Konu Başlığı: Mal fitnesi ve inancın direnişi Gönderen: Sümeyye üzerinde 04 Mayıs 2011, 14:38:21 6- Mal Fitnesi Ve İnancın Direnişi "Bilin ki, sizin mallarınız ve çocuklarını ancak bir denemedir (bir fitne konusudur). Allah ise, şüphesiz büyük sevap (karşılık) kendi katında olandır. Ey iman edenler! Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran (bir nur ve anlayış verir), kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük lütuf ve ihsan sahibidir." [372] Hz. Süleyman (a.s.), mal denemesi karşısında, bütün insanlara örnek olmak üzere, iman tavrı takınmıştı. Mal fitnesi önünde aldanmadı, nefsinin arzularının peşine gitmedi, imanının gereğini yaptı. Ya da imanın verdiği müjdeleri, malın getirdiği geçici mutluluğa ve üstünlüğe tercih etti. Kendisine değerli hediye getiren Sebe' kraliçesinin elçisine anlamlı bir cevap verdi: "Sız bana mal ile mi yardımda bulunmak istiyorsunuz? Halbuki Rabbim bana sizden verdiklerinden daha hayırlısını verdi. Siz belki elinizdeki mallarla, eşyalarla övünebilirsiniz; ancak benim için müslümanca yaşamak her şeyden daha değerlidir, övünç kaynağıdır." Üstünlüğü, fazileti, büyüklüğü malda, servette, iktidarda ve maddi araçlara sahip olmada gören zihniyete anlamlı bir cevaptır bu. Mal ile sımarıp, kendini 'bir şey olduma' kaptıran şaşkınlara bilinç kazandıracak bir güzel bir karşılıktır bu. Hz. Süleyman bu cevapla ve hayatı boyunca mala karşı takındığı tavrıyla iki önemli şeyi vurguluyordu: Birincisi; malın, servetin, iktidarın, yani maddi güçlerin karşısında imanın, Allah'a bağlılığın zaferini, İkincisi, mal fitnesinin ancak ve ancak iman ile, inancın aşkıyla, Allah sevgisiyle kazanabileceğini... Mal, servet ve maddi güçler arızidir, geçicidir, iman ve onun öngördüğü ameller kalıcıdır, Allah (c.c.) katında değerli olacak olan da budur. Hz. Süleyman'ın hayatında bu güzel tabloları buluyoruz. İman ve onun sahibinin sergilediği güzel tavırlar her zaman değerlidir ve kişiye izzet kazandırır. İman, bütün kötülüklere karşı kişiyi zafere ulaştırır. İman sahipleri maddi planda fakir ve güçsüz görünseler de, onlar yine kârlıdırlar. İman edenler, haklan kısıtlansa da, haksızlığa uğrasalar da, aşagılansalar da, rütbeleri, makamlan olmasa da, ellerinde iktidar gücü yoksa da; onlar her zaman kazançlıdır ve üstündürler. İman sahipleri, bazı kapılardan kovulsalar da, inançlarından ve İslâmî yaşantılarından taviz vermeye zorlansalar da; onlar yine kazanmaktadırlar. Belki dünyalık makamlar elde edemezler, belki inkarcılar gibi maddî refah içerisinde yüzemezler, belki nefislerin hoşuna giden çok şeyden yoksun kalırlar; ama onlar Allah'ın rızasını tercih ettikleri için kazançlıdırlar. Bugün, müslüman coğrafya, zengin ülkelere göre geri, fakir ve kalkınmamış sayılsa da, müstekbirlerin işgali, kontrolü ve insafı altında bulunsa da, zenginlere kıyasla pek çok imkanı elinde olmasa bile; yine üstündür, yine gerçek kazancı elde etmektedir. Çünkü, yalancı ilâhlara değil Allah'a kulluk yapmaktadır. Allah'a ait olanı her şeye tercih etmektedir. Öyleyse, insan hayatının amacı imanı kuşanmak olmalıdır, imanın gereğini yapmalı, mal (sermaye) fitnesine karşı inançla direnmelidir. [373] [372] Enfal: 8/28-29. [373] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 200-202. |