๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hz.Süleyman => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Mayıs 2011, 18:02:59



Konu Başlığı: Hz. Süleyman ve at sevgisi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Mayıs 2011, 18:02:59
7- Hz. Süleyman Ve At Sevgisi  


 

Şimdi de Hz. Süleyman'ın hayatında gerçekleşen bir baş­ka sahneye geçiyoruz. Onun bir insan olarak atlara olan düşkün­lüğünü ve bunun sebebini Kur'an'dan takip ediyoruz.

"Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne dikip üç ayağının üzerinde duran süratli koşu atları (yağız atlar) su­nulmuştu.

O da demişti ki: 'Gerçekten ben, mal (yani at) sevgisini sırf Rabbimi zikretmekten dolayı tercih edip sevdim.' Sonunda (bu atlar koştular ve) perdenin arkasına saklandılar.

'Onları bana getirin' (dedi). Sonra da (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı." [197]

Kur'an, Hz. Süleyman'ın atlarıyla ilgili olarak bu kadar bilgi veriyor ve daha ötesini anlatmıyor. Tefsirciler ona bu atla­rın nasıl sunulduğu, atlarının sayısı, mal (at) sevgisinin nedeni, at sevgisinin ona Allah'ı zikretmeyi veya namazı unutturduğu, akşam olmuşken güneşin tekrar geri gelişi, onun atları kızarak veya kurban olarak kesişi konularını açıklamak üzere yorumlar­da bulunmuşlardır.

Bu konuda ve bunu takip eden Hz. Süleyman'ın imtihanı konusunda onunla ilgili yanlış ve isabetsiz açıklamalara işaret et­meyi faydalı buluyoruz. Bizim için gayb olan bir konuyu, Kur’an’ın sözleri doğrusunda anlamaya çalışmak yerine, âyetleri zorlayarak onlara başka anlamlar vermek, ya da insanlara ait dü­şünceleri Kur'an'a onaylatmak doğru değildir.

Ne yazık ki pek çok kaynakta peygamberler masumdur, günah işlemekten uzaktırlar dendiği halde, Hz. Süleyman'ın ve bazı peygamberlerin günahlarından bahsedilmektedir.

Onlar hakkında ehli kitap rivayetleri, ya da önceden beri halk arasında dolaşan söylentiler, hiç bir ölçüye vurulmadan ri­vayet edilmektedir.

Kur'an, Sâd Sûresinin bu kısmında Allah (c.c.)'m Hz. Da­vud'a ve oğlu Süleyman'a ihsan ettiği nimetlerden ve onların kendi katındaki derecelerinden bahsetmektedir.

Allah'ın (c.c.) Hz. Süleyman'a bağışladığı nimetlerden biri de iyi cins, yağız atlardır. Kur'an bunu anlatırken, 'ona şu özelİlkteki atlar bir akşam üzeri sunuldu' diyor. Böylece hem insanların hoşlandığı at cinsine dikkat çekiyor, hem bunun Allah (c.c.)'ın bir bağışı olduğu vurgulanıyor, hem de akşam üzeri de­nilerek, bu vakitte atların koşuşlarının, ya da talim etmelerinin hoş manzası dile getiriliyor.

Kur'an, ne atların sayısına, ne de bunların nereden geldik­lerine değiniyor. Böyle bir şeye ihtiyaç duymuyor. Bunları Hz. Süleyman (a.s.)'ın kendisi de yetiştirmiş olabilir, bir yerden satın almış da olabilir. Ama her halde bunlar Allah'ın ona nasip ettiği bir nimetti.

Atların sayısı ve nereden geldiklerine dair kaynaklarda yer alan rivayetleri isbat etmek mümkün olmadığı gibi, pek çoğu abartılı ve lüzumsuz haberlerdir. [198]

Âyette geçen 'safinât', üç ayağını yere basıp, birinin tırna­ğını dikerek duran atlar demektir. 'Ciyâd' ise koşuda hızlı olan atlar anlamına gelir. 'Safinât' atın duruştaki güzelliğini, 'ciyâd' ise koşuştaki güzelliğini ifade ederler.[199]

Hz. Süleyman'ın bu atları savaşarak ganimet yoluyla elde ettiği ya da babasından miras aldığı şeklindeki rivayetleri[200] ka­bul etmek mümkün değildir. Yukarıda geçtiği gibi peygamberler miras bırakmazlar ve Hz. Muhammed'ten önce hiçbir peygam­bere ganimat malı helâl değildi.

Kimilerine göre bu atlar kanatlı idi veya cinler tarafından denizden Hz. Süleyman için çıkarılmışlardı. [201]

Bu garip rivaye­ti isbat edecek bir delile sahip olmadığımız gibi, âyetler bu gibi atlardan değil, herkesin bilip tanıdığı, çeşitli işlerde kullanılan bildik yağız atlardan bahsetmektedir. [202]

Anlatıldığına göre Hz. Süleyman bir gün bir sefere çıkmak istedi. Öğle ibadetini yerine getirdikten sonra tahtının üzerine oturdu. Ordusunun savaş hazırlığını, aletleri teftiş etti. Sıra atlara gelmişti. Atlan teftiş ederken ikindi namazının vakti geçmiş ve Güneş batmıştı[203] İkindi namazını veya ikindi vaktinde yerine getirdiği kendine ait zikrini kaçırdığına çok üzülen Hz. Süleyman, 'Ben at sevgisini Allah'ı zikretmeye tercih edip sevdim' dedi.

Sonra da 'getirin atları bana' diye emir verdi. Atları gelin­ce de hepsinin bacaklarını ve boyunlarını keserek Allah (c.c.) yo­luna kurban etti. Bundan amacı at sevgisini kalbinden tamamen atmak ve kaçırdığı ibadete karşılık keffâret olmak üzere onları yoksullara dağıtmaktı.[204] Bazılarına göre de atlara kızdığı için hepsini kesti.

Hz. Süleyman (a.s.) akıllı bir yönetici, dikkatli bir hüküm­dardır. Ordusu vardır. Belli ki zaman zaman Allah yolunda sefe­re çıkması gerekmektedir.

O günün şartlarında bir ordu için atın değerini bilmekte­dir ve ordusu için at beslemektedir. Âyetlerin akışından anlaşıl­dığına göre, bazen atlarını teftiş etmekte, onların durumlarını ya­kından takip etmektedir. Bir akşam üzeri onların getirilmesini ve önünden geçirilmesini istemiştir. Öyle ki koşup duran atlar göz­den kayboldular. Belki ahırlanna çekildiler veya toz bulutu arka­sına gizlendiler. Sonra Hz. Süleyman, görevlilerden onları kendi­sine getirmelerini istemiş, bacaklarını, boyunlarını-yelelerini okşamıştır. Böylece faydalı olmalarından dolayı onlara değer verdi­ğini ortaya koymak istemiştir. Bir yetkili olarak ordusunda görev yapan atların durumunu bilmek üzere onları teftiş etmiştir. Böylece sorumlu kişilerin kendi görev alanı içerisine giren her şeyle yakından ilgilenmelerinin gereğine dikkat çekmiştir. [205]

Âyetler, ne Hz. Süleyman'ın ikindi namazını veya zikrini kaçırdığını söylüyor, ne de kendini meşgul eden atlara ceza ver­mesinden bahsediyor.

Âyette geçen 'perdenin arkasında kayboldular' ile 'bacak­larını ve boyunlarını sıvazlamaya (meshetmeye) başladı1 ifadele­ri çok açık değildir.

Kimilerine göre perdenin arkasına gizlenen şey, Güneştir. Yani Güneş batmış ve akşam olmuştur. Atlarla meşgul olan Hz. Süleyman da ikindi namazını kaçırmıştır. Onlara göre âyette ge­çen 'zikir' namaz anlamındadır.

Halbuki bu kesin değildir. Güneş kelimesi de âyette yer almamaktadır.

Farklı yorumlara sebep olan kelime âyette geçen 'mesh' kelimesidir.

'Mesh'; sıvazlamak, okşamak, taramak anlamlarına geldi­ği gibi, kılıç kelimesiyle kullanılırsa, kesmek, boğazlamak mana­sına da gelir. [206]

Âyette 'mesh' fiili tek başına kullanılıyor ve kılıç kelimesi­ne yer verilmiyor. Mesh kelimesi abdest ve teyümmüm ayetle­rinde 'başınızı meshedin, yüzünüzü ve kollarınızı meshedin' şeklinde geçiyor. Buradaki mesh'e, başınızı kılıçla meshedin-kesin' diye bir anlam verilebilir mi? [207]

Hz. Süleyman atları, ikindi namazını kaçırmasına sebep oldukları için keffâret olarak Allah (c.c.) yolunda kurban ettiği düşünülse bile -ki o zaman ki şeriatta atları kurban etmek caiz imiş [208] bu, Hz. Süleyman için artı puan olur. Onun Allah'ı çok zikrettiğine, Allah yolunda çok harcama yaptığına delil olur. [209] Ancak o zaman da 'kurban etti, boğazladı' kelimelerinin kullanılması gerekmez miydi? Atın boğazlanması akla yatkın ol­makla beraber, Hz. Süleyman'ın atların bacaklarına kılıçla vur­masının hiç bir anlamı yoktur. Bunu onlara kızdığı için yaptığı var sayılırsa; bu da peygamberlere yakışmaz.

Hz. Süleyman'ın bütün atları veya büyük bir kısmını kes­tiğini, ya da Allah (c.c.) yoluna kurban ettiğini ileri sürenler, bir başka garip yoruma daha başvuruyorlar. Böylece ordusunun bü­tün atlarını kaybeden Hz. Süleyman'a bunun yerine Allah (c.c.) daha hayırlısını, daha hızlısını nasip etti; rüzgârı onun emrine verdi. Böylece o, atlarla yapacağı işleri daha fazlasıyla rüzgarla yapma imkanına kavuştu. [210]

Âyetler böyle bir şeyden bahsetmiyor. Hatta âyetlerin söz­lerinde böyle bir şeye en ufak bir işaret bile bulunmamaktadır. Rüzgârın onun emrine ayrı bir armağan olarak verildiğini başka âyetlerde açıkça görmekteyiz.

Hz. Süleyman'ın namazı unutarak kılmadığı ve buna se­bep olan atları boğazladığı var sayılırsa, böyle bir iddia bir kaç yanlışa kapı açar:

1- Hz. Süleyman gibi birinin farz olan bir ibadeti terkettiği iddia edilmiş olur. Bu ise peygamberler hakkında yanlıştır.

2- Hz. Süleyman, namazı unutacak kadar dünyaya ve dün­ya malına düşkün birisi gibi zannedilir. Halbuki onun Allah (c.c.) katında büyük bir derecesi olduğunu Kur'an söylüyor.

3- Hz. Süleyman böyle bir hata yapmışsa, sebebini atlar var sayıp onları kesmesi değil, tevbe etmesi gerekirdi. Halbuki âyetlerde bir günahtan ve tevbeden bahsedilmemektedir.

4- Kaynaklarda sayıları binlerle ifade edilen atları 'Hz. Sü­leyman bir akşam üstü boyunlarına ve bacaklarına kılıçla vura­rak boğazladı' deniliyor. Bu gerçekten garip, lüzumsuz bir yo­rumdur.

Kaldı ki Hz. Süleyman gibi vahiy çizgisinde hareket eden, yanlış ve hatalı iş yapmaktan uzak bir peygamber, atın ordu için değerini bilen, hayvanları bırakın, insanlara bile en ufak bir za­rar vermeyen bir yöneticinin, bunca atı hem de ikindi namazı­nın kılınmamasına sebep oldukları için kesmesi aklın alacağı şey değildir.

5- Bir başka nokta da Hz. Süleyman'ın şeriatinde müslümanlara tıpkı Muhammed ümmeti gibi beş vakit namazın farz olup olmamasıdır. Bu konuda da kesin bir bilgi bulunmamakta­dır.

6- Farz olan bir ibadeti terketme hatasından sonra suçsuz atları kesmek, veya kestirmek hata üstüne hatadır. Bir peygam­berin böyle yapması düşünülemez. Peygamberimiz (s.a.v.) yemek ihtiyacı dışında hayvanları boğazlamayı yasaklamıştır.[211] Hz. Süleyman'ın da bu inceliği göstereceği açıktır.

7- Peygamberimiz'in davetiyle alay ederek, '...Rabbimiz, hesap gününden önce (azaptan bize vadettiğin) payımızı çabuklaştırıver'[212] diyen müşriklere karşı Peygamberimize Allah (c.c.) sabır tavsiye ediyor ve arkasından da 'Davud'u ve Süleyman'ı an' diyerek onları örnek gösteriyor.

Şüphesiz ki Kur'an Hz. Süleyman'ın kıssasını anlatarak onun yüce ahlâkını, övülecek davranışlarını örnek olarak sun­maktadır. Bu hassas noktada Kur'an, ikindi namazını dünya ma­lı ile uğraşırken kaçıran, sonra da kızıp buna sebep olan atları her sebeple olursa olsun- kesen veya kestiren bir kişiliği örnek gösterir mi?[213]

Hz. Süleyman'ın ikindi namazını geçirdiğini söyleyenler bir başka garip iddiaya da yer vermektedirler. Onların iddiasına göre Güneş'in battığını ve ikindi namazının vaktinin geçtiğini anlayınca, evreni idare eden meleklere emretmiş; 'Güneşi bana geri getirin...' Melekler Güneşi getirince ikindi namazını zama­nında yerine getirebilmiş.

Bu iddia da öncelikler gibi zorlama bir yorumdur.

Allah'ın gücü her şeye yeter. Dilerse Güneşi durdurur, di­lerse doğmasına izin vermez, dilerse batıdan getirir.

Ancak bunun konuyla ilgisi yoktur. Hz. Süleyman'ın bü­tün mucizelerini ve ona çeşitli nimetlerin verildiğini anlatan Kur'an böyle bir şeydan bahsetmiyor. Böyle bir olmuş olsaydı, bu kadar önemli bir şeyin tarihe de geçmiş olması gerekirdi.

Bu tezi desteklemek için Güneşin battıktan sonra gelme­siyle ilgili olarak Hz. Ali (ra)'den bir haberi aktarırlar. Hendek günü peygamberimiz Hz. Ali'nin kucağında uyuduğu için ikin­di namazını kılamamıştı. Uyandığında Hz. Ali'ye ikindiyi kılıp kılmadığını sormuş. O da 'hayır' deyince dua etmiş ve Güneş ge­ri gelmiş. Böylece ikisi de ikindiyi kılmışlar.

Ancak pek çok uzman bu haberin asılsız olduğunu, böy­le bir şeyin asla gerçek olmadığını söylemişlerdir.[214]

Dolaysiyle yukarıdaki tez için delil olamaz. İbni Abbas (ra) bir gün Hz. Ali'ye bu âyetlerin tefsirini sordu. Hz. Ali (ra), 'bu âyetlerle ilgili ne biliyorsun?' diye sorun­ca o da Kâbu'l-Ahbar'dan, Hz. Süleyman'ın atları kestiğine ait öğrendiklerini anlatınca Hz. Ali (ra):

"Ka'b yalan söylemiş; Hz. Süleyman, cihada gideceği zaman atlarını teftiş etti, onları okşadı. Peygamberler masum ve temiz ki­şilerdir. Ne zulmederler ve ne de zulmü emrederler." dedi.[215]

Allah (c.c.), Hz. Süleyman için, 'O ne güzel kuldu, (devam­lı) Allah'a yönelip-dönerdi', yukarıdaki âyetlerden sonra da 'Şüphesiz onun bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varı­lacak güzel bir yeri vardır' [216] buyurması, oldukça dikkat çeki­cidir. Onun hatalı bir şey yapmadığını, buna karşın sürekli Al­lah'ın razı olduğu işlerle meşgul olduğunu gösterir. O da zaten böyle yapabilmek için Rabbin'den yardım istemişti.

Hz. Muhammed ümmetine tavsiye edildiği gibi [217] Hz. Süleyman zamanında da cihad için atlar beslemek (ribatu'l hayl) tavsiye edilmişti. Hz. Süleyman da bu amaç için beslediği atları­nı teftiş etmiş ve onları sevip oksamış, bu hallerinden memnun olduğunu ortaya koymuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.) atta Kıyamete kadar hayır olduğunu bildiriyor. [218] Hz. Süleyman'ın bu hayırlı şeyi gereksizce ve fay­dasız şekilde harcaması düşünülemez.

Hz. Süleyman'a nisbet edilen münker (hoş olmayan) şeyler bizi bağlamaz. Bir takım kişilerin tefsir veya peygamber kıs­sası diye bu garip haberleri, bu delilsiz ve uzak yorumlan pey­gamberler hakkında caiz görmelerine, bunlan kitaplarına alma­larına şaşmak gerekiyor. Böyle iddiaları ileri sürenlerin ise elle­rinde sağlam bir delil bulunmamaktadır.[219]




[197] Sâd: 38/31-33.

[198] Taberî, el-C. Beyan, 23/99. Sa'lebt, K. Enbiya, s: 304. Ibni Kesir, Muh. Tefsir, 3/202. el-B. ve'n Nihâye, 2/25. O. ez-Zamahşeri, el-Keşşâf, 4/88- Doç. A, Aydemir, I.K.G. Peygamberler, s. 190

[199] R. Razi, T. Kebir. 26/204. Taberl, el-C. Beyan, 23/98. H.b. Muhammed en-Nisabûr'ı, T. R. Furkan, Taberfnin kenarında. 23/99. Kurtubî, el.C. li-A. Kuran, 15/126

[200] En-Nisabûrî, T. R. Furkan, (Tabert'nin kenarında) 23/99. Kunubî, el-C. li-A. Kur'an, 15/127. Û. Zamahşerî, el-Keşsâf,4/88. Salebi, K. En­biya, s: 304

[201] Taberî, el-C, Beyan, 23/99. Ö. Zamahşeri, el-Keşşâf, 4/88. Kurtubî, el-C. li-A. Kur'an, 15/127

[202] Peygamberimiz (sav) Tebuk veya Hayber gazvesinden dönüşünden Hz. Aişe'nin (r.anha) oyuncakları arasında çaputtan kanatları olan bir al görür ve 'Bu nedir, ya Aişe' diye sorar. Hz. Aişe 'Attır' der. Peygam­berimiz, 'Üzerindeki nedir?' şeklinde sorunca, 'Kanattır' cevabını alır, Peygamberimiz hayretle 'Kanatlı at, öyle mi?' der. Hz. Aişe; 'Sen Süleyman'ın kanatlı atlarının olduğunu bilmiyor musun?' diye cevap verir. Onun bu cevabına Peygamberimiz azı dişleri görününceye ka­dar güldü. (Ebu Davud, Sünen, Edep 60, Hadis no:4932, A. b. Hanbel, Müsned, 2/289, İbni Kesir, M. Tefsir, 3/202.) Peygamberimiz Hz. Aişe'nin bu sözüne 'evet öyledir' demedi. Hatta hayret ifadesinden bu­nu kabul etmediği anlaşılır. Hiç bir hadisçi de bu hadisi Hz. Süley­man'ın kanatlı atı vardı diye açıklamamıştır. (İ.K.G.Peygamberler, s: 191)

[203] İbni Kesir, K. Enbiya, s: 449.

[204] Taberî, el.C. Beyan, 23/100. Ibni lyas, B.Z. fi.V Dûhûr, s: 158. Salebi, K. Enbiya, s: 304. Kurtubî, el-C. li-A. K. 15/128. O. Zamahşeri, el-Keşşâf, 4/88. M.A. es-Sabunî. Safvetü't-Tefâsir, Kahira, tarih yok. 3/59.

[205] Taberl, el-C. Beyan, 23/100. en-Nisabûrt, T. R. Furkan, (Taberî kena­rından) 23/99. A. en'Naccar. K. Enbiya, Beyrut, tarih yok, s: 381

[206] R. el-İsfehanî, Müfredat, s: 709, Heyet, Mu'cemu'l Vasit, 2/876.

[207] Nisa: 4/43. Maide: 5/6.

[208] İbni Kesir, el-B. ve'n Nihâye, 2/25. İbni Iyas, B.Z. fi-V Dühûr, s: 158. S. Havva, el-Esas fi't Tefsir, çev. M.B. Eryarsoy İst. 1992, 12/334

[209] Elmalılı H. Yazır, H.D.K.Dili, 6/470

[210] Alusî, R. Meânî, 23/193. Kurtubî, el-C. li-A. Kur'an, 15/128. Ibni Ke­sir, ei-B. ve'n Nihâye, 2/26

[211] F. Razi, T. Kebir: 26/206.

[212] Sâd: 38/16.

[213] E Razî, T. Kebir, 26/203-206. Taberi, el-C. Beyan, 23/100. Mevdudı, Tefhim, 5/70-71. Doç.A. Aydemir, Î.K.G.Peygamberler, s: 192

[214] Alusî, R. Meânl, 23/192. Kurtubi, el-C. lı-A. Kur'an, 15/129. Mevdudi, Tefhim, 5/71-72

[215] Doç. A. Aydemir, I.K.G.Peygamberler, s: 193. (Bu haberin başka riva­yetinde Hz. AH (ra), 'Güneşin Hz. Süleyman için geri getirildiğini söy­ledi deniyor. Bak- M.H.Tabatabî, el-Mizan, 17/217. Kurtubî, el-C. li-A. Kuran, 15/128.)

[216] Sâd: 38/30,40

[217] Enfal: 8/60.

[218] Müslim, imaret, 26, hadis no: 1871, 3/1492. Buhari, Cihad: 43, 3/215. İmam-ı Malih, Muvatta, (Tenvtru'l Havalik'le beraber) Mısır, Trh. Ci­had:19, 3/22

[219] F. Razi.T. Kebir: 26/206

Hüseyin K. Ece, Hz. Süleyman, H. Ece Yayınları: 110-119.


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Süleyman ve at sevgisi
Gönderen: kaan 7A üzerinde 22 Aralık 2014, 20:20:03
Kur'an, Hz. Süleyman'ın atlarıyla ilgili olarak bu kadar bilgi veriyor ve daha ötesini anlatmıyor. Mesh; sıvazlamak, okşamak, taramak anlamlarına geldiği gibi, kılıç kelimesiyle kullanılırsa, kesmek, boğazlamak manasına da gelir.Şüphesiz ki Kur'an Hz. Süleyman'ın kıssasını anlatarak onun yüce ahlâkını, övülecek davranışlarını örnek olarak sunmaktadır. Allah'ın gücü her şeye yeter. Dilerse Güneşi durdurur, di­lerse doğmasına izin vermez, dilerse batıdan getirir.


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Süleyman ve at sevgisi
Gönderen: Melda üzerinde 08 Şubat 2015, 18:53:42
HZ Süleyman ve hiçbir peygamber atları  hayvanları boğazlamaz sadece yemek ihtiyaçlarını gidermek için hayvanların etinden sütünden yararlanırız 


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Süleyman ve at sevgisi
Gönderen: ❣ Muhammed ❣ üzerinde 14 Mart 2015, 18:51:04
EssselamuAlleyküm Ve Rahmetullah...Bu konu çok güzell ve öz bir biçimde anlatılmış.HZ. süleyman hakkında filliminide izledim.Çok güzel gerçektende.Burdada tekar etmiş oldum.Rabbim (celle celaluhu) razı olsun paylaşımdan dolayı İnşaAllah...