> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 1-2 > Gecenin İhyâsı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gecenin İhyâsı  (Okunma Sayısı 935 defa)
01 Şubat 2010, 13:21:56
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 01 Şubat 2010, 13:21:56 »



Gecenin İhyâsı

Akşam ile Yatsı Namazlarının Arasını İhyâ Etmenin Fazileti


Hz. Peygamber (s.a) Hz. Âişe´nin rivâyet ettiği bir hadîste şöyle buyurmaktadır:

Allah nezdinde namazların en faziletlisi, akşam namazıdır ki, Allah Teâlâ o namazı ne yolculukta olan, ne de mukîm bir kimseden iskât etmemiştir. Onunla gece namazını başlatmış ve yine onunla gündüzün namazını sona erdirmiştir. Bu bakımdan, kim akşam namazını kılıp ondan sonra da iki rek´at sünnet kılarsa, Allah Teâlâ o kimse için cennette iki köşk bina eder.(85)

Hadîsin râvisi ´Bu köşklerin altından mı, gümüşten mi yapıldığını bilmiyorum. Çünkü hangisinden olacağını unuttum´ demiştir.

Akşam namazından sonra dört rek´at nafile kılan bir kimsenin yirmi senelik (veya kırk senelik) günâhı affolunur.(86)

Ümmü Seleme ile Ebu Hüreyre, Hz. Peygamber´den şu hadîsi rivâyet etmektedirler:

Her kim akşam namazından sonra altı rek´at nafile namaz kılarsa, onun için bu altı rek´at, tam bir senenin ibâdetine denktir veya o kimse kadir gecesini sanki namaz kılarak geçirmiştir.(87)

Said b. Cübeyr, Sevbâ´dan Hz. Peygamberin şu hadîsini rivayet eder:

Camide, akşam ile yatsı arasında ibâdet maksadıyla nefsini hapseden bir kimse, eğer namaz veya Kur´an´dan başka birşey ile konuşmazsa, onun için cennette uzunluk ve genişliği yüz senelik bir mesafe olan iki köşk yapmak, Allah Teâlâ´ya bir (lûtf-u ilâhîsi) olarak hak olur ve yine Allah Teâlâ, onun için o iki köşkün arasında öyle bir bahçe tanzim eder ki, eğer bütün ehl-i dünya o bahçeyi ziyaret etse, o bahçe onları içine alır.(88)

Kim akşam ile yatsı arasında on rek´at namaz kılarsa, Allah Teâlâ onun için Cennet´te bir köşk bina eder.(89)

Hz. Ömer (r.a) ´Ey Allah´ın Rasûlü, o halde bizim, Cennet´te köşklerimiz çoğalır´ diye sorunca, Rasûlullah (s.a) cevaben şöyle buyurmuştur: ´Allah Teâlâ´nın nezdinde daha çok ve daha güzeli vardır´.

Enes b. Mâlik (r.a), Rasûlullah´ın şu hadîsini rivayet eder:

Kim cemaatle akşam namazını kıldıktan sonra iki rek´at nafile namazı kılar ve aralarında dünya ile ilgili herhangi birşey konuşmazsa, o iki rek´atın birinde Fâtiha sûresini, sonra Bakara sûresinin başlangıcından on âyet, ortasından yüzaltmış üç ve yüzaltmış dördüncü ayetlerini ve on beş defa da İhlâs-ı Şerîf i okuduktan sonra rükûa ve secdeye varırsa, ikinci rek´ata kalktığı zamanda Fâtiha´yı okuyup ar-kasından Ayet´el-Kürsi´yi ve ondan sonra gelen iki ayeti ´İşte bunlar cehennemliktirler, orada ebedî olarak kalıcıdırlar´ (Bakara/257) meâlindeki ayete kadar okuyup Bakara sûresinin sonundan ´Göklerde ve yerde ne varsa hep Allah´ındır´ ayetinden alıp, sûrenin sonuna kadar ve İhlâs sûresini de onbeş defa okursa, (ona hesapsız sevap verilir)...(90)

Hadîste geçtiği şekilde yapanın sevabını, Hz. Peygamber öyle bir şekilde tavsif buyurmuştur ki, hadde ve hesaba sığmaz...

Abdallardan olan Gurrez b. Vebre der ki: Hızır´a ´Bana her gece yapacağım bir ameli öğret´ deyince, Hızır şöyle dedi:

Akşam namazını kıldığın zaman kalk ve yatsı namazına kadar hiç kimse ile konuşmaksızın namaz kılmaya devam et ve bütün himmetini kıldığın namaza hasret. Kılacağın namazın iki rek´atında bir selâm ver ve her rek´atta bir defa Fatihayı, üç defa da ihlâs-ı Şerifi oku. Namazını bitirdiğin zaman hiç kimse ile konuşmaksızın evine dön, evinde iki rek´at namaz daha kıl. Bu iki rek´atın her birinde Fâtiha ile yedi kere İhlâs-ı Şerifi oku. Selâm verdikten sonra secdeye kapan ve yedi defa Allah´tan günâhlarının affını talep ederek şu duâyı oku:

Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir. Hamd, Allah´a mahsustur. Allah´tan başka ilah yoktur. Allah herşeyden daha yücedir, günâhtan dönüş ve ibâdete yöneliş, ancak yüce ve büyük olan Allah´ın kuvvetiyle mümkündür.
Bu duâyı yedi defa tekrar et, sonra başını secdeden kaldır, normal bir şekilde otur ve ellerini kaldırarak şöyle duâ et:

Ey hayy, ey kayyum, ey celâl ve ikram sahibi, ey geçmişlerin ve geleceklerin mabudu, ey dünya ve âhiretin rahman ve rahîmi! Yârab, Yârab! Yâ Allah, yâ Allah, yâ Allah...
Sonra ellerin kalkık olduğu halde ayağa kalk ve yine aynı duâyı tekrar et. Sonra istediğin yerde sağ kol üzerinde yüzün kıbleye dönük olduğu halde uyu. Rasûlullah´a (s.a) salât ve selâm getir ve uyku tutuncaya kadar salâvat okumaya devam et.

Bu sözlerden sonra Hızır´a dedim ki: İstiyorum ki bu duâları kimden dinlediğini de öğreneyim´.
Bu suâlime karşılık Hızır şöyle dedi:
Ben, Hz. Muhammed´in bu duâyı öğrendiği ve kendisine vahyedildiği sırada yanında hazır bulundum.Benim de hazır bulunduğum bir mecliste ona bu duâ öğretildi. Ben de Hz. Muhammed´e bu duâyı öğretenden öğrendim!(91)

Bu duâ ve namaza tam bir yakîn ve doğru bir niyyetle devam eden kimse, ölmezden önce Hz. Peygamberi rüyasında görür. Bazı kimseler buna devam etmiş ve rüyasında Cennet´e girdiğini, orada peygamberleri ve Rasûlullah´ı görmüştür. Böylece Rasûlullah, kendisi ile konuşmuştur ve kendisini tanımıştır.
Kısaca, akşam ve yatsı namazlarının arasını ihyâ etme fazileti hakkında birçok hadîs rivayet edilmiştir. Hattâ Rasûlullah´ın âzadlısı Ubeydullah´a ´Hz. Peygamber (s.a) farz namazdan başka herhangi bir namazın kılınmasını emreder miydi?´ diye sorulduğunda, Ubeydullah (r.a) ´Akşam ve yatsı namazlarının arasında nafile namaz kılmayı emrederdi´ demiştir.

Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Bir kimse akşam ile yatsı arasında namaz kılarsa, işte onun bu namazı Evvâbin´in namazıdır!(92)
Esved şöyle anlatır: ´Akşam ile yatsı arasında İbn Mes´ud´a her gittiğimde onu namaz kılarken görürdüm. Kendisine neden böyle yaptığını sorduğumda, şöyle dedi: ´Bu saat, gaflet saatidir de ondan...´
Enes (r.a), Secde sûresinin 16. ayetinin bu namaz hakkında nâzil olduğunu söylerdi: ´(Onlar, o kimselerdir ki, geceleyin namaz kılmak için) yataklarından kalkarlar, rablerinin azabından korkarak ve rahmetinden ümidvâr olarak duâ ederler´.

Ahmed b. Ebî´l-Havarî şöyle der: Ebû Süleyman ed-Dâranî´ye şöyle sordum:

- Gündüzleri oruç tutup, akşam ile yatsı arasında yemek yemem mi sence daha iyidir; yoksa gündüzleyin oruçsuz olup, akşam ile yatsı arasını nafile ibâdetle ihyâ etmem mi?
-İkisini de yap!
Eğer ikisini birden yapmak mümkün değilse, ne yapmalıyım?
O zaman, gündüz nafile orucu tutma, akşam ile yatsı namazlarının arasını ihyâ et!
Geceleri İbadete Kalkmanın Fazileti
Ayetler
Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını; seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allah, sizin onu sayamayacağınızı bildiği için sizi affetti. Artık Kur´an´dan kolayınıza geleni okuyun.
(Müzzemmil/20)
Gerçekten gece kalkmak daha oturaklı ve söz daha etkilidir.
(Müzzemmil/6)
Onlar o kimselerdir ki, geceleyin namaz kılmak için yataklarından kalkarlar.
(Secde/16)
Yoksa âhiretin azabından korkarak ve rabbinin rahmetini umarak o gece saatlerinde kalkıp secde ve kıyam halinde ibâdet eden mi? (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak gerçek akıl sahipleri anlar.
(Zümer/9)
Onlar ki rablerine secdeler ve kıyamlar yaparak geceyi geçirirler.
(Furkan/64)
Bir de sabırla ve namazla Allah´dan yardım isteyin.
(Bakara/45)Denildi ki; buradaki namaz, geceleyin kalkıp ibâdet etmek demektir. Gece ibâdetine sabır ile yardım edilir ve böylece nefse karşı açılan mücahede, zaferle sonuçlanır.

Hadîsler

Bu konudaki haberlerden biri de Rasûlullah´ın şu mübarek sözüdür:
Herhangi biriniz uyuduğu zaman; şeytan onun tepesinde üç düğüm bağlar. Bağladığı her düğümün yerine şu cümleyi nakşeder: ´Senin üzerinde uzun bir gece vardır, o halde uyu". Bu bakımdan eğer o kimse uyanıp Allah´ı zikrederse, o düğümlerden biri çözülür. Abdest aldığında biri daha çözülür. Namaz kıldığı takdirde üçüncüsü de çözülür ve böylece neşeli ve müsterih bir şekilde sabahlar. Aksi takdirde neşesiz ve tembel olarak sabahlar.(93)
Başka bir haberde, Hz, Peygamberin yanında sabahlara kadar mışıl mışıl uyuyan bir kişinin halinden bahsedildiğinde, Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur: ´O öyle bir kişidir ki, onun kulağına şeytan işemiştir´.(94) Yine bir haberde şöyle denilmiştir:

Şeytanın buruna çekilecek enfiyesi, ağızdan alınacak ilacı, göze sürülecek sürmesi (gözotu) vardır, şeytan, bir kimseye enfiyesinden çektirdiği zaman, ahlâkı bozulur; ilacından yedirdiği zaman dili şerri konuşmak sûretiyle kötüleşir ve onun gözüne sürmesinden çektiği zaman da, bütün gece sabahlara kadar uyur.(95)

İki rek´at namaz vardır ki o iki rek´at namazı, gecenin ortasında kılmak, kul için dünya ve dünyadakilerden daha hayırlıdır. Eğer ben ümmetimin bu hususta zorluk çekeceğinden korkmasaydım, muhakkak onlara bu iki rek´at namazı farz kılardım.(96)

Sahih´de Câbir (r.a) Rasûlullah´tan (s.a) şu hadîsi rivayet eder:

´Gecenin bir saati vardır ki, müslüman bir kul o saatte Allah Teâlâ´dan hangi hayırlı işi isterse, Allah Teâlâ kendisine onu ihsan buyurur´. Hadîsin başka bir rivayeti şöyledir: ´Kul o saatte dünya ve âhiret hayrını Allah´tan istediğinde, Allah verir. O saat ise, her gecede vardır´.(97)

Muğire b. Şu´be şöyle demiştir: ´Hz. Peygamber (s.a) ayakları kabarıp patlayıncaya kadar gece ibâdetine devam ederdi. Kendisine denildi ki: ´Acaba Allah Teâlâ, senin geçmiş ve gelecek günâhlarını affetmedi mi?´ Rasûlullah (s.a) ´Ben, Allah´a çokça şükreden bir kul olmayayım mı?´ dedi.(98) Bu sözünün...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gecenin İhyâsı
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:29:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gecenin İhyâsı rüya tabiri,Gecenin İhyâsı mekke canlı, Gecenin İhyâsı kabe canlı yayın, Gecenin İhyâsı Üç boyutlu kuran oku Gecenin İhyâsı kuran ı kerim, Gecenin İhyâsı peygamber kıssaları,Gecenin İhyâsı ilitam ders soruları, Gecenin İhyâsı önlisans arapça,
Logged
01 Şubat 2010, 13:25:44
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 01 Şubat 2010, 13:25:44 »

Gece İbadetine Kalkmayı Kolaylaştıran Zâhirî
Sebepler


Gece ibâdeti halkın avam tabakası için zordur. Ancak zâhir ve bâtında gece ibâdetini kolaylaştıran şartları yerine getirmeye muvaffak olan (havass) kimseler için ise kolaydır. Bu ibadeti kolaylaştıran zâhirî şartlara gelince, onlar dört tanedir:

1.Fazla yememek, fazla içmemek ve dolayısıyla uykunun kendisine galip gelip gece ibâdete kalkmayı ağırlaştırmamaktır.

Şeyhlerden bazıları her gece sofranın başında dikilip şöyle diyordu:

- Ey mürid kitleleri! Fazla yemeyiniz ki, fazla içmeyesiniz ve dolayısıyla çok uyumuş olmayasınız. Bunu yaptığınız takdirde ölüm ânında çok üzüntü duymuş olacaksınız! Mideyi yemeğin ağırlığından hafifletmek, bu konuda en büyük temeldir.

2.Âzâlarını yorucu ameller yapmak sûretiyle nefsini bıktırmamaktır. Çünkü böyle yapıldığı takdirde âsab bozukluğu meydana gelir! Bu hastalık ise, fazla yemek gibi uykuyu celbedici bir hastalıktır.

3.Gündüz kaylulet uykusunu terketmemektir. Çünkü kaylulet uykusu gece ibadetine yardım eden bir Sünnet-i seniyye dir.(112)

4. Gündüz günah işlememek. Çünkü günahlar kalbi katılaştırır. Kalp ile rahmet sebeplerinin arasına bir perde gerilir.

Bir kişi Hasan Basrî´ye (r.a) şöyle der: ´Ey Ebu Said! Ben sapasağlam olarak uyuyorum ve gece ibadetine kalkmayı da seviyorum. Bunun için abdest suyumu hazırlıyorum. Fakat buna rağmen kalkamıyorum, sebebi ne ola ki?´ Hasan (r.a) ´Senin günahların sani sımsıkı bağlamış da (ondan kalkamıyorsun!)´ der.

Hasan Basri (r.a), çarşıya girdiği zaman alışveriş yapanların fuzulî ve mânâsız konuşmalarını dinleyip şöyle derdi: ´Zannedersem bu kimselerin gecesi kötü bir gecedir. Çünkü bunlar kaylulet uykusunu uyumuyorlar´.
Süfyân es-Sevrî şöyle der: ´İşlediğim bir günahtan ötürü beş ay gece ibâdetinden mahrum oldum´. Kendisine ´O işlediğin günâh neydi?´ diye sorulduğu zaman "Bir kişiyi ağlarken gördüm. İçimden ´Bu adam samimi değil, riyakârdır´ demiştim".

Seleften biri şöyle anlatır: Gürrez b. Vebre´nin huzuruna girdiğimde, onu ağlarken buldum. Kendisine şöyle sordum:

Aile efradından birinin ölüm haberi mi geldi ki, bu şekilde ağlıyorsun?

-Ondan daha kötü!
-Seni şiddetle sarsan bir hastalık mı var?
-Daha da kötü!
-O halde neymiş o?

Benim kapım kilitli, perdelerim sarkık olduğu halde ben bu
gece kalkıp virdimi okumadım. Bunun sebebi mutlaka yaptığım bir günâhtan ileri gelmektedir.Oysa hayr, başka bir hayra insanı çağırmakta, şer ise, şerre çağırmaktadır. Hayr ve şerrin her ikisinin de azı çoğuna sürükler!
İşte bu hikmete binâen Ebu Süleyman Dârâni ´Bir kimsenin cemaatla kılınması gereken namazını bu şekilde kılmaması, mutlaka işlediği bir günâhtan ileri gelmektedir!´ ve ´Gece ihtilâm olmak cezadır, cenâbet olmak uzaklıktır´ derdi.

Âlimlerden biri şöyle demiştir: ´Ey miskin insan! Oruç tuttuğun zaman düşün, kimin yanında ve neyle iftar edeceksin? Zira kul, bazen bir lokmayı yer, o lokma onun kalbini istikametten saptırır ve o kalp, ilk durumuna bir türlü artık dönemez olur. Çünkü bütün günahlar kalbin kasvetini artırır ve gece kalkmasına mâni olur. Bütün günâhlardan daha fazla menfi tesir yapan şey, haram yemektir. Helâl lokma ise, kalbin temizlenmesine tesir edip kalbi hayra doğru sürükler. Onun yaptığı bu müsbet tesir, belki de hiçbir ibâdetten elde edilemez. Kalpleri deneme ile murakabe eden ve ilanı nizamın şahidliğiyle bu durumları sabit olanlar helâl lokmayı bilirler´.
Bu sırra binâen seleften biri şöyle demiştir: ´Nice lokmalar vardır ki, insanı gece ibâdetinden menederler! Nice düşünce ve bakışlar vardır ki, bir sûreyi okumaktan insanı meneder! Kul bir lokmayı yer veya bir harekette bulunur, ondan ötürü bir sene gece ibâdetinden mahrum olur! Nasıl ki, (gerçek şekilde) namaz kılmak, insanı her türlü fuhşiyat ve kötülük yapmaktan menediyorsa, fuhşiyat yapmak da öylece insanı namaz kılmaktan ve diğer hayırlı işleri yapmaktan meneder!´

Dinever şehrinde gardiyanlık yapanlardan biri şöyle diyor: "Ben otuz küsür sene gardiyanlık yaptım. Geceleyin suç üstü yakalananların hepsine ´Cemaatle yatsı namazını kıldın mı?´ diye sorardım. Onlar da ´hayır´ cevabını verirlerdi". İşte bu hâdise, cemâatin insanı fuhşiyat ve kötülükleri yapmaktan menedişine delâlet etmez de, neye delâlet eder?

Gece ibadetine Kalkınayı Kolaylaştıran Bâtınî
Sebepler


Gece ibadetini kolaylaştıran bâtınî sebepler dört tanedir.

1. Kalbin müslümanlara buğzetmekten, bid´atlardan ve dünya kaygusundan pâk bulunmasıdır. Zira kalbinin bütün himmetini dünya işlerine hasreden bir kimsenin gece kalkıp ibadet etmesi mümkün değildir. Eğer kalkarsa da namazı hakkında değil, dünya kayguları hakkında düşünmeye dalar, vesveselerin içerisinde kıvranıp durur. Böyle bir kimsenin benzeri hakkında şöyle denilmiştir:
Kapıcı bana senin uykuda olduğunu haber verdi. Hâlbuki sen uyanık olduğun zaman da uyuyorsun!

2. Emelin kısaltılmasıyla beraber kalpten ayrılmayan ezici bir korkudur. Kişi âhiretin şiddetlerini, cehennemin o korkunç derekelerini düşündüğü zaman, elbette uykusu kaçar, tedbir alması ve hazırlıklı bulunması iştiyâkı oldukça kabarır. Nitekim Tavus b. Keysan şöyle demiştir: ´Cehennemin hatırlanması, âbidlerin uykusunu kaçırır!´

Basra´da Süheyl adlı bir köle bütün geceyi ibadetle ihyâ ederdi. Sâhibesi birgün kendisine şöyle der:

-Senin geceleyin ibâdet edişin gündüz çalışmalarına zarar veriyor.
-Süheyl (kendisini kastediyor) ateşi hatırladığı zaman, uyku
onu tutmaz!
Yine bütün geceyi ihyâ eden başka bir köleye şöyle denmiş:
-Neden böyle yapıyorsun?
-Ateşi hatırladığım zaman, korkum kabardıkça kabarır.

Cenneti düşündüğüm zaman da şevkim yükseldikçe yükselir. Bu bakımdan uyumaya kudretim yok!
Zünnûn-i Mısrî şöyle, demiştir:

Kur´an, va´d ve vaîd ile gözleri gecelerde uyumaktan menetmiştir.
Onlar celâl sahibi hükümdarın kelâmını dinlemişlerdir. Bunun için onların boyunları, Zilletlerini Allah´ın izzeti önünde göstermek için O´nun rahmetine eğildi.

Yine aynı mânâyı ifade etmek için şöyle demişlerdir: Ey uzun uykulu ve uzunca gafletlere dalan insan! Çok uyku birçok hasret ve üzüntüleri gerektirir. Bil ki kabirde eğer oraya inersen (ki ineceksin) Ölümden sonra bir uyku vardır ki, uzadıkça uzar..

Yine orada işlediğin günahlardan Ve sevaplardan ötürü senin için döşek yakılmıştır.
Ölüm meleğinin geceleyin ansızın gelmeyeceğinden emin misin?
Oysa nice emin kimseler vardır ki, Kapıları geceleyin ansızın çalınmıştır İbn Mübarek şöyle demiştir:
Gece, zifirî karanlığa büründüğü zaman, onu kucaklarlar.
Rükû´da oldukları hâlde üzerlerine şafak doğar.
Korku, uykularını kaçırmıştır.
Bunun için dimdik ayaktalar.
Dünyada emin olanlar ise, mışıl mışıl uyumaktadırlar.

3.Gece ibâdetinin faziletini bu konuya delâlet eden âyet, haber ve eserleri dinlemek sûretiyle bilmeli ki, ümidi kuvvetlensin ve sevaba karşı şevki artsın. Şevk de kendisini daha fazla sevap ve cennetlerin derecelerini elde etmeye teşvik etsin. Nitekim hikâye ediliyor ki, sâlihlerden birisi gazadan dönerken hanımı kendisi için (yumuşacık bir) yatak seriverdi ve (yatağın üzerinde) oturarak kendisini beklemeye başladı. O ise camiye girdi, sabaha kadar aralıksız ibâdete devam etti. Hanımı ´Seni uzun bir süre bekledim;sen ise seferden dönüş yaptığın hâlde sabaha kadar namaz kıldın?´deyince,o zat ´Ben bütün gece cennet hurilerinden birisinidüşündüğüm için seni ve evi unuttum. Müstakbel sevgilimin aşkı ile gecenin bütününü ibadete hasrettim´ dedi.

4.İbâdete teşvik eden gizli vesilelerin en şereflisi bulunan dördüncü vesile, Allah´ı sevmek, ibadetinde konuştuğu her harf ile rabbine münâcaat ettiğine, rabbinin ise kalbine gelen mânâları bile müşahade etmekle beraber, her hâline vâkıf ve muttali olduğuna sarsılmaz bir tarzda inanmaktır. Yine inanmalı ki kalbine gelen o mânâlar da Allah´tan gelen ve kendisiyle yaptığı hitap ve konuşmalardır.Bu bakımdan kul Allah´ı sevdiği zaman, şüphesiz ki, Allah ile başbaşa kalmayı da sever ve onun münâcâtından lezzet alır. Böylece sahibi ile yaptığı münâcattan lezzet duymayı uzak bir ihtimal saymak uygun değildir. Zira böyle bir lezzetin varlığına hem akıl, hem de nakil şâhidlik eder!

Aklın Şahidliği

Güzelliğinden ötürü herhangi bir şahsa veya nimet ve serve-tinden dolayı pâdişaha aşık olanın hâli dikkate alınsın ve ibretle bakılsın ki, bu âşık, mâşuku ile başbaşa kaldığında münâcâtından nasıl lezzet alıyor? Tâ sabahlara kadar nasıl da uyku kendisini tutmuyor?

Şayet ´Güzele bakmak insana bir zevk verir. Allah Teâlâ ise, görülmez´ dersen; bil ki, eğer güzel olan sevgili perdenin arkasında veya karanlık bir evde bulunuyorsa dahi âşık ona bakmaksızın ve hiçbir şey ummaksızın sadece O´nun komşusu olmaktan lezzet, O´na âşık olduğunu izhâr etmek ve duyulacak bir yerden ağzıyla bunu ikrar etmekten zevk alır. Her ne kadar onun böyle olduğu sevgiliye mâlum ise de...

Eğer ´Âşık mâşukun cevabını bekler ki onun cevabını işitmekle lezzetlensin. Oysa Allah Teâlâ´nın konuşmasını kulağıyla dinleyemez´ dersen; bil ki, Allah´ın âşığı olan zât, Allah´ın kendisine cevap vermeyeceği ve bütün sızlanışlarına rağmen sükût edeceğini bilir. Bu bakımdan Allah âşığının da hâlini Allah´a arzetmekten alacağı bir lezzet ve gizlisini O´nun huzuruna çıkarmasından elde edeceği bir zevk vardır. Nasıl mı? Allah´a yakîn derecesinde inanan bir kimse, münâcâatı esnas...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes