> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 3-4 > Riyanın Çaresi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Riyanın Çaresi  (Okunma Sayısı 715 defa)
18 Ocak 2010, 19:09:07
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 18 Ocak 2010, 19:09:07 »



Riya´nın Çaresi ve Kalbi Riyadan Temizlemek

Geçen bahislerden anlaşıldı ki riya, amelleri yakıcı, Allah´ın nefretine sebep olan ve helâk edicilerin büyüklerinden bir tehlikedir. Bu vasıfta olan bir şeyi ciddî bir çalışma ile kaldırmaya gayret göstermelidir. Bu çalışma nefisle mücâhede nefse yüklenen zorluklara katlanmakla olsa dahi yapılmalıdır. Bu bakımdan şifa tiksindirici ve acı olan ilaçların içilmesiyle mümkündür. Bu ise, bütün insanların yapmaya mecbur olduğu bir mücâhededir; zira çocuk, zayıf akıllı, gözü halka dönük olanlar onlarda pek fazla tamah olduğu halde yaratılır. Görür ki halkın bazısı bazısına riyakârlık yapmaktadır. Zarurî olarak riyakârlığı sever ve böylece riya kalbinde yerleşir. Aklı kemâle erdikten sonra ancak riyanın helâk ediciliğini anlar. Oysa riya kalbinde yerleşmiş ve kök salmıştır! Onu sökmeye ancak şiddetli bir mücâhede ve şehvetlere karşı açılan ciddi bir savaştan sonra gücü yetebilir. O halde, bu mücâhedeyi yapmaya muhtaç olmayan hiç kimse yoktur. Fakat bu mücâhede başta insana zor gelir. Sonunda hafîfleşir. Bu mücâhedenin tedavisinde iki makam vardır:

Birinci makam:
Onun damarlarını ve kol salan dallarını kesmektir.

İkinci makam: Ondan hâl-i hâzırda gelen vesveseleri silip bertaraf etmektir.

Birinci Makam

Bu makamın temeli, mertebe ve makam sevgisidir. Bu makam fasıllara ayrıldığı zaman üç fasla dönüşür. O fasıllar, övmenin lezzeti, kötülemenin eleminden kaçmak ve halkın elindekinden tamahını kesmektir. Bu sebeplerden neşet eden riyanın varlığına ve riyakâr tahrik ettiğine Ebu Musa´dan rivayet edilen şu hadîs şahidlik eder: Bir bedevi Hz. Peygamber´e der ki:

-Ey Allah´ın Rasûlü! Kişi (vardır ki) hamiyetten dolayı çarpışır. Bir kişi de vardır ki kahramanlığı bilinsin diye çarpışır. Başka bir kişi vardır ki zikir için çarpışır. Bu
kişiler hakkında ne buyurulur?

-Kim sadece Allah´ın kelimesi (kanunu ve nizamı) en yüce olsun diye çarpışırsa, o kimse Allah´ın yolundadır.52

İbn Mes´ud şöyle demiştir: İki saf (müslüman ve kâfir safları) karşılaştıklarında melekler inip halkı, mertebelerine göre yazarlar: ´Falan adam anılmak için çarpışır. Filan adam da mülk edinmek için çarpışır´.

Mülk için çarpışma, dünya tamahkârlığına işarettir.

Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir:
"Derler ki ´filan şehiddir´. Oysa o, devesinin yükünün iki yanını gümüş (para) ile doldurmuştur".

Kim sadece bir deve yuları için savaşa katılırsa, ona ancak niyet ettiği vardır.53

Bazen de ne övülmeyi arzular, ne de bu hususta bir tamahı vardır. Ancak cömertler arasında bulunan cimri gibi, zemmin eleminden kurtulmak ister. Zenginler bunca malı sadaka verirler. O da cimri saymasınlar diye biraz sadaka verir. O övgüye tamah etmez. Oysa başkası ondan daha önce ona varmıştır.

Kahramanların arasında kalan korkak gibi, onların zemminden korkarak düşman ile karşı karşıya (geldiğinde) kaçmaz. Övülmesini de istemez. Oysa başkaları düşman safına hücum etmiştir. Kendisi övülmekten ümit kestiğinde zemmedilmesini de hoş görmez.

Bütün geceyi ihya eden bir kavmin arasında bulunan kişi gibi... Bu kişi övülmeyi arzulamamakta, ancak ´tembel´ denilmesin diye birkaç rek´at namaz kılar.

İnsan bazen övülme zevkinden mahrum olmaya sabreder, fakat zemmedilmek elemine tâkati yoktur. Bunun için bazen öğrenmesi gereken bir şeyi, cahillikle itham edileceği korkusundan sormaz. İlimsiz fetva verir. Cahil olduğu halde hadîs ilmini bildiğini iddia eder. Bütün bunları tenkid edilmemek için yapar. İşte bu üç şey, riyakârı riyaya teşvik eder! Bunun ilacı kısa olarak, kitabın birinci kısmında zikrettiklerimizdir.

Fakat şimdi sadece riyaya mahsus olanı zikredelim: Bellidir ki insan bir şeyi ancak kendisi için şimdi veya gelecekte daha hayırlı, daha faydalı zannıyla ister ve rağbet gösterir. Şimdiki halde lezzetli, gelecekte zararlı olduğunu bildiğinde derhal rağbeti kesilir. Balın lezzetli olduğunu bilen bir kimse, balda zehir bulunduğunu öğrenince derhal terkeder. Bu isteğin yolu da böylece içindeki zarar bilindiğinde kesindir. Kul, riyanın zararını, riya sebebiyle elinden çıkan kalp salâhını, hâl-i hâzırda mahrum olduğu tevfîk ile ahirette ve Allah katında mahrum kalacağını, mâruz kaldığı büyük azap, şiddetli kınama ve zâhirî mahrumiyetini bildiğinde, bu bilgisi riyanın zararı hakkında kendisi için kâfi bir delil olur.

Halkın gözü önünde kendisine ´Ey yalancı! Ey hileci, ey riyakâr! Utanmadan, Allah´ın ibâdetiyle dünya malı satın aldın! Kulların kalbini gözettin de Allah´ın ibâdetiyle istihzâ ettin. Allah´ı gazaba getirmekle halkı sevindirdin! Allah katındaki çirkinlikle onlara süslü göründün! Allah´tan uzaklaşmakla onlara yaklaştın! Allah´ın katında nefret edilmekle onların övgüsüne mazhar oldun! Allah´ın gazabına mâruz kalmakla onların riyakârlığını talep ettin! Acaba Allah´tan daha kıymetsiz (hâşâ) bir kimse senin yanında yok mu?´ diye hitab edildiğinde ve kişi bu rezalet hakkında düşündüğü, kullardan dünyada elde ettiğini ahirette kaybedeceği ile karşılaştırdığı takdirde riyanın zararını anlamış olur. Çoğu zaman da amellerinin sevabını yakar. Oysa tek bir amel, eğer hâlis ise, çoğu zaman zannının ağır basmasına sebebiyet verdiğinde kurtuluşuna vesile teşkil eder. Bu amel riya ile bozulduğunda, günah kefesinin ağırlaşmasına vesile olur. Dolayısıyla ateşe girmesine sebep olur. Eğer riyada bir tek amelin yanmasından başka bir zarar yoksa bu kadarı bile riyanın zararı için kâfidir. Eğer riyadan dolayı yanan bu tek amelin beraberinde diğer ameller varsa (yine de zarardır). Çünkü kişinin bu yanan amelle sıddîklar ve peygamberler zümresinde Allah katında yüce dereceyi elde etmesi muhtemeldir. Oysa riyadan dolayı onların safından en aşağı dereceye düşer. Bütün bu tehlikelerle beraber dünyada halkın kalplerini gözetme sebebiyle mâruz kaldığı perişanlık da vardır. Çünkü halkın razı edilmesi idrâk olunmayan bir hedeftir. Bir grubun razı olduğuna başka bir grup kızar, bir kısmının razı olması, başkalarının kızdırılmasına bağlıdır. Allah´ı küstürmekle onların rızasını isteyen bir kimse hem Allah´ı kızdırır, hem de onları ona kışkırtır. Sonra kulun onları övmek ve onlar tarafından övülmek için Allah´ı zemmetmesini seçmekte ne gibi bir hedefi ve çıkarı vardır acaba? Oysa onları övmesi ne rızkını artırır, ne de ecelini geri bırakır. Fakirlik ve ihtiyaç günü olan kıyamet´te de kendisine hiçbir fayda sağlamaz.

İnsanların elindeki mala ve imkâna tamahkârlık etmesine gelince, kalpleri müsahhar kılanın Allah olduğunu, halkın bu hususta mecbur olduğunu ve Allah´tan başka rezzak (rızık veren) olmadığını bilmendir. Halka bel bağlayan, zillet ve mahrumiyetten kurtulamaz. Eğer maksadını elde ederse bile, minnet ve zilletten kurtulamaz. Acaba yalancı bir ümit -ki bazen tahakkuk eder, bazen etmez- ile Allah katındaki nimet nasıl terkedilir? Eğer o ümit tahakkuk ederse, hiç bir zaman onunla beraber gelen minnet ve zilletle onun lezzeti eşit ve denk olmaz.

İnsanların zemmine gelince, ondan sakınmaya değmez. Allah´ın yazmadığını, onların zemmetmeleri tahakkuk ettirip ecelini çabuklaştırmaz, rızkını geciktirmez. Cennet ehli ise cehen-nemlik, Allah katında iyi ise kötü yapamaz. Allah katında nefret ediliyorsa nefretini artıramaz. Kulların tümü acizdirler. Kendileri için ne fayda ve ne de zarar veremezler. Ne ölümleri, ne hayatları ve ne de dirilip haşra gönderilmeleri ellerinde değildir.

Kalbinde bu sebeplerin âfeti ve zararları yerleştiği zaman, rağbeti gevşer, kalben Allah´a yönelir. Zararı çok, faydası az olan bir işe akıllı bir kimse rağbet göstermez. Eğer insanların onun içindeki riyayı bilselerdi (fiilinin çirkinliği cihetiyle) kendisinden nefret edeceklerini bilmesi kendisine yeter de artar bile! Allah, yakında onu halka çirkin göstermek için sırrını açığa çıkaracaktır. Onun riyakâr olduğunu ve Allah indinde nefret edildiğini onlara bildirecektir! Eğer hâlis niyetle Allah´a ibâdet etseydi, Allah onun ihlâsını onlara gösterip sevdirirdi. Onları kendisine müsahhar kılardı. Onlara övgüsünü yaptırırdı. Bütün bunlara rağmen, ne onların övgüsünde bir artış, ne de zemmlerinde bir eksiklik vardır. Nitekim Benî Temimli bir şair (el-Akra´ b. Habis) şöyle demiştir:

Benim övgüm zînettir. Benim zemmedişim çirkinliktir. Hz. Peygamber bu şaire şöyle demiştir:

Yalan söylüyorsun! Medh ve zemmi böyle olan ancak Allah´tır ki O´ndan başka ilâh yoktur.

Zira zînet ancak O´nun medhinde, çirkinlik de ancak O´nun zemminde vardır.
Madem durum budur, acaba halkın medhetmesinde ne hayır vardır, eğer sen Allah katında kötü ve ateş ehli isen? Allah nezdinde iyi ve mukarrebler (yaklaştırılanlar) zümresinden isen halkın zemmedişinden ne zarar gelir?

Kalbinde âhireti, ebedî olan nimetlerini, Allah katındaki o yüksek mertebeleri hâzır bulunduran kimse, hayatına mahsus olan ve halkla ilgili bulunan herşeyi içindeki bulanıklıklarla beraber hakir görmelidir. Böylece himmeti derlenip toplanır, kalbi Allah´a yönelip riyanın zilletinden ve halkın kalplerini gözetme külfetinden kurtulur. İhlâsından kalbine nûrlar akar, onlarla göğsü inşirah bulur. O nûrlar sayesinde manevî keşiflerin letâiflerinden (inceliklerinden) Allaha karşı olan ünsiyetini, halka karşı olan nefretini, dünyayı tahkir ve âhireti tâzim etmeyi gerektiren durumlar keşfolunur. Halkın büyüklüğü kalbinden silinir. Riyanın çağırıcısı uzaklaşır. İhlâs yolunda rahatlıkla yürüyebilir. Bu ve daha önce verdiğimiz ilâçlar, ilmî ilâçlardır. Riya ağacının kökünü kazır.

Amelî ilâca gelince, nefsin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Riyanın Çaresi
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:33:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Riyanın Çaresi rüya tabiri,Riyanın Çaresi mekke canlı, Riyanın Çaresi kabe canlı yayın, Riyanın Çaresi Üç boyutlu kuran oku Riyanın Çaresi kuran ı kerim, Riyanın Çaresi peygamber kıssaları,Riyanın Çaresi ilitam ders soruları, Riyanın Çaresi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes