim üç şeydir: Nûrumdan onların kalbine atarım....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah´a olan şevk´in mânâsı
« Posted on: 20 Nisan 2024, 17:56:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah´a olan şevk´in mânâsı rüya tabiri,Allah´a olan şevk´in mânâsı mekke canlı, Allah´a olan şevk´in mânâsı kabe canlı yayın, Allah´a olan şevk´in mânâsı Üç boyutlu kuran oku Allah´a olan şevk´in mânâsı kuran ı kerim, Allah´a olan şevk´in mânâsı peygamber kıssaları,Allah´a olan şevk´in mânâsı ilitam ders soruları, Allah´a olan şevk´in mânâsıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes