> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İhya-u Ulumiddin 1-2 > Allahın Fiilleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allahın Fiilleri  (Okunma Sayısı 2072 defa)
27 Ocak 2010, 16:55:47
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 27 Ocak 2010, 16:55:47 »



Allah´ın Fiillerini Bilmek

Allah´ın fiillerini bilmektir. Bu bahis, on esastan müteşekkildir.

I. Esas: Kulların Fiilleri Allah´ın Yaratmasıyladır

Kâinatta ne kadar hâdis varsa, cümlesinin, Allah´ın fiili, yaratması ve icadı olduğunu bilmektir. Allah´tan başka yaratıcının olmadığına ve icat edicinin ancak O olduğuna iman etmek gerekir. Allah Teâlâ mahlûkâtı yaratmış, onlara istediği şekli vermiş ve kendilerine hareket lütfetmiştir. Kulların bütün fiilleri O´nun mahlûkudur ve hepsi O´nun kudretine bağlıdır. Şu âyetleri tasdik etmiş olmak için bu şekilde inanmak zarureti vardır:
Allah Teâlâ herşeyin yaratıcısıdır ve O herşeyi bilir.
(Ra´d/16)

Sizi de, yaptıklarınızı da yaratan Allah´tır.
(Sâffât/96)

(Ey müşrikler!) sözünüzü ister gizli tutunuz, ister açığa vurunuz (müsavidir). Çünkü O, kalplerin künhünü bilir. Bilmez mi O (bütün varlıkları) yaratan? O en ince işleri görüp bilmektedir. O herşeyden haberdardır. (Mülk/13-14)

Allah Teâlâ, kullarına, sözlerinde, fiillerinde ve gizli fikirlerinde, sakınmayı ve sapıtmamayı emir buyuruyor; çünkü onların fiillerinin çıkış noktalarını bilmektedir. Yaratıcı olduğunun delili olarak da bu bilgiyi göstermiştir. Kudreti tam ve eksiksiz olan Allah, nasıl olur da kullara ait fiillerin yaratıcısı olmaz? O eksiksiz kudret, kulların beden hareketine taalluk eder ve onları meydana getirir. Hareketler ise, birbirine benzer. İlâhî kudretin hareketleri meydana getirmesi, herhangi bir illete bağlı değildir, tamamıyla zâtidir.

Hareketler mümasil (benzer) olduklarına göre, nasıl olur da, bir kısım hareketlerle ilgilenen ve onları meydana getiren kudret, haricî bir tesirden dolayı, diğer bir kısmı meydana getirmekten âciz olsun? Nasıl olur da, hayvan (hayat sahibi), müstakil bir şekilde yaratıcı, olur veya örümcekten, arıdan ve diğer hayvanattan akılları şaşırtacak derecede ince sanatlar sudûr edebilir? Kâinatın yaratıcısı müdahale etmese, yaptıklarının tafsilâtından haberi olmayan o cahil ve aciz hayvancıklar bu gibi hârika ve ince sanatları tek başlarına meydana getirebilir mi? Heyhât! Eğer halikın kuvveti olmasa, bu hârika sanatlar nasıl meydana gelir? Mahlûkat zelil, âciz ve kusurludur. Yer ve göklerin kahir ve cebbar sultanı olan Allah, mülk ve melekûtu tek başına idare eder.

II. Esas: Kulun Kesbi

Allah Teâlâ´nın, kullarının hareketlerini tek başına yaratması, kesbi ortadan kaldırmaz. Aksine Allah Teâlâ, kudreti ve kudretin dahilindeki makdûru yarattığı gibi ihtiyar´ı ve ihtiyarın dahilinde olan muhtarı da yaratmıştır. Kudrete gelince, o, kulun vasfı, rabbin de yaratışıdır. Kudret hiçbir zaman rabbin kesbi olamaz (ki kul, yaptıklarından mesul olsun).

Harekete gelince; bu, Allah´ın mahlûku, kulun da vasfı ve kesbidir. Zira hareket, kulun vasfı olan bir kudret ile takdir edilmiştir. Aynı zamanda hareketin kudret ile adlandırılan başka bir sıfata da nisbeti vardır. İşte bu nisbet itibarıyla kesb adını alıyor. Kul ki elinde olmayan ra´şe (titreme) ile makdur (bilerek yaptığı) hareketi birbirinden ayırabilir, O´nun hakkında nasıl olur da Tülin yaratıcısı Allah´tır´ diye cehr-i mahz düşünebilir? Kesbettiği hareketlerin aded ve cüzlerini tafsilatıyla bilmediği fiil, nasıl olur da kulun mahlûku olabilir? Mademki mecburiyet ve ihtiyar tarafları iptal olundu, o halde inançta iktisâd etmekten başka çıkar yol yoktur. Şöyle ki, fiiller yaratılış yönünden Allah´ın kudretiyle, iktisâb diye tâbir edilerek bir tesir ile de başka bir yönden kulun kudretiyle takdir olunmuştur.

´Kudretin makdûra taalluku, yalnızca halk ve icad iledir´ diye birşey yoktur. Çünkü Allah Teâlâ´nm kudret-i ilâhîsinin tâ ezelden beri âleme taalluku vardır. Fakat kudretin taalluku ile birlikte âlemin ezeliyeti yoktu. Aksine kudret, makdûrun (takdir edilecek şeyin) vukuu ânında taallukun ve ilgilenmenin başka bir şekli ile taalluk eder. İşte bu incelikten anlaşılıyor ki; kudretin taalluku, makdûrun var olmasına bağlı değildir.

III. Esas: Kulun Fiilini Allah´ın Takdir Etmesi

Kulun fiili, her ne kadar kendisinin kesbi ise de, Allah´ın muradının dışına çıkamaz. Aksine Allah´ın murad-ı ilâhîsidir.

Zira mülk ve melekûtta göz açıp kapamak, hatırdan geçirmek ve herhangi birşeye bakmak ancak Allah´ın kaza, kader, irade ve meşiyeti iledir. Hayır şer, menfaat-zarar, İslâm-küfür, irfan-in-kâr, zafer-hüsran, dalâlet-hidayet, tâat-isyan, şirk ve iman da bu kabildendir. Allah´ın kaza ve kaderini çevirecek hiçbir kuvvet yoktur. Onun hükmünü nakzetmek mümkün değildir. O dilediğini dalâlete götürür ve dilediğine hidayet eder.
Allah yaptıklarından mesul değildir. Ancak insanlar yaptıklarından mesuldürler. (Enbiya/23)

Ümmetin ittifakla kabul ettikleri Allah neyi dilerse o olur, dilemediği de olamaz hükmü de, söylediklerimizi apaçık takviye eder.

İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, Allah dileseydi elbette bütün insanları hidayete erdirirdi.
(Ra´d/31)

Eğer dileseydik her nefse hidayetini bahşederdik.
(Secde/13)

Şimdiye kadar, davamızın tasdiki hususunda söylediklerimiz naklî delillerdi. Bir de aynı davanın aklen isbatını yapalım:

Günah ve cürümler ikrah ile birlikte Allah Teâlâ´nın takdir etmesiyle olmayıp da, O´nun düşmanı İblis´in iradesine muvafık olarak câri olmuş olsaydı, düşmanın iradesine uygun olarak vukû bulan hareketler, Allah´ın iradesine uygun olarak vâki olanlardan daha fazla olurdu. Bilmek isterdim ki; bir müslüman, nasıl olur da, ikram ve celâl sahibi, cebbar ve kahhar olan Allah´ın yüce mevkiini, dünyanın en düşük rütbeli bir reisinin bile kabul etmeyeceği bir derekeye düşürmeye razı olur? Zira bir köyde, köy reisinin düşmanı, reisten daha fazla nüfuza sahip olursa, reis, riyasetten istinkâf eder ve istifaya mecbur olur. Halk üzerinde mâsiyetin galip geldiği bir gerçektir. Bid´atçılara göre bütün bu mâsiyetler Hak Teâlâ´nın iradesinin hilâfına cereyan etmektir ve Allah istemediği halde bu gibi şeyler yine de meydana gelir. Böyle inanmak Allah´ı gayet zayıf ve âciz görmekten başka bir mânâ taşımaz. Oysa kâinatın yaratıcısı, zâlimlerin fâsid hükümlerinden yücedir.

Kullara ait fiillerin Allah´ın mahlûku olması keyfiyeti sâbit olduğuna göre bütün bu fiillerin Allah´ın iradesiyle vâki olması da doğru ve şaşmaz bir hükümdür.

´Mademki, her fiil Allah´ın iradesiyle vâki olmaktadır; o halde, nasıl oluyor da Allah, irade ettiği birşeyi yasaklayıp irade etmediği birşeyi emreder?´ sualine karşı deriz ki: Emr başkadır, irade başka... Emir ve irade ayrı ayrı şeyler olduğu için kölesini döven bir efendi, bu fiilinden dolayı hükümdarın itabına mâruz kaldığı zaman, kölenin kendisine isyan ettiğini beyan etmek suretiyle hükümdardan özür diler. Hükümdar kendisini yalanladığında da sözlerinin doğruluğunu göstermek için onun huzurunda, kölesine ´Şu hayvana eyer vur!´ diye emreder.

İşte bu anda, efendi, kölesine, yapılmasını istemediği birşeyi emretmiş olur. Eğer efendi emredici olmasaydı, pâdişâhın nezdinde, özrü makbul olmazdı. Emredilenin yapılmasını irade edici olsaydı, o zaman (sû-i´edebden), nefsinin helâk olmasını istemiş olurdu. Böyle bir irade ise muhalin tâ kendisidir.

IV. Esas: Yaratma, Allah´ın Fazlıdır

Allah Teâlâ, varlıkları sadece fazilet-i ilâhîsiyle yaratmıştır. Kullarını, akıl vermek suretiyle mükellef kılmak da O´nun adalet ve faziletidir. Yaratmak veya kulları mükellef olacak bir durumda var etmek hiçbir zaman Allah´a vacip değildir.

Mutezile, yaratmanın Allah´a vacip olduğunu; kulların maslahatının yaratılmalarında olduğu için, Allah´ın yaratmaya mecbur olduğunu söylerler. Mu´tezile´nin bu hükmü muhaldir. Zira vacip kılan, emreden, yasaklayan ancak Allah´tır. Nasıl olur da Allah başkası tarafından herhangi bir vazife ile zorlanır ve o vazifenin yapılması kendisine vacip olur veya başkası tarafından, herhangi birşeyi yapması lüzumuna ve hitabına mâruz kalır?
Vâcib ´den şu iki şeyden biri irade olunur:

A) Terkinde zarar olan fiil. Bu zararın iki çeşidi vardır: Biri âhirette vâki olur. Meselâ, âhirette ateşle cezalandırılmaktan kurtulabilmesi için kulun Allah´a itaat etmesi vaciptir. Öbürü ise âcildir ve derhal tahakkuk eder. Susamış bir kimseye ölmemesi için, derhal su içmesinin vacip olması gibi..
B) Vâcib´den, yokluğu muhale sürükleyici mânâ irade olunur.

Nitekim malumun varlığı vâcibdir; çünkü malumun yokluğu mu hale götürücüdür. Şöyle ki, mâlûm olmadığı takdirde ilim cehalettir. Binaenaleyh hasım ´Yaratış Allah´a vâcibdir´ hükmünden vacibin birinci mânâsını murâd ediyorsa, O zaman Allah´ın hâşâ yaratmadığı takdirde zarar göreceğini ileri sürmüş olur. Eğer bu sözüyle vacibin ikinci mânâsını kasdederse, o zaman hasmın hükmü müsellemdir (kabul edilir).

Zira ilmin sebkat etmesinden sonra malumun varlığı mutlaka vacip olur. Hasım ´Yaratmak Allah´a vâcibdir´ sözündeki vâcib teriminden üçüncü bir mânâyı kastederse böyle bir mânâ anlaşılmaz ve bu, vâcib teriminin
dışında olmaz. Hasmın ´Kulların maslahatı için yaratmak vâcib dir´ şeklindeki hükmüne gelince; bu, fâsid bir hükümdür. Çünkü Allah Teâlâ, kulların maslahatını terkettiği zaman, hâriçten herhangi bir zarar görmediğine göre, bu maslahatın Allah hakkında vâcib olmasının hiçbir anlamı kalmaz, boş bir hüküm olmaktan öteye gitmez. Bütün bunlardan sonra, kulların maslahatı ve menfaati onları cennette yaratmaktır. Onları evvelâ belâlar evi olan dünyada belâ ve hatâlara sonra da ikab ve cezanın tehlikesine, mahşer ve he...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allahın Fiilleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:06:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allahın Fiilleri rüya tabiri,Allahın Fiilleri mekke canlı, Allahın Fiilleri kabe canlı yayın, Allahın Fiilleri Üç boyutlu kuran oku Allahın Fiilleri kuran ı kerim, Allahın Fiilleri peygamber kıssaları,Allahın Fiilleri ilitam ders soruları, Allahın Fiilleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes