> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Af ve İhsan´ın Fazileti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Af ve İhsan´ın Fazileti  (Okunma Sayısı 679 defa)
15 Ocak 2010, 20:31:06
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Ocak 2010, 20:31:06 »



Af ve İhsan´ın Fazileti

Affın mânâsı, kısas veya bir tazminattan dolayı meydana gelen bir hakka müstehak olduğun halde o hakkı almaman ve borçluyu ondan affetmendir. Af, hilim ve öfkeyi yutmadan ayrı birşeydir. Bunun için de biz onu müstakil bir konu olarak zikretmiştik.
Sen bağışlama yolunu tut! İyiliği emret ve cahillerden yüz çevir!(A´raf/199)

Sizin bağışlamanız takvâya daha yakındır!(Bakara/237)

Üç şey vardır, nefsimi kudret elinde tutan Allah´a yemin ederim ki, eğer ben yemin etmiş olsaydım onlar için yemin ederdim:
1
. Hiçbir mal, sadaka vermekten eksilmez. Bu bakımdan siz sadaka veriniz!

2
. Bir kişi Allah nzası için kendisine yapılan bir zulmü affederse Allah Teâlâ kıyamet gününde onu şeref yönünden, yükseltir.

3.
Bir kişi nefsi için dilencilik kapısını açarsa Allah da onun için fakirlik kapısını açar.67

Tevâzu göstermek, kulun derecesini yüceltir. Bu bakımdan mütevazi olunuz ki Allah da derecelerinizi artırsın. Affetmek ise kulu şeref yönünden geliştirir. Bu bakımdan affediniz ki Allah sizi aziz kılsın. Sadaka ancak malı çokluk bakımından etkiler. Bu bakımdan sadaka veriniz ki Allah size rahmet ve şefkat versin.68

Hz. Âişe (r.a) şöyle diyor:
´Hiçbir zaman Hz. Peygamber´in şahsına yapılan bir zulümden dolayı intikam aldığını görmedim. Meğer ki Allah Teâlâ´nın haram kıldığı şeyler yapılmış olsun´.

Bu bakımdan Allah Teâlâ´nın yasaklarından biri işlendiği zaman Hz. Peygamber, herkesten daha şiddetli kızardı. Hz. Peygamber ne zaman iki şey arasında muhayyer bırakılsa, günah olmadığı takdirde kolayını seçerdi.

Ukbe (r.a) der ki:
"Birgün Hz. Peygamber ile bir araya geldik. Ben acele ederek onun elini tuttum veya o acele ederek benim elimi sıktı ve şöyle dedi:

Ey Ukbe! Dünya ve âhiret ehlinin en üstün ahlâkından sana haber vereyim mi? Seni mahrum edene ihsanda bulunmak! Sılayı rahmini kesen akrabana sıla-yı rahim yapmak, sana zulmedeni affetmektir,69

Hz. Musa (a.s) şöyle münacâtta bulundu:

-Yarab! Senin nezdinde hangi kulun daha şereflidir?

-O kulum ki kudreti olduğu halde affeder.70

Ebu Derda´ya ´insanların en şereflisi´ sorulduğu zaman cevap olarak ´Gücü ve kuvveti yettiği zaman affeden kimsedir. Bu bakımdan siz affediniz ki Allah da sizi aziz kılsın´ demiştir.
Bir kişi Hz. Peygamber´in huzuruna gelerek şikayette bulundu. Hz. Peygamber onu oturttu. Adam kendisine reva görülen zulmün karşılığını almak istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber kendisine şöyle buyurdu:

Kıyamet gününde mazlum kimseler felâh bulan kimselerdir.71

Kişi, bu hadîsi dinlediğinde artık intikam almaktan vazgeçti. Hz. Âişe Hz. Peygamberin (s.a) şöyle söylediğini rivayet eder:
Kim, kendisine zulmedenin aleyhinde bedduada bulunursa, ondan intikamını almış sayılır.

Enes Hz. Peygamberin (s.a) şöyle söylediğini rivayet eder:

Allah Teâlâ kıyamet gününde, mahlukâtı haşrettiği zaman arşın altından bir dellâl üç defa şöyle bağırır: ´Ey ehl-i tevhid zümresi! Muhakkak Allah Teâlâ sizi affetmiştir. Bu bakımdan siz de birbirinizi affediniz.72

Ebu Hüreyre´den şöyle rivayet ediliyor:
Hz. Peygamber (s.a) Mekke´yi fethettiği zaman, Kâbe´yi ziyaret edip iki rek´at namaz kıldı. Sonra Kâbe´ye geldi. Kapının iki eşiğine yapışarak şöyle dedi: ´Ey Mekkeliler! Ne diyorsunuz? Ne yapacağımı düşünüyorsunuz?´ Hepsi bir ağızdan dediler ki: ´Bize kardeşsin, amca oğlusun, rahim ve kerim bir kimsesin, deriz´. Bunu üç defa tekrar ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

Ben de Yusuf´un dediği gibi derim
: ´Bugün size ayıplama yok! Allah sizi bağışlasın! O merhamet edenlerin en merhametlisidir´. (Yusuf/92)

Ravi der ki: ´Onlar sanki kabirlerinden çıkarcasına İslâm dinine girdiler´.

Süheyl b. Amr´dan şöyle rivayet edilir: Hz. Peygamber Mekke´ye geldiği zaman ellerini Kâbe kapısının yanlarına koydu. Etrafında da ashab-ı kîram bulunuyordu. Bu esnada şöyle buyurdu:
Allah´tan başka ilah yoktur. O birdir. O´nun ortağı ve şeriki yoktur. Va´dini doğruladı, kuluna yardım etti. Tek başına ahzab (Medine´yi basmak üzere toplanan Arab kabileleri) ordusunu püskürttü.

Sonra şöyle dedi:

Ey Kureyş topluluğu! Ne diyorsunuz ve size ne gibi bir muamele yapacağımı sanıyorsunuz?´ Süheyl der ki: "Ben ´Biz hayr deriz. Hayırlı şeyler söyleriz ve hayırlı olacağını sanıyoruz. Kerim bir kardeşsin. Merhametli ve şefkatli bir amca oğlusun! Şimdi gücün ve kuvvetin bize yetiyor (Elbette affedersin)´ dedim". Bu söz üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ´Ben kardeşim Yusuf´un dediği gibi derim: ´Bugün size ayıplama yok! Allah sizi bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir´. (Yusuf/92)73

Enes Hz, Peygamber´in (s.a) şöyle söylediğini rivayet eder:


Kullar Allah´ın huzurunda (kıyamet gününde) durdukları zaman bir dellâl şöyle bağırır: ´Allah´ın katında ecir ve sevabı olan bir kimse ayağa kalksın ve cennete girsin!´
Bu söz üzerine biri Hz. Peygamber´e ´Allah katında ecir ve sevabı olan kimdir?´ diye sordu. Hz. Peygamber (s.a) ´Halkı affedenlerdir! Bu yüzden şu şu kadar bin kişi kalkar ve hesaba çekilmeden cennete girer´ dedi.74

İbn Mes´ud der ki:
Hz. Peygamber (s.a) ´Herhangi bir konuda idareci olan bir kimseye bir suçlu getirildiği zaman mutlaka onu cezalandırmak gerekmez. Çünkü Allah affedicidir ve affı sever´ dedikten sonra şu ayeti okudu:

Kusurlarını bağışlasınlar! Aldırmasınlar! Allah´ın bağışlamasını sevmez misiniz?
(Nûr/22)75 Câbir, Hz. Peygamber´in (s.a) şöyle söylediğini rivayet eder:

Üç haslet vardır. İmanla beraber o üç haslete sahip olan bir kimse cennetin hangi kapısından isterse girer, elâ gözlü hûrîlerden hangisiyle isterse evlenebilir:

1.
Gizli (delilsiz ve şahidsiz) bir borcunu ödeyen kimse,

2. Her namazın akabinde İhlâs suresini okuyan kimse,

3. Kendisiyle savaşanı affeden kimse.76

Ebubekir ´Bu üç hasletten birine sahip olana da aynı mükafat var mı?´ deyince, Hz. Peygamber ´Veya onlardan birini yapana..´ diye cevap verdi.

Ashab´ın ve Âlimlerin Sözleri


İbrahim et-Teymî şöyle demiştir: ´Bana zulmeden kişiye ben merhamet ederim. Bu ise affetmenin ötesinde bir ihsandır. Çünkü o, zulmetmek suretiyle kalbini Allah´ın masiyetine maruz bırakır. Kıyamet gününde sorumlu tutulur. Oysa verilecek cevabı da olmaz´.

Biri şöyle demiştir: Allah Teâlâ bir kuluna ihsan etmeyi irade ettiği zaman, ona zulmeden birini kendisine musallat kılar´.

Bir kişi Ömer b. Abdülaziz´in huzuruna girip kendine zulmeden birinden şikayet ederek aleyhinde bulundu. Bunun üzerine Ömer ona: ´Senin sana yapılan zulümle Allah´ın huzuruna gitmen, o zulmün intikamını zâlimden alarak Allah´ın huzuruna gitmenden daha hayırlıdır.
Yezid b. Meysere der ki: ´Eğer sen sana zulmedene beddua edersen, Allah Teâlâ, ulûhiyet lisanıyla sana şöyle der:

Muhakkak başkası da, sen ona zulmettiğin için sana beddua eder. Eğer sen dilersen, hem senin bedduanı, hem de aleyhinde yapılan bedduayı kabul edelim. Eğer dilersen ikisini de kıyamet gününe tehir edelim ki benim affım ikinizi de kapsamış olsun.77

Müslim b. Yesar kendisine zulmedilen bir kişiye şöyle dedi:
´Zâlimi zulmüne havale et. Böyle yapman, onun aleyhinde yapacağın bedduadan daha süratle kabul olunur. Ancak zâlim onu sâlih bir amele telafi edip bir daha yapmamaya niyetlenirse o zaman başka´.

İbn Ömer, Hz. Ebubekir´den şöyle rivayet eder:
´Kulağımıza geldiğine göre Allah Teâlâ kıyamet gününde bir dellâla emreder. Dellâl şöyle çağırır: ´Kimin Allah nezdinde bir hakkı varsa ayağa kalksın´ Böylece dünyada affedenler ayağa kalkarlar. Allah Teâlâ dünyada insanlara göstermiş oldukları aflarına karşı onları mükafatlandırır´.

Hişam b. Muhammedi´den şöyle rivayet ediliyor. Numan b. Münzir´in78 huzuruna iki kişi getirildi. Bunlardan biri büyük bir suç işlemişti. Hükümdar onu affetti. Diğeri ise hafif bir suç işlemişti. Hükümdar onu cezalandırdı. Bunun üzerine bir şair şöyle dedi. Padişahlar büyük suçları, faziletli olduklarından dolayı affederler. Küçük suçu ise, karşılıksız bırakmaz! Böyle yapmaları da cahilliklerinden değildir. Ancak bunun hikmeti şudur: Padişahların hilmi bilinsin. Müdahalenin şiddetinden korkulsun!´

Mübarek b. Faddale der ki:
Abdullah´ın oğlu Suvar79, Basralılardan bir heyetin başında beni Ebu Cafer´in huzuruna gönderdi. Ben halifenin huzurunda iken bir kişi huzura getirildi. Onun öldürülmesini emretti. Ben kalbimden ´müslümanlardan bir kişi benim hazır bulunduğum bir cemaatte öldürülür de ben nasıl durabilirim?!´ dedim ve halifeye hitaben şunları söyledim: ´Ey mü´minlerin emîri!...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Af ve İhsan´ın Fazileti
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:51:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Af ve İhsan´ın Fazileti rüya tabiri,Af ve İhsan´ın Fazileti mekke canlı, Af ve İhsan´ın Fazileti kabe canlı yayın, Af ve İhsan´ın Fazileti Üç boyutlu kuran oku Af ve İhsan´ın Fazileti kuran ı kerim, Af ve İhsan´ın Fazileti peygamber kıssaları,Af ve İhsan´ın Fazileti ilitam ders soruları, Af ve İhsan´ın Faziletiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes