> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Süleyman > Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı  (Okunma Sayısı 1514 defa)
05 Mayıs 2011, 17:41:42
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Mayıs 2011, 17:41:42 »



 

4- Kraliçenin Hz. Süleyman'ın Mektubuna Karşı Tavrı


Hz. Süleyman'ın hüdhüde mektubu verip, 'al bunu onlara bırak, sonra ne yapacaklarına bak' demesiyle, yani bir mektup göndermesiyle bir tablo kapanıyor. Bu tablo kraliçenin sarayında mektubun okunması ve üzerinde tartışılması ile yeniden açılıyor.

Her iki olay arasında bir boşluk bulunmaktadır. Kur'an, mektubun nasıl yazıldığını, hangi yazının ve dilin kullanıldığını, kraliçenin o zaman nerede olduğunu, ne yaptığını anlatmıyor.

Kıssayı okuyan, görevli kuşun Hz. Süleyman'a ait değerli bir mektubu götürüp kraliçeye bıraktığını rahatlıkla anlıyor. Çünkü bundan sonraki sahne Hz. Süleyman'dan gelen mektup üzerinde yapılan görüşmedir.

"Sebe' kraliçesi dedi ki: 'Ey ileri gelenler (mel'e), bana şe­refli -önemli (kerim) bir mektup bırakıldı. Gerçek şu ki, o, Süleyman'dandır ve şüphesiz Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla (başlamaktadır). (içinde de) 'Bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana müslüman olmuşlar olarak gelin' diye (yazmaktadır),”  [281]

Sebe' kraliçesinin ifadelerinden mektubun nasıl geldiğini bilmediği anlaşılmaktadır. Çünkü 'bana şerefli mektup bırakıldı' demektedir. Mektubun kimden geldiğini de ancak onu açtıktan sonra anlayabildi.

Sebe' kraliçesi mektuptan bahsederken onun önemli ve şerefli bir mektup olduğunu söylüyor. Bunu belki de üzerindeki mühürden anlamıştır. Çünkü rivayete göre Hz. Süleyman mek­tubu yazdırmış ve kendi mührüyle mühürlemişür.

Peygamberliği ve hükümdarlığı geniş bir alanda bilinen Hz. Süleyman'dan Sebe' kraliçesinin de haberi olmuş olabilir. Mektubun sonunda onun adını görünce, mektubun ondan gel­diğini, onun mektubunun da değerli olduğunu söylemiştir.

Mektupların mühürlü veya imzalı olması onların değerini bir kat daha artırır. Bu eskiden beri bilinen bir şeydir. Peygam­berimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

"Mektubun keremi (değeri) onun mühürlü oluşundandır."

"O, acemlere mektup göndermek istediği zaman ona de­nildi ki, 'Şüphesiz onlar mühürlü mektuptan başkasını kabul et­mezler (ciddiya almazlar).' (Peygamberimiz bundan sonra) ken­disi için bir mühür yaptırdı." [282]

Mektup kraliçeye olağanüstü bir yolla, onun farkına varamadığı bir şekilde ulaşmıştı. Bu nedenle onu önemli bulmuş olabilir. Mektup, 'Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla' başla­maktadır. Bir mektuba böyle başlamak onun zamanındaki hü­kümdarların adeti değildi. Bundan dolayı bu mektup diğerlerin­den farklıydı.

Mektupta bütün tanrıları dışlayıp, yalnızca Allah'ın adının anılması kraliçenin dikkatini çekti ve bundan dolayı onu çok önemli buldu.

Hz. Süleyman onlara çok kısa olarak, 'kendisine karşı bü­yüklük göstermemelerini, itaat eder bir şekilde müslüman ola­rak gelmelerini' istiyordu. Mektubun bu kesin ve kararlı üslûbu onun önemini bir kat daha artırıyordu. [283]

Hz. Süleyman başta kraliçe olmak üzere Sebe' ülkesinin ileri gelenlerine 'bana karşı büyüklenmeden, müslüman olarak gelin' demektedir. Yani bu davete karşı koymadan, itaat edici ve Allah'ın emrine boyun eğiciler olarak gelin. Kibirlenmeyin nefsi­nize ve nevanıza uymayın.

'Müslüman olarak gelin' cümlesi iki anlama gelmiş olabilir.

