๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => İhya-u Ulumiddin 1-2 => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ocak 2010, 21:37:44



Konu Başlığı: Senede Tekrarlanan Nafileler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 30 Ocak 2010, 21:37:44
Sene İçinde Tekrarlanan Nafileler  

Bu nafileler Şaban, Receb, Teravih ve Bayram namazları olmak üzere dört kısma ayrılır:

1. Bayram Namazı

Bayram namazı (Şafiî´ye göre) çok kuvvetli bir sünnettir ve dinin şiârlarındandır. Bayram namazında yedi şeye riayet etmek gerekmektedir:

A)  Sıra ile ve şu şekilde üç tekbir alınmalıdır:
Allah herşeyden daha yücedir. (Üç defa) Bol, bol yapılan hamd yalnızca O´na mahsustur. Sabah akşam O´nun her türlü eksiklikten uzak olduğunu ikrâr ederiz. O´ndan başka mâbud yoktur.. O´nun ortağı da yoktur. Kâfirler böyle yapmamızı istemeselerde biz O´na ihlaslı olarak itaat ederiz.

Ramazan bayramı gecesi tekbirle açılmalı ve bayram namazı kılınıncaya kadar da tekbirler getirilmelidir. Kurban bayramında ise, arefe gününün sabah namazından onüçüncü günün akşamına kadar tekbir getirilir. Bu konudaki fetvâların en güzeli budur.

Farz ve sünnet namazlarının akabinde tekbir getirilmelidir. Fakat farzdan sonra getirilenlerin daha efdâl oldukları muhakkaktır.

B) Bayram sabahı gusledilmeli, en güzel elbiseler giyinilip koku sürünmelidir. Erkeklerin tıpkı cum´a gününde olduğu gibi, abasını sırtına geçirip sarık sarmaları çok faziletlidir. Bayram günlerinde çocuklara ipekli elbiseler giydirilmemeli, kadınlar da (bayramlaşmaya) çıktıkları takdirde süslenmemelidirler.

C) Namazdan sonra eve, bayram namazına gidilen yoldan değil, başka bir yoldan dönmelidir; çünkü Hz. Peygamber böyle yapardı,245

Hz. Peygamber bayram namazlarına kızların ve kadınların da getirilmelerini emrederdi.246

D) Mekke ve Kudüs-ü Şerif hariç, bayram namazını sahralara
çıkarak kılmak müstehabdır. Fakat yağmurlu günlerde sahraya çıkmayıp câmilerde kılmakta bir beis yoktur. Bulutsuz günlerde devlet başkanının (veya vekilinin) mescidde zayıf kimselere bayram namazını kıldırması için birisine emir verip kendisinin kuvvetlilerle birlikte tekbirler getirerek sahraya çıkıp bayram namazını orada edâ etmesi câizdir.

E)  Vakti gözetlemelidir. Bayram namazının vakti güneşin
doğuşu ile zevâl arasıdır. Kurbanların kesim zamanı ise, güneşin iki hutbe okunacak ve iki rek´at namaz kılınacak kadar yükselmesiyle başlar, onüçüncü günün akşamına kadar devam eder.

Kurban bayramı namazını, kurban kesimi için, acele ederek vaktin evvelinde kılmak müstehabdır. Ramazan bayramı namazının ise sadaka-ı fıtrin, namazdan evvel dağıtılması için biraz ertelenmesi müstehabdır. İşte Rasûlullah´ın sünneti böyledir.247

F)  Halk, namazda tekbir getire getire gitmelidir; İmam, musallaya varınca ne oturur ve ne de nafile namaz kılmakla meşgul olur. Bu sırada cemaat nafile namazlarını sona erdirerek hazırlanır; sonra müezzin veya başka birisi bir veya iki defa es-salâtu câmiatun´ (Namaz cemaatle kılınacaktır) diye bağırır.

Bundan sonra imam, cemaatin önüne geçerek iki rek´at namaz kıldırır. Birinci rek´atta, tahrim tekbiri ile rükûa varmak için getirilen tekbirden başka yedi tekbir getirir. Her iki tekbir arasında ´Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber´ der. İftitah tekbirinden sonra, istiftah duası olan ´veccehtü´yü okur. Fâtiha´yı euzü ile birlikte sekizinci tekbirden sonra okur; Fâtiha´dan sonra birinci rek´atta Kâf, ikinci rek´atta da Kamer sûresini okur.

İkinci rek´attaki zâid (fazla) tekbirler beş tanedir. Kıyam ve rükû tekbirleri bunların dışındadır. İkinci rek´atın tekbirleri arasında da birinci rek´atın tekbirleri arasında okuduğu duayı okumalıdır. Namazdan sonra da aralarında oturulan iki hutbe irâd etmelidir. Bayram namazını kaçıran kimse, namazını kaza etmelidir.

G)  Bir koç kurban etmelidir.
Hz. Peygamber, boynuzlu iki koç kurban etmiştir. Bunları bizzat mübarek elleriyle kesmiş ve keserken de şöyle buyurmuştur: ´Allah´ın ismiyle kesiyorum. O herşeyden yücedir. Bu kurban, ´benim ve kurban kesmeye gücü yetmeyen ümmetlerimin kurbanıdır´.248

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Zilhicce hilâlini gören kimse, eğer kurban kesmeye niyet etmişse, artık o andan itibaren tüylerinden ve tırnak-larından birşey kesmesin.249

Hz. Peygamber zamanında kişi bütün aile bireyleri hesabına bir koyun kurban eder; bundan hem kendileri yer, hem de yedirirlerdi.

Kişi kurban etinden üç gün ve daha fazla müddetle yiyebilir. İslâm´ın başlangıcında üç günden fazla yenilmemesi yasağı vârid olmuşsa da sonradan daha fazla bekletmeye ruhsat verilmiştir.250

Süfyan es-Sevrî ´Ramazan bayramından sonra oniki rek´at, kurban bayramından sonra da altı rek´at namaz kılmak müstehabdır´ buyurmuş ve aynı zamanda bu namazın sünnet olduğunu da belirtmiştir.251

2. Teravih Namazı

Teravih namazı, yirmi rek´attır. Bu yirmi rek´atın nasıl kılındığı herkesçe bilinmektedir. Teravih namazı -her ne kadar fa-zilet bakımından iki bayram namazından eksik olmakla birlikte sünnet-i müekkede´dir. Teravih namazının cemaatle mi yoksa tek başına mı edâ edilmesinin daha efdâl olduğu hususunda ihtilâf vardır. Hz. Peygamber iki veya üç gece çıkıp, teravih namazını cemaatle kıldırmışsa da, sonraki gecelerde çıkmamıştır. Çıkmamasının sebebini de şöyle izah etmiştir:

Teravih namazının size vâcib olmasından korktuğum için dışarı çıkmadım.252

Hz. Ömer, vahyin sona ermesiyle artık farz olmayacağından emin olduğu için, halkı, teravih namazını cemaatle kılmaya teşvik etmiştir. işaret etmektedir; çünkü sahih bir hadîste Hz. Peygamber´in ne bayram namazından evvel ve ne de sonra sünnet kılmadığı kaydedilmektedir.
Bazıları ´Hz. Ömer cemaatle kıldırdığı için, teravih namazının cemaatle kılınması tek başına kılınmasından daha efdâldir. Bir de cemaatte bereket vardır. Farz namazlardaki cemaatin fazileti diğer namazlardaki cemaat için de delil teşkil eder.

Diğer taraftan insan tek başına namaz kılarken çoğu zaman gevşeklik gösterir. Fakat cemaati gördüğü zaman neşelenir´ demişlerdir. Bazıları da ´Teravih namazını tek başına kılmak, cemaatle kılmaktan daha efdâldir; çünkü teravih sünneti, bayram namazları gibi İslâm´ın şiârlarından değildir. Bu bakımdan teravih namazını Kuşluk ve Tahiyyet´ül-Mescid namazlarına benzetmek daha evlâdır. Halbuki bu namazların cemaatle kılınması sözkonusu değildir. Âdete göre, bir cemaat camiye birlikte girdikleri halde Tahiyyet´ul-Mescid´i cemaatle kılmazlar´ demişlerdir.

Teravih namazının tek başına kılınmasının daha efdâl olduğuna Rasûlullah´m şu hadîsi delil getirilmiştir:

Kişinin, evinde kıldığı nafile namazın camide kıldığı nafile namaza olan üstünlüğü, tıpkı camide cemaatla kılınan farz namazın evde tek başına kılınan farza olan üstünlüğü gibi-dir.253

Benim bu camimde kılınan bir namaz, başka camilerde kılınan yüz namazdan daha efdâldir. (Mekke´deki) Mescid-i Harâm´da kılınan bir namaz da benim camimde kılınan bin namazdan daha üstündür. Bütün bunlardan daha üstünü kişinin evinin bir köşesinde yalnızca Allah Teâlâ´nın bileceği şekilde kıldığı iki rek´at namazdır.254

Bunun hikmeti şudur: Cemaatla yapılan ibâdete çoğu zaman riyâ karışması ihtimâli vardır; fakat tenha yerlerde insan böyle bir felâketten emindir. İşte teravih namazının cemaatla veya münferiden (tek başına) kılınması hususunda bunlar söylenmiştir.

En geçerli fetvaya göre teravih namazının cemaatla kılınması daha efdâldir; nitekim Hz. Ömer de böyle yapmıştır. Bazı nafilelerin cemaatla edâ edilmeleri meşru kılınmıştır. Teravih namazı da açıkça edâ edilmesi gereken dinî şiârlardandır. Cemaatteki riyâya ve tek başına kılınan namazdaki tembelliğe gelince, bu cemaat ruhunun faziletine bakmaktan uzaklaşmak demek olur. Bu delili ileri süren kimse, şöyle demiş gibidir: ´Cemaatle kılınan namaz, tembellikle terkedilmesinden daha hayırlıdır. İhlâs ise, her zaman için riyadan hayırlıdır´.

Sözgelimi bir zat vardır ki teravihi tek başına kıldığı zaman tembellik göstermez; cemaate iştirak ettiği zaman da, riyâkarlık yapmaz. Acaba bu adam için, bu iki hareketten hangisi daha efdâldir? Bu durumda cemaat bereketiyle artan ihlâs ile tenha yerlerde sağlanan kalp huzuru arasında düşünmek, birisinin diğerinden üstünlüğünü savunmak hususunda tereddüd etmek gerekir.

Müstehab olan şeylerden biri de, Ramazan ayının ikinci yarısında vitir namazının son rek´atında, rükûdan sonra Kunut duâsını okumaktır.

3. Receb Namazı

Hz. Peygamber´den müsned olarak şöyle rivayet edilmektedir:
Bir kimse Receb ayının birinci perşembesinde oruç tutup aynı gün akşam ile yatsı arasında iki rek´atta bir selâm vermek ve her rek´atında Fâtiha sûresini bir defa, Kadir sûresini üç ve İhlâs sûresini de oniki defa okuyup namazdan sonra yetmiş defa salavât-ı şerîfe getirir ve daha sonra da ´Yâ rabbi! Ümmî peygamberin Muhammed´e ve onun âline rahmet deryâlarını coştur!´ duasını okuyarak secdeye kapanır ve secde halinde de yetmiş defa ´Sübbûhun Kuddûsün Rabb´ul-melâiketi ve´r-Rûh´ dedikten sonra başını kaldırıp yetmiş defa da ´Ey rabbim! Affeyle, rahmet eyle ve bildiklerinden vazgeç; çünkü en keremli ve en gâlib olan sensin´ derse ve arkasından da ikinci bir secde daha yapıp, birinci secdede okuduklarını bunda da okuduktan sonra dileğini Allah´tan isterse, istedikleri kendisine verilir. Çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: ´Bu namazı kılan kimsenin denizin köpükleri, kumların taneleri, dağların ağırlığı, ağaçların yaprakları kadar günahı olsa Allah Teâlâ onu affedecek ve bu kişi kıyamet gününde ateşe müstehak olan yakınlarından yediyüz kişiye şefaat edecektir´.255

Bu namaz, müstehab namazlardandır. Bu müstehab namazı Nafileler bölümünde zikretmiştik. Bu namaz, mertebesi teravih ve bayram namazlarından aşağı olmakla birlikte tıpkı onlar gibi, senelerin tekrarı ile tekrarlanan bir namazdır. Bu namazın hadîs ahad yoluyla nakledildiği için mertebesi diğerlerinden daha aşağıdır; fakat ben Kudüslülerin istisnasız bu namaza devam ettiklerini ve bu namazın terkedilmesine müsamaha göstermediklerini gördüm; bundan dolayı buradada zikretmeyi uygun buldum.

4. Şaban Namazı

Şaban´ın onbeşinci gecesinde yüz rek´at namaz kılınır. Bu namazı kılan kişi her iki rek´atta bir selâm verir. Her rek´atta Fâtiha´dan sonra onbir İhlâs-ı Şerîf okur. Dilerse on rek´at da kılabilir. O zaman her rek´atta Fâtiha dan sonra yüz İhlâs-ı Şerîf okur. Bu namaz da müstehab namazlar grubuna dâhildir. Selef, bu namaza hayır namazı adını verirlerdi. Selef bu namazı kılmak için bir araya gelir ve çoğu zaman da cemaatle edâ ederlerdi.

Hasan Basrî´nin şöyle dediği rivayet edilir: Hz. Peygamber´in sahabilerinden otuz tanesi bana şöyle demişlerdir:

Bu gecede bu namazı kılan kimseye, Allah Teâlâ yetmiş defa nazar eder. Her nazar ile de onun yetmiş ihtiyacını giderir ki bu ihtiyaçların en azı affedilmektir.256

244) Irâkî bu hadîse rastlamadığını söylemistir. Ayrıca bkz. Zebîdî, III/382
245) Müslim, (Ebu Hüreyre´den)
246) Buhârî ve Müslim, (Ümmü Atiyye´den)
247) İmam Şafiî, (Ebu´l-Hüveylis´den mürsel olarak)
248) Buhârî ve Müslim (Enes´den). Ancak ikisinde de ´Bu kurban benim ve kurban kesmeye gücü yetmeyen ümmetlerimin kurbanıdır´ ilâvesi yoktur.
249) Müslim, (Ümmü Seleme´den)
250) Tirmizî ve İbn Mâce, (hasen-sahih bir senedle)
251) Irâkî bunun sünnet olduğu hususunun asılsızlığına
252) Buhârî ve Müslim, (Hz. Âişe´den)
253) Âdem b. Ebî İyaz, (Zümre b. Habib´den mürsel olarak); İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, (Zümre b. Habib´den mevkûf olarak)
254) Ebu Şeyh, Enes´den şöyle rivayet eder: ´Mescidimde kılınan bir namaz onbin namaza bedeldir; harem-i şerifte kılınan bir namaz yüzbin namaza, hududlardaki namazsa iki milyon namaza bedeldir, Bütün bunlardan daha fazlası, kişinin gece yarısı evinde, Allah rızası için kıldığı iki rek´at namazdır´. Hadîsin senedinde zaaf vardır.
255) Rezin, (Bu hadîsin uydurma olduğu söylenmiştir.)
256) İbn Mâce, (Hz. Ali´den zayıf bir senedle); Irâkî´ye göre bu hadîsin aslı yoktur.