๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Süleyman => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Mayıs 2011, 18:06:50



Konu Başlığı: İsabetli kararlarından örnekler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Mayıs 2011, 18:06:50
f- İsabetli Kararlarından Örnekler
 
f1- Ekin Sahibinin Davası


Kur'an-ı Kerim şöyle diyor:

"Davud ve Süleyman'ı da (an). Hani kavmin hayvanları­nın içine girip yayıldığı ekın-tarlarlaları konusunda hüküm yürü­tüyorlardı. Biz onların hükmüne şahitler idik.

Biz bunu (hükmü) Süleyman'a kavrattık, her birine de hüküm ve ilim verdik. Davud ile tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bunları) yapanlar biz idik."[186]

Hz. Davud ve oğlu Hz. Süleyman (a.s.), Allah'ın onların hükmüne şahit olduğunu açıklayarak, her ikisinin hükmünün doğru olduğunu, her ikisinin de yanlış yapmadıklarını vurgula­mış oluyor. Ya da onların bu şekilde hükmetmelerine Allah (c.c.) izin vermişti, onlar da kendi görüşleriyle önlerindeki davayı hal­letmeye çalışıyorlardı.

Kaynaklar bu âyetin tefsiri ile ilgili şöyle bir olay anlatı­yorlar:


"Anlatıldığına göre Hz. Davud'a dava için iki kişi geldi. Bunlardan biri ekin tarlası, ya da bağ sahibi, diğeri ise sürü sa­hibi idi. Birisi ekin ekmiş veya bir bağ-bahçe yapmıştı.

Tarla sahibi Hz. Davud'a dedi ki:

“Bu adamın sürüsü geceleyin benim tarlama-bağıma girdi ve hiç bir şey bırakmadı (Aramızdaki meseleyi çözer misin?)

Bu olayın doğru olduğunu anlayan Hz. Davud (a.s.) sürü­nün, tarlaya verdikleri zarar karşılığı tarlanın veya bağın sahibi­ne verilmesine hükmetti.

Bunun üzerine sürünün sahibi Hz. Süleyman'a gitti ve du­rumu anlattı. Hz. Süleyman babasının yanına gelerek:

-Ey Allah'ın peygamberi, hüküm senin verdiği gibi değildir. Hz. Davud, nasıldır? diye sorunca Hz. Süleyman şöyle dedi:

“Sürüyü geçici olarak faydalanması için tarla-bag sahibine ver. Tarlayı-bağı da sürü sahibine ver. Ta ki sürü sahibi ekin tarlasını-bağı eski haline getirsin. Sonra da herkes kendine ait ola­nı tekrar geri alsın.

Bunun üzerine Hz. Davud; isabetli hüküm senin dediğin gibidir deyip, oğlunun görüsünü karar olarak benimsedi."

Kaynaklar Hz. Süleyman'ın o zaman onbir yaşlarında bir çocuk olduğu da ilave ediyorlar.[187] (Doğrusunu yalnızca Allah (c.c.) bilir.)

Her iki peygamberin hükmü de kendi görüşlerine (ictihadlarına) göre idi. Hz. Davud (a.s.) ekin-bağ sahibinin zararının büyüklüğünü göz önünde bulundurarak o zararı karşılamak is­temişti. Şüphesiz bu adaletin gereği idi. Ancak Hz. Süleyman'ın görüşü ise adaletin de ötesinde daha yapıcı, daha uygun bir hü­kümdü.

Allah (c.c.), Hz. Davud'un hükmünün yanlış olmadığını söylememekle birlikte, Hz. Süleyman'a onun hükmünü öğretti­ğini haber veriyor, sonra da her ikisine de hüküm ve ilim verdi­ğini bizlere duyuruyor.

Her iki peygamber de vahyin getirdiği ölçülerden hareket ettiler. Kendilerine bağışlanan ilim ve hükmetme yeteneğine da­yanarak kendi içtihatlarıyla karar verdiler. Yukarıda geçtiği gibi, böyle bir hüküm vahyi ölçü almakla beraber bir vahiy değildi.

Hz. Davud'un kararı vahiy olsaydı Hz. Süleyman'ın ona karşı gö­rüş beyan etmesi düşünülmezdi.

Bu olayı anlatan pek çok kaynak Hz. Davud (a.s.)un yuka­rıdaki kararı açıklamasından sonra davacıların Hz. Süleyman'a gittiklerini, bir de onun bu davaya bakmasını istediklerini söy­lüyorlar.

Onlara göre Hz. Süleyman babasının kararını doğru bul­mayarak kendisi daha uygun bir başka görüş ileri sürdü ve ön­ceki kararın değişmesini sağladı.

Buradan hareketle de peygamberlerin içtihadı, ictihad-vahiy ilişkisi, alimlerin içtihadı, nesih gibi konular gündeme geti­rilmekte ve uzun uzun açıklamalar yapılmaktadır.

Bu olayı anlatan yukarıdaki âyet, her iki peygamberin de verdikleri karara (hükme) değinmiyor. Ancak 'iz yahkümani' di­yerek, bir dava konusunda her iki peygamberin beraberce hü­küm verdiklerine veya bu konuda istişare ettiklerine dikkat çek­mektedir. Çünkü burada kullanılan fiil kalıbı tesniye, yani iki ki­şinin birlikte iş yaptığını ifade eden bir kalıptır.

Bilinen bir şeydir ki iki bağımsız hakim bir olayda iki ay­rı hüküm verseler bunun bir anlamı olmaz. Âyette kasdedilen anlam; her iki peygamberin de bu dava konusunda istişare et­meleri veya karşılıklı bu davayı görüşmeleri olabilir. Burada 'hükmettiler' değil de 'karşılıklı hükmettikleri zaman' gibi bir ifadenin yer alması bu görüşü güçlendirmektedir. [188]

Buna göre Hz. Davud'un görüşü tamamlanmış ve uygula­maya konulmuş hukukî bir karardan çok, kesin bir çözüm ara­maya yönelik bir görüş açıklama, ya da istişare etmeye ehil gö­rülen Hz. Süleyman'ın bu meselenin cevabını bulmaya yönelik bir içtihadı gibi görünmektedir.

Hz. Süleyman (a.s.) da, babasının verdiği kesin hükme kar­şı çıkmamış veya babasının verdiği karan yanlış bulmamış, ko­nuyla ilgili olarak görüşünü açıklamış ve bu görüşü de isabetli bir karar olarak uygulamaya konulmuş olabilir. (Doğrusunu Al­lah bilir)

Kaldı ki Peygamberimiz bildirdiğine göre hükmetme ma­kamında olan bir hakim, ictihad eder (doğru kararı vermede bü­tün gücünü kullanır) ve isabet ederse iki sevap alır. Hakim bü­tün gücünü kullandığı halde içtihadında isabet edemezse bir se­vap alır (ecir) alır. [189]

Her iki peygambere de ilâhî bir bağış olarak uygun ve ye­rinde hükmetme, isabetli karar verme yeteneği ihsan edilmiş, ancak âyetin ifadesine göre Allah (c.c.), Hz. Süleyman'a bazı ko­nularda daha derin bir anlayış vermiştir.

Şüphesiz Allah (c.c.) fazlını istediğine verir ve O'nun gücü her şeye yeter. [190]



[186] Enbiya: 21/78-79 100.

[187] Taberi, Tarih, 1/344,, Taberi, el-C. Beyan 17/38. F-Razi, “T. Kebir, 22/195. İbni Kesir, el-B. ve'n Nihâye, 2/26. Ibni Kesir, Muh. Tefsir' 2/516. Ö. Zamahşert, el-Keşşâf, 3/125. Kurıubî, el-C. li-A. Kuran! 11/203. Âlusî, Ruhul-Beyan, 17/75. Süfyan es-Sevrî, Tefsiru Kur'ani'l-Azim, Rambûr 1385/1965, s: 160. Prof. S. Kutub, fı-Z. Kur'an 4/2389

[188] M. H. Tabatabaî, el-Mızan: 14/340.

[189] M.b. el-Haccac, Sahih, Akdiyye, 6, Hadis no:1716, 3/1342. Ebu Da­vud, Sünen, Akdiyye, 2, Hadis no:3574, 3/399. Buharî, frisam 21, 9/132. Tirmizi, Ahkâm 2, hadis no: 1326, 3/615. Nesâi, Kada/3, 8/197. Kunubî.el-C. li-A. Kur'an, 11/205, I. Hakkı Bursevî, Ruhul-Beyan, 5/505

[190] Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 100-103.