Birincisi, Hz. Süleyman'ın hükümdarlık konumuna uy­gun olarak, onların teslim olmuş ve boyun eğmiş olarak gelme­lerini anlatır.

İkincisi, onun peygamberlik görevine uygun olarak, Sebe' ileri gelenlerinin müslüman olmalarını istemesini ifade etmektedir." [284]

Gerçekten âyet her iki gerçeği de kapsayacak geniş bir ke­lime kullanmaktadır.

Ancak dikkat edilirse Hz. Süleyman mektubu hiç bir ünvan kullanmadan gönderdi. Yani isminin başına kral, melik, sul­tan, başkan veya başka bir isim koymadı.

"Mektup Süleyman'dandır, Rahman ve Rahim olan Al­lah'ın adıyla başlamaktadır." Burada Hz. Süleyman'ın siyasetinin hedefini ve mütevaziliğini görüyoruz. Onun daveti, insanlardan, kuşlardan, cinlerden meydana gelen orduların sahibi, rüzgâra boyun eğdiren kral Süleyman'a değil, Allah'a idi. Süleyman (a.s.) bunca mala ve mülke sahip olmasına rağmen bir-çoklarının san­dığı gibi-bir kral (sultan) değil, bir kuldu. Nitekim bunu krali­çenin tahtını çok uzaklardan kısa bir anda yanına getirttiği za­man bir kez daha vurguladı.

"Bu Rabbimizin fazlındandır, şükür mü edeceğim, nankörlük mü edeceğim? Diye beni denemekte­dir. . ," [285] dedi. Karşısında teslim olmuş olarak gelen kraliçeye 'biz adamı işte böyle yaparız' demedi.

Mektup, genelde peygamberlerin, özelde Hz. Süleyman'ın siyasetini göstermesi açısından son derece önemlidir. O Allah adına hareket ediyordu. Bunun iki hedefi vardır:

Birincisi, yapılan işin Allah adına yapıldığını,

ikincisi, yapılan işin ölçüsünün de, yani metodunun da Allah'a ait olduğunu bildirmek.

Hz. Süleyman (a.s.), kendi başına hareket etmiyor, siyase­tinin ölçüsünü de kendisi koymuyor. Allah'ın vahyi ile hareket ediyor. Çünkü elçiler, mesaj sahibine göre işlerini yürütürler. [286]

Hz. Süleyman'ın hüdhüd ile Sebe' kraliçesine bir mektup göndermesi başlı başına bir mucizedir. Mucize, kime verilmişse onun durumuna ve sıfatına işaret eder. Böyle bir mektup, Tevhid'in ve peygamberliğin açık isbatıdır. Bunun için Hz. Süley­man mektubunda uzun boylu başka deliller sıralamaya ihtiyaç duymamıştır. [287]

Kraliçe mektubun ihtiva ettiği konuyu ülkesinin ileri ge­lenlerine, ya da istişare ettiği mecliste bulunanlara anlattıktan ve işin ciddiyetini sordu. Nasıl hareket edilmesi gerektiğini onlara danıştı.

"(Kraliçe) dedi ki: 'Ey (ülkemin) ileri gelenleri, bu işimde bana görüş belirtin. Bilirsiniz ki yanımda siz olmadan (size da­nışmadan) hiç bir işi kestirip atmam.” [288]

Burada akıllı ve tedbirli bir yönetici ile karşı karşıyayız.

Sebe' kraliçesi, mektubun kimden geldiğini ve önemini kavradıktan sonra kızıp-köpürmüyor. Tek başına da karar ver­miyor. Yönetimde sürekli istişare ettiği, işler konusunda kendi­lerine danıştığı ileri gelenleri topluyor ve onların fikirlerini alı­yor. Ayrıca 'bilirsiniz ki size danışmadan işler konusunda hemen kestirip atmam' diyerek, onlara rağmen hiç bir iş yapmadığını belirtiyor. Kraliçenin sözlerinden onun bir düşmanlık peşinde olmadığını, soruna daha akıllı bir çözüm bulmaya çalıştığını an­lıyoruz. Henüz fikrini açıklamasa bile kullandığı yöntemle buna zemin hazırlamaya çalıştığı seziliyor. [289]

Burada Kur'an, kraliçenin şimdiye kadar ki işlerinde ileri gelenlere danışmadan, onlarla istişare yapmadan bir iş yapma­masını övmektedir. Böylece; kişi, toplum ve devlet işlerinde isti­şarenin önemini vurgulamakta, tek başına verilen kararların isa­betli olamayacağına işaret etmektedir.

Yine görünen odur ki kendilerine danışılan ileri gelenler, belli konulara ait fikirlerini serbestçe söyleyebiliyorlar ama kra­liçenin yetkisine de karışmayı düşünmüyorlardı.

"(Mel'e-ileri gelenler) dediler ki: 'Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. (Buna karşın) iş konusunda karar senindir, ar­tık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız)." [290]

Kraliçenin fikir danıştığı kimseler iki şeyi söz konusu et­tiler:

Birincisi, savaşacak kadar güçlü olduklarını, bunu için ge­rekli her şeye sahip olduklarını, kraliçe dilerse savaşabileceklerini.

ikincisi, eğer kraliçe barış isterse ona da itaat edeceklerdi ortaya koydular.

Bundan daha güzel bir cevap olamazdı. [291]

Kraliçenin ülkenin ileri gelenleriyle istişare etmesi, onla­rın da fikirlerini rahatlıkla söylemeleri, Sebe ülkesinin katı bir krallık veya diktatörlük olmadığını, o günün şartlarında danış­maya, yetkililerden oluşan bir meclisin kararlarına önem verdik­lerini göstermektedir.

İleri gelenler bu şekilde fikirlerini söyleyince Sebe' krali­çesi, savaşa, çatışmaya taraftar olmadığını şu tarihî gerçeği ifade eden sözleriyle ortaya koydu:

"(Kraliçe) dedi ki: 'Gerçekten krallar (sultanlar), bir ülke­ye girdikleri zaman orasını perişan ederler, ve halkından şeref sahibi kimseleri hor ve aşağılık yaparlar. Ve işte onlar böyle ya­parlar.” [292]

Zalim krallar veya sultanlar bir ülkeye zorla, savaşarak gir­mişlerse orayı perişan ederler, oranın düzenini bozarlar, malları­nı yağma ederler, mahremiyetlerini çiğnerler, kan akıtırlar, can yakarlar. Kendilerine karşı koydukları için ülkenin şerefli, onur sahibi kişilerini ezerler, hor ve aşağılık yaparlar. Onları bulunduklan değerlerinden ayırırlar.

Kraliçe bu şekilde savaşın acı sonuçlarını onlara açıkladı.

Hz. Süleyman (a.s.) elbette böyle biri değildi. Ancak Sebe' kraliçesi belki de onun henüz bir peygamber olduğunu bilmiyor veya inanmıyor, gelen mektuptan onun bir kral olduğunu sanı­yor. Krallar da böyle yaptığına göre böylesine güçlü bir kralla sa­vaş kendileri için felâket olurdu.

Bu nedenle o bir başka yolu, barış yolunu denemeyi ter­cih etti. Hediye verme, hediyeleşme çoğu zaman kalpleri yumu­şatır, düşmanlıkları sona erdirir, kişiler ve toplumlar arasındaki mesafeleri yakınlaştırır, hatta savaşları bile önleyebilir.

Kraliçe sözlerini şöyle tamamladı, dolaysiyle kendi fikrini veya siyasetini de ortaya koymuş oldu:

"Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler ne ile dönerler." [293]

Kraliçe Hz. Süleyman'a hediye göndermekle maksadını anlamaya, onun ve çevresindekilen davranışlarını öğrenmeye ça­lışıyordu. Acaba mal ile, hediye ile savuşturalabilecek kimseler midir?

Eğer hediyeleri kabul ederlerse meselenin dünyaya ait bir iş olduğu anlaşılacak ve böyle bir sorun da dünyalıkla, mal veya buna benzeri şeylerle çözümlenecek. Eğer hediyeleri ka...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:54:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı rüya tabiri,Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı mekke canlı, Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı kabe canlı yayın, Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı Üç boyutlu kuran oku Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı kuran ı kerim, Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı peygamber kıssaları,Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrı ilitam ders soruları, Kraliçenin Hz. Süleyman ın mektubuna karşı tavrıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes